Ülkemizin toplumsal yaşamını kaplayan toz duman içinde, bu ülkenin çocuklarına yapılabilecek en büyük kötülüklerden biri, ilkokullarda zorunlu ders olarak Arapça eğitimi, sessiz sedasız yürürlüğe konulmak üzere…
Bu konuda toplumda büyük bir bilgisizlik olduğunu, tehlikenin büyüklüğünün farkına henüz varılmamış olduğunu görmekle kaygım ve üzüntüm daha artıyor…
Bir toplum, çocuklarının kimliğiyle, geleceğiyle, kişiliğiyle oynanacak olunmasına nasıl bu kadar ilgisiz, tepkisiz kalabilir?
Diyeceksiniz ki, konu henüz çok yeni, toplum yeterince bilgilendirilmedi.
Geçen haftaki yazımda Milli Eğitim Bakanı’nın ve Bakanlığın Talim Terbiye Kurulu adlı dairesinin başkan ve üyelerinin imzalarını taşıyan kurul kararını aynen yayınlamıştım.
Bir okurum, bu kararın ve onunla birlikte de “Arapça dersinin bir proje olarak detayları”nın ilgili Bakanlığın web sitesinde yer aldığını bildirdi.
Kendisine teşekkür ediyorum.
Ben de söz konusu sitede bu bilgilerin yer aldığı “link”i okurlarımın bilgisine sunuyorum:
http://ttkb.meb.gov.tr/duyuruayrinti.aspx?sayfa=1&dno=150
***
Link’e girerek “ayrıntı”lara baktığınızda, bunun bir tasarı filan değil, çoktan kotarılmış, sadece uygulanmaya konulması için ortamın kollandığı bir karar olduğunu hemen görüyorsunuz...
Karşımızda “TC Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı” üst başlığı ve “İlköğretim Arapça Dersi Öğretim Programı (4. 8. Sınıflar)” başlığını taşıyan, Ankara 2011 tarihli, 100 sayfalık bir ders kitabı taslağı var…
10 kişilik bir komisyon tarafından hazırlanmış olan bu sözüm ona taslak kitap, ilk ve ortaöğretim çocukları için değil de, sanki üniversitelerin dilbilimi bölümleri hedeflenmişçesine ağır bir dilin, karmaşık şemaların ve içinden çıkılmazcasına karışık dilbilimsel (ya da öyle gösterilmeye çalışılmış) kavramların, bu çocukların altından kalkamayacakları ağırlıktaki yükünü taşıyor…
Hem de Arapça öğrenmek için…
Peki, neden Arapça?
***
Sorunun yanıtı, söz konusu “taslak” kitabın giriş yazısında bir yığın söz kalabalığıyla verilmeye çalışılıyor… Özetle:
“Arapça, gerek konuşulduğu coğrafyanın genişliği gerek bu coğrafyanın dünyadaki stratejik önemi bakımından her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır. Arapçanın öğrenilmesi için tarihsel ve kültürel sebepler olduğu gibi turistik, ticari, ekonomik ve benzeri pek çok neden bulunmaktadır”...
Bu gibi sözleri, birçok dil bakımından, birbiri ardına sıralayabiliriz…
Sözgelimi Çince, çok daha geniş bir coğrafyada konuşuluyor… Rusça, İspanyolca, İngilizce böyle diller… Stratejik önem, tarihsel, kültürel vb. nedenler, bu diller ve konuşulduğu ülkeler bakımından da herhalde Arapçanın sahip olduğu iddia edilen önemin daha altında değil…
Birtakım başka gerekçeler de sıralanmış ama, esası bu…
(Gerektiğinde, hepsini kolayca tek tek çürütürüz. Ve sanıyorum gerekecek de… Çünkü bu konunun peşini bırakamayız, bırakmamalıyız…)
Bütün bunlar laf, maske ve göz boyamacadır…
Neden Arapça sorusunun yanıtının stratejik önemle, coğrafyayla, kültürle, turizmle bir ilgisi yok…
İsteyenler bu dili, başka yabancı diller gibi, üniversite programlarında zaten öğreniyor ve elbette öğrenecekler…
Asıl amaç, geçen haftaki yazımda da dile getirdiğim gibi, çocuklarımızın gözlerini, aklını, kişiliklerini, geleceğe değil geçmişe yöneltmek…
Onlarda Osmanlı ve Arap hayranlığı, sinsice Cumhuriyet düşmanlığı yaratmak…
Aynı süreçte bir punduna getirerek Latin alfabesini kaldırıp yeniden Arap harflerine dönmek…
Bütün okullara bir din okulu kimliği kazandırmak…
Amaç apaçık olarak budur…
Bunu anlamayanlar varsa, anlamaya başladıklarında umarım ki çok geç olmasın…
***
Başta barolar olmak üzere, Cumhuriyetin hukuk kurumlarını, bütün yurtseverleri, öğretmenleri, dilbilimcileri, yazar örgütlerini, tek tek her duyarlı kişiyi, bu sinsi oyuna karşı çıkmaya, çocuklarımıza ve bu demektir ki ülkenin geleceğine kurulmuş bu korkunç tuzağı engellemeye, Cumhuriyet Türkiyesi ve çağdaşlık düşmanlığına geçit vermemeye çağırıyorum…
Gecikmeden…
Çok geç olmadan…
Milli Eğitim Bakanı’nın kendisiyle ya da görevlendireceği herhangi bir kişi ya da kişilerle, bu konuyu TV kanallarında, toplum önünde tartışmaya hazırım. Buyursunlar! Ve bir demagojiye baştan engel olmak için tekrarlıyorum: Mesele Arapça ya da eğitimi değil, ilk ve ortaokullarda Arapça öğretmeye kalkışmaktır… Sinsi ve tehlikeli oyun dediğim, ülkenin geleceğine kurulmuş olan tuzak budur…
(Cumhuriyet)