Memlekette kan gövdeyi götürüyor, ama muhalefetin umurunda değil.
Nasıl olur, demeyin. HDP veya genel olarak Kürt muhalefeti açıkça kavganın tarafı; nasıl da umurlarında olmaz… Bakanları söylemeyeceğim artık; “istifa ettiler ya.” Peki uzatmayayım. Ben sandıktayım. Sandıktan medet ummanın mehdi beklemekten farkı olmadığını bile bile, merak ediyorum, AKP-YSK koalisyonunun sandık kapatması ve öbür mahalleye çağırması, ya da seçim günü fiilen sokağa çıkma yasağı uygulaması halinde ne olacağını? Sandıktan çıkacak olana herhangi bir değer verdiğimden değil, sandığı hedef gösterenlerin ne yapacağını merak ettiğimden.
Aslında merakımı en azından bugün itibariyle tatmin edecek bazı verilere sahibim. Son günlerin önlemi, goygoycusu bol “demokrasi güçleri” tarafından alındı bile: AKP HDP’yi boykota zorluyor! Ne yapmalı? Elbette tuzağa düşmemeli. Yani yapıcı olunmalı.
Sonra yeni anketler gelmeye başladı, izlediyseniz. AKP yükseliyor, HDP geriliyor, hatta MHP ile HDP riskli alana doğru iniyor… Ne yapmalı? “İdealleri” bir kenara bırakmalı mesela. Sağcılar MHP’de birleşsin İlhan Selçuk’un zamanında tavsiye ettiği gibi. Sol için iki seçenek var; sol özgürlüktür ya…
Bütün veriler birlikte bir paket oluşturuyor. Oyunbozanlık yok, yapıcı olunacak. Bu saatten sonra seçim sistemi tartışılamaz… O niye, yüzde on hani anti-demokratik oluyordu? Hani demokrasiyi savunmak tartışmasız, evrensel ilkeydi? Hani, “şu barajlı oyunu niye kabul ettiniz, ey demokratlar” diye sorulduğunda, kaç kere konuyu Meclisin gündemine getirdiklerini anlatmaya başlıyorlardı…
Maksat ne demokrasi, ne fair play… Baraj iktidarın da muhalefetin de işine yarıyor. Buna dayanarak pek marksist arkadaşlar, HDP’li olmayıp HDP’ye oy vermek başlıklı bir literatürü genişletme şansı buluyorlar. CHP’li olmayıp CHP’ye oy verme kısmı zaten ansiklopedilere sığmaz!
Varsın tekrar olsun; ben oyda değilim. Burada “oy” memlekette kim iktidar olsun, nasıl bir düzen olsun manasına bir yoklamayı (da) simgeliyor. Denmiş oluyor ki, sosyalizm iktidar falan olmasın. Hepimiz sosyalistiz ama iktidar için değil. Peki ne için?
Paketin parçası bir başka veri de Demirtaş’ın Meclisin muhalif partilerini sandıkları korumaya çağırması. Sosyalistler seçime sırf oy vermek için yaklaşabilir mi? CHP ve/veya HDP destekçisi sosyalistlerin işbaşında olması doğal… 12 Eylül icadı bir işkence türü de faşistlerle devrimcileri “karıştır-barıştır” sloganıyla aynı koğuşlara sokmalarıydı. Teklif kabul görürse bu yaratıcı oyunun ikinci perdesini sergileyebilir arzu edenler. Zaman değişti, artık koğuşta değil, sandık salonlarında. Belki MHP de –yine- değişmiştir ve sorumlu davranmayı ilke edinen demokratlar sınıfına dahil olmuştur…
Hal böyleyken, bu seçimde “kedidir” değil “ayıdır” demeye hazırlanan AKP’yle nasıl bir mücadele öngörüldüğünü ben anlayamıyorum doğrusu. Kuşkusuz sorun bizdedir.
Tabii CHP’yi hiç anlamıyorum. İmamlardan sandık güvenlik elemanı çıkartmayı düşünen yaratıcı akıl, AKP’nin besmelesine yasak getirtmekten bin pişman olmuşa benziyor. Olmadıysa da olsun. Çünkü birincisi, yasak uygulanmayacak ve AKP yine bir mağduriyete karşı demokrasi mücadelesinin bayrağını kapmış olacak! İkincisi, anlaşılan, CHP yöneticileri seçime kadar kalan sürenin ciddi bir kısmını “biz dine değil din istismarına karşıyız” diye dil dökmekle kullanacaklar. Yakındır, birileri çıkar “onları şikayet etmek yerine biz de sosyal-demokratik bir besmele bulsaydık” demeye başlarlar.
TBMM açılışında Tayyip girerken çıkarken ne yapacaklarını karıştırmasınlar yeter!
Sadece sandıkları değil, Meclis’i de ciddiye almadığımızı tahmin edersiniz. Geçenlerde Kılıçdaroğlu dediğimize mi geldi, ne! Dedi ya, Erdoğan darbe yaptı diye. Şimdi darbeciler seçim düzenliyor. Darbeye karşı seçime değil, direnişe gidileceğini bilmiyor, duymamış olabilirler mi? Belki de ağızlarından çıkanı duymuyorlardır!
Biz anlamıyor olmalıyız. Şu sorumluluk duygusunu mesela. İkinci tokata diğer yanağını uzatmanın erdemini. İmamlarla faşistler arasında tercih yapma halini. Demokrasiye gölge düşürmeme ilkesini. Yapıcı muhalefet denen şeyi, sosyalizm istemeyen sosyalistleri…
Anlamıyoruz.