Boş beslenme çantaları

~ 23.09.2024, Av. Selin Nakıpoğlu ~

Her geçen gün daha da derinleşen yoksulluk yakıcı biçimde artıyor. Sokakta kendilerine mikrofon uzatan muhabirlere “ Perişanız! “ diyor insanlar. Marulun da, otomobilin de pahalı olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Temel gıda maddelerine dahi erişilemiyor. Bu süreçte daha fazla çocuğun okulu bırakıp çocuk işçiliğe yöneldiğini alanda çalışan sivil toplum örgütleri yıllardır ifade ediyor. Geçtiğimiz temmuz ayında “Ekonomik krizden bahsetmek deli saçmasıdır.” diyen Bahçeli gibi iktidarın tek gayesi akıl almaz boyutlara gelen hayat pahalılığının konuşulmaması. Konuşulmasın! Tek dertleri bu. Hem ne var ki bu kadar büyütecek? Mitinglerde insanların kafalarına 250 gr. çay paketleri atarak, çocuklara el öptürüp kameraların önünde para vererek idare ediliyor nasılsa. Orta sınıf buharlaşmış, TÜİK veri saklıyor ve ne acı ki yoksulluğun en yıkıcı etkisi de çocuklar üzerinde oluyor.

Geçenlerde Youtube’da bir röportaj videosuna denk geldim. Konuşan 14 yaşında bir oğlan çocuğu “Geleceğimi göremiyorum.” dedi ve şöyle devam etti: “Spor lisesine gideceğim, yol parasını düşünüyorum. Okula gidiş - dönüş yol param 100 TL, ama cebimdeki günlük param 20 TL, ben okul için yol parasını nereden bulacağım? “

 

Çocukların yol parası, kırtasiye, forma ve beslenme gibi harcama kalemlerini dert etmek zorunda kaldığı bir hale getirildi ülkemiz. Çocuk yoksulluğu her geçen gün yükseliyor. Beslenme çantaları boş, okullarda ücretsiz yemek ve su yok. Nitelikli eğitim hakkında kafa yormamız gerekirken çocukların okullara aç gidiyor oluşunu konuşuyoruz. Doğduklarında güvenli ve sağlıklı bir çevreye, sağlıklı gıdaya, temiz suya, bebek bezine ulaşamayarak başlayan yoksunluklar; gelişim döneminde oyuna, kitaba ve okul döneminde eğitime ulaşamamayla birlikte katmanlanarak ilerliyor ve çocukların tüm gelişim sürecini etkiliyor. Peki bunları neden yaşıyoruz? Savaşta mıyız? Çocuklar neden bu koşullarda en temel haklarından yoksun olarak eğitim almak zorunda kalıyor?

İnsan hakları ihlallerinden olan yoksulluk boğazımızı sıkarken AKP ve ortağı devekuşu gibi başlarını kuma gömmeye devam etmekte. ‘Bu ekonominin hali ne? Daha ne kadar dayanabiliriz ki, neler oluyor?’ diye sormak da yasak. Neler olduğunu anlatmaya çalışanların tepesine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı biniyor, haberlere erişim engeli geliyor. Bu yeni bir yok sayma ve toplumu baskılama politikası da değil. 2019 senesinde Bloomberg News’ de yayınlanan ‘ekonomik kriz ve döviz’ haberi sonrası Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu harekete geçmiş, içlerinde haberi yapan gazetecilerin ve habere sosyal medyada yorum yapanların da olduğu 38 kişi hakkında “devletinin ekonomik düzen ve istikrarını hedef” aldıkları gerekçesiyle dava açılmıştı. Akabinde de o iktidar kanadından sihirli cümleler gelmişti: Dezenformasyon bunlar! Dış güçlerin işi bunlar! AKP ve ortağına yöneltilen her eleştirinin arka planında olduğu iddia edilen ve kendi dev gücünün bile farkında olmayan bazı ‘dış güçler’ var. Sıkıştılar mı? Hop yolla dış güçler lafını, gitsin. Son yıllarda kıymetli Aziz Nesin’in eserlerini okumak pek aklıma gelmiyor zira hali hazırda iliklerimize kadar yaşıyoruz.

HARÇ BİTTİ, YAPI PAYDOS!

Geçtiğimiz günlerde bazı ahmakların dillendirdiği anayasanın dördüncü maddesi kaldırılsın açıklamasını okuduk. Bu konuya bu yazımda girmeyeceğim ama şu açık ki, hem ekonomik hem sosyal ve siyasal olarak iflas etmiş olan AKP hükûmetinin toplumu daha da kutuplaştıracak yeni aktörlere ihtiyacı var. İflasın hiçbir başlığının dillendirilmemesi ve bu sürecin atlatılması da yegâne gayesi. Hatta öyle ki; kutuplaşmayı isteyen değilmiş gibi davranarak, kendisini tartışmaların odağından çıkararak güç toplamaya ve iktidarını kaybetmemeye çalışıyor. Denediği tüm yöntemlerin işe yaramadığını ve her ne başarı!dan bahsederse etsin kimsenin de artık dinlemeyeceğini biliyor. Ülkede ekonomik kriz olarak özetlenen ama esasen her geçen gün büyüyen derin bir yoksulluk var. Ahmakların görmek istemediği, maskelemeye çalıştığı krizi ve o boş beslenme çantalarını konuşmamız gerekiyor.

HAMİŞ: 17 Eylül 2022’de İran’da ahlak yoksunu ahlak polisleri tarafından katledilen Mahsa Jîna Amini’yi saygıyla anıyorum. Jin Jiyan Azadî! 


https://www.birgun.net

Av. Selin Nakıpoğlu | Tüm Yazıları
Hits: 70119