BAĞIMSIZ YARGI BAKANI

~ 07.04.2025, Av. Abdurrahman Bayramoğlu ~

Adalet Bakanı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması için okyanus ötesinden icazet aldılar.” şeklindeki iddiasına ilişkin görüşünü soran gazetecilere; "Arkadaşlar bu saçma sapan bir iddia! Yargı, Amerika Birleşik Devletleri'nden 'icazet' alarak işlem yapacak öyle mi? Böyle bir şey olabilir mi?” diye sorduktan sonra, “Yargı, ne içeriden ne dışarıdan, hiç kimseden talimat almaz. Yabancılardan hiç almaz. Yargı bağımsızdır, tarafsızdır.” diye son noktayı koymuş.

Sayın bakan Türkiye’de yargının elindeki dosyaya ve delillere göre karar vermekte olduğunu belirttikten sonra, “Bu kararlar da ülkemiz içerisinde hukuki denetime sonuna kadar açıktır.” diye yargısal sistematiğe vurgu yapmış.

Sayın bakanın “Yabancılardan hiç almaz.” vurgusuyla, “…ülkemiz içerisinde hukuki denetime sonuna kadar açıktır.” sözü birlikte değerlendirildiğinde, Anayasanın 90. maddesinin de fiilen askıya alındığını tevili ikrar yoluyla da olsa kabul etmiş olduğu görülüyor.

 “Yabancılardan hiç almaz.” sözü, yargının yerlilerden ufak tefek talimatlar almış olabileceğine işaret ediyor. O nedenle, yakın zamanda sevk yazısındaki talebe uymayıp tutuklama kararı vermeyen veya itirazı değerlendirerek tutukluluğa son veren yargıçların başına gelenlere, kısa geçmişte Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına karşı hukuksuz fiili direnişlere değinmeyeceğim.

Ancak bu demecin şöyle bir ironi içerdiğini düşünüyorum:

“Yargı yabancılardan doğrudan talimat almaz, yabancıların talimatları önce yerele gelir, sonra yerel talimat olarak yargıya havale edilir.” 

Abarttım mı bilmiyorum.

Ama bakanın bu sözlerini duyunca, bir de ABD başkanının yine Trump olduğunu ve ABD’li bir yetkilinin konuya ilişkin soruya; “Başka bir ülkenin iç karar alma süreçleri hakkında yorum yapmayacağız.” şeklinde başka ülkelerin iç işlerine ‘çok saygılı!’ bir yanıt verdiğini anımsayınca, aklıma bu zararlı fikirler üşüştü nedense.

Evanjelik Rahip Brunson, gazeteci Deniz Yücel, Kaşıkçı cinayeti dosyası…

Kovsam da gitmiyorlar…

Erdoğan, 2017 yılında casusluk suçlamasıyla tutuklanan Amerikalı Rahip Brunson hakkında; “Papazı verin' diyorlar. (Fethullah Gülen’i kastederek) Bir papaz da sizde var, bize verin, yargılayalım, biz de onu size verelim.” diyerek Amerika’ya posta koyuyor ve bağımsız yargı namına pazarlık koşullarını açıklıyor.

ABD Başkanı Donald Trump “Brunson masum. O casus ise ben ondan da casusum. Türkiye'de yargılanması devam ediyor, ama yargı süreci de pek yargı süreci değil.”  diye açıkça Türk yargısıyla dalga geçiyor. Sonra Evanjelik Rahip sessizce tahliye dilip ABD’ye postalanıyor.

Başkan Trump daha sonra Reuters’a verdiği bir demeçte; Erdoğan ile “bir anlaşma yaptıklarını” bu çerçevede kendisinin İsrail'de tutuklu Türkiye vatandaşı Ebru Özkan'ın serbest kalmasını sağladığını, buna karşılık da Erdoğan'ın Rahip Brunson'ı salıvereceğini düşündüğünü söyledikten sonra, “O'nun için o kişinin serbest kalmasını sağladım. O'nun da bu çok masum ve mükemmel insanı, müthiş bir baba ve iyi bir Hristiyan olan o adamı Türkiye'den çıkarmasını bekledim” der.

2017 yılında bir de Alman ajan vakası olmuştu. Türk asıllı Alman gazeteci Deniz Yücel için birçok kez ‘terörist’, ‘Alman ajanı’ ve ‘ajan terörist’ ifadelerini kullanan Erdoğan, Yücel’in Almanya’ya iade edilmesine ilişkin soruya; “Hiçbir surette olmayacak, ben bu makamda olduğum sürece asla.” diye keskin bir yanıt vermişti.

Sonra ne olmuştu? Başbakan Binali Yıldırım 2018'de Almanya'ya bir ziyaret yapar ve dönüşünde Almanya-Türkiye ilişkilerinin normale döndürülmesi gerektiğine dair görüşlerini açıklar.

Abrakadabra!

Deniz Yücel Almanya’da…

Erdoğan o makamda…

Şimdi sıkı durun. Bağımsız Türk Yargısı, Anayasa’dan ve uluslararası hukuktan aldığı mutlak yargılama yetkisini devrediyor.

Nasıl mı?

Elbette tamamen bağımsız bir kararla, yalnızca dosyadaki delillere bakarak…

2018 yılında Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, İstanbul konsolosluğuna giriyor ve sonra yukarıdan gelen “helak ola” emriyle sırra kadem basıyor. Dünya oldukça ilgileniyor bu cinayetle. Erdoğan da Suudi yetkililerle konuyu görüştükten sonra; “Veliaht Prens dedi ki, "Cemal Kaşıkçı başkonsolosluktan çıktı" Ya Cemal Kaşıkçı çocuk mu? Dışarıda nişanlısı var. Onu alıp ayrılmaz mıydı? Bunlar dünyayı enayi zannediyor. Bu millet enayi değil hesabı sormasını bilir. Ve tabi dedik ki biz herkese açığız. Suudi Arabistan almak istedi, kusura bakmayın o kadar değil. Dinletiriz, gösteririz ama vermeyiz. Verelim de ondan sonra bunları yok mu edeceksiniz?” diyerek Suudi taleplerini reddettiğini gururla anlatır.

Yıl 2022.

Bağımsız Yargı Bakanlığı tarafından, Türk Yargısının Cemal Kaşıkçı dosyasından el çektiği, Türkiye’de işlenen cinayete ilişkin yargılama yetkisinin Suudi Arabistan'a devredildiği ve dava dosyasının Riyad'a gönderildiği açıklanır.

Bağımsız Yargı Bakanı hiddetle buyuruyor ki;

“Yargı, ne içeriden ne dışarıdan, hiç kimseden talimat almaz.

Yabancılardan hiç almaz.

Yargı bağımsızdır, tarafsızdır.”

Av. Abdurrahman Bayramoğlu | Tüm Yazıları
Hits: 1428