İran’daki olaylar sürerken Türkiye’deki şeriat sevdalılarının tepkilerini izliyorum bir süredir. Asıl hazmedemedikleri olay, Türkiye’nin, İslam coğrafyasındaki diğer ülkelerden farklı olarak, laikliği anayasaya değişmez bir madde olarak koymuş olması.
Gericiler rahatsız olsa da Cumhuriyetin kuruluşu ve Medeni Kanun’un kabulüyle haklarına kavuşan kadınlar, Türkiye’de laik bir ülkenin vatandaşı, yasaların şeriat hükümlerine uygunluğunun arandığı herhangi bir İslam ülkesinin değil!
***
Bugün şeriatla yönetilen ülkelerde yaşayan kadınların durumuna baktığımızda, vahim bir manzara ile karşılaşıyoruz. Tarih ilerledikçe kadınlar haklarının peşine daha çok düşüyor ama buna karşılık gördükleri baskı da akıl almaz bir şekilde artıyor... Dinin siyasal alana taşınması, her geçen gün vahim sonuçlara neden oluyor.
Bu bölgelerde şeriatla yönetilen ülkelerde, kadınların sosyoekonomik, yasal ve siyasi haklar bakımından ikinci sınıf vatandaş konumuna itildikleri bir gerçektir.
Bunun nedenlerine baktığımızda, bu ülkelerle ilgili bazı önemli hususlar çıkıyor karşımıza:
1- Bu ülkelerin anayasalarında, “Kadınla erkek yasalar önünde eşit haklara sahiptir” hükmü yer alsa bile, sonuç olarak o yasaların mutlaka şeriata uygunluğu arandığından, uygulamada bu eşitliği gerçekleştirme olanağı yok.
2- Toplumda egemen güç olan dini liderlerin fetvaları, bütün yasalardan daha güçlü bir etki yapıyor.
3- Bu toplumlarda genel kabul gören anlayış, erkeklerin kadınlara göre daha üstün olduğu... Bunun sonucu olarak da erkeğin birden fazla kadınla evlenebilmesi mümkün kılınıyor; mahkemelerde iki kadının tanıklığı bir erkeğinkine denk sayılıyor; erkek istediği zaman kadını boşayabilirken kadının böyle bir hakkı bulunmuyor.
4- Erkek egemen toplum yapısı nedeniyle, kadınların görevi, evde kalıp kocasına hizmet etmek ve çocuklarına bakmak olarak algılanıyor.
5- Bu ülkelerde, halkın çoğunluğunun mezhebi, devletin resmi mezhebi olarak kabul ediliyor. Bu yüzden, devletin dinini İslam olarak açıklasalar da aralarında uygulama bakımından farklılıklar görülüyor.
***
İslam devletlerinde kadını ikinci plana iten uygulamalara tanık oldukça, Cumhuriyet devrimlerinin kadınlar için önemini her gün yaşayarak bir kez daha duyumsuyor insan... Kadınların bugüne kadar attığı her adımın arkasında, şeriatı kaldırıp laikliği getiren o devrimler var.
Elbette, kadınların bugün içinde bulunduğu koşullar, her emekçinin koşulları gibi ideal olmaktan uzak.
Erkek egemen kültürün dayatmaları, toplumun adeta ruhuna işlemiş durumda. Bu anlayışın yok edilmesi, kadınla erkeğin eşit koşullarda sosyal ve siyasal hayata katılımının sağlanması yolunda yapılması gereken çok iş var.
Fakat şu kesin ki bu yol, AKP’li cumhurbaşkanının yaptığı gibi kadınlara sürekli “üç çocuk doğurmalarını” öğütlemekten değil, Atatürk’ün açtığı Aydınlanma yolunda eğitim vermekten geçiyor.
Özellikle kız çocuğu olanlara hatırlatmak istediğim tek bir şey var: Kızlarınızı okutun ve laikliğe sahip çıkın!
https://www.cumhuriyet.com.tr/