Tuzağa düşmek!

~ 12.02.2025, Av. Dr. Başar YALTI ~

“Göz o ki dağın arkasını göre, akıl o ki başına geleceği bile.” Ana muhalefet partisi CHP, gelişen olaylar karşısında cumhurbaşkanı adayını belirlemeye karar vermiş görünüyor. CHP yönetiminin bu hamlesi son dönemlerde yaptığı stratejik hatalara bir yenisini eklemek, siyasal iktidarın hazırladığı tuzağa düşmek anlamındadır. 

Bilindiği üzere, cumhurbaşkanının üçüncü kez aday olamayacağı anayasal bir gerçektir. Üçüncü kez aday olabilmek için cumhurbaşkanının elinde iki hukuki/siyasi imkân bulunmaktadır: Cumhurbaşkanı, anayasada bu yönde bir değişiklik yapılırsa ya da TBMM erken seçim kararı alırsa 3. kez aday olabilmektedir. Bu durumu bilen mevcut iktidar blokunun her iki olasılık için oyun planları hazırladığı ve uygulamaya koyduğu anlaşılmaktadır. 

Anayasada değişiklik sağlamak için, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşme ve pazarlıklarla DEM Parti, iktidar bloku yanına çekilerek Meclis’te 400 sayısına ulaşılmak istenmektedir. Böylece referanduma gerek kalmadan anayasada yapılacak değişiklikle cumhurbaşkanına üçüncü kez seçilme olanağı yaratılacaktır. 

ÜÇÜNCÜ KEZ ADAYLIK YOLU

İkinci yöntem ise Meclis’in erken seçim kararı alması ve cumhurbaşkanına üçüncü kez aday olabilme yolunun açılmasıdır. 

İktidar blokunun bu iki seçeneği denemekte olduğu, birinci seçenekten sonuç alınmadığı taktirde ikinci seçeneğin yani Meclisten erken seçim kararı aldırmanın devreye sokulacağı anlaşılıyor. Ancak iktidar bloku, zamanlama hesabı yaparak, erken seçimi şimdilik dillendirmiyor, bunu baskın seçim şeklinde yapmak istediği anlaşılıyor. 

İktidar bloku, bütün stratejisini bu varsayımlar üzerinden yürüterek mevcut Cumhurbaşkanı üçüncü kez aday olduğunda karşısına kimin aday olarak çıkacağını da şimdiden bilmek ve belirlemek istiyor. Çünkü karşısında bütün anketlerin de gösterdiği gibi seçimde kendisini geçebileceği belli olan iki aday bulunmaktadır. Gerek Ekrem İmamoğlu gerekse Mansur Yavaş her ikisi de Cumhurbaşkanını yenebilecek potansiyel adaylardır. 

İktidar bloku, olası cumhurbaşkanlığı erken seçiminde mevcut Cumhurbaşkanı karşısında iki güçlü aday yerine en azından birisinin şimdiden elenmesi için CHP’yi aday belirlemeye zorlamak istemektedir. Bu girişim, iktidar bloku açısından belirsizliğinin en aza indirilmesi anlamında stratejik bir hamledir. Görünen o ki CHP aceleci bir tavırla bu tuzağa düşmüştür. 

SÜRECİN OLASI SONUÇLARI

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayını şimdiden belirleme sürecinin olası sonuçları şu şekilde öngörülebilir: 

- Önseçim sonucunda cumhurbaşkanı adayı olarak kim belirlenirse belirlensin, belirlenen aday, siyasetin doğası gereği, Cumhuriyet Halk Partisi’nin fiili genel başkanı olacaktır. Bu ikilem, siyaset kurnazları tarafından CHP aleyhine çok rahatça kullanılabilecektir. Halkın gözünde de mevcut CHP genel başkanının hiçbir ağırlığı kalmayacaktır. 

- Cumhurbaşkanı adayı olarak belirlenen kişi mevcut cumhurbaşkanının karşısında tek kişi olarak kalacağından, elinde devletin bütün olanakları ve yetkisi bulunan, seçimlerde şapkadan tavşan çıkarma becerisi olan mevcut iktidar blokunun muhalefetin cumhurbaşkanı adayını yıpratması hatta ortadan kaldırması için her yönteme başvurması olasıdır. 

- Cumhurbaşkanı adayı olarak İmamoğlu’nun belirlenmesi durumunda, kendisinin, şu anda mahkemelerde bekletilen mahkûmiyetleri hızla kesinleştirilerek ve siyasi yasak uygulamaları devreye sokularak saf dışı bırakılması mümkün hale gelecektir. Yüksek Seçim Kurulu’nun bu durumda İmamoğlu’nun adaylığını onaylaması imkânsızdır. 

- Mansur Yavaş veya Ekrem İmamaoğlu’ndan hangisi belirlenirse belirlensin diğeri küstürülmüş olacaktır. “Fotoğraftaki el ele görüntü değişmez” türünden gönül okşayıcı ifadelerin siyasal gerçekliği bulunmamaktadır. Süreç yönetimi önemli olduğundan son dakikada gösterilecek yeni bir adayın üzerinde bütün muhalefetin oydaşmasını sağlamak zorlaşacaktır. 

- Belirleme yönteminin demokratik olup olmamasının hipnotize haldeki toplum için bir önemi bulunmamaktadır. Seyirci haline gelmiş toplum, sonuçtan çok süreçle ilgileneceğinden güçlüden yana tavır almada duraksamayacaktır. Bu süreç aynı zamanda siyasal ve toplumsal muhalefetin bölünmesine de yol açacaktır. 

STRATEJİK HATA

Görüldüğü üzere her olasılıkta karlı çıkan taraf mevcut iktidar blokudur. 31 Mart seçimleri sonunda düşülen normalleşme/ yumuşama siyasi tuzağına tekrar düşülmektedir. Erken seçim siyasi iktidar tarafından henüz gündeme getirilmediğinden, muhalefetin (CHP’nin) de Meclis’i erken seçime zorlama gücü hatta yeteneği olmadığından, esnekliği bulunmayan, yanlış bir strateji ile kendi içinde tartışma üretecek ve adayları birbiriyle yarıştıracak bir yola girmesi stratejik bir hatadır. 

Kısa vadeli kazanımlar için doğru siyasal analizler yapmadan hızlı tepki vermek, sosyal ve siyasal ikilemleri görmezlikten gelmek, stratejik planlama ve düşünme becerisi gösterememek CHP’yi yıpratmakta, mevcut iktidarın düzenlediği tuzaklara düşürmektedir. 

CHP’nin, kendisinin değil bütün muhalefetin, dolayısıyla Türkiye’nin cumhurbaşkanı adayını belirlediğinin farkında olması, zamanlamayı gözeterek uygun aday belirlemesi en doğru yöntemdir.


https://www.cumhuriyet.com.tr

Av. Dr. Başar YALTI | Tüm Yazıları
Hits: 2115