Size iki olay aktaracağım.
Zaten biliyorsunuz da, yan yana getireceğim.
Zaten yan yanadır ikisi.
Yana yanadır!
Öyle çok büyük coğrafyaya da yayılmayalım.
Bir fil kadar olmasın olayımız; ki herkes kendine göre tarif etmesin.
“Kuş” olsun mesela.
Türkiye kadar büyük tutmayalım vakamızı; ki herkes kendince çekiştirmesin yakamızı.
“Ada” olsun mesela.
Yerimiz Kuşadası, mekânımız cennet olsun, diyelim!
YIL 2003: LİMAN
Kuşadası limanının özelleştirilip 30 yıllık işletme hakkı içinr ihale yapıldı yapılmasına, ama başkası birinci görünse de, nihayetinde Ofer-Kutman ortaklığında kaldı.
Birinci 36 milyon dolar vermişti; ikinci 27 milyon dolara şampiyon oldu!
Devir, Unakıtan’ın hem Maliye Bakanı, hem Ofer’den sorumlu lüfer bakanı olduğu yıllar.
2010’da ihale iptal edildi.
Yani 7 yıl sonra.
Tabii bu arada işadamları “yatırım” yapmış, kimine göreyse limanı kanunsuz biçimde işgal etmişti.
Siz deyin Filistin toprağı gibi, ben diyeyim, yok sadece Kuşadası!
Neyse.
Daha sonra yine davalar ve nihayetinde Danıştay iptaliyle yen safhada eski sayfa:
Meclis’te geçenlerde bir kanuna yapılan ekle, hükümet bu iptal kararının tanınmayacağını ilan etti.
Bunu yazınca, gayet nazik biçimde Özelleştirme İdaresi Başkanı Ahmet Aksu aradı.
Bana, “İhaleden sonraki 7 yıl boyunca, ilgili şirketin yaptığı yatırımların, harcadığı paranın nasıl iade edilebileceği” gibi bir sorunun olduğunu anlattı.
Velev ki ikna oldum!
YIL 2005: CAN
Yine Kuşadası. Aylardan yine temmuz.
Bir minibüs dolusu yolcu neşe içinde Kadınlar Plajı’na, denize gidiyor.
Sonra bir patlama.
İrlandalı Taha Whalen, İngiliz Helyn Bennett, Deniz Tutum, Eda Okyay, Ufuk Yücedeniz paramparça ölüyor.
İbrahim Uçar’ın bacağı kopuyor. Toplam yaralı 13 kişi.
Aileler tazminat talebiyle mahkemeye gitti; anne ve babalara 30’ar, kardeşlere 10’ar bin lira tazminat çıktı.
İçişleri Bakanlığı itiraz etti.
Ve yine nihayetinde, Danıştay, “Devletin hizmet kusuru olmadığı gerekçesiyle” kararı bozdu. Mahkeme buna uydu.
Ailelerin, o tazminatları faiziyle birlikte geri ödemesine hükmedildi.
Çünkü istihbarat ve güvenlik devletin hizmet yükümlülüğü değildir!
YIL 2012: KALKINMA VE ADALET
Buyurun iki ayrı vakada iki 7 yıla.
Buyurun Kuşadası’na…
Aynı Kuş, aynı ada.
Buyurun Danıştay’a…
Aynı Danış, aynı tay.
İki iptal kararı var.
Biri mülkiyet, biri insaniyet.
Biri işgal.
Biri 17’sinde, 21’inde iki yabancının, 21, 23, 24 yaşlarında Deniz, Ufuk, Eda’nın paramparça gidişleri.
Hükümet diyor ki…
Tamam, Danıştay liman ihalesini iptal etti ama 7 yılda yatırım yapıldığı için biz de iptali iptal ettik.
Aynı hükümetin İçişleri bakanlığı diyor ki…
Tamam ölenler için tazminat verildi ama biz 7 yıl sonra o parayı faiziyle geri istiyoruz!
Bakın, diyebilirsiniz ki, Limanın özelleştirilmesi Kalkınma!
Biz de diyelim ki, acılı, yürekleri, bedenleri paramparça insanların tazminat hakkı da Adalet!
MÜLKİYETİN TEMELİ
Adalet sadece mülkiyetin temeli olacaksa…
Deniz’in annesi Sevim Tutum, Milliyet’ten Miraç Zeynep Özkartal’a diyor ki:
“100 bin liralık dava açtık. Kızımızın değeri budur diye mi? Hayır. Ancak bu meblağın harcına yetebildi gücümüz. Devlet ise 70 bin lira uygun gördü kızıma.”
“Alın tazminatınızı, kızımı geri verin” diyor bir anne…
“Alın yatırımınızı, limanımızı geri verin” denemeyen bir adada…
“Oğlumun ayağındaki protezi gördükçe her gün tokat yiyorum. Madem 9 milyarı istiyorlar, bu protezi de Ankara’ya göndereceğim” diyor bir baba.
Ankara’da Adalet var ya!
(Habertürk)