ByLock Kullanıcısı Olan Başvurucunun Tutuklamanın Hukuki Olmaması Nedeniyle Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlali İddiasının Kabul Edilemez Olduğu

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 4/6/2020 tarihinde, M.T. (B. No: 2018/10424) başvurusunda, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

 

Olaylar

Başvurucu 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan tutuklanmış ve hakkında kamu davası açılmıştır. Tutuklu olarak sürdürülen yargılama sonucunda başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkumiyetine karar verilmiştir.

İddialar

Başvurucu; tutuklama tedbirinin hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Başvurucu hakkındaki suçlamanın ve dolayısıyla tutuklama tedbirinin en önemli dayanağı, başvurucunun ByLock isimli programı kullandığının tespit edilmesidir. Bu durumda tutuklamanın hukukiliği bağlamında yapılan incelemede ilk olarak ByLock programı yönünden bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

ByLock programının kullanılmasının FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlar bakımından kuvvetli belirti oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesinde uygulamanın niteliği ve özellikleri ile FETÖ/PDY'nin örgütlenme şeklinin birlikte ele alınması gerekmektedir. Ayrıca bu değerlendirmeye esas olmak üzere program üzerinden yapılan haberleşmenin içeriğine dair soruşturma mercileri veya yargı organlarınca yapılan çözümlemelerin ve programı kullandığı belirtilen bazı kişilerin ifadelerinde yer alan olguların gözardı edilmemesi gerekmektedir. Bu kapsamda şu değerlendirmeler yapılabilir:

Gizliliği esas alan bir örgüt olan FETÖ/PDY'nin deşifre olmamak için kullandığı programların başında ByLock'un geldiği çok sayıda yargı kararında ifade edilmiştir. İnternet üzerinden iletişim sağlamak üzere oluşturulmuş bir program olan ByLock'un FETÖ/PDY ile bağlantılı kişiler tarafından bu örgütle ilişkili kimselerin telefon veya elektronik/mobil cihazlarına çoğunlukla manuel yöntemlerle yüklenmesi, programın örgütsel faaliyetlere ilişkin gizli nitelikteki haberleşmenin deşifre olmaması amacıyla oluşturulduğunu göstermektedir.

ByLock programının gizliliğinin sağlanması için alınan olağan dışı güvenlik önlemleri, programın normal bir haberleşme hizmetinin sağlanması amacıyla geliştirilmediğine işaret etmektedir. ByLock'un kullanım şekline ilişkin tespitler de bu uygulamanın belirli bir grup tarafından sıkı bir kontrol ve denetim altında, büyük bir gizlilik içinde kullanılmak üzere geliştirildiğini ortaya koymaktadır.

ByLock programı oluşturulurken uygulama üzerinden yapılan iletişimin tespitinin her durumda engellenmesine yönelik alınan tedbirler de uygulamanın olağan bir haberleşme ihtiyacına değil özel ve gizli bir haberleşme gayesine karşılık geldiğini ortaya koymaktadır. Buradaki kurulum ve kullanım özellikleri, FETÖ/PDY'nin faaliyetlerinin gizlilik esasıyla yerine getirilmesi şeklindeki davranış yöntemiyle uyuşmaktadır.

ByLock'un kullanım özellikleri FETÖ/PDY'nin örgütlenme modeli ile birebir uyumlu şekilde dizayn edilmiştir. ByLock, örgütsel mahiyetteki haberleşmeyi başka herhangi bir haberleşme aracına ihtiyaç duymadan gerçekleştirmeye olanak sağlayacak şekilde kurgulanmıştır. FETÖ/PDY mensuplarının temel davranış özelliklerinden biri de gizliliğin sağlanması amacıyla mensuplarının kod adı kullanmalarıdır. ByLock veri tabanındaki bazı kullanıcılara ait bulgular da bu uygulamanın FETÖ/PDY ile bağlantısını ortaya koymaktadır.

ByLock üzerinden yapılan iletişimin çözümlenen içeriğinin önemli bir kısmı FETÖ/PDY mensuplarına ait örgütsel temas ve faaliyetlere ilişkindir. Haklarında FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlardan soruşturma/kovuşturma yürütülen çok sayıda kişi ifadelerinde ByLock uygulamasına dair açıklamalarda bulunmuştur.

Tüm olgular birlikte değerlendirildiğinde ByLock iletişim sisteminin global bir uygulama görüntüsü altında FETÖ/PDY mensuplarının kendi aralarındaki örgütsel iletişimi sağlamak amacıyla oluşturulan bir program olduğu ve örgütsel iletişimin bu program üzerinden büyük bir gizlilik içinde sağlandığı yönünde yargı organlarınca yapılan değerlendirmelerin çok güçlü olgusal temellere ve maddi/teknik verilere dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda ByLock kullanımın örgütsel bir faaliyet olarak kabulünün temelsiz veya keyfî bir yaklaşım olarak değerlendirilmesi mümkün görünmemektedir.

Buna göre ByLock uygulamasının oluşturulması, kullanım şekli ve yöntemi, içindeki şifreleme teknikleri, program içindeki kullanıcı ve grup adlarının niteliği, bu uygulama vasıtasıyla yapılan iletişimin içeriği gibi hususlarla ilgili olarak kolluk birimleri ve kamu makamları tarafından yapılan -ve yargı organlarınca da kabul edilen- tespitler, bu bağlamda ByLock'a ilişkin ulaşılan bilgi ve belgeler ile programın özelliklerinin FETÖ/PDY'nin örgütlenme biçimiyle neredeyse tümüyle örtüşmesi, bir kısım ByLock kullanıcının ifadeleri, söz konusu programı kullandığı tespit edilen kişilerin önemli bir bölümünün FETÖ/PDY ile bağlantılarının bulunduğuna işaret eden diğer olgu ve delillerin bulunması birlikte dikkate alındığında kişilerin bu uygulamayı kullanmalarının veya telefonlarına ya da mobil cihazlarına yükleyip kullanıma hazır hale getirmelerinin FETÖ/PDY ile bağlantılı suçlar bakımından kuvvetli suç belirtisi olarak kabulünün mümkün olduğu değerlendirilmiştir.  

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir.

https://www.anayasa.gov.tr/

 

Anayasa Mahkemesi Kararları | Tüm Yazıları
Hits: 236236