Mantıklı Şaşkınlık...

~ 12.05.2013, Mustafa ÇEBİ ~
Dış dünya, kendini değiştirilebilir görmemiz öncesinde ona uyum sağlama; alışmamız gereğini dayatır bizlere.

Farklı zaman, sınıf, cemaat, kültür biçimleri ve gerçeklikleriyle donanarak geliriz yaşadığımız yerlere.

Baskın kültürün 
ara dünyaları gözetiminde,  düşleri ayağa kaldırmak, yeniden kurmak üzere!

Yanılsamalardaki görecelik; alışıldık, olağan masum hayatlarımızdaki çekiciliklerini sorgulatır; yüzleşir bizlerle. Yüklendiklerimiz ve nedenlerini; zorunluk ve taleplerimizi; inandıklarımızı, çatışmalarımızı v.s.…

Toplumda aktif bir rıza hali sağlayarak, var olan ilişki ve tarzlarını doğal ve normal gösteren hegemonyanın kırılmasının etkili yollarından biri de; bu doğal, normal ve sıradan olanı bir başka bağlama taşıyarak; olağan, alışıldık algıyı yadırgamaktır.

İçinde bulunduğumuz durum ve olgulara mesafeli bakabilmek; algılarımız karartılarak elimizden alınan evrensel akıştaki varolanı görmek; özgür, yeni değer, kavram ve imgeleri hayata katma gereği ortadadır.

Tek olma eksikliğini ve yalnızlığını bütünle birleştiren ritüel; Hayatın belirsizliği içinde konaklama, düzen kurma;  özdeşleşme, sosyalliğe eklenme isteğindeki masum ihtiyaç; sömürgeci ortamda kitlesel “metaya” dönüşür! Özgüre, evrensel akışa tutunma ihtiyacını ancak kalbinde saklayabilir!
Sömürü; kendini var eden kitleler yaratırken; tüketerek kavranabilecek kurmaca psikoloji ve duygular; konfor, sosyal itibar vaad eder. Çekicili olma gereğini; gönüllü katılım, baskı ve şiddet ile var eder; korumaya çalışır!
Tek tip hayatların bilinç altı depolarındaki yol göstericilere tutunarak; ailede, iş yerinde ve sosyal düzenlerde yarışılır... Servis edilen, tanımlanan; sahip olunan duyguların “insan nitelik” leri yoktur ve böyle bir değerlendirmenin anlamı da yoktur. Sömürgeci kimlik biçimlendiricilerde şekillenen, hedeflere akan yabancılaşmalar kitlesel umut olur.

İnsanın, hayatın “meta” değer üzerinde yürütülen böylesi bir rasyonelle kurulmasını kabullenmesi, sınırlaması şaşırtıcıdır!

Pazar kültürüyle işleyen sömürü müdahalesi; ortalığı savaş alanına çevirerek küresel doğa ve insan katliamlarını; ‘demokrasi ve özgürlük’ ile gerekçelendirmesi  olağan ve şaşırtıcıdır!
Kitlesel yaşamın bu tektip işletimi; alışkınlıklarımız ve olağanlık üzerinden yürümektedir.

Bu alışıldık, bildik olanı; şaşırtıcı ve beklenilmedik olarak düşünmek ve dönüştürmek gerekiyor.
Mustafa ÇEBİ | Tüm Yazıları
Hits: 3299