Sosyalist soldaki bölünmüşlük

~ 18.01.2023, Zülal KALKANDELEN ~

Geçen hafta sonu Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) seçim kampanyasını duyurduğu toplantı hakkında yazınca bir okurumdan “Bir rica” konulu bir e-posta mesajı geldi. Çok kibar bir şekilde “Lütfedip sosyalist soldaki bölünmüşlükle ilgili, mesela TKP ile TİP ayrımını, yazarsanız bizi bilgilendirmiş olursunuz” diye yazmış.

Bu konu, pazar günkü yazımda söz ettiğim toplantıda TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’a yöneltilen sorulardan biriydi. Kendisinin verdiği yanıta yer vereceğim ama önce kısa bir hatırlatmada bulunayım.

TKP, Haziran Direnişi sonrasında, 2014 yılında, partinin en üst organı merkez komitede yaşanan anlaşmazlık sonucu, Komünist Parti (KP) ve Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) olarak ikiye bölündü. Eşit bir delege çoğunluğuna ulaşan iki grup, protokol imzaladı ve TKP’nin statüsüne gelecekte karar vermek üzere yollarını ayırdı. KP’nin 2017’de toplanan kongrede yönetimde çoğunluğu sağlamasından sonra isim ve logo kullanımı tartışmaları yaşandı. 

HTKP’de ise 2015’te olağanüstü toplanan kongrede HDP’nin baraj sorunu ve bu nedenle desteklenmesi konusunda fikir ayrılığı yaşandı; bu partiden ayrılan 147 kişi, Türkiye Komünist Hareketi’ni (TKH) kurdu. Daha sonra HTKP çevresinin girişimiyle, 2017’de TİP kuruldu ve bu parti, 2018 Türkiye genel seçiminde HDP ile işbirliği yaptı.

ÖDP, SYRİZA, PODEMOS, TİP...

Bugün gelinen noktada, TKP ile TKH arasında ideolojik bir fark yok ama bugünkü TİP ile TKP-TKH arasında ideolojik fark var.

Okuyan’ın toplantıda TİP konusunda söyledikleri, bu farkı açıklıyor: 

“Şu soru önemli. Eğer sekiz yıl önceki iç sorunu yaşamasaydık, TİP başka bir yerden ortaya çıksaydı, daha yakın bir ilişki kurar mıydık? Kurmazdık. İdeolojik olarak çok uzağındayız. Bizim geçmişte Ufuk Uras’ın ÖDP’siyle de mesafemiz böyleydi. Çok derin ve siyasi bir mücadele yürüttük bu çizgiyle. Dünyada da örnekleri var; Yunanistan’da Syriza, İspanya’da Podemos. TİP de benzer bir şey. Mesafemiz geçmişte yaşadıklarımızla ilgili değil. İdeolojik bir mesafemiz var. Bugünkü TİP, HDP ile CHP arasındaki boşluğa yerleşen bir partidir. Dünya görüşü itibarıyla onların arasındadır anlamında bir şey söylemiyorum; siyaset sahnesinde bu iki parti arasında bir yere yerleşmiştir; bağdır, köprüdür. Böyle bir misyonu vardır. Bu misyon nedeniyle bu kadar etkili olmuştur. TKP’nin bu misyona bir sempatisi yok. Bu bir suçlama değil, ben bir olgudan bahsediyorum. Bizim yerimiz yok orada. Yoksa bazı konularda benzer şeyler söylüyoruz, olabilir.”

Türkiye’de neredeyse tüm mücadele alanlarına bir saldırı öğesi olarak sızan liberal reformist yaklaşımlar, etnik köken ve kimlik siyaseti karşısında izlenecek yol, bir sınıf partisi olan ve Kürt meselesine de sınıfsal açıdan bakmayı savunan TKP içinde de hizipleşmelere yol açmış ancak sonunda taşlar yerine oturmuştur.

KIZ KARDEŞLİK DEĞİL, SINIF KARDEŞLİĞİ

Sorunlara sınıfsal açıdan yaklaşmayınca neler olduğunu, nasıl ittifaklar kurulduğunu, nasıl savrulmalar yaşandığını biliyoruz. Mesela TKP çizgisindeki bir sosyalistin sırf kadın olduğu için Meral Akşener’e övgüde bulunması olası değildir. Ama CHP’den milletvekili seçilip daha sonra TİP Milletvekili olan Sera Kadıgil, aynen şu sözleri söyledi: 

 “Sayın Akşener ile de partisiyle de taban tabana zıddız. Ancak ataerkilin iliklerine kadar işlediği Ülkücü camiada bir kadın lider olarak sivrilmesi ve kadın konularında hiç geri basmaması bence kıymetli. Benim için bir kız kardeşlik mefhumu vardır. Çok darda kalmadıkça AKP’li kadın milletvekillerine bile ağzımı açıp cümle kurmam.”

Emek ve kadın düşmanı politikalara imza atan, gericilerle işbirliği yapan siyasal İslamcılara sırf kadın diye laf etmiyorsanız bu tür kişilere “kız kardeş” diyerek kimlik politikası yapıyorsunuz demektir. Liberal feminist ve reformist bir siyaseti benimsemişsiniz demektir. Sınıf kardeşliğinden çok uzağa düşmüşsünüz demektir. 

Fark bu kadar açık aslında. 

Zülal KALKANDELEN | Tüm Yazıları
Hits: 5257