“Ne çok haber, ve ne kadar düşündürücü haber vardı yine bu hafta birbirinden farklı”
İyi haftalar dileğiyle,
1. Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Samsun 19 Mayıs Stadı’ndaki gösteriler sırasında bir kadın güreşçi ile erkek sporcunun güreşmesi ile ilgili olarak inceleme başlatıldığı haberlerine açıklık getirdi:
21.05.2012
Hurriyet.com.tr'ye konuşan Aksoy, incelemenin programda olmayan bir gösterinin programa neden girdiği ile ilgili olduğunu belirtti. Aksoy, şöyle devam etti:
"Erkek sporcu ile kadın sporcunun gösteri yapması programda yoktu, görünce biz de şaşırdık. Bunun üzerine programa nereden girdi diye bir inceleme başlattık. Samsun Gençlik Spor İl Müdürlüğü bir kasıt var mı diye inceleme yaptı. Sonuçta her iki sporcu ve yetkililerle yapılan görüşmede bir kasıt olmadığı, kızımızın rakibi sporcunun gelmemesi üzerine erkek güreşçi ile tamamen iyi niyetle kardeşçe bir gösteri sundukları ortaya çıktı. İnceleme de bununla sonuçlandı."
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20600477.asp
2. Velinin 4+4+4 problemi :
21/05/2012
60-84 aylık çocukları olan veliler, zor bir kararla karşı karşıya. Okul kayıtları 1 Haziran’da başlayacak. 4+4+4 eğitim sisteminde 66 ayını tamamlayan çocuklar zorunlu olarak okula kaydolacak. 60-66 ay (5-5.5 yaş) arasındakiler ise velileri isterse birinci sınıfa başlayabilecek.
Uzmanlara göre başarısızlık hissine yol açar : Florya Bahçeşehir Koleji Anaokulu Rehber Öğretmeni Eser Çabuk, sistemin dezavantajlarını “5 yaşlar için müfredat 1. sınıfa hazırlık gibi olmalı. Küçük çocuklarda yılgınlık, okuldan soğuma, başarısızlık hissi olabilir. Öğretmenlere de mutlaka 7 yaş altı çocukların özellikleriyle ilgili eğitim verilmeli. Küçük çocuklar ancak 20 dakika masada durabiliyorken biz onlardan okuma yazma bekleyemeyiz” diye sıralıyor.
Üsküdar Doğa Anaokulu Psikolojik Danışmanı Ceylan Irmak Hür ise “Küçük çokların küçük motor kasları henüz tam gelişmemiş oluyor” diyor.
Esas sorun 4. sınıfta patlayacak : Eski Eğitim Sen Başkanı Alaaddin Dinçer, eşitsiz koşullarda eğitim sürecine başlamanın ileriki yıllarda da riskler doğuracağı görüşünde: “Bu yılın okulöncesi eğitimde okullaşma oranlarından hesap yaparsak seneye 1 milyon 100 bin okulöncesi eğitimi almayan çocukla, yaklaşık 900 bin okulöncesi eğitim almış çocuğun aynı dersliklerde ve farklı yaş gruplarıyla bir arada 1. sınıfa başlaması birçok uyum sorununa neden olacak. Öğrenciler asıl kırılmayı ve zorlanmayı soyut algılamanın başladığı sınıf olan 4. sınıfta yaşayacaklar.”
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1088599&CategoryID=77
3. Erdoğan'a Başkanlık Sarayı :
22.05.2012
İhale süreci halktan gizlenecek : Cumhuriyet gazetesinden Fırat Kozok’un haberine göre, Söğütözü’nde bulunan Orman Genel Müdürlüğü arazisine yapılacak yeni Başbakanlık binası “davetiye usulü” ihaleyle inşa edilecek. İlk etapta 300 milyon TL’lik yerleşke inşaatı için 10 firmaya çağrı yapıldı. İnşaat masrafı Kalkınma Bakanlığı bütçesinden karşılanacak ama yurttaş ‘yüksek güvenlik’ gerekçesiyle ihale sürecini yakından izleyemeyecek.
İkinci bir ihale daha yapılacak : Yerleşkenin ince işçiliği ve iç donanımı için ise ikinci bir ihale daha yapılacak. Söğütözü’nde bulunan Orman Genel Müdürlüğü arazisine yapılacak yeni Başbakanlık binası Türkiye’nin en güvenlikli alanlarından biri olacak. 150 bin metrekareyi bulacak yerleşkede helikopter pisti bile bulunacak.
Yandaş firmalar mı zengin edilecek? Başbakanlık’ın Ankara Söğütözü’nde yapılacak yeni binası “yüksek güvenlik” gerekçesiyle “davetiye usulü” ihaleyle inşa edilecek. İlk etapta 300 milyon TL’lik yerleşke inşaatı için 10 firmaya çağrı yapıldı. Bedeli Kalkınma Bakanlığı bütçesinde yer alan Yatırımları Hızlandırma Ödeneği’nden karşılanacak ihale, ihale yasası kapsamı dışında tutulduğu için itiraz ve bekleme söz konusu olmayacak.
Erdoğan’ın Beyaz Saray’ı : Başbakanlık’ın “Beyaz Saray” olarak nitelendirilen yeni yerleşkesine ilişkin ihale çalışmaları sürüyor. Bakanlar Kurulu kararıyla Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılan ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından yürütülen ihaleye davet usulüyle 10 firma çağrıldı. Bakanlar Kurulu, geçen mart ayında “hassas görülen” mal ve hizmet alımlarının yalnızca “pazarlık” ve “davet” yöntemleriyle ihale edileceğini ya da “doğrudan alım” yönteminin seçilebileceğini karara bağlamıştı.
Kamu İhale Yasası’nın 3. maddesi, “Savunma, güvenlik veya istihbarat alanları ile ilişkili olduğuna veya gizlilik içinde yürütülmesi gerektiğine ilgili bakanlık tarafından karar verilen veya mevzuatı uyarınca sözleşmenin yürütülmesi sırasında özel güvenlik tedbirleri alınması gereken veya devlet güvenliğine ilişkin temel menfaatlerin korunmasını gerektiren hallerle ilgili olan mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinin” yasa kapsamına alınmayabileceği ifade ediliyor. İşte bu çerçevede yapılacak ihale için Türkiye’nin büyük inşaat firmalarına çağrı yapıldı. Firmalar Başbakanlık’ın çağrısı üzerine yerleşke ihalesi için tekliflerini hazırladı. 300 milyon TL’lik ihalenin ardından yerleşkenin ince işçiliği ve iç donanımı için ikinci bir ihale daha yapılacak.
Yeni bina inşaatı için Başbakanlık bütçesinde ödenek konulmadı. Kampusun yapımı; Kalkınma Bakanlığı bütçesinde yer alan Yatırımları Hızlandırma Ödeneği’nden karşılanacak.
Orman Genel Müdürlüğü’ne ait arazi üzerine yapılacak yeni yerleşkeyle ilgili ayrıntılar da netleşmeye başladı. Buna göre yeni yerleşke 3 bloktan oluşacak. Yaklaşık 150 bin metrekarelik alana yayılacak yeni Başbakanlık yerleşkesi içerisinde bir helikopter pisti de yer alacak.
http://haber.gazetevatan.com/erdogana-baskanlik-sarayi/452241/1/Gundem
4. Komutanı aramaya sivil gönderilmişler :
22.05.2012
Star gazetesinin haberine göre; Hatay Dörtyol’da 3 subayın şehit olduğu olayla ilgili hazırlanan ilk raporda bir dizi ihmaller zincirine rastlandı. Mehmetciğin, sağ olarak ele geçirilen bir teröriste ‘üç el bombasının’ bulunduğu bir sığınak için yer gösterme yaptırılması için 13 tim’in Bülke Yaylası’na sevk edildiği öğrenildi. Araziye çıkıldığında ise, Hatay İl Jandarma Komutan Yardımcısı Jandarma Yarbay Mesut Cihaner emrindeki zırhlı kobra araçla birlikte kayboldu ve tüm unsurlar Cihaner’i aramak için seferber edildi. Görevli olmadıkları halde sivil kıyafetlerle korumasız bir şekilde bölgeye sevk edilen üç subay pusuya düşürüldü.
Yine Silvan Komutanı var : 17 Mayıs 2012 günü Dörtyol Bülke Yaylasında 3 subayın şehit olduğu olayıla ilgili ilk raporda 13 askerin şehit olduğu Silvan saldırısı sırasında Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı olan Adana Bölge Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Ünal Karaosmanoğlu’nun burada da ihmallerden sorumlu kişi olduğu ileri sürüldü. İstihbarat Şube Müdürü Jandarma Binbaşı Erhan Dikmen, Jandarma Özel Harekât Bölük Komutanı Üsteğ. Aytaç Kaya ve Tim Komutanı Jandarma Teğmen Ahmet Tarım’ın kaybolan komutanlarını ararken pusuya düştükleri belirlendi.
Savcının uyarısı dinlenmedi : Edinilen bilgiye göre, geçtiğimiz günlerde sağ olarak ele geçirilen bir terörist samimi itiraflarda bulunarak bir sığınağın yerini gösterebileceğini söyledi. Sığınakta yalnızca üç adet el bombası olduğunu söyleyen terörist için cumhuriyet savcılığı yüksek risk nedeniyle yer gösterme izni vermedi. Buna rağmen Tuğgeneral Ünal Karaosmanoğlu’nun talimatıyla 13 timden oluşan 300 kişi araziye çıktı. Emniyeti sağlamak aracıyla zırhlı araçla birliklerin önünde giden komutan yardımcısı Yarbay Mesut Cihaner, kendi sorumluluk bölgesi olmasına rağmen beraberindeki zırhlı araçla birlikte arazide kayboldu. Cihaner’in bulunması için arazide bulunan yaklaşık 300 personel seferber olurken, yaklaşık yarım saat süren arama faaliyeti süresince birliklerin emniyeti tehlikeye düştü. Zırhlı Kobra aracının kaybolması üzerine paniğe kapılan Hatay İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Mustafa Başoğlu, operasyonda görevi olmayan personelleri de bölgeye sevk etti. İstihbarat Şube Müdürü Jandarma Binbaşı Erhan Dikmen ve iki personeli de sivil kıyafetlerle korumasız ve zırhsız sivil bir araçla teröristlerin bulunduğu riskli bölgeye gönderildi.
Hastaneye geç gönderildi : Bu bölgede PKK’nın pususuna düşen subaylar şehit olurken ikinci bir skandal daha meydana geldi. Erhan Binbaşı ve Aytaç Üsteğmen yaralı olarak hastaneye sevk edilirken yarası en hafif olan Jandarma Teğ. Ahmet Tarım, yolun altında fark edilemediği için hastaneye yarım saat geç gönderildi. Bölgede herhangi bir çatışmanın yaşanmadığı teröristlerin arazi şartlarından faydalanarak çekildiği öğrenildi. 300 askerin görev aldığı operasyonda İnsansız Hava Aracı kullanılmamasın da önemli bir planlama hatası olduğu belirtildi. İHA’ların bölgeye üç subay şehit olduktan sonra sevk edildiği öğrenildi.
Şehit Binbaşı Dikmen’in Ailesine Taziye : Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, beraberinde eşi Yıldız Atalay, AK Parti Kırıkkale Milletvekili ve Milli Savunma Komisyonu Başkanı Oğuz Kağan Köksal eşi Olcay Köksal ile birlikte geçtiğimiz günlerde Hatay Dörtyol’da şehit olan Jandarma Binbaşı Erhan Dikmen’in, Kırıkkale’ye bağlı Delice İlçesi’nde oturan baba ocağını ziyaret etti. Beşir Atalay ile eşi Mehmet Dikmen ile şehit Binbaşı’nın eşi Işılay Dikmen’e taziyede bulundu.
http://www.aksam.com.tr/komutani-aramaya-sivil-gonderilmisler--117099h.html
5. Başkan ya içeride kalırsa?
22.05.2012
Fenerbahçe, şike davası kapsamında Temmuz 2011’den beri tutuklu bulunan Aziz Yıldırım 5 bin 269 gibi rekor bir oyla seçilse de Fenerbahçe’nin önümüzdeki aylarda olağanüstü bir seçimin beklediği iddia ediliyor. Bu tevatürleri besleyen iki önemli argüman var. Birincisi, Yıldırım’ın yönetiminden Ali Koç, Nihat Özdemir, Murat Özaydınlı ve Cihan Kamer gibi güçlü isimlerin ayrılmış olması ve yerlerine gelenlerin de daha düşük profilli olması. İkinci argümansa sürmekte olan davayla ilgili. Buna göre Yıldırım, tahliye olsa da olmasa da kongre kaçınılmaz. Yeni yönetimi bir nevi ‘geçiş’ kabinesi olarak düşündüğü öne sürülen Yıldırım’ın tahliye olması halinde yeniden olağanüstü kongreye giderek daha güçlü bir ekip kuracağı savunuluyor. Yıldırım, tahliye olmazsa da kulüpte bir kongreye gitme ihtiyacının doğacağı savlanıyor. Bu durumda Koç ve birkaç önemli işadamının yönetime talip olacağı savunuluyor. Yıldırım’ın çevresi ise bu senaryolara prim vermiyor.
SENARYOLAR :
1- Yıldırım, tahliye olursa olağanüstü seçime gidip daha güçlü bir yönetim kuracak.
2- Yıldırım hakkında mahkûmiyet verilirse, bazı önemli işadamları yönetime talip olacak.
3- Yıldırım, hakkında mahkûmiyet verilirse Yargıtay süreci bitene kadar görevini sürdürecek.
4- Mahkûmiyet ile birlikte sportif faaliyetler için tedir kararı da alınırsa kesin verilmemiş olsa dahi Yıldırım, başkanlıktan düşecek.
NEYLE YARGILANIYOR
TCK 158/1:
Konusu: Nitelikli dolandırıcılık.
Ceza: 2-7
TCK 220/1
Konusu: Örgüt kurmak
Ceza: 2-6
6222/1
Konusu: Şike
Ceza: 1-3
MAHKÛM OLURSA CEZASI NE OLUR?
Şike teşebbüsü: 10 ay daha yatar
Şikeden: 1 4 ay daha yatar
Üç suçtan birden: 31 ay daha yatar
*Cezalar alt sınırdan hesaplanmıştır.
SÜRPRİZLER OLABİLİR :
1- Yıldırım’ın avukatının Adalet Bakanlığı ’ndan talep ettiği ‘yazılı emirle tahliye’ kararı çıkmazsa AİHM’ye başvurulacak.
2- AİHM başvuruyu kabul ederse, davanın gidişatı değişebilir.
3- 3. yargı paketinde infazı gevşeten düzenlemeler çıkarsa Yıldırım tahliye olabilir. (Radikal)
http://haber.gazetevatan.com/baskan-ya-iceride-kalirsa/452262/5/Spor
6. Haliç Köprüsü trafiğe kapatıldı :
22.05.2012
AA-Haliç Köprüsü'nün, ''Eski Haliç'' diye adlandırılan orta bölümü, bağlantı yerlerinde meydana gelen ayrılma nedeniyle tek yönlü trafiğe kapatıldı. Köprünün orta bölümünün ulaşıma kapatılması nedeniyle, Mecidiyeköy yönüne ulaşım iki şeritten sağlanıyor.
Sürücülerin, alternatif güzergah olarak TEM otoyolunu ve sahil yolunun kullanılabileceği bildirildi. Metrobüsün de köprü üzerinde düşük hızda ilerlediği görüldü.
Haliç Köprüsü ne zaman trafiğe açılacak? Karayolları 1.Bölge Müdürü Mehmet Karaman, Haliç Köprüsü'nün ''Eski Haliç'' diye adlandırılan orta bölümündeki çalışmalara ilişkin, ''Korkulacak Bir şey yok, köprüde bakım çalışmaları yapılıyor. Bugün onarımı yapılacak. Yarın trafiğe açılacak'' dedi.
''Eski Haliç'' diye adlandırılan köprünün orta bölümündeki çalışmalar kapsamında. Okmeydanı-Topkapı istikametinin trafiğe açıldığı, sadece Edirnekapı-Boğaziçi Köprüsü istikametindeki köprü yolunun trafiğe kapalı olduğu bildirildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan yazılı açıklamada, Haliç Köprüsü'nün Edirnekapı-Okmeydanı istikametindeki (orta-eski köprü) mesnetlerinde meydana gelen oynamadan dolayı, köprünün 2 yönlü olarak trafiğe kapatıldığının duyurulduğu belirtildi.
Karayolları ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yol Bakım ve Altyapı Koordinasyon Dairesi Başkanlığı ekiplerinin, konuyla ilgili tespitler yaptığı kaydedilen açıklamada, ''Okmeydanı-Topkapı istikameti trafiğe açıldı. Sadece Edirnekapı-Boğaziçi Köprüsü istikametindeki köprü yolu trafiğe kapalı. Metrobüs geçişleri kontrollü olarak devam ediyor. Edirnekapı-Boğaziçi Köprüsü istikametindeki köprü yolunun da akşam geç saatlerde trafiğe açılması planlanıyor'' denildi.
http://www.aksam.com.tr/halic-koprusu-trafige-kapatildi--117101h.html
7. 11 yıl 3 ay hapis cezası alan Cihan Kırmızıgül hakkındaki gerekçeli karar açıklandı :
22.05.2012
"Poşu davası"nda 11 yıl 3 ay hapis cezası alan Cihan Kırmızıgül hakkındaki gerekçeli karar açıklandı. Kamuoyunda ‘poşu davası' olarak bilinen ve taktığı poşunun aleyhinde delil sayıldığı iddia edilen Galatasaray Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 3.sınıf öğrencisi Cihan Kırmızıgül, geçtiğimiz günlerde görülen son duruşmada 11 yıl 3 ay hapis cezası aldı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Kırmızıgül'e verdiği cezanın gerekçeli kararını açıkladı.
GÖRÜŞTÜĞÜ KİŞİLERİN BAZILARI TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ : Mahkeme, 17 sayfalık gerekçeli kararında sanık Cihan Kırmızıgül'ün cep telefonunda 1 Ocak 2010 ve 21 Şubat 2010 tarihleri arasında görüştüğü kişilerin bazılarının terör örgütü üyesi olduğunu belirtti. Kararda, "Sanığın görüştüğü kişiler arasında terör örgütü lehine birtakım suçlara karışmış kişiler olduğu ve bu kişilerle olan diyaloğu nedeniyle bu yönde bir çevresinin olduğu anlaşılmıştır" denildi.
"POŞU SAVUNMASINA İTİBAR EDİLMEMİŞTİR" : Mahkeme gerekçeli kararda "Sanığın yakalanması esnasında üzerinde sadece puşi olduğu için gözaltına alındığı şeklindeki savunmasına itibar edilmemiştir" dedi.
"İFADESİNDE ÇELİŞKİLER VAR" : Kırmızıgül'ün olayın oluşuma ilişkin olarak verdiği ifadelerinde çelişkiler olduğunu vurgulayan mahkeme kararında, "Sanığın olayın başlangıcında söyledikleri, yakalanış anına ilişkin söyledikleri, yakalanmasından sonra gerek olay mahallinde gerekse olaydan sonra polis merkezine götürüldüğü anda yaşadıklarına dair söylediği hususlar arasında ciddi çelişkiler tespit edildi" ifadeleri yer aldı.
GİZLİ TANIĞIN ANLATIMLARI KABULE ŞAYAN GÖRÜLDÜ :Gizli tanığın, emniyet müdürlüğünde yaptığı teşhisin "sanığın olay yerindeki görüntüsüne en yakın olduğu an" olması nedeniyle daha güvenilir olduğu vurgulanan kararda, "Gizli tanığın anlatımlarının, mahkemede dinlenen olay tutanağı tanıklarının ve özellikle tanık Soner Ergezer'in anlatımlarıyla uyumlu olması, doğrular mahiyette olması bir bütün halinde değerlendirildiğinde gizli tanığın, olay tutanağı tanıklarının anlatımları mahkememizce kabule şayan görülmüştür" denildi.
MOLOTOF ATTIKTAN SONRA KAÇMAYA ÇALIŞIRKEN YAKALANDI : Terör örgütü PKK/Kongra-Gel'in, kendi yayın organlarından olay öncesinde bir müddettir 15 Şubat komplosu olarak adlandırdıkları dönemde eylemler yapılması yönünde çağrılar yaptığı ifade edilen kararda, "Sanığın 20 Şubat 2010'da örgüt adına yüzünü olay esnasında puşi tabir edilen bez ile kapatmak suretiyle yasadışı eyleme katılarak BİM markete, önündeki kaldırıma ve yola içinde bulunduğu grupla birlikte molotof kokteyli attığı, olay sonrasında kaçmaya çalışırken yakalandığı anlaşılmıştır" ifadeleri kullanıldı.
http://www.haberturk.com/gundem/haber/744344-posu-davasinda-gerekceli-karar-aciklandi
8. "Operasyondan sonra öğrendim" : Başbakan Erdoğan'dan Uludere açıklaması: Yetkimi devrettim, onlar da kullandı. Uludere CD'sini ben de izledim :
22.05.2012
MUHARREM SARIKAYA/GAZETE HABERTÜRK
CD'Yİ BEN DE İZLEDİM
Soru: Wall Street Journal olayının gerisinde ne var?
Başbakan Erdoğan: Belli medya kuruluşları bir görüşü, belli medya kuruluşları farklı siyasi görüşü destekler. Amerika'da da bu var. Wall Street Journal'ın da var. Mevcut yönetimi zora düşürmek için bu uydurma haberi yapmıştır. Biz açıkladık. Bu TSK'nın birinci derecede görevidir. Biz güvenlik güçlerimize askerimize veririz, polisimize yetkiyi veririz. Onlar da yetkileri dairesinde kullanır. Biz yetkiyi vermişiz, TSK bunu kullanmış. Eğer biz TSK'mıza, polisimize güvenmiyorsak, terörle mücadeleyi kimle yapacağız? Hantepe, Gediktepe olayında doçkalar katırlar sırtında taşınırken, medyamız "Niye onlar vurulmadı; uçaklarımız, helikopterlerimiz neredeydi, niye vurulmadı" dedi.
Burada da katırlı yürüyen insanlar vardı. Ben izlediğim CD'de bir hareket gördüm. Bizzat izledim. Bir konvoy gidiyor. 30-40 kişi var. O yüksekten görebilmek mümkün değil. Bizim gözcülerimizin (Heron) vermiş olduğu CD.... Silahlı Kuvvetlerimiz de gerekli adımı atmıştır. Burası, halkın oturduğu bir bölge değil, terör bölgesidir. Böyle bir bölgede Silahlı Kuvvetler bu Ahmet midir, Mehmet midir bilemez ki?
SONRA ÖĞRENDİM
- Size bilgi operasyondan önce mi verildi?
Operasyonun hemen ardından haberimiz oldu. Ama öncesinden olmadı. Ben tuzağa düşürülmek şeylerine pek iltifat etmiyorum. Bizim Silahlı Kuvvetlerimiz bu görevi samimi bir şekilde yapmıştır. Hata da olabilir. Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık. Tazminatı da açıkladık. Ama birileri istismar ediyor. Allah aşkına tazminatsa tazminat... Bizim resmi tazminatımız ötesinde yaptık. İlla terör örgütünün istediğini mi söyleyeceğiz. Kusura bakmasınlar.
PKK 8 MİLYON EURO TOPLUYOR
- PKK'ya destek veren yabancı kuruluşlar için ne diyorsunuz?
Almanya, terör örgütünün yapılanmayı en geniş tuttuğu ülke. Yüzlerce dernek ve vakıfları var. Yardım toplama çadırlarında topladıkları 8 milyon Euro. Çadırlar kuruluyor, belediyeler müsaade ediyor. PKK'yı terör örgütü olarak kabul ettiği halde, teröristbaşının resimlerinin olduğu çadırlarda para toplanması neyi ifade ediyor? Bunu şansölyeye de söyledik. 4 bin açılmış dava olduğunu söyledi. Bir netice yok. Hac, umre, cenaze organizasyonuna da başladılar. Bunlar Zerdüşt ve ateist. Ama zavallı insanları aldatabilmek için her yola başvuruyorlar. Bu şahısları bu ülkelerin siyasi iktidarları destekliyor. Barış elçisi adı altında dağa rahatlıkla gidip gelen adamları var.
- Terörle mücadele, siyasetle müzakere dediniz. Müzakere olasılığı var mıdır?
Bunlarla zaman zaman görüştüm. Arkadaşlarım müteaddit defalar yaptılar. Bir netice alınmadı. 26 maddelik Anayasa değişikliğinde, "Bakın partilerin kapatılmaması için fırsat var" dedik. Arkadaşlar gelmedi, sıraları boşalttı gittiler. Bizim içimizde de akıllarını başkalarına kiraya verenler vardı; 330'u yakalayamadık, o madde referanduma gidemedi.
MUHATAP BDP
Soru: Siyasi muhatap olarak BDP'yi mi görüyorsunuz?
Biz siyasi müzakereleri yine yaparız. Muhatap BDP'dir. Şartlar ne getirir bilinmez. Kesip atmamak lazım. Arada bir iplik bağı şöyle duruyor. "Biz muhatabız" diye açıklama yaptılar. Hem de "Biz silah bırakmayı tavsiye edemeyiz" dediler.
ÖCALAN DA UMUDU KESTİ
Soru: Oslo türü olur mu?
Şu anda Oslo ile alakalı olarak İmralı da umudunu kesmiş vaziyette. Onlara "Siz hiçbir işe yaramazsınız" diyor. Bizim de bu konuda davranışlarımızın farklı bir kulvarda gideceği beklentisini ortaya koyuyor. Terör örgütü silah bırakmadıkça müzakere olmaz. Terörle mücadelenin durması mümkün değil. Teröristlerin Türkiye'den ayrılması, dağdan indirilmesi, başka ülkeye gönderilmesi vs... Biz başından beri ne burada Kürt varlığını inkâr ettik, ne kendi aralarında Kürtçe konuşmalarını engelledik, ne de kültürel varlığını yok saydık. Ne de yatırımları durdurduk. "Resmi dil Türkçe" demişizdir. Benim söylemediğim şeyi söyledi dedi parti genel başkanı (Demirtaş). Tek dil demedim. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Israrla söylemeye devam ediyorum. Eğer samimilerse oturur konuşuruz.
DEMOKRATİK ÖZERKLİKTE MASADAN KAÇMAYIZ
- Demokratik özerklik konusunda ne düşünüyorsunuz? Anayasa'ya girmesini istiyorlar.
Bu işin süresi yıl sonuna kadar... Masadan kaçan taraf olmayacağız. 4 siyasi parti kendi arasında mutabakata varamıyorsa, Anayasa'yı yapacak gücü olan partilerle oturur konuşuruz. Bu CHP mi olur, MHP mi olur?.. BDP ile böyle bir şey yapmak sayısal olarak mümkün değil.
AMERİKA, FRANSA DİKTAYA MI GİTTİ?
- Yeni Anayasa'da başkanlık, yarı başkanlık sistemi tartışmalarına ne diyorsunuz?
Başkanlık da yarı başkanlık da olabilir. Biz "Tıpatıp Amerikalıların ya da Fransızların sistemini alalım" demiyoruz. Kusura bakmayın biz dünyayı tanıyoruz, hangi ülkede hangi sistem var. Kitapların içine kapanıp kalmadık, nerede ne sistem var biliyoruz. Amerika, Fransa diktaya mı gitti?
- İki parlamentolu sistem?
Hepsi olabilir. Tek de olabilir, çift de olabilir. Tartışılsın. Amerika çift çalışıyor. Denetimi artırır, ama bence süreci ağırlaştırır. Türkiye'de senatonun kalkmasının nedeni buydu.
SEÇİM SANDIĞI YOK, ÇEYİZ SANDIĞI GÖNDERELİM
- Yerel seçimlerin 5-6 ay erkene alınacağına ilişkin tartışma var. Siz ne diyorsunuz?
Ben seçimlerin 4 yılda bir olmasını doğru bulmuyorum. 4 yıl 3 yıl demektir. 5 yıl olursa 4 yıl hizmet olur. Türkiye'yi bizim 2023'te ilk 10'a sokmamız lazım. Bu heyecan, bu coşku var. Ama olan olmuş, bunun geriye dönüşü mümkün olmaz.
- Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanı'nın süresiyle ilgili kararı ne olur?
Doğmamış çocuğa külot biçmeyelim. Neticeyi bekleyelim.
- Yerel seçimleri erkene almayı planlıyor musunuz?
CHP'den, MHP'den bir teklif gelirse bakarız. Mevsim şartlarının çok sıkıntılı döneme gelmesi nedeniyle olabilir; arada 3 ay var. Aslında bu süre 6 ay değil, 3 aydır, 3 ay da propagandadır. Muhalefetten böyle bir teklif gelirse üzerinde çalışılır. Gelmezse bizim bir teklifimiz olmaz.
- Her yıl bir sandık geldi, bu sene de gelir mi?
Nereden çıktı? Siz eskisine alıştınız. Böyle bir ülke kalkınır mı? Batı'da şöyleymiş böyleymiş, hepsi batıyor. Ben koalisyon hükümetlerinin olduğu ülkelerin başarılı olduğuna inanmıyorum. Çeyiz sandığı bekliyorsanız göndeririz, yoksa seçim sandığı yoktur.
http://www.haberturk.com/gundem/haber/744113-operasyondan-sonra-ogrendim
9. Alkol kokan memura 1 yıl kademe durdurma :
23.05.2012
Bakanlık web sitesinde isim, kurum ve tarih bilgilerine yer verilmeden yayınlanan ilginç kararlar özetle şöyle: Adalet Bakanlığı Denetimli Serbestlik Bürosu’nda çalışan bir memur, sabah 08.00’de büroya gelen mesai arkadaşları tarafından “yoğun alkol koktuğu” ve “yüzünde şişlikler ve morluklar bulunduğu” gerekçesiyle şikayet edildi. Memur, Kurum müdürü ve mesai arkadaşı ile tartıştıktan sonra alkol testi yaptırmadan izin dilekçesi bırakarak ayrıldı. Tutanak tutuldu ve alkol testi yapılamamasına rağmen tanık beyanları doğrultusunda soruşturma açıldı. Adalet Bakanlığı Disiplin Kurulu Başkanlığı, oybirliğiyle memurun kademe ilerlemesini 1 yıl durdurdu.
Cezaevini denetleyen başsavcı, nöbetçi memurun sarhoş olduğunu tespit etti. Memur “Görevine gelmeden alkol aldığını” kabul etti. İlçede kan testi yapılamaması ve alkolmetre bulunmaması nedeniyle kaç promil alkollü olduğu anlaşılamayan memurun “ayakta zor duracak şekilde sarhoş olduğu” tespiti kayda geçti. Adalet Bakanlığı Disiplin Kurulu Başkanlığı oybirliğiyle, memura 2 yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezası verdi.
Bekçiye de ceza :Adliyede gece bekçiliği yapan memur, nöbeti sırasında alkol aldı. Alkol testinde bekçi 2.08 promil alkollü çıktı. Disiplin Kurulu, memurun 1 yıl süreyle kademe ilerlemesini durdurdu. Kurul, cezanın alt sınırdan uygulanması talebini ise bekçi, “17 yıllık memur olmasına rağmen bu şekilde disiplinsiz davrandığı” için reddetti.
Tutanak yoksa ceza da yok :Bir infaz koruma memuru hakkında cezaevine alkollü geldiği şikayeti yapılınca, soruşturma açıldı. Disiplin Kurulu, bu memurun göreve alkollü geldiği gün için hakkında herhangi bir tutanak tutulmadığı ve alkol ölçümü yapılmadığı gerekçesiyle, ceza verilmesine gerek olmadığına karar verdi.
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/20608276.asp
10. Şahin: 'Vur' emrini komutan verdi :
23.05.2012
ANKARA - NTV Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç ropörtajı :
İçişleri Bakanı Şahin, 34 kişinin yaşamını yitirdiği Uludere olayıyla ilgili bir soru üzerine “Her kurumun, her işleyişin bir denetim mekanizması vardır. TSK, emniyet ve yargının belli bir mekanizması vardır. Terörist görünümlü bir gruba yönelik ateş açılması olayı soruşturulmaktadır. Bu olay, güvenlik güçlerimizin tecrübe hanesine kaydedilmiş bir olaydır. Daha dikkatli, daha doğru tespitler yapıp ona göre hareket etme durumundayız" dedi.
Şahin, "vur" emrinin kimin verdiği yönündeki bir soru üzerine de "Olay ani gelişen bir olaydır. Görüntüler alınmış değerlendirme yapılmıştır. İlgili kademeler zamanla yarışmaktadır.
Vur emri Sayın Cumhurbaşkanı verecek değil. Gündelik yönetimi Başbakan, Genelkurmay Başkanı yapacak değil. İçişleri Bakanı olarak ben de 81 ildeki olayları anlık yönetecek durumda değilim. O zaman diğer yetkililere, görevlilere hiç ihtiyaç yok demektir. Bunu sorgulamak bile mantıki olarak yanlıştır. Mutlaka yönetim sorumludur. Aşağının yaptığı yanlıştan yukarısı da hukuken ve siyaset olarak sorumludur. Olayı anlık yönetecek, askeri ve emniyet yetkililerdir. O anda emri Ankara’da Hava Kuvvetleri'nde o görüntüleri analiz eden komutanlar vermiştir" dedi.
Yaşamını yitirenlerin kaçakçılık yaparak geçimlerini sağladıklarının gözden kaçırılmamasını söyleyen Şahin, şöyle konuştu: "Yanlıştan doğru sonuç çıkmaz. Bu hayatını kaybeden vatandaşlarımız kaçakçılık yaparken hayatlarını kaybettiler. Sağ yakalansalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı. Daha ağır bir sonuç olunca yargılanamaz duruma gelip hayatlarını kaybedince kaçakçılık olayı gölgede kaldı. O bölge Kandil'e doğru bölücü terör örgütü KCK’nın kontrolünde olan bir bölgedir. Gelir kaynakları var. Bölücü terör örgütünün sıktığı kurşun, attığı bomba yediği ekmek, giydiği ayakkabı parayla alınıyor. Baronların da parada payı var. Para hareketinin bir bölümü kaçakçılıktır. 34 insanımız, çoğu yaşı küçük gençlerimiz bu olayın sadece figüranlardır. Filmin büyüğüne bakmak lazım. Filmin senaristi, baş oyuncusu vardır. Figüranlara takılıp kalıyoruz.
'KAÇAKÇILĞIN RANTI PKK'YA' :O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür. Kaçakçılığın rantını elde eden KCK terör örgütüdür. CHP ve BDP bu olayı istismar ediyor. BDP bu olayın parçası durumundadır. BDP cenazelerde yaptığı iğrenç davranış, 34 kişinin cenazesinin üzerine örtüğü iğrenç bez parçasını hesabını vermek durumundadır. BDP'nin bayrağı mıdır, neyin işaretidir. Bunları sorgulamamız lazım."
'ÖZÜR DİLENECEK BİR OLAY DEĞİL' : Bakan Şahin, özür talebiyle ilgili olarak ise "Özür dilenecek maiyette bir olay değildir. Özür dilenecek bir olay yoktur. Hantepe olayı vardır. Katırlar sırtında gelen silahlarla askerlerimiz şehit edilmiştir. Olayı suçluluk psikolojisiyle görmüyoruz. O gençlerimiz orada olmamalıydı" dedi.
'ÖCALAN'LA MÜZAKERE OLMAZ' :Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın BDP'yle görüşebileceği açıklamasını da değerlendiren Şahin, "Müzakere ön şartı terör örgütünün silah bırakmasıdır. Başbakan çağrı yapmıştır. BDP’nin buna yeteneği, iradesi var mıdır? Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim. BDP, KCK’nın güdümlü bir uzantısı görünümündedir. Öcalan’la müzakere mümkün değil. Terör suçundan ömür boyu mahkum olmuş, 'terörist başılığı' tescil edilmiş birisiyle görüşülmesi mümkün değildir. Parlamentodaki siyasi partiyle görüşülebileceği ifade ediliyor."
'TERÖR SALDIRILARI ARTACAK' :Bir soru üzerine terör olaylarında artış beklediklerini ifade eden Şahin, "Teröristlerle mücadelede önemli yöntemimiz istihbarattır. İstihbarat sayesinde eylemlerin yüzde 90’ı engelleniyor. Terör olaylarında belli bir artışı bekliyoruz. Tedbirlerimiz devam ediyor. Terör olayı, son terörist kontrol altına anınca bitecek. Şırnak'ta AK Parti İl Başkan Yardımcısı'nı şehit ettiler. Neydi o insanın suçu?" diye konuştu.
'SURİYE PKK'YA GÖZ YUMUYOR' :Şahin, Amanos Dağları'nda son dönemde artan saldırıların hatırlatılması üzerine Suriye'nin terör örgütü PKK'ya göz yumduğunu ifade etti.
İdris Naim Şahin, "Suriye, Türkiye’den intikam alma, zor durumda bırakmak için sınıra yakın bölgede terör örgütüne göz yumuyor. Suriye sınırında geçen sene olmayan bir terör yapılanması var. Suriye yönetiminin yaptığı devlet adabına uymaz" dedi.
'BENİ YANLIŞ ANLATIYORLAR' :Sözlerinin bazı basın kuruluşlara tarafından yanlış aktarıldığını söyleyen Şahin, şöyle konuştu: "Yanlış anlaşılma değil, yanlış anlatılma var. Türkiye’nin her yerinde ben varım, yanlış anlaşılma sıkıntım yok. Bir kısım medyada yanlış anlatılmam yönünde alınmış bir karar var. Beni yanlış anlatmaya çalışırken komik duruma düşüyorlar. Birileri toplumu yanıltıp kandırmaya çalışıyor. Viyana’da lokantanın bahçesinde halkla buluşmuşum. Yüksek ağaçların altında sohbet ediyoruz. Çınar ağacı gibi bir ağaç... 'Çınar ağacının gölgesine oturduk' dedim. Ihlamur ağacıymış. Önemli olan ağaçtır, cinsi önemli değil. 'Ihlamur ağacı da bizim kültürümüzde vardır, faydalıdır' dedim. Şu anda ağacı suçlamıyorum, birileri böyle gösterebilir. Bu konuşmanın neresinde bir gariplik var? Asıl anlatılmak istediğim aktarılmıyor."
'LIGHT MİLİTAN' TARİFİ :Geçmişte "light militan" olduğu açıklamasının sorulması üzerine ise Şahin, "1980 öncesinde militan değil, 'light militan'dım. Çatışmadan yana olan değil, memleketi için çalışan insan demektir" dedi.
http://www.ntvmsnbc.com/id/25351624
11. Kuran kursu bağışı da vergiden düşecek :
24.05.2012
TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen tasarıyla, pahalı ve lüks konutlar için getirilen yüzde 1 yerine daha yüksek KDV düzenlemesi, 1 Haziran’dan önce yapı ruhsatını almış konut projelerinde uygulanmayacak. Ayrıca tasarının, cami yapımı için yapılan bağışların vergiden düşürülebilmesine olanak sağlayan maddesinde gerçekleştirilen değişiklikle, Kuran kursları da kapsama dahil edildi. Camilerin yanı sıra Kuran kursu yapımı için yapılan bağışlar da vergi matrahından düşülebilecek. Maddenin komisyondaki görüşmeleri sırasında CHP’li Bülent Kuşoğlu, cami yaptırmanın bir ibadet olduğunu belirterek, ibadetin vergiden düşürülmesinin doğru olmadığını söyledi.
http://ekonomi.haberturk.com/makro-ekonomi/haber/744761-kuran-kursu-bagisi-da-vergiden-dusecek
12. Gençlik kampları harem-selamlık : Gençlik ve Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yaz aylarında 9 ayrı ilde açılacak açılacak kamplarda 6 yıldan beri yapılan karma uygulamadan vazgeçilerek, kız-erkek ayrımı getirildi :
24.05.2012
Aydın Kuşadası Davutlar, Antalya Duacı, İzmirPaşalimanı, Trabzon Düzköy, Kastamonu Kadıdağı, Mersin Silifke Akkum, Antalya Akseki Bademli, Bolu Aladağlar ve Denizli Cankurtaran’da 11 Haziran-12 Eylül arasında 9 dönem halinde açılacak deniz ve yayla kamplarında 6 yıl aradan sonra bu sezon, karma kamptan vazgeçilerek, kız ile erkeklerin ayrı dönemler halinde buralara gelmeleri kararlaştırdı.
Buna göre Aydın Kuşadası Davutlar’daki deniz kampından kızlar 1, 2, 5, 6, 9’uncu dönem, erkekler ise, 3, 4, 7 ve 8’inci dönemlerde kamp yapabilecek. Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Gençlik Kamplarıinternet sitesinden yapılan açıklamada, kamplara katılan gençlerin ulaşım konaklama ve yemek ihtiyaçlarının Gençlik ve Spor Bakanlığı’nca karşılandığı ve gençlerden herhangi bir ücret alınmadığı belirtilerek şu bilgilere yer verildi: "Gençlik kampları 13-15 yaş grupları için 'Ücretsiz Deniz Kampları', 16- 22 yaş grupları için 'Ücretsiz Doğa Kampları' adı altında düzenlenmektedir. 11 Haziran-12 Eylül 2012 tarihleri arasında 8’er günlük dönemler halinde toplam 9 dönem olmak üzere planlanan deniz ve doğa kamplarında müzik, el sanatları, tiyatro ve halk oyunları ile çeşitli sportif faaliyetler de gerçekleştirilmektedir. Yaş gruplarının belirlenmesinde, yıl baz alınacak ay ve gün dikkate alınmayacaktır. Kamplara 13 yaşından küçük ve 22 yaşından büyük gençlerin kaydı yapılmayacaktır. Aynı şekilde tüm belirlenen yaş grubu kampları için alt ve üst yaş sınırları baz alınarak kayıt alınacaktır. Gençlik kamplarıyla ile ilgili bilgiler tüm yaş gruplarındaki gençlere ulaşılacak şekilde, il milli eğitim müdürlükleri aracılığıyla orta dereceli okullara, yerel basın ve yayın organları aracılığı ile gençliğe yönelik çalışma yapan kuruluşlara duyurulacaktır. Duyuruların eksiksiz ve zamanında yapılarak verilen kontenjanların tamamının kullanılması sağlanacaktır. Kamplara başvurular 14 Mayıs-31 Mayıs 2012 tarihleri arasında gençlik ve spor il müdürlükleri içerisinde gençlik merkezlerinde kurulacak bürolara yapılacaktır. Başvuru formunun doldurulmasında gerekli hassasiyet gösterilecek, form ilgili kurum ve kişilerce onaylanmış olacak, eksik doldurulan yada mükerrer başvuruda bulunanların işlemleri geçersiz kabul edilecektir."
Karma Uygulamaya Son : Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Gençlik kampları yetkilileri, bu yıl gençlik kamplarında karma yerine kız ve erkeklerin ayrı ayrı dönemlerde kamp çalışmalarına katılacaklarını, zaman zaman kamplarda kız-erkek ayrımı yapıldığını, 6 yıldan bu yana da çalışmaların karma olarak yapıldığını bildirdi.
http://www.haberturk.com/gundem/haber/744785-genclik-kamplari-harem-selamlik
24.05.2012
Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisi(CHP)'nin zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkaran 4+4+4 Yasası'nın iptali başvurusunu reddetti. Mahkeme, kanunun şekil yönünden Anayasa'ya aykırı olmadığına dikkat çekerek, iptal isteminin reddine ve yürürlüğünün durdurulması isteminin reddine oybirliği ile karar verdi.
CHP 'ESAS'TAN İTİRAZ EDECEK : Bu kararın ardından CHP'nin yasanın esastan iptali için başvuruda bulunacağına yönelik açıklama da geldi. Kararın ardından CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, "şeklen" verilen ret kararının ardından "esasa yönelik" harekete geçeceklerini açıkladı.
http://www.haberturk.com/gundem/haber/744985-444e-seklen-vize
14. Dur’ ihtarına uymayan iki canlı bomba dehşet saçtı! Dün sabah Kahramanmaraş-Kayseri karayolunda yol kontrolü yapan jandarma, şüphe üzerine bir aracı durdurmak istedi. Ancak araçtaki ikisi canlı bomba, üç terörist ‘dur’ ihtarına uymadı ve jandarma aracına çarparak kaçtı :
25.05.2012
Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde dün sabah 09.45’te Emniyet Müdürlüğü’ne patlayıcı yüklü otomobille düzenlenen intihar saldırısında polis memuru Ahmet Geben şehit oldu, 7’si polis 17 kişi yaralandı. İntihar saldırısını gerçekleştiren 3 teröristten 2’si infilak ettirdikleri araç içinde, 1’i de çatışmada öldü.
1’i kadın, 3 terörist araçta : Biri kadın 3 terörist, 06 E 1819 plakalı Passat model bir otomobille kontrola takıldı. Kahramanmaraş-Kayseri karayolunda kontrol yapan jandarma, şüphe üzerine aracı durdurmak istedi. Ancak teröristler ’dur’ ihtarına uymadı ve Uzman Çavuş Altan Çamkara’ya çarparak kaçtı.
3 barikat aştılar : Polis ve jandarma, Pınarbaşı istikametine doğru giden aracın peşine düştü. Ayrıca yolunun kesilmesi için Göksun-Pınarbaşı yolu üzerinde, ana yola yaklaşık 5 kilometre uzaklıktaki Sarız İlçe Jandarma Komutanlığı’na haber verildi. Hemen bir tim oluşturularak aracın yolunu kesmek için yola çıkıldı. Ancak ekip yetişemeden araç hızla geçti. Bu olaylar yaşanırken Pınarbaşı Jandarma İlçe Komutanlığı ile Pınarbaşı İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne de haber verildi. Jandarma ilçe girişine önlem aldı. Ancak aracın geçişi burada da engellenemedi.
El bombası attılar :Araç ilçeye girer girmez ana cadde üzerindeki Pınarbaşı Emniyet Müdürlüğü’ne yöneldi. Polis lojmanlarının da bulunduğu Emniyet Müdürlüğü önüne gelen otomobilden şüphelenen polisler, aracı durdurmak istedi. Bu sırada araçtan inerek Emniyet Müdürlüğü’ne girmek için koşmaya başlayan terörist polislere el bombasını attı, araçtakiler de ateş açtı. Emniyet Müdürlüğü’ndeki polisler teröristlere anında karşılık verdi. Binaya ulaşamayacaklarını anlayan teröristler, lojmanların önündeyken araçtaki patlayıcıları infilak ettirdi.
Teröristler parçalandı : Kulakları sağır eden patlamayla ortalık kan gölüne dönerken, polis memuru Ahmet Geben olay yerinde şehit oldu, 17 kişi de yaralandı. Saldırıyı gerçekleştiren 3 terörist de parçalanarak öldü. Teröristlerin vücutlarının tamamen parçalandığı, sadece bacak parçalarının kaldığı belirtildi. Yaralılardan durumu ağır olan trafik polisi Mehmet Yaşar Koyuncu ve teknisyen İsmail Sakın, ambulans helikopterle Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Polis eşi Emine Işık ve 5 yaşındaki kızı Yağmur da ambulansla aynı hastaneye götürülerek tedavilerine başlandı.
‘2 büyük patlama oldu’ : Olay sırasında bir olayın şüphelisi olarak Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında olan ve yaralanarak hastaneye kaldırılan Hacı Uçan, yaşadıklarını anlattı. Hacı Uçan, “2 kez patlama oldu. Beton parçaları üstüme sıçradı. Çok korktum. Polis memurlarıyla birlikte yere yattık. Yukarıdan ’Bomba atıldı’ diye sesler yükseldi. Sonrasını, bayıldığım için hatırlamıyorum” dedi.
2 kişi gözaltına alındı : Saldırıyla ilgili iki kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan Ekrem Ö. ile Necdet Ö.’nün polisteki sorguları devam ediyor.
Teknisyen hayata döndürüldü : Saldırıda ağır yaralar alan ve ambulans helikopterle Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Gevher Nesibe Hastanesi’ne götürülen teknisyen İsmail Sakın’ın önce şehit olduğu, daha sonra yaşama döndürüldüğü açıklandı. Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimliği’nden açıklama yapıldı ve sivil memur İsmail Sakın’ın, Beyin Cerrahi Yoğun Bakım servisinde beyin ameliyatı geçirdiği, durumunun kritik olduğu ve sürekli uyutulduğu, makineye bağlı olarak yaşatıldığı belirtildi. Teknisyenin hayat hikayesinden ise tam bir dram çıktı. Annesi terk ettiği için 4 yaşında devlet korumasına alınan Sakın’ın 18 yaşına kadar yetiştirme yurdunda kaldığı öğrenildi. Yurttaki örnek kişiliğiyle dikkati çeken Sakın, Mimar Sinan Endüstri Meslek Lisesi’nden mezun olduktan sonra da Kayseri Emniyet Müdürlüğü’nde teknisyen olarak işe başladı. Evli ve 1 çocuk babası olan Sakın’ın eşinin de 3 aylık hamile olduğu ve 1.5 ay önce askerden geldiği öğrenildi.
Talimatı Bahoz verdi asıl hedef Ankara’ydı : Kayseri’deki saldırının perde arkası da gün ışığına çıktı. Edinilen bilgilere göre teröristlerin asıl hedefi başkenti kana bulamaktı. Yaklaşık iki hafta önce kriptolu telsiz konuşmalarında örgütün yöneticilerinden “Bahoz Erdal” kod adlı Fehman Hüseyin’in örgüt üyelerine Ankara’da bombalı eylem talimatı verdiği belirlendi. Bunun üzerine Anadolu’da hem jandarma hem de polis ekipleri iki haftadan bu yana Ankara yolu üzerindeki araçlara yönelik asayiş uygulaması yapmaya başladı.
Kumrular’daki gibi : Kahramanmaraş Göksun’da da sabah saatlerinde jandarma ekipleri asayiş uygulaması yaparken durumundan şüphelendikleri araca ‘dur’ ihtarı yapınca, teröristler kaçmaya başladı. Ekipler eylem yapacak aracın bu olduğu ihtimaliyle takibe geçti. Hem jandarma hem de polis ekipleri, aracı içinde bomba olma olasılığına karşı boş bir arazide sıkıştırmaya çalıştı. Ancak yakalanacaklarını ve asıl hedeflerine ulaşamayacaklarını anlayan teröristler, yolda karşılarına çıkan emniyet müdürlüğüne saldırdı. İddiaya göre teröristler yoldaki uygulamalar olmasaydı içinde patlayıcıların bulunduğu araçla Ankara’ya kadar gelecekler ve burada Kumrular’daki patlamaya benzer bir eylem gerçekleştirip kaçacaklardı.
‘Ateş açmadık çünkü...’ : İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, teröristlerin asıl hedefinin polis merkezi olmadığını düşündüklerini belirterek, “Polisimiz, jandarmamız aracı fark etti, takip etti ama takip ettikleri aracın içindekileri, belki evinin ekmeğini kazanmaya çalışan ama trafikten kaçan birileri zannedip arkadan ateş etmek yerine takip etmeyi tercih etti ve sonuçta da bu yaşanmış oldu” dedi.
Kahraman polis herkesi kurtardı : 11 yıllık polis memuru 38 yaşındaki Ahmet Geben, patlamayla birlikte olay yerinde şehit oldu. 3 çocuk babası şehit polis, teröristlerle çatışarak büyük bir faciayı önledi. Emniyet Müdürlüğü ve polis lojmanları önüne gelen 3 teröristin bulunduğu otomobili gören Ahmet Geben, hemen bulunduğu araçtan inip üzerine gelen teröristlere ’Dur’ ihtarında bulundu. Ancak teröristler, ateş açmaya başladı. Bu arada koşarak binaya yaklaşan terörist de elindeki el bombasını binaya fırlattı. Bu bombanın patlaması sırasında Ahmet Geben şehit olurken, binadaki arkadaşlarının canını kurtarmış oldu. Şehit polis Ahmet Geben için bu sabah Kayseri Emniyet Müdürlüğü önünde tören düzenlenecek.
31 yıl sonra ikinci acı : Polis memuru Ahmet Geben’in şehit olduğu haberi memleketi Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesindeki ailesini yasa boğdu. Ahmet Geben’in ağabeyi Hava Er Mehmet Geben’in de 1981 yılında askerliğini yaparken Babaeski’de tatbikatta şehit olduğu ortaya çıktı.
http://haber.gazetevatan.com/dur-ihtarina-uymayan-iki-canli-bomba-dehset sacti/453027/1/Gundem
15. Ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say hakkında, ''halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağıladığı'' iddiasıyla 1,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı :
25.05.2012
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Fazıl Say'ın sosyal paylaşım sitesi twitter'de yazdığı bazı yazılarda, ''halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama'' suçunu işlediği iddiasıyla açtığı soruşturmayı tamamladı. Cumhuriyet Savcısı Erhan Gülcan tarafından hazırlanan iddianamede, Fazıl Say'ın suça konu tweetlerine yer verildiği öğrenildi. İddianamede, Say hakkında, ''halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağıladığı'' iddiasıyla 1,5 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamenin kabul edilmesi halinde Fazıl Say hakim karşısına çıkacak.
http://www.haberturk.com/gundem/haber/745330-savci-fazil-sayin-hapsini-istedi
16. Başbakan Yardımcısı Babacan, artık evli ve 3 çocuklu asgari ücretli vatandaşlardan vergi alınmadığını söyledi :
26.05.2012
Türkiye Katılım Bankaları Birliği'nin (TKBB) 11.Olağan Genel Kurul Toplantısı'nda konuşan Başbakan Yardımcısı Babacan, Babacan, OECD Raporu’na göre zenginle fakir arasındaki uçurumun giderek büyüdüğünü, Türkiye’de ise gelir dağılımının giderek düzelmekte olduğunu bildirdi. Sosyal destek mekanizmalarını her sene geliştirdiklerini kaydeden Babacan, aile hekimi gibi her aileden sorumlu sosyal destek uzmanlarının olacağını, aile destek uzmanları sistemi ile ailenin gelir gider durumuna bakılacağını, devletin sağladığı imkanlarla aileleri buluşturacaklarını belirtti. Aile hekimi gibi her aileden sorumlu sosyal destek uzmanları olacak. Devlet imkanları ile aileyi buluşturacak bir yapının olacağını bildiren Babacan,’’ 7-8 bin kişiyle sosyal destek alması beklenen ailelere ulaşmak mümkün olacak’’ diye konuştu. Babacan, artık evli ve 3 çocuklu asgari ücretli vatandaşlardan vergi alınmadığını söyledi.
İKİ ÖNEMLİ SORUN ALANI : Babacan, küresel krizde iki önemli sorun alanı olduğunu belirterek, bu iki sorun alanını bankacılık sektörü ve ülkelerin kamu borç yükü olarak sıraladı. Türkiye'nin küresel kriz döneminde bu iki alanda da güçlü bir yapıda olduğunu ifade eden Babacan, o dönemde bankacılık sektöründe alınan tedbirlere ilişkin bazılarının hoşnut olmadığını belirterek, "O gün şikayet edenler, bugün bakıyorsunuz çok mutlu" yorumunu yaptı. Türkiye'de operasyonu bulunan bankaların, ana operasyonlarını geçmiş durumda olduğunu dile getiren Babacan, acil nakit ihtiyacı olan viye bilançosuna acil çeki düzen vermeyen isteyenlerin Türkiye operasyonlarına, "Belki rasyolarımızı düzeltebiliriz" diye baktığına işaret ederek, şunları söyledi: "Bankacılık sektörümüzde yabancıları hisse satmaları söz konusu. Buradaki yatırımlarından memnun olmadıkları için değil, belki içleri kan ağlıyor ancak, kendi evlerindeki bilanço yapıları ve yeni regülasyon onları böyle adım atmaya zorluyor."
TEK HANELİ BORÇLANMA FAİZLERİ TEK HANELİ ENFLASYONA İŞARET EDİYOR :Babacan, "Geçen sene enflasyonu çift haneyle kapattık. Geçici olduğunu düşünüyoruz. Bu ayın sonuna doğru hedeflediğimiz trende gireceğini düşünüyoruz. Hazinenin borçlanma faizleri tek haneli. Enflasyonun önümüzdeki dönemde çift hane olacağına beklenti olsaydı borçlanma faizlerinin tek hanede kalması mümkün değildi." diye konuştu.Enflasyon üzerinde para politikası dışındaki etkenlerin söz konusu olduğunu bildiren Babacan, sigara vergi artışının enflasyonu 1,1 puan etkilerken, Uzakdoğu’dan ithal edilen hazır giyime getirilen vergi artışının yarım puan arttırdığını belirtti.
http://ekonomi.haberturk.com/makro-ekonomi/haber/745377-uc-cocuk-varsa-vergi-yok
17. "Partimizin temsilcisi İdris Naim Şahin" : AK Parti, Ergenekon Davası'na bakan mahkemenin 'Partiyi kim temsil ediyor?' sorusuna bu yanıtı verdi :
27.05.2012
AK Parti'nin Ergenekon Davası'na bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği yazıda, "İddianamede Adalet ve Kalkınma Partisi adına müşteki olarak nitelendirilen kişi Genel Sekreter sıfatıyla partiyi temsile yetkili olan İdris Naim Şahin'dir" denildi.
Ak Parti Genel Sekreteri avukat Haluk İpek tarafından mahkemeye gönderilen 7 Mayıs 2012 tarihli yazıda şu ifadelere yer verildi: "İddianamede Adalet ve Kalkınma Partisi adına müşteki olarak nitelendirilen kişi Genel Sekreter sıfatıyla partiyi temsile yetkili olan İdris Naim Şahin'dir. Mahkemenin yazısında adı geçen avukat Süleyman Küçüksucu ve iddianamede müşteki olarak yer alan diğer kişilerin Ak Parti'yi temsile yetkileri bulunmamaktadır. Kanaatimizce bireysel olarak şikayet dilekçesi veren diğer kişiler sehven iddianamede Adalet ve Kalkınma Partisi temsilcisi olarak yazılmışlardır."Ergenekon Davası'yla birleştirilen İrtica ile Mücadele Eylem Planı Davası'nın iddianamesinde Ak Partiadına müşteki olarak yer alan isimler şunlardı: "İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Hasan Hüseyin Tanrıverdi, Süleyman Küçüksucu, Ali Aydın ve Mustafa Coşkun."
http://www.haberturk.com/gundem/haber/745619-partimizin-temsilcisi-idris-naim-sahin
18. 65. Cannes Film Festivali'nde, kısa metrajlı filmler kategorisinde yarışan Türk yönetmen Rezan Yeşilbaş'ın “Sessiz” adlı filmi “Altın Palmiye” ödülüne layık görüldü. Yeşilbaş'ın ödülünü aldıktan sonraki konuşması ayakta alkışlandı : Yönetmen filmini "SESSİZ VE YALNIZ BIRAKILMIŞ KADINLARA”...Adadı
27.05.2012
EN BÜYÜK ÖDÜL ise AMOUR'A : 65. Cannes Film Festivali'nde en büyük ödül olan “Altın Palmiye”, bu yıl Avusturyalı Michael Haneke'nin “Amour” (Aşk) isimli filmine verildi.Michael Haneke, “Ruban Blanc” isimli filmiyle 2009 yılındaki Cannes festivalinde yine “Altın Palmiye” ödülü kazanmıştı.
Bu yılki “Altın Palmiye”yi kazanan “Amour” filmi, iki yaşlı çiftin tutkulu aşk hikayesini anlatıyor. Filmde başrolleri 81 yaşındaki Jean-Louis Trintignant ve 85 yaşındaki Emmanuelle Riva oynuyor.
http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/745728-turk-yonetmene-altin-palmiye
19. Can Bonomo Döndü :
27.05.2012
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen 57. Eurovision’un finalinde 26 ülke arasında, 112 puanla 7. olan temsilcimiz Can Bonomo Türkiye’ye döndü
Yakınları ve sevenleri tarafından Atatürk Havalimanı’nda karşılanan Bonomo hayranlarının yoğun ilgisi arasında kendisiyle fotoğraf çektirmek isteyen sevenlerini geri çevirmedi. Özellikle gençlerin yoğun ilgi göstediği Can Bonomo’ya havaalanı personeli de sevgi gösterisinde bulundu. Havalimanı çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Bonomo, “42 ülke arasında 7’inci olmak başarıdır. Derece dışında her şey çok güzeldi. Yarışmada benimde fovorilerim vardı. Favorilerim beklediğim gibi sıralamada üstümde yer aldı. İsveç benim de favorimdi. Sıralamada bazı sürprizler olsa da genelde sıralama beklediğim gibi çıktı” dedi.
http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/745737-bonomo-turkiyeye-dondu
20. Bir Hafta Sonu Yazısı : Cüneyt Özdemir : “Her Kürtaj Bir Uludere’dir” :
27.05.2012
Başbakan, iddia ettiğim gibi İçişleri Bakanı'nın söyleminin yanında hizalanıyor. Tehlikenin büyüklüğünün farkında mısınız?
Türkiye yakın siyasetinde sanırım böyle bir benzetmenin yanına yaklaşan bir cümle bile yoktur.
Hatta şöyle söyleyeyim, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in eleştirdiğimiz ve artık hayatımızın bir parçasına dönüşen sıradan siyasi potları bile böylesi bir benzetmenin yanına yaklaşamaz.
Uludere’de 34 sivil ve masum insanımızın savaş uçaklarının ‘yanlışlıkla’ bombalayıp ölmesi ile bir kadının kendi vücudu ile ilgili karar verme hakkı olan kürtaj arasında bir bağlantı nasıl kurulur, inanın benim aklım hafzalam almıyor. Yanlış anlaşılmasın, muhafazakâr görüşlü bir parti liderinin kürtaja karşı olmasını elbette anlayabiliyorum. Anlamadığım, hâlâ hesabı verilemeyen Uludere’deki masum insanlarımızın ölümü ile bunun nasıl eş tutulup medyaya çakmak için aynı cümlede kullanılabildiği. Çok can yakıcı. Acıtıcı. Üzücü. Başbakan Erdoğan’ın dün yaptığı konuşmada çok ciddi anlam kaymaları ve kavram kargaşası var. Başbakan Erdoğan uzun konuşmasının iki paragraflık kısmında sadece kürtaja değil sezaryene de karşı olduğunu söylüyor. Sezaryen ile kürtajı ya bilerek ya da bilmeyerek eş tutuyor. En hafif deyişle birbirine karıştırıyor. Neyse ki hemen ardından Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın konuyla ilgili düzeltmesi geldi (Evet, yine Başbakan’ın sözleri düzeltiliyor). Akdağ ‘gerekli olduğunda yapılan sezaryene değil kafasına göre yapılan sezaryene karşı olduğunu ve Türkiye’de bu rakamın dünya ortalamasının çok üzerinde olduğunu’ söyledi. Bakın bu da tartışılabilir bir konu. Ancak eğer iki kavramı yani kürtaj ve sezaryen meselesini tartışacaksak aynı cümle içinde kullanmamamız gerekiyor. Zira ilkinde bir canın alınması, ikincisinde ise bir canın dünyaya gelme şekli tartışma konusu.
Sezaryen hakkında yanlış bildiklerimiz : Başbakan Erdoğan eğer bir prompter kazası yapmadıysa sanırım konuşma metnini yazan genç arkadaşlar sezaryen ile kürtajı aynı şey sanıyorlar ve farkını bilmiyorlar. Yakın zamanda eşim doğum yaptığı için sezaryen ile ilgili Türkiye’de oluşan algının aynen Recep Akdağ’ın söylediği gibi sıradan bir doğum yöntemi olarak algılandığı yönünde olduğunu gördüm. Yani doktorlar saatler süren bir doğum ile uğraşmamak için, özel hastaneler de ameliyat masraflarını doğum hesabına eklemek için pek çok hastayı sezaryen olmaya yönlendiriyor. Eğer hamilenin mensup olduğu ailenin hali vakti yerindeyse bu durum sorgulanmıyor. En azından Türkiye’de pek çok hamile kadın için ‘sezaryen algısı’ sıradanlaşmış durumda. Eşimin hamileliği sırasında beni en çok şaşırtan, yakın zamanda doğum yapan pek çok kadının ihtiyaçtan değil tamamen tercihten dolayı sezaryen ile doğumu tercih ettiği için normal doğum yapmaması olmuştu. Yani sezaryen artık pek çok çevre için bir zorunluluktan çıkmış, bir tercih meselesine dönüşmüş. Neyse ki doktorumuz bizleri aynen Recep Akdağ’ın sözlerinde olduğu gibi sezaryenin bir ameliyat olduğu ve ancak normal doğumdaki komplikasyonlar neticesinde bu yola başvurulacağı yolunda uyardı. Nitekim biz de kendimizi normal doğuma göre psikolojik olarak hazırladık. Gelin görün ki son haftalarda anne karnındaki bebek doğum için uygun pozisyonu alamadı. Biz de mecburen, bakın altını çiziyorum ‘mecburen’ sezaryen ile bebeğimizi aldırmak zorunda kaldık. Başbakan Erdoğan’ın sözlerine dönersek... Başbakan hem kürtaja hem de sezaryene karşı olduğunu söylüyor. Biz kürtaj yaptırmayı aklımızdan bile geçirmedik ancak normal doğum da olamadı. Erdoğan’ın bu sözlerinden yola çıkarsak ne yapmalıydık dersiniz?
Doğurmayıp çocuğu ana karnında mı büyütmeyi denemeliydik! Böylesine tahrip ve tartışma gücü yüksek konuları gündemimize taşırken Uludere’de ölenlerin acısını, çocuğunu şu ya da bu nedenle aldırmayı düşünen bir anne adayının tedirginliğini veya sezaryen yaptırmak zorunda kalan hamile kadınların korkusunu gözünüzde canlandırıp birazcık özen gösterilmesini istemek çok mu fazla sahi?
Başbakan, İçişleri Bakanı’na sahip çıkıyor : Bu açıklamanın bir de unutmamamız gereken Uludere açısı var. Başbakan Erdoğan’ın bu sözleri, hükümetin Uludere algısındaki değişimin de ipuçlarını veriyor. Uludere bombalamasının olduğu ilk günlerde hükümet için sorumlularının ortaya çıkartılması gereken bir ‘askeri kaza’ şeklinde lanse edilmişti. Anladığımız kadarı ile artık Uludere, hükümetin sahiplendiği ve üzerinin örtülmesi gereken bir ‘devlet kazası’na dönüştü. Böylece 34 insanımızın pisipisine öldürüldüğü Uludere olayı muhalefet ile hükümet arasında onlarca polemik zemininden birine çekiliyor. Bu zemini az çok biliyoruz. Önümüzdeki günlerde Uludere tamamen hükümete karşı bir kampanyanın enstrümanı olarak sunulacak. Hükümetin verdiği pası muhalefet partileri sonuna kadar kullanacak; olan, ölüp giden 34 yurttaşımıza olacak. Başbakan’ın bu açıklaması sonrasında Uludere’de ölen insanlar için ‘figüran’ tanımlamalarını yapan İdris Naim Şahin’i AK Partili Hüseyin Çelik yalanlamıştı. Bu açıklamalar ile Hüseyin Çelik’in bakış açısı açığa düşüyor.
Yani Başbakan, benim ilk günden beri iddia ettiğim gibi İçişleri Bakanı’nın söyleminin yanında hizalanıyor. Sahip çıkıyor.
Bilmem, tehlikenin büyüklüğünün farkında mısınız?
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=HaberYazdir&ArticleID=1089223
Saygılarımızla,