Avukatlar adliyede polis tarafından dakikalarca tekme-tokat dövülerek atıldıktan sonra İstanbul Barosu Başkanı adliyeye gelerek yine Başsavcıyla “nazik bir görüşme” yapıp sessizce adliyeden ayrılır.

Adliyeden ayrılan Baro yönetimi açıklamasında; ” İstanbul Barosu, içinde bulunduğumuz nazik atmosferde yaratılmaya özen gösterilen provokasyonlara gelmeyecektir.” demektedir.

İçinde bulunduğumuz “nazik atmosferde” 15’e yakın avukat “darp” edilmemiş, nazikçe dışarıya davet edilmiştir. Önce vücudumuz polis kalkanlarına, sonrasında kafamız polis coplarına çarpmıştır. Ayağımız takılıp yerlere düştükten sonra, adliyeden geri geri anlamsızca koşarak çıkıp yol üzerinde tekrar polis kalkanlarına çarpa çarpa 100 metre kadar geriye doğru gitmişizdir.

Mesele %60 oy ile seçimi kazanıp yönetici olmakta değil, mesele yürekte, mesele durduğunuz yerdedir. Belki sizler kadar oyumuz ve temsiliyetimiz olmadı ancak dimdik duruşumuz ve yüreğimiz yetti ayakta kalmamıza hep

“Nazik atmosferleriniz” sizlerin olsun, bizler 1 Mayıs’ta sokakta yanyana olduğumuz emekçilerle hastane, karakol, adliye atmosferlerinde birlikte olduk. Ve bizim imza attığımız “protokollerimiz” ve “nazik atmosferlerimiz” olmadı hiç. Bizim nezaretteki dostlarımızın sıcacık gülümsemesini görebilmek, aynı ekmeği paylaşabilmek için hep gerilimli atmosferlerimiz oldu.

Bizlerin, ailelere “merak etmeyin çocuğunuz hayatta ve iyi” diyebildiğimiz anlarımız oldu bir de. 4 gündür kendisi parmaklıklar ardında olmasına rağmen, hep diğer arkadaşlarının durumunu soran müvekkillerimiz bir de…

Yazarak bitmez belki ama son söz; Sizler “nazik atmosferli” adliyeden sessizce ayrılırken neler hissettiniz bilinmez ancak bizler ayrılırken yüzlerce insanla birlikte çarpan yüreklerimizin ve dost sıcaklığıyla sıkılı ellerimizin eşitlik ve özgürlüğe olan umudu ve inancıyla ayrıldık üzerinde saray yazan Avrupa’nın en büyük taş binasından.

 

Özgür Urfa