İnsanlığı da sığmaz. 100 gün geçti. Verilen sözler tutulmadı. Adalet çalışmadı. Cinayeti işleyenlerden hesap sorulmadı. Birkaç futbol maçında toplanan 3-5 kuruş paranın madenci eşlerine gönderildiği arsız, utanmaz, terbiyesiz propagandası yapıldı.
301 madenci ölmüştü.
İşçiler öldükleriyle kaldı.
İşçi eşleri ahlarıyla kaldı.
İşçi çocukları babasız kaldı.
Soma’da 432 yetim çocuk.
Yetimlikleriyle kaldı.
Soma’da madenci heykelinin bulunduğu meydanda, o heykelin hemen yanı başına yekpare camdan “Utanma Odası” yapılıp, 301 madencinin ölümünden birinci derecede sorumlu olanların “ölümlerin olduğu günün başbakanı işçiyi tokatlarken- başbakanın müsteşarı “İsrail dölü” diyerek işçiyi tekmelerken- ocağın işleticisi patron da 100 gün sonra cinayeti örtenlere yemek ziyafeti verirken fotoğrafları” konulmalıydı.
100 gün geçti.
Camdan oda yapılmadı.
* * * * * *
100 gün geçti.
Ocağın sahibi işveren.
Zengin, para sahibi,
İktidarın yakını.
Başbakan’ın tanıdığı.
Enerji Bakanı’nın ahbabı.
100 gündür hastayım dedi ve ifade vermeye gelmedi. İfade veremeyecek derecede hasta patron, Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) müfettişleriyle Soma’da buluşup onlara ziyafet çekti.
Yemekte madeni konuştular.
Üretim, üretim, üretim…
Ucuz işçilik, ucuz emek…
En yüksek kâr dediler.
Başlarını sallayıp onayladılar.
100 gün önce Soma’da o patlayan ocakta kömür üretimi bugünün Almanya’sında, ABD’sinde, Çin’inde uygulanan yeni ileri teknoloji ile yapılsaydı; dikkat ve özel sakınma isteyen kömür üretminin şart koştuğu önlemler alınıp; aşırı kâr arzusu işçi hayatının önüne geçirilmemiş olsaydı bir tek madencinin bile burnu kanamayacaktı konuşmasını hiç yapmadılar. Sözü; “432 yetim çocuğun babası bugün hayatta olacaktı” konusuna hiç getirmediler.
* * * * *
Vicdana sığmaz.
İnsanlığa da sığmaz.
Soma’daki kömür ocağında o patlamayı hazırlayan şartların gün be gün birikmesine “aşırı kâr etme arzusu ve bu arzuyu destekleyen Başbakan’ın fıtratçı kafa yapısı” sebep olduğu için 301 işçi öldü. Çocukları yetim. Eşleri dul. Anneleri oğulsuz kaldı.
Ocağın patlayacağı biliniyordu.
Hem işletici patron biliyordu.
Hem Başbakan.
Hem Enerji Bakanı.
Hem Çalışma Bakanı.
Hem MiGEM Genel Müdürü.
Hem TKİ Genel müdürü.
Hem İşçi Sendikası biliyordu.
Bilmek zorundaydılar.
100 yıl önceki geri teknoloji ve 100 yıl önceki ilkel aşırı işçi sömürüsüne dayalı şartlara göz yumarak Soma’da kömür üretimini hızlandırdılar. Başbakan, “kömür işletme ruhsatını verme” yetkisini kendine bağladı. Bu ilkel madenin “Türkiye’nin en güvenilir madeni” diye sunulmasına Başbakan, Enerji Bakanı, Çalışma Bakanı, MİGEM ve TKİ Genel müdürleri sessiz kaldılar. Ton başına en ucuza mal edilen kömürü devlete en pahalıya satan sefil modeli 77 milyona çağdaşlık diye yutturdular.
301 kişi öldü.
100 gün geçti.
Ziyafet çektiler.
Vicdana sığmaz.