Arap baharı, Türk yazı!
1. Başbakan’ın (ve Türkiye’nin) Ortadoğu, Arap halkları nezdinde itibarı, kurulu bölgesel düzene bir “isyan” manası taşıyor: “One minute”ten beri, İsrail’e karşı tavır Arap baharının damarlarında da dolaşıyor.
2. Fakat bu isyanın terkibinde “anti-emperyalizm” (artık) pek yok.
3. Bu isyan, Ortadoğu’nun makus talihini sadece İsrail’in (bu şekilde) varlığıyla izah eden, buna (neden sonra) bir de kimi ülkenin “yerel” despotunu ekleyen, kısmen kısır, kısmen araziye uygun bir başkaldırı.
4. Elbet bu da kötü değil; ama eksik ve kafa karıştırıcı.
5. Çünkü, küresel sisteme itiraz yok; tam tersine, bölgeyi azıcık demokrasi taklidi ve çokça piyasa ile küresel sisteme entegre edecek bir kanal açılıyor.
6. Bu operasyon, İsrail (devletinin) pozisyonunu hem bölgede, hem Batı’da, hem de İsrail içinde ve dünya Yahudileri arasında bile geriletebilir.
7. Halklara vaat ettiği, bir nevi modern, muhafazakâr bir Türkiye modeli (ve ağabeyliği) olmakla birlikte, Ortadoğu ve Afrika’nın kaderini, iliğini emmiş sömürgeci ruh ile her devrin emperyalizmine dair tavrı, epey risksiz bir yol.
8. Çünkü, tüm bağımsız inisiyatif görünümüne rağmen, muhtemelen “tam bağımsız bir model” dedeğil.
9. Muhtemelen, ABD’de “yeni mahcup emperyalist” dönemin teorisi olarak giderek değer kazanan “Off-shore Balancing” denen, yarı müdahaleci, yarı kabuğuna çekilmeci stratejiye oturuyor Türkiye de.
10. Yani, ABD’nin kara kuvvetleriyle değil; deniz ve hava kuvvetlerini kullanarak, ama esas bölgelerdeki “dost ve müttefik devletler”i kullanarak, sorunların (kendi arzusu yönünde) çözümü.
11. Kara kuvvetleri asker sayısı açısından basbayağı yetersiz olan, işgal ve istila yürütmekte bir Roma İmparatorluğu veya Osmanlı yanında yaya kalan ABD açısından yeni “rasyonel” strateji galiba bu.
12. Artık fiilen kriz ekonomisi olan ABD’nin yükünü de azaltmayı hedefliyor. Bir yandan da, silahınızı kendiniz tüketmek yerine, başkasına satarak hem kazanmak, hem ona kullandırarak işini görmek gibi.
13. O teorinin genç babası (Obama’nın ilk danışmanlarından) Robert Pape, bunu özellikle “canlı bomba eylemleri”ndeki uzmanlığından çıkararak geliştirdiği için; fiilen ABD kara kuvvetleri işgalinin sona erdirilmesini öngörüyor.
14. İsrail’le köprüleri atsa dahi; birdenbire eski dostu Suriye ve Libya’daki rejimleri hemen yerin dibine batıracak kadar pragmatik, kıvrak bir Türkiye var bölgede.
15. Kimin kimi hedeflediği sansür edilmiş olsa dahi; “İran’a karşı” füze kalkanına artık bağrını açmış bir Türkiye de var. :Belki, gerekirse Irak’a da kara kuvvetleri sokacak bir Türkiye.
16. Bölgedeki diğer iki güçten biri İran, öteki İsrail iken; her ikisinden daha büyük itibarı, esnekliği, manevra kabiliyeti ve gücü mevcut, bölge halklarıyla aynı dini ve dili konuşan bir Türkiye. Hem Arap halklarına hitap eden; hem de, gerektiğinde en kabus rejimlerle, gerektiğinde o tür rejimleri devirenlerle hemen işbirliğine girebilen “pratik” bir devlet.
***
17. Alın, bu maddeye, ilgisiz “iç işlerimiz”i de ekleyin:
Başbakan Yardımcısı Arınç: Bugün ya da yarın, bedelli askerlik yok!
İçişleri Bakanı Naim Şahin: Her an kara harekatı olabilir!
***
Şurası doğru; Türkiye bölgedeki rakiplerine nazaran, büyüyen ekonomisi, kocaman ordusu, büyük ihtirasları ve halklar nezdinde itibarı ile büyükçe bir güç olmakta.
Ama bir güç söz konusu oldu mu, soru da basittir:
Ne için?
Kimin için?
Kiminle birlikte?
Kime karşı?
Ne pahasına?
***
Bir de daha saf bir soru asılı kalır çengelde:
Kendimiz bu kadar kanarken; kendimizi bu kadar kanatırken…
Bölgedeki kan, acı, şiddet, nefret üstüne laflarımız, edalarımız, iddialarımız sırasında boğazımız hiç mi düğüm düğüm olmayacak?
Beşiktaş Çarşı, Filistin, goller
Spor politikaya karıştırılmamalı da; politika sporun içindeyse zaten, futbol bazen tahakküm bazen direniş anlamına da geliyorsa…
“Dünyada, BM’de gönderlere Filistin bayrağı çekelim” dedikten sonra, Beşiktaş-Maccabi maçında o bayrağı yasaklamak şöyle bir şey:
Türkler var; Türk bayrağı açabilir. İsrailliler var; İsrail bayrağı açabilir.
Ama Filistin ve Filistinliler yok!
***
Söz Beşiktaş’tan açılmışken, bu hafta “bizim için” acayip gollü geçti.
Sanırım ligin şu anda en fazla gol atan ve en çok asisti olan takımı Beşiktaş.
Almeida’nın attığını avans verelim;
Bakın bu yıl yollananlardan Nobre 2, önceki yolculardan Serdar Özkan, Burak Yılmaz, Uğur İnceman, bir de kendi kalemize Batuhan!
İlk haftanın asist kralı da Samsun’da attıran Fink!
18 takımın attığı toplam golün dörtte birinden fazlası Beşiktaşlılardan.
Ama onlar Beşiktaş’ta değil!
O yüzden aramızda konuşuyoruz: Bu yıl bir cacık olur mu, diye!
Hele şu bayrakları bir katlayalım; zeki, çevik, ahlaklı ve uysal olaraktan.
(Habertürk)
Hits: 1737