ZORUNLU MÜDAFİLİK, SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

~ 25.02.2010, Yeni Yaklaşımlar ~

Bir önceki tartışma konumuz olan “Zorunlu Müdafilik” konusunun özellikle İstanbul’da gelişen bazı olaylar nedeniyle yeniden tartışılması gerekmektedir. İstanbul’da bir grup avukatın Herkese Adalet Ve Özgürlük İçin CMK Platformu adı altında yaptığı toplantı sonucunda yayınlanan bir bildiri ile konu hakkında görüşler belirtilerek, boykotun sona erdirilmesi çağrısı yapılmıştır.

Bildiriyle duyurulan görüş, dikkate değer bir öneridir. Ancak, sorun bu şekilde ortadan kalkmamaktadır. Sorunun çözümü için acil ve etkin bir eylem planının geliştirilmesinin de zorunlu olduğu açıktır.

Bu bağlamda, sorunu yeniden tartışmaya açarken, gerek bildiride imzası bulunanları, gerekse konuya ilgi duyan tüm meslektaşlarımızı, görüşlerini bu platformda özgürce duyurmaya ve konuyu tartışmaya çağırıyoruz.

Yeni Yaklaşımlar

HERKESE ADALET VE ÖZGÜRLÜK İÇİN CMK PLATFORMU

BİLDİRİSİ

C.M.K. YÖNERGESİ UYARINCA GÖREV ALAN AVUKATLARI BOYKOT KARARLARINDAN GERİ DÖNMEYE ÇAĞIRIYORUZ

 

Bizler, son baro genel kuruluna, farklı gruplarda yer alarak katılan avukatlar olarak, 08.07.2009 günlü toplantı ile, Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca, zorunlu avukatlık yardımı kapsamında kalan kişilere hukuki yardım sunmak üzere barolarca görevlendirilen meslektaşlarımızın sorunlarına birlikte çözüm bulma arayışı içinde bir platform kurduğumuzu açıklamıştık.

 

“Herkese Adalet ve Özgürlük İçin” çıktığımız bu yolda; zorunlu avukatlıkla ilgili yasal düzenlemelerin, gerekli alt yapının hazırlanmamasının yanı sıra mali kaynak sıkıntısına maruz bırakılarak amacından uzaklaştırıldığını üzülerek dile getirmek durumundayız. Ceza muhakemesinde gereksiz özgürlük kısıtlamalarına ve hukuka aykırılıklara son verilmek istendiği söylenirken, diğer yanda barolarca görevlendirilen avukatlara ücret ve masraf ödemek için yeterli mali kaynak yokluğundan söz edilmesi, devletin bu konudaki içtenlikten uzak tutumunu ortaya koymaktadır. İnsan haklarına saygılı ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, Adalet Bakanlığı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu uyarınca, yıllık tahmini bütçesini hazırlarken geçmiş yıllardaki görevlendirmeleri esas alarak avukatlara ödenecek ücret ve masrafların karşılığına denk gelecek kaynakların ayrılmasını sağlamakla yükümlüdür. Avukatlar, toplumsal savunma makamı ve yargının kurucu unsuru olarak ceza muhakemesinde kamu görevi yapan bir özne olarak yer alırlar. Avukatların, adaletin gerektirdiği her durumda ve muhakemenin her aşamasında işlevlerini en nitelikli biçimde yerine getirmeleri gerekli ve zorunludur.

 

Toplumun her kesiminden insanın adalete erişimini güvence altına almanın yolu, hak ve özgürlüğü ihlal edilen kişilerin derhal bir avukatın hukuki yardımına ulaşabilmeleridir. Sistemdeki hukuka aykırılıkların izlenip denetlenmesi ve önlenebilmesinin en önemli güvencesi avukatlar ve onların mesleki örgütü olan barolardır.

 

Bilindiği gibi, İstanbul Barosu’nun CMK Uygulama Araştırma ve Eğitim Merkezi Yönergesi uyarınca görev yapan avukatlar çok büyük bir çoğunlukla, 2009 yılı Haziran ayından bu yana, Zorunlu vekil/müdafilik görevi kabul etmeme  kararı almışlardır.

 

Avukatlar, sistemde yaşanan diğer hukuka aykırılıkların yanı sıra, sundukları hukuki yardımın karşılığı olan ücretlerin düşüklüğü, çok geç ödenmesi, masraf ödenmemesi gibi nedenlerle görev yapamaz duruma gelmişlerdir.

 

Avukatların görevi kabul etmemesi sonucu;

 

  • İnsan hakları ihlalleri artmış, gözaltı süreleri tecride dönüşmüştür.
  • Avukatların hukuki yardım sunamaması nedeniyle sorgu işlemlerinin bir çoğu müdafisiz olarak hukuka aykırı yapılmakta veya yapılamamaktadır.
  • Bunun sonucu olarak da  tutukluluk süreleri uzamıştır.
  • Tutukevleri, neden yargılandığını bilmeyen insanlarla dolup taşmıştır.

 

CMK kapsamındaki görevlendirmelerin sona ermesi, bazılarının iddia ettiği gibi ceza avukatlarına serbest piyasa kurallarına göre iş gitmesini sağlamamıştır. Boykot, CMK çerçevesinde müdafi-vekil tayin edilen insanların kendilerine bir avukat seçemeyecek durumda olduğunu, baro görevlendirmelerinin herhangi bir haksız rekabete yol açmadığını göstermiştir. Toplumun yoksul ve marjinal kesiminin avukata erişebilmesi, zorunlu avukatlık hizmetinin sağlıklı işetilmesine bağlıdır. Aksi durum, adil yargılanma hakkının ihlalini ile sonuçlanmakta, işkence ve tecridi hortlatmaktadır. Bu sürece sessiz kalınması, toplumun avukatlara, avukatlık mesleğine ve barolara duyduğu saygıyı ve güveni sarsmaktadır.

 

Boykotun başlatılması ve devamı  sürecinde İstanbul Barosu Yönetiminin tavrıyla ilgili platformu oluşturan kişi ve gruplar, eleştiri hakkını saklı tutmaktadır. Ancak, gelinen noktada boykotun, T.B.B. ve Adalet Bakanlığı arasında varılan KOZAKLI mukabatı ile; “ücretin asgari ücret seviyesine yükseltilmesi, fakat masraf ödenmemesi ve uygulamanın soruşturma evresi ile sınırlandırılması” gibi,  zorunlu vekillik/müdafilik alanını daraltan ve meslektaşlarımızın aleyhine olacak biçimde sonuçlanacak bir yeni düzenlemenin getirilmeye çalışıldığı öğrenilmiştir. Diğer yandan Adalet Bakanlığı’nın, avukat görevlendirme işinin barolardan alınarak kurulacak ayrı bir adli yardım kurumu aracılığı ile yürütülmesi ve bu hizmetin ihale usulü ile taşeronluğu üstlenecek hukuk bürolarınca karşılanması yönünde yeni arayışlar içine girdiği bilinmektedir. Bu uygulamanın yeni bir devlet avukatlığı modeli yaratacağı tartışmasızdır.

 

Meslektaşlarımızın aleyhine olacak bu yeni düzenleme arayışlarına bahane oluşturmamak ve artan hak ihlallerini durdurmak için meslektaşlarımızı boykot kararını geri almaya, diğer hukuka aykırılıklarda olduğu gibi, ücret ve masraf ödemelerindeki aksaklıklar için de uygun ve etkili mücadele yöntemleri geliştirmeye çağırıyoruz.

 

Artık terzilerin söküğünü dikebilmelerinin zamanı gelmiştir. Her  avukat, kendisi için dava açabilir ve icra takibi başlatabilir. Avukatlar halkın hak arama özgürlüğü ve kendi özlük hakları için ciddi eylemliliklere girişebilir. Avukatlar hak arama özgürlüğü ve adalete erişim için  değişik ve alternatif örgütlenmelere öncü olabilmelidirler. Barolar, belediyeler, üniversiteler, sendikalar ve insan hakları kuruluşları ile birlikte alternatif hukuki yardım büroları oluşturma yolunda çalışmalar yapmalıdır. Ekonomik gücü olmayan insanların adalete erişimlerinin sağlanması aynı zamanda bir avukatın hukuki yardımından yararlanma kültürünün oluşmasını da sağlayacaktır. Zaman hareketsiz kalma zamanı değil, alanı doldurma, etkin ve uygulanabilir çözümlerle soruna baro bürokrasisi dışından da ses verme zamanıdır. Haydi alana hep birlikte bir şeyler yapmaya….

 

HERKESE ADALET VE ÖZGÜRLÜK İÇİN CMK PLATFORMU

Hits: 63590