DENİZ Feneri e.V. davasında “çıkar amaçlı örgüt kurmak” ve “dolandırıcılık” suçlamaları hakkında verilen takipsizlik kararı kesinleşti.
Görevden alınan savcılar, soruşturmayı “örgüt ve dolandırıcılık” suçlaması üzerinden yürütüyorlardı. HSYK’nın eski savcıları görevden alma kararından sonra soruşturmayı devralan savcılar ise bu kanaatte değillerdi. Şikâyetçi avukatlarının yaptığı itiraz mahkeme tarafından reddedildi.
Böylece sanıkların rahat bir nefes alabileceklerini söyleyebiliriz. Çünkü daha ağır bir cezaya çarptırılmaları olasılığı ortadan kalktı, şimdi daha hafif bir ceza istemiyle yargılanabilecekler.
Tabii yargılanmaları mümkün olursa!
Çünkü davaya hangi mahkemenin bakacağı hâlâ belli değil, görevli mahkemenin hangisi olacağına karar verme süreci Yargıtay’a kadar uzayabilir.
Bir de bakmışsınız zaman da aşılıvermiş! Türkiye’de görmediğimiz bir durum değil bu.
İşin ilginç yönü, aynı suçu yargılayan Alman mahkemesi, Almanya’daki sanıkları mahkûm ederken suçu “yüz yılın dolandırıcılığı” olarak nitelemiş, “asıl faillerin” Türkiye’de olduğunu belirterek, bu davanın sanıklarını işaret etmişti!
Demek ki aynı durum, orada farklı, burada farklı görülüyor.
Tabii bir olasılık da Almanya’daki sanıkların avukatlarının buradaki sanıkların avukatları kadar bilgili ve güçlü olamamaları olabilir.
Biliyorsunuz burada öyle yetkilere ve bilgilere sahip bir hukuk insanı var ki istediği davada savcı, istediği davada avukatlık yapabiliyor, hatta bazen canı isterse hâkim bile olabiliyor!
Arkanda böyle bir hukukçu varsa, insan neden korkar ki zaten!
Beyoğlu sokakları
BEYOĞLU’nda Asmalımescit’te sokaklardaki masaların belediye ekiplerince toplanmasının üzerinden bir yıl geçtiğini ve belediyenin, bir düzenleme ile masa konulmasına yeniden izin vereceğini açıkladığı halde bunu yapmadığını yazmıştım.
Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan aradı ve masalar kaldırılırken verdikleri sözü tuttuklarını söyledi. Birlikte sokakları dolaşmayı da önerdi ama vaktim olmadığı için bunu yapamadık. Bugünlerde bu konuda ayrıntılı bir basın açıklaması yapacaklarını da söyledi.
Beyoğlu Belediyesi’nin, sadece Asmalımescit’te değil, Beyoğlu’nun diğer sokaklarında da dışarıya masa konulması uygulamasına devam ettiğini belirtti. İhlal edilemez fiziksel sınırlar oluşturmak şartıyla, işletmelerin parsel sınırlarında bina alanının dışında kalan yerlerin açık alan uzantısı olarak kullanıldığını söyledi.
İlk fırsatta Beyoğlu’na giderek sokakları dolaşacağım. Arkadaşlarımdan aldığım bilgiler, eskisi gibi neredeyse tüm sokağın masalarla dolu olmadığını ama açık alanlarda masaların geçişe engel olmayacak şekilde kullanılabildiğini gösteriyor.
Durumu bilgilerinize sunarım.
Bu uyarıyı yapmak zorundayım
RTÜK’ün girişimleriyle okullara seçmeli olarak “medya okuryazarlığı dersi” konuldu.
Olumlu bir girişimdir diye düşünüyorum. Gazete, dergi, kitap okuma alışkanlığı küçük yaşlarda başlar ve bu ders sayesinde evlerinde böyle bir alışkanlık ile tanışmayan çocukların da bu alışkanlığı geliştirmeleri mümkün olabilir.
RTÜK bu amaçla tanıtım reklamları da hazırlamış, velileri bilgilendiriyor ve çocuklarının bu dersi seçmeleri için onları teşvik ediyor.
Geçen gün radyoda bu reklam spotunu dinlerken, velileri ve çocukları bir de ben uyarayım istedim.
Reklamın bir yerinde çocukların “eleştirel düşünme alışkanlıklarını geliştirmeleri” için bu dersi seçmeleri gerektiği de söyleniyor.
“Aman çocukları uyarayım” diye düşünmeme neden olan şey bu.
Bizim memlekette “eleştirel düşünce” alışkanlığı pek makbul bir şey sayılmaz.
Okulda bunu yaparsanız öğretmen kulağınızı çeker, uslanmayıp yapmaya devam ederseniz, müdür velinizi okula çağırır, uyarır.
Üniversitede bunu yapmaya kalkarsanız, üniversite güvenlik görevlilerinden dayak yer, bir de üstüne disiplin kuruluna verilirsiniz, üniversiteden atılmak bile söz konusu olabilir.
İşe girdiğinizde bunu yapmaya kalkarsanız, amirleriniz en hafifinden size “ukala” derler ki özel sektördeyseniz işten çıkarılmanız bile mümkündür. Kamuda çalışıyorsanız, haritadan yer beğenir, her sene bir ev taşırsınız.
“Eleştirel düşünceyi” fazla abartırsanız sonu hapishane bile olabilir ki bizim memleketimizde sırf bu nedenle bütün gençliklerini hapiste geçirenlerin sayısı az değildir.
Bu topraklarda eleştirel düşünseniz bile bunu kendinize saklamanız gerekir, çıkıp ortalık yerde söylerseniz, kahvehanede dayak yemeniz bile olasıdır.
Onun için aman diyeyim, derslerdeki bu özelliği fazla abartmayın. Dinleyin, kulağınızın arkasına atın.
Devlet böyle der ama yarın dediğini yaptığınız için başınıza nelerin geleceğini kimseler bilemez, uyarmış olayım.
(Hürriyet)