2 Temmuz`un gölgesinde 30 Haziran`ın gerçeği

~ 16.07.2025, Av. Selin Nakıpoğlu ~

30 Haziran gecesi, şeriatçıların baskınına uğrayan LeMan dergisini yakacaklar korkusuyla uykusuz kaldık. Bina taşlandı, binaya girildi. 2 Temmuz 1993’ü andıran görüntüler vardı. Bir katliam yaşanmadıysa bunun nedeni binada kimsenin olmamasıydı. LeMan'ın ofisi önünde toplanan güruhtan tekbir sesleri yükseldi. "Kahrolsun laiklik, yaşasın şeriat", “Bu bina yanacak” sloganları attılar. Savaş karşıtı bir karikatür bahane edilerek LeMan dergisine yapılan saldırı, ülkemizde irticanın ulaştığı boyutu göstermesi bakımından ibretlik bir örnektir. LeMan şeriat sloganlarıyla basılırken derginin Müessese Müdürü’ne kadar çalışanları yere yatırılıp ters kelepçelenerek, ayakları çıplak şekilde gözaltına alındı. Saldırganlar sokaktaki kafe ve barlarda bulunan yurttaşlara da saldırı girişiminde bulundu. Derginin söz konusu sayısı hakkında toplatma kararı çıktı. Gece saatlerinde Bakırköy ilçesindeki Leman Kültür'e de saldırı gerçekleştirildi. Esasen o “şov” hepimizeydi. Dergiye savunma hakkı bile tanımadan linç organizasyonuna izin verildi. Aynı akşam, işkenceyle gözaltına alınanların görüntüleri İçişleri Bakanı’nın sosyal medya hesabında iki kez paylaşılarak işkencenin açıkça sahiplenildiğini gösterildi. Adalet Bakanı sosyal medya hesabında dergiyi ve karikatüristleri hedef gösterdi. İstanbul Valisi Madımak iklimini taşıyan saldırıyı kınamadı, söz konusu karikatürü bir saldırı olarak nitelendirdi. Dergi savunmasını yaptı. Dedi ki, ‘Bu çizim peygamber değil.’ Çizeri ifadesinde “Bizim işimiz barıştır” dedi.

Ama belli ki anlatmaya çalışmak boşuna. 2 Temmuz günü “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” ve “cumhurbaşkanına hakaret” suçlarından tutuklandılar. Çorlu’da bulunan Karatepe Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na götürüldüler. Bu arada, yere yatırılarak çıplak ayakla gözaltına alınan karikatüristlerin yüksek güvenlikli cezaevine konulması (!) hepimizin içini rahatlattı. Maazallah ya cezaevinden firar etseler! Çünkü bir karikatür, toplumun huzurunu bozmakta; yenidoğanların para için öldürülmesinden sonra gelecek en büyük tehdittir. Tutuklama yetti mi? Yetmedi. Dergi mali destek aldı mı, yurtdışından fon geldi mi diye incelenmeye başlandı. Karikatüristlerin kimden para aldığına bakılıyor şimdi. Mizah, dış güçlerin fonu ile mi yapılıyor, onu çözecekler!

TAKSİM HERKESE KAPALI ŞERİAT İSTEYENLERE DEĞİL

Toplumu, yaşanan hak ihlallerine alıştırmak gibi en tehlikeli tuzaklardan birine çekmeye çalışıyorlar. Siyasal iktidara ve oy deposu dincilere, dini duyguları istismar etmek için malzeme gerek. Polis, o akşam yanı başında yükselen ölüm çağrılarını kayıtsızca dinledi. Tekbir sesleriyle İBDA-C’nin önlerde olduğu ve herkese kapalı olan Taksim’deki saldırıda, linç etmeye hazır kalabalıkların etrafımızda olması, engellemek ile görevli kolluk görevlilerinin görevlerine uygun davranmamaları hafızalarda yerini aldı. Savcılar tamamı kayıt altına alınan ve yayınlanan bu ölüm çağrılarına ilişkin harekete geçmedi. Laik Cumhuriyet’in hedef alındığı saldırıya saatler boyunca sessiz kalındı. Oysa LeMan’a değil, LeMan’a bu suçları işleyenlere soruşturma yapılması gerekmektedir. Uzun yıllardır biliyoruz ki tekbir getiren bir kalabalığa polis dokunmaz, peki ya gericilere karşı laiklik ilkesini savunan bir kadına? Dün LeMan dergisi önündeki gerici saldırganlığa, şiddet çağrısına karşı çıktığı, Anayasamızın 2. ve 24. maddelerinde güvence altına alınan laiklik ilkesini savunduğu için akademisyen Aslı Aydemir ev baskını ile gözaltına alındı ve tutuklandı. Kadın düşmanı gerici zihniyetin biz kadınlara reva gördüğü yeri bir kez daha gözler önüne serdi.

Bir toplum bunca baskıya nasıl dayanır? Halk 23 yıldır sadece bir iktidarla değil, o iktidarın temsil ettiği baskı rejimiyle de mücadele ediyor. Bir yandan yoksullukla mücadele eden halk direnmeyi bırakmıyor. 23 senelik tek parti, tek adam rejimine pek az toplum dayanabilir ama biz dayanıyoruz. Serbest ve adil bir seçimde artık kazanamayacağından emin olan siyasal iktidar, toplumu değişimin mümkün olmadığına ikna ederek hem umutsuzluğa hem de derin bir korkuya sürükleyerek gücünü korumaya çalışıyor. Emperyalizmin 200 yıllık İslamcılık operasyonlarının aracı gibi davranan siyasal iktidar, özellikle son on yılı ağır baskı altında geçen halkı teslim alamadı. Hala da yoksullukla, şiddetle, korkuyla halkı sindirebileceğini ve yıldırabileceğini düşünmektedir. Ancak karanlığa ve laik Cumhuriyet düşmanlarına bu ülkenin aydınlık insanları boyun eğmeyecektir.  Her türlü baskı ile görünmezleştirilmeye çalışılan bu direniş, aslında Türkiye’nin hikâyesidir: Yılmayanların, susmayanların, hakikatin peşinden gidenlerin, memleketimizi gerici karanlığa asla teslim etmeyeceğiz diyenlerin hikâyesi.

 

https://www.birgun.net

Av. Selin Nakıpoğlu | Tüm Yazıları
Hits: 1793