Sesini yeterince duyuramayan solun Avrupa Forumu: Sol neyi tartıştı

~ 20.11.2024, Yeni Yaklaşımlar ~

Oğuz TÜRKYILMAZ - Avrupa Sol Parti YK Üyesi 

Avrupa solunun, yeşil ve ilerici güçlerle birlikte her yıl başka bir ülkede düzenlediği Avrupa Forumu, 8-10 Kasım’da Budapeşte’de yapıldı. “Avrupa’da barış, ilerleme ve demokrasi için birlikte ve sıkı duralım” çağrısıyla yapılan Avrupa Forumu, farklı sosyal, sendikal ve siyasi güçler arasındaki tartışmalara, girişimlere; katılımcıların görüşlerine ve çeşitliliklerine saygı gösterilen bir alan.

Forumu düzenleyen kuruluşlar, aşırı sağın, otoriter ve yabancı düşmanı projelerini dayatmak için her yerde öfkeyi şiddetlendirmeye ve saptırmaya çalıştıklarını, sermaye yanlısı yönetimlerin de, emekçilerin hızla yoksullaşması ve toplumsal yıkıma ve krize neden olan Avrupa kemer sıkma politikalarına geri dönmeye uğraştıklarını belirtti.

SOL BİR ALTERNATİF İÇİN

İklim değişikliğinin yarattığı sorunların çözümü, barış, feminizm ve eşit haklar için mücadeleye öncülük eden sol, yeşil ve ilerici güçler, sendikalar ve emekçiler,  Avrupa’da olası bir sol alternatifin eylemlerin ana hatlarını birlikte çizmek için 2022’de Atina’da, 2023’de Madrid’de bir araya gelmişlerdi.

Madrid’de 35 ülkeden 96 kuruluşun temsilcilerinin bir araya geldiği Avrupa Forumu’na da katılmıştım. Daha sonra da forumun değerlendirildiği Avrupa Sol Partisi Yönetim Kurulu toplantısında, Forumda çok sayıda konunun eşzamanlı olarak yer aldığını ve çok konuşmacılı oturumlarda kısıtlı sürelerde konuların özüne inmenin güç olduğunu belirtmiştim.

Bu yıl Forum hazırlık çalışmalarına başlandığında da, Forum’un süresinin yalnız iki gün olduğunu, bu denli kısa bir süre içinde, çok sayıda oturum düzenlemek yerine; temel bir kaç konunun derinlemesine ele alınacağı az sayıda oturum yapılmasını önermiştim.

SAVAŞ KARŞITI EYLEMLİLİK

Bu bağlamda, Forumun temel gündem konuları olarak şunları önerdim:

• Ukrayna-Rusya savaşına dair, “Emperyalist  Savaşa Hayır”, “Acil Ateşkes”, “İşgallere Son” vb. temalarının öne çıkarılması, silah tacirlerinin, savaş kışkırtıcılarının, ABD’nin ve güdümündeki NATO’nun, sadık takipçileri olan  ve Rusya Federasyonu ile savaş halinde olduklarını beyan eden Almanya, Fransa  vb ülke yönetimlerinin deşifre edilmesi.

• Çoğu çocuklar ve kadınlar olan 40.000’den fazla Filistinliyi fütursuzca katleden İsrail ve İsrail’in kayıtsız şartsız destekçisi olan ABD ve Küresel Kuzey ülkeleri yönetimlerinin protesto edilmesi.

• Her türlü emperyalist işgal ve saldırının en sert şekilde kınanması.

Tematik içerikli bu çalışmanın forumun ana ekseni olmasını, bu ana tema dışında “İklim Değişikliği ve Enerji Dönüşümü” ve  “Kamu Hizmetlerinin Kamu Kuruluşları Eliyle Toplum Çıkarları Doğrultusunda Verilmesi” konularının da, forumun diğer gündem  maddeleri olmasını önerdim.

KARŞILIK BULMAYAN ÖNERİLER

Bu önerilerim karşılık bulmadı. Forum Düzenleme Kurulu, yeni içerik kurgulamak yerine, bilineni tekrar etmeyi yeğledi. 8 Kasım’da dört açılış konuşması ile başlayan forumda, açılış oturumunu üç eş zamanlı  atelye çalışması, daha sonra “Aşırı Sağa Karşı Fikirsel Savaş Nasıl Kazanılır” başlıklı genel oturum ve yine eş zamanlı üç oturum izledi. Ortadoğu’daki İsrail vahşeti, ancak “Ortadoğu ve Avrupa’nın Sorumlulukları” başlıklı oturumda konu edilebildi. 9 Kasım’da “Çok Kutuplu Bir Dünya Barışın ve Dayanışmanın Avrupası’nın İnşası” konulu ana oturumu, öğleden sonra önce eş zamanlı iki oturum akşam üstü, ”Çalışan Sınıf AB’nin Kemer Sıkma vb. Neoliberal Politikalarına Direniyor “başlıklı oturum izledi. Son gün Pazar sabahı yapılan “Avrupa Halkları Solda Ne Tarz Uzlaşmalara İhtiyaç Duymaktadır?” konulu oturumu, Sonuç Bildirisinin okunması izledi. On oturumda 57 konuşmacının söz aldığı Forum 10 Kasım Pazar günü sona erdi. Toplam katılımcı sayısı 120-150 arasındaydı.

FORUMUN ARTILARI, EKSİLERİ

ASP’nin 12-13 Ekim’de Brüksel’de yapılan Yönetim Kurulu toplantısı sonrası yapılmak üzere hazırlanan açıklamanın İsrail’i kınayan cümlelerinin önünde yer alan Hamas’ı kınayan standart ifade, benim de içinde yer aldığım birçok kişi tarafından protesto edilince metinden çıkarılmıştı. Bu klişe cümle Forumun Sonuç Bildirgesinin taslağında yoktu ama Bildirgenin yayınlanan metnine eklenmiş. İsrail’i kınayan paragraf, “Şiddetle kınadığımız 7 Ekim Hamas saldırısı” cümlesiyle başlıyordu. Sonuç Bildirgesi Taslağında yer alan “Kıbrıs’ta Türk işgaline son verilmesi talebiyle ilgili olarak, bu ifadenin adadaki İngiliz, Yunanistan ve ABD askeri varlığını olumlama anlamına geldiğini belirterek itiraz etmiştim. Cümleyi öznesiz olarak “Kıbrıs’ın işgali son bulmalıdır” şekline dönüştürmüşler.

Etkinlik maalesef Avrupa ölçeğine de, Budapeşte ve Macaristan’ın kamuoyuna da yeterince yansımadı ve gündeminde etkin bir şekilde yer almadı.

Etkinlik, Macaristan Metal İşçileri Sendikası’nın 1929’da inşa edilmiş Genel Merkez Binasında yapıldı. Katılımcılar içinde sendika üyesi emekli işçiler de vardı. Forum ilk kez bir Orta ve Doğu Avrupa başkentinde, bir emek örgütünün binasında yapıldı. Macar solunun zor koşullar altında yürüttüğü sosyal hakları ve demokrasiyi  savunma mücadelesinin tanınır olması açısından Macar konuşmacıların varlığı önemliydi. Bazı Macar konuşmacıların konuşmalarını yabancı bir dille değil, “Macaristan’da isek konuşmamı Macarca yapıyorum” diyerek yapmaları da kayda değerdi.

HER YİĞİDİN YOĞURT YEMESİ FARKLI

Toplumsal koşullar, kültürel kodlar başta olmak üzere bir dizi nedenle sol parti ve hareketlerin çalışma yöntem ve tarzları, ülkeden ülkeye farklılıklar gösterebiliyor. Avrupa  Forumu düzenleyicileri ve katılımcılarının benimsediği çok sayıda konuyu eşzamanlı olarak yine çok sayıda konuşmacı ile kısıtlı süreler içinde ele almaları da, bir çalışma yöntemi. Önemli olan kedinin fareyi yakalaması değil mi?

Avrupa Forumu Sonuç Bildirisinde tam olarak katılmadığımız, eksik ve yetersiz bulduğumuz hususlar var. Ama eğer Avrupa Sol Partileri Forum’un Sonuç Bildirisinde, “Avrupa’nın yeni bir Soğuk Savaş’ın parçası olmasını ya da bir savaş alanına dönüşmesini istemiyoruz. NATO’nun AB ve üye devletleri üzerindeki askeri egemenliğine, askeri ve savaş harcamalarının sosyal hizmetlerin aleyhine artmasına ve siyasetin, ekonominin ve kamu bilincinin hızla askerileştirilmesine karşı çıkıyoruz. Bunun yerine, ABD, NATO ve dış güçlerin güdümünden arınmış bir Avrupa tasavvur ediyoruz” diyorlarsa önemli. Türkiye ile ilgili olarak “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna, Irak’ın kuzeyine ve Sincar’a yönelik askeri müdahalelerinin sona erdirilmesi ve Türkiye’deki Kürtlere ve Türk halkına yönelik baskının sona erdirilmesi çağrısında bulunuyoruz. Türkiye’den tüm siyasi tutukluların serbest bırakılmasını, Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmasını talep ediyoruz. Demokratik siyasete ve kayyum siyasetine yönelik baskılar son bulmalıdır. On yıllardır devam eden Kürt Sorunu’nun adil ve demokratik çözümü, tecrit, hapis ve şiddet değil, diyalog ve müzakere gerektirir” diyorlarsa, ilişkileri güçlendirmek gerek.

Bu amaçla ASP’nin çalışmalarına daha aktif katılmalı ülkemizdeki durum hakkında nesnel ve doğru bilgilerle ASP üyesi partileri bilgilendirmeliyiz.


https://www.birgun.net

Hits: 523