İki Kentimizden İzlenimler

~ 09.03.2013, Ataol BEHRAMOĞLU ~

6 Şubat Çarşamba günü Atakum Belediyesinin konuğu olarak Samsundaydım.

Aynı gün akşamüstü Avangard Sanat Merkezinin küçük salonunda Haluk Çetinle dinletimizi sunduk.

Salon dediğime bakmayın. İki katlı bir binanın iki bölmeden oluşan, avuç içi oylumundaki bodrum ya da giriş katı, oturma düzeni sağlanarak bir çeşit salona dönüştürülmüş.

Sobalarla ısıtılan Merkezin kendisi de avuç içinden daha büyük değildi.

Ama orada kocaman bir yürek çarpıyordu

Çeşitli sanat etkinliklerinin yapıldığı, resimden müziğe sanat dersleri verilen Avangard Sanat Merkezinin yaratıcısı, resim öğretmeni Fatih Küçükten söz ediyorum.

Fatih Küçük, kent kent dolaşarak genellikle okul duvarları resimliyor ve kazancıyla Kültür Merkezini yaşatıyor

Onu dinlerken, yaşamdan para pul anlamında hiçbir beklentisi olmadığı gözle görülebilen bu genç adam karşısında hayranlık ve şaşkınlık karışımı duygular hissediyorsunuz.

İzleyicilerimiz genellikle orta yaşlardan, Atatürkçü Düşünce Derneği üye ve yandaşlarıyla Samsunlu şiirseverlerdi

Karadeniz coğrafyasının tam ortasında, Doğu ve Batı Karadenizi birbirine bağlayan bir köprü kent konumundaki Samsun, bu özgün konumun ne ölçüde farkında, bilemem

Büyükşehir ve Atakum Belediyelerinin ciddi çabalarına ve katkılarına karşın, yerleşim ve mimari bakımından kişiliğini pek bulamamış, dağınık bir kent olarak göründü bana

ADD Başkanı Birol Yelekinle, bu yıl 19 Mayısta Samsunda Sanatçılar Girişiminin katkısıyla bir etkinlik düzenlenebileceği konusunda görüş birliğine vardık.

Samsun Cumhuriyetimizin gözbebeği kentlerindendir ve eşsiz hatıralarıyla her zaman öyle kalacak

***

2 Mart akşamı Ankara Halk Tiyatrosu salonundaki dinletimiz, bu tiyatronun kurucusu Erkan Yücel anısınaydı

Dinletilerimizin pek çoğunda olduğu gibi burada da çoğunluğu aydınlık yüzlü, duygulu, akıllı, yürekli kadınlarımız, genç kızlarımız oluşturuyordu

Fakat bu yazıda söz edeceğim ikinci kentimiz Niğde olacak

Aynı günün gecesi, Niğdeden gelen arkadaşlar, ertesi günkü dinletimiz için yaklaşık dört saatlik bir yolculukla bizi bu kentimize ulaştırdılar

Niğdeye ilk yolculuğumuzu anlattığım Niğdede Işığın ve Gölgenin Mucizesibaşlıklı yazım 3 Temmuz 1996 tarihini taşıyor.

İlk dinletilerimizden biri için gitmiştik.

17 yıl sonra ikinci kez gitmiş oluyoruz

İlk yolculukta CHPli Belediye Başkanı Ahmet Oğuz Özmenin ve ADDnin konuğuyduk.

Bu kez belediye AKPli.

Bu dinletimizde ev sahiplerimiz Ulusal Kanal Gönüllüleri ve yine Atatürkçü Düşünce Derneğiydi.

Niğde Ulusal Gönüllüleri Kahvaltısında, büyük ve yeni bir otelin herhalde düğünlerin de yapıldığı geniş salonu, iğne atılsa yere düşmeyecek bir yoğunlukta, yüzlerce Ulusal Kanal gönüllüsü ve ilerici, yurtsever izleyicilerle doluydu

Benim de konuşmacılarından olduğumTürkiye Çözümünü Arıyorbaşlıklı programdan sonra dinletimizi gerçekleştirdik

Yurdu Teninde Duymakadlı kitabımda ilk Niğde yolculuğumuzu anlattığım yazıya göz gezdirdim

Niğde Üniversitesinde yaklaşık on bin öğrencinin öğrenim gördüğünü yazmışım.

Bu sayı şimdi yirmi bin

Niğde merkezinin o sırada 50 ile 70 bin arasında değiştiğini not ettiğim nüfusu, 2011 sayımına göre bile yine neredeyse bu sayının iki katına yükselmiş.

İlk yazımda, okuma yazma bilenlerin oranının bu nüfusun yüzde doksan dokuzu olduğu yazılı

Mimarisinden çok etkilendiğim Alaaddin Camisini bu kez görme fırsatım olmadı.

Fakat dikkatimi çeken, ortalamanın çok üstünde bu aydın kentimizde, belki birkaç otel dışında, tek bir yudum alkollü içki içilebilecek bir mekânın bulunmayışıydı.

Bu türlü mekânlar kent dışına sürülmüş

1990’larda yapımı başlatılıp durdurulan Kültür Merkezi ne durumda?

Niğdede sinema, tiyatro, halk kitaplıkları, gerçek anlamda kitapevleri var mı?

İki kentimizden de ülkemizin büyük birikimlerini, fakat aşılması gereken engellerin de büyüklüğünü görerek ayrıldım

9 Mart 2013 - Cumhuriyet

Ataol BEHRAMOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 2113