DEĞİŞMEYEN DEĞİŞİMCİLER

~ 16.08.2024, Av. Abdurrahman BAYRAMOĞLU ~

Değişim.

Büyülü bir sözcük...

Merak uyandıran, beklenti oluşturan, halinden memnun olmayanları çeken, iddialı, umutlu, fiyakalı vs. 

Kısaca, her kapıya uyan bir maymuncuk…

İletişimcilerin başucu sloganı,

Politikacıların değişmeyen yalanı,

Pazarlamacıların eşeği boyayıp babasına satma, modacıların bir metre bezle Picasso havası atma yöntemi,

Kapitalizmin tüket tüket düzeni…

***

Her şey değişir.

Değişim diyalektiğin temelidir. Bu bilimsel bir yaklaşım ve nesnel bir gerçekliktir.

Ancak değişimi dillerine pelesenk ederken hiç değişmeyenleri görünce, Herakleitos’un ünlü "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir." sözünü, “Değişmeyen tek şey değişimcilerin kendileridir.” şeklinde ‘değiştirmek’ gerektiğini düşündüm.

Demek istediğim şu.

Değişimciler kendilerinden başka her şeyin sürekli değişmesini isterler.

Onlara göre, her yerde kendilerinin olması koşuluyla çevrelerindekiler hep değişmeli.

Baş sloganlarından biri gençliktir örneğin. Çünkü onlar hep genç kalanlardır.

Mevlana’nın “Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.” sözüyle başlayıp, bilmem kaçıncı kez Deniz Gezmiş anılarını anlatırlar sözün gelişi…

Kadınlar olmalı onların değişim projelerinde, ama onların yönetebildiği kadınlar.

Kendilerinin plazalarda ofisleri olsa da plaza lümpenleri ciddiye alınmaz onlara göre.

Her şeyi bilendirler,

Yaşlarını anımsattığınızda, slogan yanıtları hazırdır.

“Önemli olan bedenin değil fikirlerin genç olmasıdır.”

Yalanınızı sevsinler.

Beden yaşlanırken fikrin genç kalması, gelişememiş bir beyne ve sabit bir fikre işaret eder. Oysa gençlere değer vermek, onların değişik, yıkıcı ve bazen saçma bulduğumuz görüşlerine saygı duymayı gerektirir. Çünkü insanlık yıkıcıların, saçma! hayaller kuranların, var olanla yetinmeyenlerin açtığı yoldan ilerleyebilir ancak. Tarih hayalperestler, inkarcılar ve yıkıcılar, tarafından yazılmıştır.

Kaçınılmaz olarak gelecek de öyle olacaktır.

Değişmeyen değişimcilere sorarsan, onların öyle büyülü düşünceleri var ki, hiç eskimez, her derde devadır, her devirde işe yarar…

Adeta ölümsüzlük formülüdür sahip oldukları.

An gelir değişmemekle övünürler, an gelir devrimcilikle…

***

İstanbul Barosu yine değişik bir seçime hazırlanıyor.

Değişimciler iş başında.

Ya da değişmeyenler…

Üzülerek belirtmeliyim ki, önemli bir meslek örgütü olan Baroyu yönetenler ve yönetmeye talip olanların ortak yönü, bunu bir meslek olarak görmeleridir. Baro yöneticiliği diye bir meslek yok ama nedense oraya bir kez gelen mutasyona uğrayarak, kadrolu ‘barocu’ oluveriyor.

Dünyanın en ‘büyük’ barosundan birkaç ‘büyük’ değişimci portresi;

Kırkını çoktan geçmiş olduğu halde kendini hala genç olarak tanımlıyor bir değişimci,

Bir diğeri “Otuzbeş yıldır hazırlanıyorum ben değiştiririm.” diyor,

Diğer otuzbeş yıllık değişimciyse, “Daha yeni başkan oldum öyle hemen değiştirmek olur mu? Değişim kadın eliyle olur.” diye koltuğu altından çekenlere meydan okuyor.

Derin Baro tarafından bacadan salınan beyaz dumanla aday olduğu ilan edilince, aslında uzun yıllardır yönetici olduğu anlaşılan son değişimci ise “Başkan olayım bak o zaman görün beni.” diyor.

Ve hangi çağın çağdaşı oldukları artık anlaşılmayan, her dönem bir marka yüzü bularak değişmeyen değişimciliklerini istikrarla sürdüren barocular, bu kez pek çok Anayasa değişikliğine tanık olmuş 50 yıllık bir anayasa hukuku profesörünü baroyu değiştirmeye ikna etmiş olmanın keyfini çıkarıyorlar.

Doğrusu çizmeye çalıştığım bu portrelere haksızlık etmek de istemem. Çünkü onlar er ya da geç değişiyorlar. Ama hiç değişmeyen değişimciler var. Onlara; değiştiriciler! desek daha doğru olur.

Her biri birer hacıyatmazdır.

Her yerde hazır ve nazırlar.

Elleri hep sandığın içindedir.

Hiç kaybetmezler.

Çünkü istedikleri şey hep oyunda olmaktır. Sonucun önemi yoktur.

***

Barolar avukatların meslek örgütüdür ama değişmeyen değişimcilerin en önemli özelliklerinden biri, asla tutamayacaklarını bildikleri ve avukatlıkla doğrudan ilgisi olmayan büyük büyük sözler vermektir.

Çünkü Avukatların basit gündelik sorunlarıyla uğraşmak onlara yakışmaz!

Çünkü onlar büyük devrimcilerdirler!

Çünkü düzen değişmezse, avukatların sorunları da değişmez!

O nedenle amaç düzeni değiştirmek olmalıdır.

Küçük işlere birileri bakar nasılsa.

Avukattan bol ne var!

CMK avukatları var, adli yardım nöbetçileri var, asgari ücrete razı olanlar var, üç kuruşa duruşmalarda yedek avukatlık yapanlar var, icra dosyaları arasından patron avukatı için tahsilat yapmaya çalışanlar var, kızgın borçludan ve davayı kaybeden müvekkilden dayak yiyenler var, görev başında vurulanlar var, intihar edenler var, karakolda işkence görenler var, üç gün sigortalı gösterilerek şirketler için yasak savma işlevi görenler var, arzuhalcilerin dilekçelerini yazanlar var…  

Bu böylece uzar gider.

Sözün özü, İstanbul’da avukatlar var!

***

Uzun ettim farkındayım. Benim de değişmeyen tarafım gevezeliğim sanırım.

Ama meslektaşlarıma söz. Bu son…

Değişim pazarlamacılarından kendinizi ve mesleğinizi koruyun.

Av. Abdurrahman BAYRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 15148