TÜRKİYE 'DEN HABERLER 20

~ 25.06.2012, Av. Muazzez ÇÖRTELEK ~

Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran iki olay vardı. Biri 19 Haziran Salı günü meydana gelen “Dağlıca Baskını”nda 8 şehidimizin ölümü, diğeri de Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağının Suriye tarafından düşürülmesi. Bu, herkesi derinden sarsan acı haberler gündemi doğal olarak bir anda değiştirdi. Öyle ki, her iki olayın etkilerinin gelecek günlere, haftalara hatta aylara yansıyacağına hiç kuşku yok. Dış politikanın iç politikayı tüm gücüyle belirlediği bir sürecin içinde ülke olarak hızla yol alıyoruz. O nedenle de günlük politika yürütmenin, günlük talep ve taktik uygulamaların toplumsal her hangi bir yarar sağlamayacağını bütün çıplaklığı ve gerçekliği ile görmemiz gerekiyor.

 
Ülke olarak daha güzel ve iyi haberlerde buluşmak dileği ile,
 
 
1.    Ve trafik çilesi başladı :
 
18.06.2012
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde, Avrupa'dan Anadolu yakasına geçişte köprünün 2 şeridinin kademeli olarak gece yarısı kapatılarak çalışmaların başlamasının ardından trafikte yoğunluk oluştu. Trafik, haftanın ilk gününde işe gitmek isteyen vatandaşların yola çıkması ile Avrupa'dan Anadolu yakasına geçişte daha da arttı. Trafik, Seyrantepe-FSM Köprüsü gişeleri arasında durma noktasına gelirken, bu güzergahta seyreden araçlardaki bazı vatandaşların sıcak nedeniyle ya da sigara içmek için araçlarından indikleri gözlendi. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ndeki çalışma nedeniyle, TEM Otoyolu'nda kilometrelerce araç kuyrukları oluştuğu görüldü.
Bakım çalışması köprünün 2 şeridinde sürdürülürken, çalışmaların duruma göre 3 şeride çıkarılması planlanıyor.
 
2.    Muğla'nın Fethiye ilçesinde Atatürk portresi, Gençliğe Hitabe ve İstiklal Marşı'nın yazılı olduğu panoların çöpe atıldığını gören gençler, bunları alarak evlerine götürdü :
 
18.06.2012
Fethiye'de sınıf köşelerine ait poster ve panolar Muzaffer Dontlu Caddesi, 561 Sokak'taki çöp tenekesi içinde ve çevresinde bulundu. Yoldan geçerken çöplerin arasında Atatürk portresi, 'Gençliğe Hitabe' ve 'İstiklal Marşı'nın yazılı olduğu panoları gören vatandaşlar büyük şok yaşadı. Vatandaşlar, uzun süre bu eşyaların nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Duruma tepki gösteren bazı gençler ise portre ve panoları çöpten çıkarmaya çalıştı. Çöp bidonu ve çevresindeki çöplerin arasından çıkarılan eşyalar, vatandaşlar tarafından eve götürülmek üzere alındı.
Sorumlular bulunmalı : Gördükleri karşısında büyük şok yaşadığını söyleyen Aysuhan Ceyhan, sorumluların bulunmasını ve cezalandırılmasını istedi.
Odasının Atatürk posterleri ile süslü olduğunu söyleyen Ceyhan, "Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan biri olarak bu tabloyu çok yanlış bulduğumu belirtmek istiyorum. Sınıfların başköşesinde olması gereken bu eşyalar nasıl olur da çöpe atılır? Daha önce de benzer vakalar yaşandı. Ancak hiçbir yaptırım olmayınca bu görüntüler tekrarlanıyor. Ancak bu posterleri burada bırakamayız. Alıp eve götürüyoruz" diye konuştu.
Posterlerin çöpe atılmasına tepki gösteren Sancar Özmen ise "Mustafa Kemal Atatürk'e Türk gençleri olarak biz sahip çıkmayacaksak kim sahip çıkacak? Bu posterleri hangi zihniyet, ne amaçla çöpe atabilir? Gerçekten büyük şok ve üzüntü yaşadım. İmam Hatip Lisesi'nden atıldığı belli. Hademe ya da öğrenciler atmış olabilir. Ancak buna okul idarecileri izin vermemeliydi" dedi.
Depoda temizlik yapmıştık : Fethiye İmam Hatip Lisesi Müdürü Tevfik Engin, birkaç gün önce okulun deposunda temizlik yaptıklarını, ancak Atatürk posterlerinin yakındaki çöpe atılmasının mümkün olamayacağını söyledi. Çöpe atılan portrelerin okula ait olduğuna ihtimal vermek istemediği anlatan Engin, "Okula ait 30 yıllık bir depomuz var. Bu depoda dini kitaplarımızla birlikte sınıf köşelerine ait posterler ve panolarda mevcuttu. Ancak kasıtlı olarak çöpe atılmış olamaz. Tüm sınıflarımızda Atatürk köşelerimiz mevcuttur. Poster ve panoların önemi ve anlamının bilincindeyiz" diye konuştu
 
3.    İstanbul depreminin tarihini verdi : Deprem uzmanı Prof.Dr. Naci Görür, Marmara'daki depremin 2016 yılında olacağını ileri sürdü. Görür, "1939'da Erzincan'dan başlayan depremler Gölcük'e kadar geldi. 100 yıldır sekmeden batıya ilerliyor. Şimdiki hedef İstanbul" dedi.
 
18.06.2012
İTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nde düzenlenen konferansta tartışılacak bir açıklama yaptı.
Vatan'ın haberine göre, Marmara’da beklenen büyük depremin tekrarlama periyodunun 2016’da dolacağını söyleyen deprem uzmanı Naci Görür, “1999 depremiyle birlikte Marmara’da 220 senede oluşması gereken stres 55 saniyede yüklendi. 1999 depremiyle Marmara’nın altındaki faylar zaten tetiklendi. Denizin altı deforme olmuş durumda. Kuzey Anadolu fay hattının en önemli özelliği depremleri doğudan batıya taşıması. Fay hattı boyunca her nerede deprem olmuşsa, bir sonraki deprem o bölgenin batısında meydana geldi. Bu zincir 20.yüzyılda hiç sekmeden sürdü. Depremin şimdiki hedefi İstanbul. 1939’da Erzincan’dan başlayan depremler Gölcük’e kadar geldi. Marmara Denizi’nde 1766 yılından bu yana büyük deprem olmadı. Burada büyük depremin tekrarlama periyodu 250 yılda bir. 250 yıllık zaman dilimi ise 2016 yılında doluyor.”
EN KÖTÜ SENARYO 7.6 : “Olası Marmara depremi için en kötü senaryo 7.6. Böyle bir deprem, 1 milyon 800 bin ton patlayıcının aynı anda patlamasıyla çıkan enerjiye eşdeğer. Bu senaryo gerçekleşirse, Yer tabanında çatlaklar bile oluşur. İstanbul’daki binaların yüzde 60’ı deprem güvenli değil. Kentsel dönüşüm yasası herkesi ilgilendirmeli. Yasa vatandaşa dokunmuyorsa, kentsel dönüşümden başka anlam çıkar. Sadece gecekondu yıkıp yerine toplu konut yapmakla bu iş olmaz. Türkiye’nin büyük kısmı gecekondudan farksız.
 
4.    Atatürk’ün kitaplığı sanal ortamda: İstanbul Üniversitesi, Atatürk’ün okuduğu kitapları sanal ortama taşıdı. 'Atatürk’le Okumak' adı verilen proje kapsamında; ziyaretçiler, bilgisayarlarına indirdikleri simülasyon aracılığıyla merak ettikleri kitapları okuyabilecek :
 
18.06.2012
Mustafa Kemal Atatürk’ün İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’nden yararlanarak okumuş olduğu 175 eser internet ortamına aktarıldı.
ÖZEL WEB SİTESİ KURULDU : Amacı, 'Atatürk’ü bir Okur ve Yazar olarak tanıtmak' şeklinde açıklanan proje kapsamında, web sayfası da
oluşturuldu. ”www.ataturkleokumak.istanbul.edu.tr” adresinden girilebilecek sitede, Atatürk’ün okuduğu 175 kitap yer alıyor.
HANGİ KİTAPLAR VAR : Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre; İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Yunus Söylet’in “Atatürk’ün fikir dünyasını anlamak isteyenler için eşsiz bir olanak yaratan bir proje” olarak nitelendirdiği projede, çoğunlukla coğrafya, fikir, siyaset ve tarih kitapları yer alıyor.
Dikkat çeken kitaplar arasında ise; 17. yüzyıl Batılı tarihçilerin Türk ve Osmanlı tarihi kitapları, Frederick Davis Greene’in yazdığı ‘The Armenian crisis and the rule of the Turk’, Tarih-i Sultan Mehmed Han-ı Sani (II. Mehmed’in Hayatı), Kanunnâme-i Âli Osman, Din Hayatının İptidai Şekilleri, Evliya Çelebi Seyehatnamesi (10 Cilt), Tevarih-i A’li Osman’dan Âşık Paşazade Tarihi, Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası ciltleri, Menakıb-ı Hünerveran, Silahdar Tarihi, Tac’üt-tevarih ve Nâimâ Tarihi gibi klasik eserler yer alıyor.
 
5.    11 yıl sonra gelen zafer : Türkiye'eki tüm yargı aşamalarını geçerek YİMPAŞ'a karşı açtığı davayı kazanan mağdur H.Ö. "12 Haziran 2012" tarihinde YİMPAŞ'ın patronu Dursun Uyar'dan 196 bin TL'yi icra yoluyla aldı :
 
18.06.2012
2005 yılından bu yana hukuk mücadelesi sürdüren yeşil sermaye şirketi YİMPAŞ mağduru H.Ö. 7 yıl sonra bir ilke imza attı. Türkiye’deki tüm yargı aşamalarını geçerek YİMPAŞ’a karşı açtığı davayı kazanan mağdur H.Ö. “12 Haziran 2012”tarihinde YİMPAŞ’ın patronu Dursun Uyar’dan 196 bin TL’yi icra yoluyla aldı. Mağdur H.Ö. 1 Ocak 2001’de YİMPAŞ’a ortak olurken verdiği dönemin “83 bin 180 DM”ı tam 11 yıl sonra YİMPAŞ’ın sahibi Uyar’dan geri almış oldu.
Yıl yıl hukuk mücadelesi :
YİMPAŞ mağduru H.Ö.’nün yargıdaki mücadelesi 2005 yılında başladı ve“6 gün önce” zaferle sonuçlandı. H.Ö’nün binlerce yeşil sermaye mağduruna örnek olacak yargı mücadelesi özetle şöyle:
• 2005: YİMPAŞ’ın tahsil ettiği paranın iadesi talepli ihtarname çekildi. Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldı.
 2007: Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi mağdurun davasını reddetti. Gerekçe, “ortakların yatırdıkları paraları geri isteyemeyeceği” idi. Yargıtay’a temyiz başvurusu yapıldı.
• 2009: Yargıtay, Yozgat’taki yerel mahkemenin kararını onadı. Mağdurun avukatları pes etmedi. Bu kez de Yargıtay’a karar düzeltme talebiyle başvuru yapıldı.
• 2010: Yargıtay karar düzeltme talebini kabul etti, bu kararı ilk derece mahkemesine yeniden yargılama yapılması için gönderdi.
• 2011: Yozgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından dava kabul edildi. Mahkeme mağdur lehine 10 Şubat 2010 ve 26 Mayıs 2011 tarihli bilirkişi raporlarını dikkate aldı.
• 2012: YİMPAŞ ve Dursun Uyar’a karşı icra takibi başlatıldı. İcra Dairesi’ne icra takibinin durdurulabilmesi için 196 bin TL depo edildi. Uyar için bu parayı Aytaç Gıda Yatırım San ve Tic. A.Ş. gönderdi.
 12 Haziran 2012: YİMPAŞ Yargıtay’dan icranın durdurulması kararı alamadığı için harçlar düşüldükten sonra geri kalan 179 bin 144.30 TL İstanbul 6. İcra Dairesi’nce mağdur H.Ö.’ye verildi.
 
6.    Oda TV davasında tahliye : Tutuklu sanıklardan Müyesser Yıldız tahliye edildi :

18.06.2012
Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık ve Soner Yalçın’ın sanık olarak yargılandığı Oda TV davasının 12. duruşmasında sanık ve avukatların taleplerinin alınmasının ardından duruşma savcısı tutuklu sanıkların tahliye taleplerinin reddine karar verilmesini istedi. Duruşmaya verilen aranın ardından İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi tutuklu sanık gazeteci Müyesser Yıldız Uğur’un atılı suçun vasıf ve mahiyeti ve tutuklulukta geçen süreyi gözönüne alarak tahliyesine karar verdi.
Heyet, Yalçın Küçük, Soner Yalçın, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Hanefi Avcı’nın ise suşun vasıf ve mahiyeti, bilirkişi raporunun mahkemeye ulaşmamış olması ve kuvvetli suç şüphesinin gerekçe göstererek tutukluluğunun devamına karar verdi.
Mahkeme ayrıca TÜBİTAK’tan gelecek raporun beklenmesine hükmederek duruşmayı 14 Eylül 2012 tarihine erteledi.
 
7.    Bakan THY'deki duruma el koydu : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, THY'deki işten çıkarmalarla ilgili olarak THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ile görüşecek :
 
18.06.2012
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, THY'de işten çıkarılan işçilerin durumuyla ilgili yarın THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ile görüşeceğini belirterek “Bizim burada görevimiz sağlıklı bir aracılık yapmak ve sorunun tatlıya bağlanmasını sağlamak” dedi.
Çelik, bakanlık toplantı salonunda Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı ile ilgili yapılan toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. 
Cenevre'deki ILO toplantısında THY'de işten çıkarılan işçilerin durumlarının gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Çelik, ILO'da Uluslararası Sendikalar Birliği'nin genel sekreterleriyle biraraya geldiğini, Türkiye'den üç konfederasyon başkanının da toplantıda olduğunu hatırlattı.
 
8.    Dağlıca'da çatışma: 8 şehit : Irak sınırından sızan teröristler alacakaranlıkta saldırdı: Sınırdaki birliklerden anında karşılık verildi. Hakkari Çukurca'da bu sabah Türkiye'yi yasa boğan 8 şehit haberinin ardından Genel Kurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri ve Jandarma Komutanı Hakkari'ye gitti. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin de bölgeye gitme kararı aldı :

19.06.2012
Öte yandan Star Gazetesi'nin bölge muhabirinin edindiği bilgiye göre; bu sabah Türkiye'yi acıya boğan hain saldırıyı gerçekleştirenlerin, Suriye uyruklu Bahoz Erdal kod adlı Hüseyin Fehman’ın kontrolünde olan Zap kampından geldikleri ve olayın ardından tekrar kamp yönüne doğru kaçtıkları iddia edildi. Bahoz Erdal'ın PKK'ya yakın bir siteye verdiği röportajda söyledikleri ise barış ve çözüm sürecini bombalayacak nitelikte. İşte Bahoz Erdal'ın söyledikleri:
“Sömürgeci Türk devleti ve AKP Hükümeti’nin soykırımcı politikası ve saldırıları devam ettikçe de gerilla güçlerimizin direnişinin güçlenerek devam edeceği tartışmasızdır” “Karadeniz’den Amanoslara, Serhat’tan Kayseri’ye kadar Kürdistan’ın her yerinde ve Türkiye’nin birçok yerinde etkili eylemlilik süreci geliştirildi. Şu anda da operasyon ve gerilla güçlerimizin etkili eylemleri artarak devam etmektedir”
“Halkımız ve hareketimiz açısından belirleyici olan Önderliğimizin durumu söz konusuyken ve Roboskî gibi halka yönelik katliamlar gündemdeyken Ölümsüzler Taburu’nun inisiyatif kullanması kaçınılmazdır.”
DAĞLICA'DA ÇATIŞMA: 8 ŞEHİT : PKK'lı teröristlerin 8 askeri şehit ettiği 16 askeri yaraladığı hain saldırının detayları da belli olmaya başladı. Irak topraklarından gece sınıra sızan PKK'lı teröristler, arasında 10 kilometre mesafe bulunan Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'ne bağlı Derecik'teki İç Güvenlik Taburu'nun üs bölgeleri ile Yüksekova'nın Dağlıca bölgesindeki Yeşiltaş Karakolu'na aynı anda saldırdı. Saat 04.00'te önce havan ve roketatar ateşi açan teröristler, ardından uzun namlulu silahlarla saldırı başlattı.
Alacakaranlıkta başlayan PKK saldırısına anında karşılık veren askerlerle teröristler arasında şiddetli çatışmada, Yeşiltaş Karakolu'nda teröristlerin açtığı ilk ateşle 8 asker şehit oldu, 16 asker yaralandı. Saldırının duyulmasıyla birlikte Hakkari, Şemdinli ve Yüksekovadaki birliklerden çatışma bölgelerine karadan ve havadan takviye birlikler sevk edildi. Şemdinli'deki 3'üncü Dağ Komando Taburu ile Yüksekova'daki 34'üncü Hudut Alay Komutanlığı'ndan kalkan kobra helikopterler PKK'lıların kaçış yollarını ateş altına aldı. Sikorsky helikopterler çatışma bölgesine özel timleri indirdi. Saat 04.00'te başlayıp yaklaşık 3 saat süren çatışmalarda 10 PKK'lı ölü ele geçirildi.
KOMUTANLAR BÖLGEYE GİDİYOR : Hakkari'nin Yüksekova İlçesi Yeşiltaş Karakolu'da 8 askerin şehit olması ve 16 askerinde yaralanmasının ardından Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu da bölgeye geliyor.
Komutanların Hakkari, Yüksekova ile saldırıya uğrayan Yeşiltaş Karakolu'na giederek incelemelerde bulunacakları belirtildi. Bu arada, yaralı olan askerlerin Hakkari Devlet Hastanesi'ndeki tedavileri sürerken, yaralı olan 2 askerin ise Van'a sevk edildiği belirtildi. Durumu ağır olan 4 askerin de Hakkari devlet Hastanesi'nde ameliyata alandığı kaydedildi. Bölgeye havadan ve karadan takviye birlikler sevk edilirken teröristlerle güvenlik güçleri arasında çatışmanın aralıklarla devam ettiği belirtildi. Şemdinli ve yakındaki birliklerden çatışmanın olduğu sınır bölgesine ambulans ve asker gönderildi.
Dağlıca'da 21 Ekim 2007 günü yine Irak topraklarından sızan PKK’lıları 7 koldan saldırısı üzerine çıkan çatışmalarda 12 asker şehit olmuş, 16 asker yaralanmıştı. Çatışmalarda 32 terörist ölü ele geçirilmişti
SALDIRI EMRİNİ VEREN FEHMAN HÜSEYİN: ETKİLİ EYLEMLERİMİZ ARTARAK DEVAM ETMEKTEDİR : Karakol baskını emrini verdiği öne sürülen Bahoz Erdal’ın bugün PKK’ya yakın bir basın organına verdiği röportajda söyledikleri:
“Sömürgeci Türk devleti ve AKP Hükümeti’nin soykırımcı politikası ve saldırıları devam ettikçe de gerilla güçlerimizin direnişinin güçlenerek devam edeceği tartışmasızdır”
“Karadeniz’den Amanoslara, Serhat’tan Kayseri’ye kadar Kürdistan’ın her yerinde ve Türkiye’nin birçok yerinde etkili eylemlilik süreci geliştirildi. Şu anda da operasyon ve gerilla güçlerimizin etkili eylemleri artarak devam etmektedir”
“Halkımız ve hareketimiz açısından belirleyici olan Önderliğimizin durumu söz konusuyken ve Roboski gibi halka yönelik katliamlar gündemdeyken Ölümsüzler Taburu’nun inisiyatif kullanması kaçınılmazdır.”
 
9.    Selahattin Demirtaş'tan flaş açıklama :"PKK her türlü silahlı eyleme son versin"
19.06.2012
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, PKK'nın her türlü silahlı faaliyetlerine son vermesini istedi. Partisinin Meclis grubunda konuşan Demirtaş, dün ve bu sabah ölüm haberleriyle, yürek yakan acı haberlerle güne başladıklarını söyledi. Hayatını kaybeden askerlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen Demirtaş, PKK'nın her türlü silahlı faaliyetlerine son vermesini ve operasyonların ise durmasını istedi. 
"Bu savaş bitmelidir." diyen Demirtaş, "Bu savaş bitirilmeli. Gençlerimizin birbirini öldürmesine seyirci kalınmamalıdır. Allah'ını seven artık bu ateşe bir damla su döksün." dedi.
 
10. Başbakanlık'ta acil terör zirvesi : Başbakanvekili Bülent Arınç'ın başkanlığında, terör zirvesi gerçekleşecek :
 
19.06.2012
Başbakan Vekili Bülent Arınç başkanlığında saat 15.00'te Başbakanlık Merkez Bina'da son gelişmelere ilişkin değerlendirme toplantısı yapılacağı bildirildi.
Arınç'ın başkanlığında gerçekleştirilecek ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın katılacağı değerlendirme toplantısında son gelişmeler ele alınacak.
Bu arada, Hakkari'nin Çukurca İlçesi'nde 8 askerin şehit olması ve 16 askerin de yaralanması nedeniyle Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin de bölgeye hareket etti. AA
 
11. Dağlıca şehidinin ailesinden çarpıcı tespit : Dağlıca şehidinin ağabeyi Hasan Uysal, terör örgütü PKK'nın eylemlerini hep Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt dışı görüşmelerinde yapmasının tesadüfi olmadığını söyledi :
 
19.06.2012
Antalya'nın Manavgat ilçesine bağlı Çardak Köyü'nde yaşayan Dağlıca şehidinin ağabeyi Hasan Uysal, terör örgütü PKK'nın eylemlerini hep Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yurt dışı görüşmelerinde yapmasının tesadüfi olmadığını söyledi.
PKK terör örgütünün, Hakkari Dağlıca'da karakollara yaptığı saldırıyı nefretle kınadığını belirten Dağlıca Şehidi Piyade Uzman Çavuş Mustafa Uysal'ın ağabeyi Hasan Uysal, Dağlıca'da karakollara yapılan saldırının, Başbakan Erdoğan'ın Meksika'nın Los Cabos'ta B-20 İş Zirvesi'nde bulunurken yapılmasının terörün uluslararası boyutunun olduğunu göstergesi olduğunu kaydetti.
PKK terör örgütünün, Türkiye'nin ilerlemesini ve kalkınmasını istemeyen güçler tarafından taşeron olarak kullandığını belirten Uysal, baskınların sona ermesi için terör riski olan sınır bölgelerinde sabit karakollar yerine mobilize birliklerin olmasının daha yararlı olacağını ifade etti.
Uysal, "8 askerimizi Dağlıca'da şehit eden ve 15 askerimizi yaralayan kirli elleri lanetliyorum. Ülkemizin huzur ve refahı için insanlığın başına bela olan PKK terör örgütünün artık kökünün kazınması gerekir. Sözde dost, arka planda Türkiye düşmanı ülkeler PKK'ya destek olmasa terör sorunu 30 yıl sürmezdi. Başbakan Erdoğan ne zaman yurt dışında uluslararası bir toplantıya katılsa PKK eylem yapıyor. Bunlar tesadüfi değil. Planlı yapılmış eylemler." dedi.
Piyade Uzman Çavuş Mustafa Uysal, Hakkari'nin Yüksekova ilçesi Dağlıca mevkiinde, 21 Ekim 2007 tarihinde PKK terör örgütünün hain saldırısında şehit düşmüştü.
 
12. Cevaevi şartlarından dolayı çıkan isyan sonucu 13 kişinin öldüğü Şanlıurfa Cezaevi'nde tutuklu ve hükümlülerin sevkleri başladı :
 
19.06.2012
13 kişinin yanarak öldüğü, dün de çocuk koğuşunda yaşanan ikinci yangın olayı ile gündeme gelen Şanlıurfa E Tipi Cezaevi'nden tahliyeler başladı. 50 kişilik grubun gece saatlerinde çevre illere nakledildiği öğrenildi. Bugün saat 10.30'da da toplam 9 mahkum taşıma aracı ile tutuklu ve hükümlüler başka illere nakledildi. Cezaevi çevresinde geniş güvenlik önlemleri alınırken, ailelerin bölgeye yaklaşmasına izin verilmiyor. Şanlıurfa Emniyet Müdürü Mehmet Likoğlu da şuan cezaevine girerek, yetkililerle görüşüyor.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün başkanlığındaki ''Cezaevleri alt komisyonu'' üyeleri, Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nde yaşanan yangınlarla ilgili kentteki temaslarına başladı.
 
13. Ehliyet sınavında devrim : Yasak kalkıyor. Sürücü adayları artık ehliyet sınavına otomatik vitesli araç ile de girebilecek :
 
20.06.2012
Ehliyet sınavında uygulanan otomatik vitesli araç yasağı kaldırılıyor. Sürücü adayları artık ehliyet sınavına otomatik vitesli araç ile de girebilecek. Bu konudaki kanun teklifi, AKP Bartın milletvekili Yılmaz Tunç ve 8 AKP milletvekili tarafından hazırlanarak TBMM Başkanlığına sunuldu. Teklif ile, 1997 yılından önce ilkokulu bitirenlere ehliyet alma hakkı getiriliyor. Ayrıca bu tarihten önce sürücü belgesi alanlar, ilkokul mezunu olsalar da, ehliyetlerini bir başka sınıf ehliyet ile değiştirebilecekler. Mevcut trafik yasasında 8 yıllık eğitim ile birlikte yapılan değişiklik uyarınca, artık ilkokul mezunları ehliyet alamıyor.
OTOMATİK VİTES : Kanun teklifinin bir başka maddesi ile de, ehliyet sınavlarında uygulanan otomatik vitesli araç yasağı kaldırılıyor. Teklifin gerekçesinde, ‘’ Ülkemizde satılan araçların bir kısmı otomatik vitesli araçlardan oluşmaktadır. Özellikle bayanlar ve ileri yaş grubundaki sürücüler, düz vitesli araçlarda sorun yaşamaktadır. Belki de ömrünün sonuna kadar otomatik vitesli araç kullanacak olan bu sürücüler için uygulanan, eğitim sırasında düz vitesli araç kullanma zorunluluğu mantıklı da değildir’’ denildi. (Gazeteport)
 
14. Bakan da yetmedi THY affetmedi :THY işten çıkarmalar konusunda geri adım atmadı :
 
20.06.2012
Türk Havayolları, iş yavaşlatma eylemi nedeniyle attığı 305 kişinin işe geri alınması konusunda geri adım atmadı.
Havayollarında getirilmek istenen grev yasağını protesto eden 305 THY çalışanının işine geçtiğimiz günlerde son verildi. Kurumla çalışanlar arasında arabuluculuk yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik dün sabah makamında THYYönetim Kurulu başkanı Hamdi Topçu ile 1.5 saat görüştü. Edinilen bilgilere göre, Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, 305 çalışanın işe dönmesini konusunda ikna olmadı.
THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu'nun işe iade konusunda geri adım atmaması üzerine görüşme sonrasında herhangi bir açıklama yapılmadı.
TATLIYA BAĞLANAMADI : Çalışma Bakanı Çelik, önceki gün yaptığı açıklamada, "Bizim görevimiz sağlıklı bir aracılık yapmak ve sorunun tatlıya bağlanmasını sağlamak" demişti.
 
15. Taksim'in yapısı değişti, cami şart :
 
20.06.2012
Uzun yıllardır tartışılan Taksim'e cami projesinde önemli gelişme yaşandı.
Akşam gazetesinden Bülent Şanlıkan'ın haberine göre, Şehir Plancıları Odası'nın İstanbul 1.inci İdare Mahkemesi'ne açtığı iptal davası reddedildi.
Kararda, "Bölgenin Müslüman nüfus yapısı değişti. 100 yıldır cami yapılmadı, ihtiyaç aşikar" denildi.
 
16. Hakim, kerdeşi için cezaevine uyuşturucu sokmaktan hapis cezası alan anne hakkında, yoğun bakımdaki 20 günlük bebeği nedeniyle tutuklama kararı vermedi :
20.06.2012
İstanbul'da yaşayan Sultan Pehlivan, Kastamonu Cezaevi’nde yatan uyuşturucu madde bağımlısı kardeşi Yunus Emre Pehlivan’a esrar temin etmek üzere
cezaevi gardiyanıyla işbirliği yaptığı gerekçesiyle gözaltına alındı.
Tutuklanarak cezaevine gönderilen Pehlivan yaklaşık 6 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest kaldı.
Vatan gazetesinden Damla Güler'in haberine göre, Pehlivan yargılama sonucunda rüşvet vermek, uyuşturucu madde ticareti yapmak, cezaevine yasak madde sokmak suçlarından toplam 29 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Mahkeme kararının ardından çok sayıda sanık hakkında yakalama kararı çıkarırken Pehlivan’ın avukatı Hakan Tunçkol, müvekkilinin 20 gün önce bir çocuk dünyaya getirdiğini, çocuğunun yoğun bakımda olduğunu ve annesinin sürekli emzirmesi gerektiğini ifade etti.
Hakim Emin Kürşat Demiralay Başkanlığı’ndaki Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi bu insani durumu dikkate alarak, 29 yıl hapis cezası almasına rağmen Pehlivan hakkında tutuklama kararı çıkarmadı. Pehlivan, çocuğu iyileşene kadar cezaevine girmeyecek.
 
17. Şehitlerimiz uğurlanıyor : Hakkari'nin Yüksekova ilçesi Yeşiltaş Karakolu'na düzenlenen saldırıda şehit olan 8 asker için Van'da tören düzenlendi :
 
20.06.2012
Hakkari'nin Yüksekova ilçesi Yeşiltaş Karakolu'na düzenlenen saldırıda şehit olan 8 asker için Van'da tören düzenlendi.
Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Helikopter Filo Komutanlığı'nda düzenlenen tören, şehitlerin Türk bayrağına sarılı naaşının, askerlerin omzunda alana getirilmesiyle başladı.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından konuşan 34. Hudut Tugay Komutanı Tuğgeneral Muharrem Metin Özbek, vatanın bekası ve milletin bölünmez bütünlüğünü hedef alan terör örgütüne karşı yürütülen mücadelede, vazifesi uğruna canını hiçe sayarak feda eden kahraman silah arkadaşlarını ebediyete yolcu etmenin acısı ve aynı zamanda onuru ve gururu içinde olduklarını söyledi.
Milletin bağrından çıkmış evlatları olarak hüzünlerinin büyük, fakat kendilerine olan güven ve görevlerine olan inancın her zaman daha büyük olduğunu vurgulayan Özbek, şöyle konuştu:
''Vatanımızın bu kutsal köşesinde masum insanlarımızı kendine kalkan yapıp, Mehmetçiğin merhametini istismar ederek düzenlediği hain saldırıda şehit verdiğimiz, her gün beraber olup aşımızı paylaştığımız arkadaşlarımızın acısı, yüreğimize akıttığımız gözyaşlarımıza can suyu olacaktır. Görevimize ve kendimize olan inancımız karşısında terör örgütü eriyip gidecek ve hayalleri gibi karanlık dünyalarında yok olacaktır. Atalarımızın emaneti olan kutsal vatan toprağını bin yıldır yurt edinmiş olan aziz milletimizin evlatları olarak bilinmesini isteriz ki tıpkı Yeşiltaş'ta canlarını hiçe sayan arkadaşlarımız gibi biz hepimiz en kutsal mertebeye ulaşmak için hazırız.''
Konuşmasında şehitlere ve şehit ailelerine de seslenen Tuğgeneral Özbek, şöyle devam etti:
''Aziz şehitlerimiz, kutsal vatan toprağının bütünlüğü ve milletimizin bağımsızlığı uğruna kanlarınızla yazdığınız tarih, bizler için birer övünç kaynağı ve gıpta edilecek davranış örneği olarak nesilden nesile aktarılacak ve bir cesaret timsali olarak anılacaktır. Sizler gösterdiğiniz büyük fedakarlık ile kanınızın son damlasına kadar topraklarımızı koruyacağınızı ve şanlı bayrağımızı sonsuza dek dalgalandıracağınızı atalarımıza layık birer evlat olarak tüm dünyaya gösterdiniz. Yüreğimizde yaktığınız bu ateş, birlik ve beraberliğimize, vatanımızın bölünmez bütünlüğüne yönelik her türlü tehdide karşı vereceğimiz mücadelede tükenmez gücümüze ebedi kaynak teşkil edecek. Gönlümüzde ve yüreğimizde sonsuza dek yanacaktır.
Kahraman şehitlerimizin değerli aileleri, şehitlerimizin bize yadigarı olarak her zaman yanınızda olacağımızı bilmenizi isteriz. Bir evladınızı yitirdiniz ama binlerce evladınız oldu. Sizlerin sevginiz ve desteğiniz yüreğimizdeki acıyı hafifleten ve inancımızı pekiştiren en büyük etken olacaktır.''
Konuşmanın ardından İl Müftüsü Nimetullah Arvas'ın okuduğu duadan sonra askerlerin omuzlarında uçaklara taşınan 8 şehidin naaşı, memleketlerine uğurlandı.
Törene şehit ailelerinin yanı sıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Hakkari Valisi Orhan Alimoğlu, Van Vali Vekili Atay Uslu, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Bekir Kalyoncu, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Kılıçlar, askeri erkan ve vatandaşlar katıldı.
 
18. İDO'ya Bursa'dan rakip geliyor : İDO'nun esnek fiyat uygulamasıyla vatandaşları mağdur ettiğini belirten Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Mudanya'dan İstanbul'a yolcu taşımak için çalışmaya başladıklarını açıkladı :

20.06.2012
Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak BURULAŞ bünyesinde bir deniz otobüsü işletmesi kuracaklarını belirten Başkan Altepe, yolcu taşıma ve liman izni için harekete geçtiklerini ifade etti. Deniz ulaşımı konusundaki çalışmaların 3 yıldır sürdüğünü anlatan Başkan Recep Altepe, İDO'nun vatandaşları mağdur ettiğini öne sürdü. Başkan Altepe, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar kara ulaşımı kadar deniz ulaşımı da bizim gündemimizdeydi. Deniz ulaşımı kısa yoldan İstanbul'un Avrupa yakasıyla bağlantıyı direkt sağlayabiliyor. Bu açıdan da büyük bir avantaj. Yaklaşık 1,5 saatte oraya ulaşılabiliyor. Bugüne kadar İDO güzel bir şekilde götürüyordu. Özelleştimeden sonra her yerde önemli sıkıntılar oluşmaya başladı. En çok fiyat politikası eleştiriliyor. Bu, benim de hiç beğenmediğim bir politika. Hiç hoşuma gitmiyor. Bir 10 liradan 30 liraya çıkmaz. 10 liradan olsa 12 lira olur. Böyle bir dengesizlik olunca herkes rahatsız oluyor. Keşke İDO aynı şekilde işletmeye devam etseydi. Her zaman bu deniz ulaşımı konusunda çalışmamızı yapmıştık. Herhangi bir sıkıntı olursa, kriz çıkarsa biz bu konuda 3 yıldır çalışma yapıyoruz. Son zamanlarda sadece Bursa'dan değil, Yalova'dan ve çevre şehirlerden şikayetlerin artmaya başladığını biliyoruz. Biz de bu konuda çalışmalarımızı hızlandırdık. Bu konuda alternatif olması gerekiyor. Keyfi kararlar olmamalı. 10 liralık bir araç 30 liraya çıkmamalı. Vatandaşlarımızın mağdur olmasını izleyemeyiz."
Kuracakları deniz otobüsü işletmesiyle her an faaliyete geçme safhasına geldiklerini
belirten Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, "Şu anda izinlerle ilgili başvuruları yapıyoruz. İzinlerle ilgili liman başkanlığından izin çıkarsa hemen başlayacağız. İstanbul Avrupa yakasına Bursa'dan direkt ulaştırmak istiyoruz. Biz rahat rahat alır ve işletiriz. O konuda arkadaşlarımız pazarlığı yapıyorlar. Bu uygulamayı kısa sürede sonuçladıracağız." dedi.
Özelleştirmeden önce Bursa-Yenikapı arasında sabit fiyat uygulaması yapan İDO, özelleştirme sonrası başlattığı esnek bilet politikasıyla daha önce 22 liradan satılan sabit bilet fiyatı 40 lirayı aşabiliyor. Koltuk seçmede de uygulanan estra ücret yolcuları şaşırtmıştı.
TAYAN DA REKABET KURUMU'NA ŞİKAYET ETTİ : Öte yandan CHP Bursa Milletvekili Turhan Tayan da sıkıntılarla ilgili Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'a soru önergesi verip, ‘Hakim durumu kötüye kullandığı" gerekçesiyle İDO'yu Rekabet Kurumu'na şikayet etti.
İDO'nun bu tekel gücünü kötüye kullanarak 4054 sayılı Rekabetin Korunması hakkındaki kanunun 6.maddesinde öngörülen "Hakim durumun kötüye kullanılması" suçunu işlediğini belirten Tayan, Bugün fiyat tarifesi sık sık değişmekte, her gün yeni bir uygulama ile hakim durumu kötüye kullanmaktadır" dedi. Rekabet Kurumu'na yaptığı başvuruda İDO'nun gişe ve internet üzerinden alınan bilet uygulamasının kasıtlı olarak yavaşlatıldığını ve vatandaşların daha pahalı olan ekspres bilete yönlendirildiğine değinen Tayan, hizmet bedeli adı altında alınan ekstra ücretlerin yolcuların sert tepkisine neden olduğunu söyledi
 
19. "PKK silahları Erbil pazarında mı satsın?"BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Dağlıca'da 8 askerin şehit edilmesini değerlendirirken, "Her seferinde PKK'ya silah bırakma çağrısı yapılıyor. Tamam silahları bıraksın, nasıl, kime bıraksın, neye bıraksın. Erbil pazarında satsın mı, Kandil'de mi bıraksın, kime teslim etsin. Teslim ettikten sonra nereye gelsin? Habur'a gelip, 'Türküm doğruyum, çalışkanım, ne mutlu Türküm' diyerek devletin şefkatli kollarına mı sığınsın, ne yapsın?" dedi :
 
20.06.2012
Diyarbakır'da Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) Şanlıurfa E Tipi Cezaevi'nde 13 tutuklunun yaşamını yitirmesi ile ilgili düzenlenen basın toplantısına katılan BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Dağlıca'da 8 askerin şehit olması ile ilgili açıklamalarda bulundu. Dağlıca'da 8 askerin şehit edilmesi olayını ve son günlerde tartışılan silah bırakma tartışmalarını değerlendiren Milletvekili Tan, 30 yıldır aynı şeylerin yaşandığını ve aynı şeylerin söylendiğini ifade ederek, "Bu sene kışın, devlet 'operasyon yapmıyorum' diyor ya, Bitlis'te 15 kadın gerilla topluca öldürüldü. Bu olaylar olduğu vakit, kamuoyu tartışıyor, 'silahla olmaz, kan dursun', 3 gün sonra tekrar eskiye dönüyoruz. Biz bu filmi defalarca seyrettik. Hükümet yetkilileri şunu söylüyor 'akan kan yerde kalmayacak, şehitlerimizin intikamı alınacak, terörün başı ezilecek, devletin gücü gösterilecek.' Kardeşim bunu 30 senedir söylüyorsun. Başka bir plak çal" dedi.
 
20. Herkesin tansiyonu bir gün yükselecek :Prof. Dr. Bingür Sönmez ile ropörtajı Pınar Cebeci yaptı :
 
20.06.2012
-Aşırı sıcakların yaşandığı günler geldi çattı. Kalp hastalarının bugünlerde nasıl yaşaması lazım? Nelere dikkat etmeleri gerekiyor?
İdrar söktürücü kullanan bir kapak hastası, kışın kullandığı kadar ilacı yazın kullanırsa çok su kaybeder. Çünkü yazın ter yoluyla da çok su kaybedebilir. Bu yüzden idrar söktürücü ilaç kullananlar mutlaka kardiyoloğuyla görüşerek daha az idrar söktürücü kullanmak zorundadırlar. Koroner kalp hastalığında ise bunun tam tersi bir durum ortaya çıkıyor. Koroner kalp hastalarının kan akışkanlığının çok olması lazım. Dolayısıyla çok su kaybedilirse, kan koyulaşırsa pıhtılaşma riski çok artar. O nedenle koroner kalp hastalarına çok su içmelerini öneriyoruz. Bu oran 2,5 - 3 litre kadar olmalı. Yoksa basit bir düşük tansiyonla hemen koroner darlık olan damarda pıhtılaşma olabilir. Tüm kalp hastaları için geçerli olan ‘güneş yasağı’na uymaları lazım. Güneşin dik geldiği 11 ila 16 arası güneşte olmayacaklar. Yüzmeyi çok tavsiye ediyoruz kalp hastalarına, ama bunu yaparken kıyıya paralel olacaklar. Açıklara doğru yüzmeyecekler. Çünkü en ufak bir yorgunlukta, en basit panik halinde bile ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Onun için kıyıya paralel olduğu sürece istedikleri kadar yüzsünler diyoruz. Güneşlenmek içinse tercih etmeleri gereken saat; sabah 8-11 arası öğleden sonra da 16’dan sonraki saatler geçerli olmalı. Yürüyüş konusuna gelince de, sabah ve akşam saatlerinde gölgede olmak kaydıyla yürüyebilirler. Ama hiçbir zaman kışın yürüdükleri kadar yürümemeliler.
“BEN NASILSA SAĞLIKLIYIM SPOR YAPMAMA GEREK YOK, SONRA DA BEN KALP HASTASIYIM SPOR YAPAMAM Kİ!”
-Kalp hastasının yaptığı sporla sağlıklı birinin yaptığı spor aynı değil tabiiki. Ama son zamanlarda sağlıklı insanların spor yaparken kalp krizi geçirip hayatlarını kaybetme vakaları oldukça fazlalaştı. Kalp için spor mu yoksa spor kalp için de lazım mı? Spor yapmak birçok hastalığı önleyici bir aktivite! Çocukluktan itibaren yapmaya başladığınız spor sayesinde kalbinizi korursunuz ama 40 yaşından sonra başlarsanız neyi koruyacaksınız? Spor çocukluk yaşından başlamalı. Ama ileri yaşlarda spor yapmaya karar verdiyseniz yapmanız gereken iyi bir kardiyologla kontağa geçmek. Mutlaka iyi bir rehabilitasyon uzmanı size bir program yapacak. Hemen ilk gün 45 dakika koşarsanız bu hayal kırıklığı olur. Hemen ilk gün tenis maçı oynamak isterseniz bu doğru değil. İyi bir kardiyologla kontrol, hemen arkasından iyi programlanmış k 6 ay ya da 1 yıllık, mümkünse giderek artan spor yapmak doğru olan!
-Spor demişken kalp yogasından da bahsedelim biraz. Siz hastanenizin bünyesinde kalp yogası yaptırıyorsunuz hastalarınıza biliyorum. Peki nedir bu kalp yogası? Hastaya yararı nedir? Kalp yogası aslında bir mucize değil. Yoga 5 bin yıllık bir geçmişi olan bir olay. 5 - 6 yıldır hastanemizde kalp yogası adı altında yeni bir yoga şekli uyguluyoruz. Yoga aslında birtakım akrobatik hareketlerin içerdiği bir filozofik olay…
-Nasıl yapılıyor? Biz ameliyattan 3 - 4 hafta sonra hastalarımızı çağırıyoruz, onlara filtre edilmiş bir yoga uyguluyoruz. Sandalyede otururlarken, boyun, kalça, bel hareketleriyle doğru nefes almalarını öğretiyoruz. Aktivitenin sonunda da 10 - 15 dakikada derin gevşeme yöntemini uyguluyoruz. Ondan sonrada derin meditasyon yaparak ajite olan insanları, A tipi insanları yani hızlı hızlı konuşan, merdivenleri 2’şer 3’er çıkan, kavgacı, adrenali yüksek olan insanları yavaşlatıyoruz. En büyük sorun bu zaten! Stres ve vücutta bulunan fazla adrenalin! Bunu azaltırsanız hedefe ulaşmış oluyorsunuz. Ailelerden geri dönüşler alıyoruz, mesela diyorlar ki; “arabada giderken cam açık olurdu, her gelene küfrederdi, söverdi el kol sallardı. Şimdi camı kapatıyor, güzel güzel gidiyor, kötü sollayan biri olursa ’galiba acil işi var adamın’ diye kendi kendine konuşuyor.” Yoganın en büyük avantajı, toplu bir tedavi olması! İnsanlar o gün birbiriyle konuşuyorlar, sosyalleşiyorlar. Çünkü ameliyattan sonra hastalarda depresifleşme durumu çok yaşanıyor. ‘Ben ameliyat oldum, bu damarlar beni daha ne kadar götürür, kaç yıl yaşarım, tekrar ameliyat olabilir miyim’ gibi depresif düşüncelere kapılıyorlar. Ama bu grupların içine girdiklerinde görüyorlar ki, insanlar hayatlarına devam ediyor, hiçbir eksik yok, her şey yolunda. Hem grup terapilerinden faydalanıyorlar hem de derin meditasyonla hızlı kişilikleri yavaşlatıyoruz. Ayrıca sağlıklı olan herkes kalp yogası yapabilir.
HERKESİN TANSİYONU BİR GÜN YÜKSELECEK : Kalp hastalıkları denince akla gelen önemli konulardan biri de ‘yüksek tansiyon’. Ama tansiyon pek önemsenmiyor gibi..”.Maalesef bu konuda çok duyarsızız! Türk Kardiyoloji Derneği’nin yaptığı bir çalışma var; yoldan geçen insanların tansiyonunu ölçtüler, yüzde 51’in üzerinde insan, hiç tansiyonunu ölçtürmemiş! Hayatı boyunca insanlar tansiyonunu hiç ölçtürmemiş! Hâlbuki 20 yaşından sonra insanların tansiyonlarını ölçtürmeleri lazım. 40 yaşından sonra ise sık sık tansiyonlarını ölçtürmeleri lazım. Herkesin tansiyonu bir gün yükselecek. Hiç kimse normal tansiyonla yaşamını sürdüremez. Çünkü damarların bir elastikiyesi var ve zamanla bu bozuluyor. Onun için, sağlıklıyım ihtiyacım yok demesin insanlar, gelecek yıl belki ondan sonraki yıl ama mutlaka tansiyonları yükselecek. Burada tuz yine çok önemli! Tuzu en aza indirmek lazım. Tansiyon hastalarının tamamen tuzsuz yemeleri lazım! Hiç tuz atmayacaklar, sebzelerden, etten diğer yiyeceklerden gelecek olan tuz onlara yeterli. Bizim Türk toplumu olarak en büyük sıkıntımız ekmekteki tuz oranı! Ekmekteki tuz oranı gerçekten çok yüksek! Bakanlık bu konuda da çalışmalar yapıyor. Ekmekteki tuz oranını düzeltebilirsek çok büyük yol almış olacağız. Çünkü aşırı ekmek tüketen bir toplumuz.”
 
21. 2 polis daha açığa alındı : Valilikten yapılan açıklamada, 19 Haziran gece yarısından sonra ilçede  bir vatandaş ile kontrol denetim görevini yürüten emniyet ekibi görevlileri  arasında çıkan tartışma sonucunda meydana gelen olayla ilgili olarak, 5 emniyet  görevlisinin açığa alındığı ve haklarında soruşturma başlatıldığı hatırlatıldı. Açıklamada, ''Yapılan inceleme neticesinde söz konusu olaya karıştıkları  tespit edilen 2 polis memuru daha açığa alınmış ve soruşturmaya dahil  edilmiştir'' denildi : 
 
21.06.2012
İstanbul Valiliği, Fatih'te bir vatandaşın polislerce darp edilmesi olayına karıştıkları tespit edilen 2 polis memurunun daha açığa alındığını bildirdi.
Suç duyurusunda bulundu : Fatih'te önceki gece polisler tarafından darp edildiği öne sürülen Ahmet Koca, emniyet güçleri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na avukatı Efkan Bolaç ile gelen Ahmet Koca, suç duyurusu dilekçesini savcılığa verdi.
Koca, burada basın mensuplarının sorularına ise, konuşmak istemediği gerekçesiyle cevap vermedi.
Samsun'da askeri görevini yaptığı ve olay gecesi bir yakının düğünü için İstanbul'da olduğu öğrenilen Koca'nın avukatı Bolaç ise şunları söyledi:
''Düğün dönüşü, arabada bulunan hamile akrabasının rahatsızlanması üzerine yolunu değiştirerek, hastaneye yönelmiş. Bu sırada bir polis ekip otomobili, karşı yönden gelmiş. Ters yola girmelerine rağmen ve müvekkilimin arabada hamile birinin olduğunu söylediği halde, bulunduğu yolda geri gitmesi istenmiş. Durumu izah etmesine rağmen polisler kendisini arabadan indirerek karakola götüreceğini söylemişlerdir.
Polislerin kendisini götüreceğini söylemesi üzerine ağabeyini cep telefonundan aramış, bu sırada olay yerine 4-5 ekip otosu daha gelmiş, kendisine saldırdıkları ve darp ettikleri olay gelişmiştir.''
Savcılığa verilen suç duyurusu dilekçesinde, Ahmet Koca'ya aşırı güç kullandığı öne sürülen polis memurları hakkında, ''işkence sebebiyle yaralama'' ve ''insanlıkla bağdaşmayan muamele'' suçlarından soruşturma başlatılarak dava açılması istendi.
 
22. Kandil'e girmek 3 şarta bağlı :
 
21.06.2012
ŞARTLAR
1-    Devlet kararı olmalı
2-    ABD ikna edilmeli 
3-     Muhtemel ağır kayıplara karşı kamuoyu hazırlıklı olmalı 
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve arkadaşlarını kabulde önemli açıklamalar yaptı. Uludere olayında ölenler arasında ‘silahlı teröristler’ bulunduğunu savunan Özel’in, “Biz ulaştığımızda silahlar toplanmıştı. Bu gerçekler yakında ortaya çıkar” dediği öğrenildi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), PKK’nın üssü olan Kandil’i yok edebilecek güce sahip olduğunu anlatan Özel, Kandil’e vurabilmenin 3 şarta bağlı olduğunu anlattı. Özel bunları, ‘devlet kararı olması, ABD’nin ikna edilmesi ve muhtemel ağır kayıplara karşı kamuoyunun hazırlıklı olması’ olarak aktardı. 
Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmasına soğuk yaklaşan Necdet Özel, gerekçe olarak 27 Mayıs darbesini gösterdi. Necdet Özel, terörle mücadele eden askerlere de tıpkı MİT Müsteşarı’na tanınan yasal koruma kalkanı gerektiğini savundu. Destici ve arkadaşları Dağlıca saldırısından bir gün önce Genelkurmay Karargahı’nda Orgeneral Özel’le görüştü. BBP eski lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasıyla ilgili yapılan görüşmede Özel, gündemdeki konulara ilişkin önemli açıklamalar yaptı. BBP kanadının aktardığı bilgilere göre Özel Paşa şunları söyledi: 
Kandile girmenin 3 şartı: Görüşmede BBP lideri Destici, “Kandil’e niye girmiyoruz?” diye sordu. Orgeneral Özel, Silahlı Kuvvetlerin Kandil’i etkisiz hale getirecek güce sahip olduğunu ancak, oraya gidişin belli şartları olduğunu anlattı. Kandil’e saldırının bir devlet kararı gerektirdiğini, ABD’nin buna rıza göstermesinin de şart olduğunu hatırlatan Özel “Ağır kayıplar da olabilir. Kamuoyu da buna hazırlıklı olmalı” diye konuştu. 
Asker de MİT zırhı istiyor: Genelkurmay Başkanı Özel yetkili savcıların ifadeye çağırmasının ardından MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın sorgulanmasını Başbakan iznine bağlayan yasa çıkmıştı. Necdet Özel, terörle mücadele eden askerler için de ‘koruma kalkanı’ mesajını verdi. Özel’in görüşmede, “Terörle mücadele eden askerin elini güçlendirecek hukuki düzenlemeler gerekiyor” dediği öğrenildi 
Genelkurmay MSB’ye bağlanmasın: Göreve geldikten sonra bir dizi demokratik adım atan Necdet Özel, Genelkurmay’ın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmasına soğuk baktı. Aksi taktirde ordunun içine siyasetin gireceğini, kamplaşmalar olacağını öne süren Özel, 27 Mayıs ihtilalini örnek verdi ve ekledi: “Genelkurmay, 1949-1960 arası Milli Savunma Bakanlığı’na bağlıydı. 27 Mayıs’a kadar olan dönem iyi incelenmeli.” 
Benden önce soruşturma açılmamış: Genelkurmay Başkanı Özel, Muhsin Yazıcıoğlu’nun öldüğü kazaya ilişkin de önemli açıklamalar yaptı. Özel, “Bizden 39 belge istendi, hepsine cevap verdik, mahkemelerin bütün taleplerine olumlu baktık” dedikten sonra, kendisinden önce Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopter kazasına ilişkin hiçbir iç soruşturma yapılmadığını ifade etti. 
 
23. Tıbbi zorunluluk olmadan sezaryan yapılamayacak : TBMM - Ak Parti Ankara Milletvekili Cevdet Erdöl'ün başkanlığında toplanan TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nı ele aldı :
 
21.06.2012
SEZARYEN : Gebe veya rahimdeki bebek için tıbbı zorunluluk bulunması halinde doğum, sezaryen ameliyatı ile yaptırılabilecek. Gerekli tedbirlerin alınmasına rağmen, doğumu takiben anne veya bebekte meydana gelebilecek istenmeyen sonuçlardan dolayı hekim sorumlu tutulamayacak. Üniversitelerde ve araştırma uygulama merkezlerinde uzman doktor istihdamı için ek ödemeleri, Sağlık Bakanlığı'ndaki muadillerine yakın hale getirilecek. 
GÖRÜŞMELER : Görüşmeler sırasında konuşan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, sağlıkta şiddeti önlemek için oluşturulan 113 ihbar hattına 35 günde 414 olay bildirildiğini ifade ederek, bunun dörtte birinin fiili, geri kalanın da sözlü saldırı olduğunu bildirdi. 
KÜRTAJ : Kürtajla ilgili düzenleme hafta başında Bakanar Kurulu'na sunulacak.Kamuoyunda en çok tartışma konusu olan zaman sınırlamasında ise mevcut düzenleme korunacak. Böylece kürtaj yasağı 10 haftadan sonra uygulanacak. Ayrıca kürtajı, uzman doktorlar yapabilecek, pratisyen hekimlere yasak olacak. Yapılacak mekanlarla ilgili noktalar da yeniden düzenleniyor. Operasyonlar sadece hastanelerde yapılabilecek. Muayenehaneler ve kliniklere de yasak geliyor. Bu sınırları ve kısıtlamaları dikkate almayanlara ise ceza getiriliyor. Üç bakanlığın ortak hazırladığı ve Bakanlar Kurulu'na pazartesi sunulması beklenen düzenlemeyle ilgili son sözü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan söyleyecek.
CHP'LİLER SALONU TERK ETTİ : Toplantının başında, CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi ile İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Genel Kurul'un sabah saatlerine kadar çalıştığını hatırlatarak, komisyonun erken saatte toplanmasını eleştirdiler. Getirilen tasarı ve teklifi inceleme fırsatı bulamadıklarını ileri süren CHP'li üyeler, durumu protesto etmek için toplantı salonundan ayrıldı. 
Yapılan müzakerelerin ardından tasarı, Ak Parti'li Cevdet Erdöl'ün verdiği kanun teklifi ile birleştirilerek kabul edildi. Kabul edilen tasarıya göre, Sağlık Bakanlığı bünyesinde Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği kurulacak. 
Tabip, diş tabibi ve eczacılardan sözleşmeli personel olarak görev yapanlar, ihtiyaç halinde Bakanlığın ve bağlı kuruluşlarının merkez teşkilatında daire başkanı ve daha üst yönetici kadrolarında süreli olarak görevlendirilebilecek, bu husus sözleşmelerde belirtilecek. Devlet hizmeti yükümlülüğünü yapmakta olan personel, atanmış olduğu sağlık kurumunda sözleşmeli personel olarak çalıştırılabilecek. Ancak il merkezindeki sağlık kurumlarına atanmış olan devlet hizmeti yükümlüleri, birlik merkezinde de sözleşmeli personel olarak çalıştırılabilecek. Bu personelin sözleşmeli olarak geçen süreleri devlet hizmeti yükümlülüğünden sayılacak.(aa)
 
24. 'Tatile çıkın' tavsiyesi kızdırdı : İstanbul trafiğini çileye dönüştüren köprü bakımları sırasında İstanbullular'a tatil önerisinde bulunan Karayolları Genel Müdürü'ne yanıt Bakan Yıldırım'dan geldi :
 
21.06.2012
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde yapılan tadilatın İstanbul trafiğini bir eziyete dönüştürmesinden sonra yaptığı açıklama ile tepkileri üzerine çeken Karayolları Genel Müdürü Cahit Turan'a bir eleştiri de bağlı olduğu bakandan geldi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, karayolları Genel Müdürü Turhan'ın "İstanbullular tatile giderse memnun oluruz" sözlerinin maksadını aşan bir açıklama olduğunu söyledi. 
Yıldırım, Genel Müdürün sözlerinin 'iyi niyetli' olmasına rağmen biraz yanlış yöne çekildiğini belirterek yine de böyle bir tavsiyenin Genel Müdür Turhan'a düşmediğini vurguladı. Herkesin kendi kararını kendisinin vermesi gerektiğini ifade eden bakan, İstanbullulara çalışmaların kısa sürede bitirileceğini dile getirdi.
 
25. Otomatik vites Erdoğan'a takıldı : AK Parti tarafından torba yasanın içine konulan 'otomatik vitesle ehliyet sınavı' düzenlemesinin Başbakan Erdoğan'ın itirazı üzerine düzenlemeden çıkarıldığı öğrenildi :
 
21.06.2012
AK Parti tarafından meclise getirilen torba yasada yer alan 'otomatik vites ile ehliyet sınavı' düzenlemesinin son anda Başbakan Erdoğan'ın engeline takıldığı ortaya çıktı.
Satılan otomobillerin belirli bir kısmının otomatik vitesli olduğu belirtilen yasada, 'ömründe düz vitesli araç kullanmayacak sürücülerin ehliyet sınavına bu tür araçla girmelerinin mantık açısından doğru olmadığı' belirtilmişti.  Habertürk Gazetesi'nin haberine göre, Erdoğan'ın, "Sadece otomatik vites bilmekle olmaz, düz vites de öğrenilmeli" değerlendirmesi üzerine otomatik vitesle ehliyet sınavına imkan sağlayan düzenleme son anda tekliften çıkarıldı.
İLKOKUL MEZUNUNA EHLİYET : Aynı torba yasada ilkokulu bitiren vatandaşların ehliyet almalarına imkan verecek bir madde de yer aldı.
Tasarı yasalaşırsa 2011 yılında ehliyet alma hakkını kaybedenlerden, 1997 yılı öncesi ilkokuldan mezun olanlar ehliyet alabilecek.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 41 inci maddesi (b) bendinde, 05 Temmuz 2011 tarihinde yapılan değişiklik ile ilkokul mezunu vatandaşların A1, A2, B, C, D ve E sınıfı sürücü belgelerini alma hakkı kaldırıldı.
Yine, daha önceden herhangi bir sürücü belgesi (otomobil, traktör, motosiklet, kamyon) olup da bu belgesini farklı sınıf (otobüs, çekici vb) bir sürücü belgesiyle değiştirmek isteyen ilkokul mezunları da aynı yasa ile bu haktan mahrum bırakıldı.
BELGE DE DEĞİŞTİRECEKLER : TBMM'ye AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ve 8 milletvekilinin verdiği torba teklif ile 1997 yılından önce ilkokulu bitirenlere ehliyet alma hakkı ve ehliyetlerini başka sınıf sürücü belgeleri ile değiştirme hakkı tanınacak.
Kanun teklifinin önümüzdeki günlerde komisyonlarda görüşülerek genel kurulun gündemine geleceğini belirten Yılmaz Tunç, teklifin Meclis tatile girmeden önce yasalaşmasını beklediklerini ifade etti.
 
26. 28 Şubat'ta YÖK dalgası : 28 Şubat soruşturmasında 6 dalga. YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz ve 3 üye hakkında gözaltı kararı çıktı : ANKARA Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 28 Şubat soruşturması kapsamında YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz ile 3 eski yönetim kurulu üyesi hakkında gözaltı kararı alındı. Kenan Deniz ve Erdoğan Özmen gözaltına alınırken, Gürüz'ün evine giden polisler Gürüz'e ulaşamadı ve komşularından Gürüz'ün tatilde olduğunu öğrendi.
 
22.06.2012
Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekilliği tarafından yürütülen 28 Şubat soruşturması kapsamında 6. dalga operasyon bugün başladı. Ankara Terörle Mücadele Şube ekipleri, hakkında gözaltı kararı bulunan Kemal Gürüz ile yine adresi Ankara'da görülen YÖK eski Yönetim Kurulu üyesi Sedat Arıtürk'ü adreslerinde bulamazken, Kenan Deniz ve Erdoğan Özmen ise İstanbul'da gözaltına alındı.   
28 Şubat soruşturması kapsamında YÖK eski başkanı Kemal Gürüz ile o dönemde yönetim kurulu üyesi olan Kenan Deniz, Sedat Arıtürk ve Erdoğan Özmen hakkında arama ve gözaltı kararı çıkartıldı. Ankara Terörle Mücadele Şube ekipleri, adresleriAnkara'da görülen eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile yönetim kurulu üyesi Sedat Arıtürk'ü belirlenen adreslerinde bulamadı. Gürüz ve Arıtürk ile ilgili aramalar sürdürülüyor.
Soruşturma kapsamında gözaltı kararı bulunan eski yönetim kurulu üyeleri Kenan Deniz ile Erdoğan Özmen ise İstanbul'daki adreslerinde yapılan aramaların ardından gözaltına alındığı öğrenildi. Deniz ve Özmen'in işlemlerin ardından Ankara'ya gönderileceği belirtildi.
 
27. Polis Akademisi'nde skandal :
 
22.06.2012
Polis Akademisi'nde profesör ve doçentlerden 'başarısız' notu alan 200 öğrencinin, notlar bilgisayara girildikten sonra yapılan 'yönerge değişikliği' ile başarılı sayıldığı iddia edildi.
Polis Akademisi’nde sınavlar tamamlandıktan sonra yapılan “değerlendirme yöntemi değişikliği” ile not ortalaması 100 üzerinden 20 olan öğrencilerin dahi sınıf geçirildiği iddia edildi.
Aralarında dün mezun olan çok sayıda polis adayının da olduğu öğrencinin sınıf geçmesi için öğretim üyelerinin notları bilgisayara girdikten sonra değişiklik yapılması, akademide büyük tepki yarattı.
Vatan gazetesinin haberine göre, aralarında dün mezun olan öğrencilerin de olduğu yaklaşık 150-200 öğrenci, girdikleri sınavlarda başarısız olmalarına ve hocalarının sınav notunu bilgisayar sistemine ilk girdiklerinde ekranda “başarısız” kaydı olmasına rağmen, notlar bilgisayara girildikten sonra yapılan “bağıl değerlendirme yönergesi değişikliği” ile başarılı sayıldı. Sınıfta kalması gerekirken, başarılı sayılarak sınıf geçen öğrenciler arasında, 100 üzerinden notu 18-20 olan öğrenciler bile yer aldı.
Bu durum ortaya çıkınca, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Mesut Bedri Eryılmaz, Akademi Başkanlığı’na bir e-posta mesajı yazarak, tepkisini dile getirdi. Prof. Eryılmaz şöyle dedi:
“İkinci dönem öğrencilerimin tamamının idari bir işlemle sınıfını geçtiğini öğrendim. Sizleri tebrik ederim. Asker ve emniyet müdürü başkanlarımızın başkanlığı döneminde başarılamayan bir işi başardınız ve bizleri öğrencinin gözünde değersizleştirdiniz. Yeni neslin sizin eseriniz olacağınızı konusunda hiç şüpheniz olmasın. Her şeyi vatan için yaptığınızdan kuşkumuz yok. Yeni icraatlarınızı bekliyoruz.”
Akademinin Güvenlik Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Doç. Mehmet Arıcan ise Akademi Başkanlığı’ndan, sınavlar tamamlandıktan sonra yapılan değerlendirme sistemi değişikliğine ilişkin bilgi veren e-postaya çok ağır bir karşılık verdi. Doç. Arıcan, Akademi Başkanlığı’nın yanı sıra çok sayıda öğretim üyesine de gönderdiği 15 Haziran tarihli e-posta mesajında şunları yazdı:
“Bağıl Değerlendirme Yönergesi ile ilgili yazınızı bugün aldım. El İnsaf. 31 Mayıs’ta yürürlüğe giren yönerge bugün mü tebliğ edilir? Bu nasıl bir dalga geçme, hayret ediyorum. Bu vesileyle, bu yönergeyi çıkartanları, vesile olanları, kıyısından köşesinden bu fikre destek verenleri, alet olanları ... şiddetle kınıyor, bu Akademi’ye yaptıkları kötülükten dolayı teessüflerimi bildiriyorum.
Bu konudaki fikirlerimi TCK md 125/3.a nedeniyle (kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret) ve Özcan Hocam müsade etmediği için grupta paylaşamıyorum. Kimse bu konuyu sineye çektiğimi zannetmesin. Görüşlerimi, bu işin ana sorumlusu olarak gördüğüm Sayın Başkan Vekiline ve Sayın Dekana kişisel mesaj olarak ilettim.”
25 yıllık Akademi meslek hayatında böyle “rezalet” görmediğini ifade eden Doç. Mehmet Arıcan, “Kural, maç devam ederken değil, maç bittikten sonra değiştirildi. 18 ortalama ile öğrenci geçti. 19 ve 20 ortalama ile geçen de dolu. İnanmayan baksın” diyerek, 3 öğrencinin sınav notlarını içeren bir tabloyu e-postasına ekledi. Doç. Arıcan, “Tabloya göre B.İ. adli öğrenci vizede 21, bütünlemede 16 aldı ve kalmıştı. Ama sizin geceyarısı müdahalenizle bu öğrenci geçti” dedi.
Olur da bu kadar olmaz. Yapılır da bu kadar yapılmaz. Öğrenciyi dersten geçirip şirin görünmenin başka yolları da vardı. Dediniz de ben geçirmedim mi? Hocaların sizin gözünüzde hiç mi değeri yok? Hocanın meslek onuru saygınlığı yok mu? 3 öğrenciye kıyak çekeceğim diye bu okulun eğitim sistemine dinamit koyma hakkını size kim veriyor? Hadi hepsini bir tarafa bıraktım; aramızdaki 30 yıllık 20 yıllık hukukumuzun da mı bir hatırı yok? Söyleyecek çok söz var ama daha fazla kişileri rencide etmeye gerek yok sanırım. Yaptığınız yanlıştı. Herkes yanlış yapabilir. Benim de yanlış ve hatalarım var kabul ediyorum. (Temel hatalarımdan bir tanesi bu geçme kalma olayını fazla abartmak, bir de yönetime güvenmek oldu) Ama yanlışları ve hataları düzeltmenin yolu bu değildi.
Yazık oldu... Sadece benim emeklerime değil, okulda belli bir displin sağlamaya çalışan genç komiserlere de yazık oldu. En kötüsü de ikiyüzlü davranıldı. Hem ben, hem de okulda görev yapan diğer insanlar kandırıldı. Yüzüme gülüyordunuz, meğer arkamdan iş çeviriyormuşunuz. En çok da bu koydu.
Evet, haftaya mezuniyet töreninde öğrenciler sizi kuvvetlice alkışlayabilir; bu alkışların sahte ve geçiçi alkışlar olduğunu lütfen aklınızdan çıkarmayın. Artık olan oldu. Yeni eğitim ve öğretim döneminde sizin istediğiniz hoca profiline sadık kalmaya çalışacağım, efendim. Bundan bir kuşkunuz olmasın. Ben de baba hoca olmayı çok iyi bilirim. Görürsünüz...
 
28. Başbakan erdoğan Brezilya’da gazetecilerin sorularını yanıtladı :ABD predatör’leri seçim sonu verecek :Erdoğan, terörle mücadelede 2015’teki G-20 Türkiye Zirvesi öncesi çözümün mümkün olup olamayacağı sorusunu “Tarih vermek mümkün değil, ama karşı taraf öyle bir çizgiye gelir ki, çözüm mümkün hale gelir” diye yanıtladı : Erdoğan, son Dağlıca baskınıyla yeniden gündeme gelen ancak ABD’de Kongre engeline takılan Predatör’ler konusunda ise “Kongre’den geçmesi lazım. Bize ‘Seçimden önce mümkün değil’ dediler” bilgisini verdi :
 
22.06.2012
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’in (BM) düzenlediği “Rio 20 Zirvesi” için Brezilya’da bulunan BaşbakanRecep Tayyip ErdoğanTürkiye’deki son gelişmelere ilişkin sorulara yanıt verdi.
Erdoğan, son Dağlıca baskınıyla yeniden gündeme gelen ancak ABD’de Kongre engeline takılan Predatör’ler konusunda ise “Kongre’den geçmesi lazım. Bize ‘Seçimden önce mümkün değil’ dediler” ifadelerini kullandı. Başbakan’a, Rio’daki Copa Cabana Palace’da “PKK’nın kendisinin yoğun gündemli dış gezileri sırasında eylem yaptığı ve eylemin G-20 Zirvesine denk geldiği” anımsatılarak “2015’te Türkiye’nin ev sahipliği G-20 toplantısına kadar çözüm mümkün mü?” diye soruldu. Erdoğan, şu açıklamayı yaptı: 
ÇÖZÜM KARŞI TARAFA BAĞLI : “Tarih vermek mümkün değil, ama karşı taraf öyle bir çizgiye gelir ki, çözüm mümkün hale gelir. Bölücü terör örgütü silah bırakırsa 2015’ten önce de netice almak mümkün olabilir. Nitekim son zamanlarda bazı açıklamalar var. Bazı köşe yazarları ele başıya ‘Hani karakol basmayacaktın’ diye soruyor.
BDP’nin eşbaşkanı, ‘PKK silah bıraksın, Silahlı Kuvvetler de operasyonları durdursun’ diyor. Terör örgütü silahı bıraktığı anda zaten güvenlik güçlerinin de silah kullanması söz konusu olamaz. Ama güvenlik güçlerinin de silah bırakmasını beklememek lazım.
Çünkü onların enstrümanı da silahtır. Üstelik sadece bölücü terör örgütüne karşı değil, asayiş yönünden de gerekli. Üstelik son günlerde malum 8 şehidimiz var, 26 terörist de etkisiz hale getirildi. Doğrusu biz bunların olmasını istemiyoruz. Ama sekiz şehidimiz varken güvenlik güçlerinin eli kolu bağlı durması mümkün değil. Halkımız bir şeyler bekliyor. Genelkurmay Başkanımız ve Kuvvet komutanlarımız bölgeye gidiyor, netice alıyor.
BDP’DE SANKİ TASFİYE VAR : Başbakan Erdoğan, Leyla Zana’nın açıklaması ve Kuzey Irak’tan gelen olumlu mesajların anımsatılması üzerine de “Leyla Zana’nın bizimle görüşmek istediğine dair ifadeleri var. BDP içinde sanki tasfiye hissediyorum. Parlamentodaki gruptaki bazı isimlere dönük. Terör örgütü elebaşısı bazı isimlerin üzerini çiziyor. Daha önce de biliyorsunuz Diyarbakır eski Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Bey (Çelik) ikinci defa aday yapılmadı. Ahmet Türk olayı malum. Halbuki bunlar eskiden ağırlığı olan isimlerdi. Şimdi cazibesi kalmadı” dedi.
Başbakan, “İçeride atılacak adımlar olduğunu gerekirse o adımları atacağınızı söylediniz. Bu ifade yeni bir çözüm persfektifi mi” sorusuna ise “Diyorum ya bizim bunu görmemiz lazım. Yani silah bırakmayı. Bunu görmeden adım atamayız. Bizim sürece ilişkin birçok yaklaşımımız oldu...” yanıtını veriyor.
Başbakan Erdoğan’ın terör ve diğer konularla ilgili sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
SİLAH BIRAKMA ÖN ŞART : Silah bırakma ön şart mı?
“Evet, ön şart. Vatandaş orada tehditle oy kullanıyor, tehditle haraç toplanıyor. İl, ilçe başkanımı kaçırıyor, hatta öldürüyorlar. İftiharla söylüyorum, hiçbiri aileleri dahil geri adım atmıyor.”
Çözüm konusunda uluslararası mutabakat mı oluşuyor? “Açıktır ki, 10 yıl önce uluslararası platformda bölücü terör örgütünün durumu ile bugünkü durumu aynı değil. Bugün çok zayıflamış durumda. Bizim bilgilendirme çalışmalarımız da sonuç verdi. Uluslararası camia bunu gördü. Kuzey Irak’ta alınan mesafe de geçmişle aynı değil.”
Barzani Türk kamuoyunun çok hoşuna giden açıklamalar yapıyor...
“Barzani çok açık net, Kürt bölgesinde etkin. PKK’dan silah bırakmasını istiyor. Neçirvan da aynı şeyleri bize gelip söylüyor. Kuzey Irak’la ilişkileri diri tutmamız hem PKK’yı hem de BDP’yi rahatsız ediyor, ama biz devam edeceğiz, bakanlarımız gidip gelecek. Merkezi yönetim de rahatsız ama biz adımlarımızı Irak Anayasası’na uygun atıyoruz.”
BEKLEYECEĞİZ HATIRLATACAĞIZ  : Ne gibi?
“Merkezi yönetim Kuzeye petrol ürünü vermiyor. Gelip bizden istediler, benzin, mazot, jet yakıtı... Biz de ‘hay hay’ dedik, petrol verecekler, petrol ürünü alacaklar.”     
Seçmeli Kürtçe dersine BDP karşı çıkıyor. Bu konudaki görüşünüz?
“Hangi adımı attıysak hep karşı çıktılar. Yarım saate tahammül yokken tam gün TRT Kürtçe yayını yaptık, ona da karşı çıkıldı.
CHP ile görüşmelerden somut adım ne zaman beklenmeli? “Ben arkadaşlara Kemal Beyin (Kılıçdaroğlu) yanında talimat verdim, kendisi de üç kişi görevlendirdi. İki-üç aylık bir süreden söz etti Akif Hamzaçebi. Bekleyeceğiz, sonra hatırlatacağız, bir şey çıkmazsa ‘bize gelmeleri blöfmüş’ deriz.
ABD Başkanı Obama ile görüşmenizde teröre karşı işbirliği gündeme geldi mi? İşbirliğinde sıkıntı yok, ama silahlı insansız hava aracı istiyoruz. Kongre’den geçmesi lazım. Bize “Seçimden önce mümkün değil” dediler.
FRANSA İLE BEYAZ SAYFA : Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ile görüşmeniz nasıl geçti?
“Çok iyi geçti, olumsuzlukları geride bırakalım dedi. Beyaz sayfa açıyoruz. Ahmet DavutoğluFransa Dışişleri Bakanı ile Suriye’nin dostları toplantısı öncesinde özel bir yemek yiyecek. Hollande’a ‘Ben iki-üç defa Fransa’ya geldim, 20 yıldır Türkiye’ye gelen Fransa Cumhurbaşkanı yok, gelin bu işi siz kırın’ diyerek sözlü davette bulundum. Cumhurbaşkanı da Şikago’da söylemiş, yazılı davette de bulunacak.
Hollande Sarkozy dönemi Türkiye politikalarına katılmadığını söyledi mi size?
“(Gülerek) Yok ama yüz ifadesinden, mimiklerinden belliydi. ‘150 bini vatandaş 550 bin Türk yaşıyor Fransa’da, bu düşündürücü’ dedi. 550 bin çifte vatandaş olsa Ermeniler bu kadar kolay iş yapabilir miydi? Ama benim vatandaşım çifte vatandaşlığa başvurmuyor. Hollande’a sadece Türkler değil diğer müslüman seçmen de oy verdi.
Köprü çalışmaları nedeniyle İstanbul’daki trafik eziyeti hakkında bilgi alıyor musunuz?“İstanbul’da trafik normal zamanda da kötü. Okullar tatil, Ramazan geliyor, İstanbul’dan çıkışlar da oluyor. Güya trafik rahatlayacak diye çalışma başladı. Ama İstanbul’da her gün 400 yeni araç  trafiğe çıkıyor. Çok manidar, bunun önünü nasıl alacağız?
Bu çalışmalar devam mı edecek? “Aynen devam edecek, yoksa yarın başka tehlikeler getirir. Biraz katlanacağız.”
MISIR’DAN ENDİŞELİYİM : Mısır’da seçim sonrasında siyasi kaos yaşanıyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Endişeyle izliyorum. Seçimin galibi Muhammed Nursi. Ama bakıyorum iktidarı ona vermemek için gayret söz konusu. Askeri Konsey apar topar anayasayı değiştirecek planlar yapıyor. Obama ile bunu konuştuk, ‘Sandığa kesinlikle müdahale edilmemesi gerektiğini söyledik’ dedi.
PROJEMİZ ETKİLENMEZ : Anayasa Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresiyle ilgili verdiği 7+5 kararını nasıl karşıladınız?
“Daha önce açıkladığım gibi... Bizim 2023 projelerimizde sıkıntı yaratmaz. Çünkü bunlar kişilere bağlı değil. Üç dönemden sonra arkadaşlarımız think tank’lerde çalışsın istiyoruz. Parti politikalarımız bu düşünce kuruluşlarından yararlanarak devam edecek.
Peki ama yetişmiş insan gücü israfı olmaz mı... Mesela Ali Babacan gibi genç isimlerde...
“Ne biliyorsunuz belki Ali Bey'e dış camiadan iyi bir teklif gelecek.”
 
29. Suriye açıklarında Türk savaş uçağı düştü : TÜRK Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağı, Malatya’dan havalandıktan sonra Akdeniz üzerinde kayboldu. Pilotlarla iletişim kesildi, bölgede arama kurtarma çalışmaları başlatıldı. Arama çalışmaları neticesinde pilotların yerlerinin belirlendiği ve kurtarma ekiplerinin çalışmalarına devam ettiği belirtildi.Uçağın kesin düşüş nedeniyle ilgili açıklama ise yapılmadı :
 
22.06.2012 Metehan DEMİR
Saat 11:58'de gerçekleştiği belirtilen olay Genelkurmay'ın internet sitesinden saat 14:45'te kamuoyuna duyuruldu. Haber o dakikadan itibaren Türkiye gündemine adeta bomba gibi düştü. Olayın gerçekleşmesinin ve Genelkurmay açıklamasının üzerinden saatler geçmesine rağmen uçağın neden düştüğüne dair kesin bir açıklama gelmedi
Genelkurmay Başkanlığı, internet sitesinden TSK'ya ait bir uçakla irtibatın kesildiğini duyurdu. Yapılan açıklamada, "Malatya Erhaç Meydanı’ndan kalkış yapan bir uçağımız ile bugün saat 11.58’de Hatay ili güneybatısında deniz üzerinde radar ve telsiz teması kesilmiştir" denildi.
Radardan kaybolan ve telsiz bağlantısı kurulamayan savaş uçağını aramak için Malatya Erhaç’taki 7’nci Ana Jet Üs Komutanlığı ile Ankara Etimesgut Askeri Havaalanı’ndan kalkan askeri uçaklar bölgeye sevk edildi. Uçakların arama kurtarma çalışmaları sürerken, Adana İncirlik’ten de askeri helikopterler destek için bölgeye gitti. Uçağın kesin düşüş nedeniyle ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı.
‘TERMINATOR’ VE ‘PHANTOM’LAR BULUNUYOR : Malatya’daki 7’nci Ana Jet Üs Komutanlığı’nda, F-4E 2020 ’Terminatör’ uçaklarının görev yaptığı 171’inci Filo ile RF- 4E keşif uçaklarının görev yaptığı 173’üncü Filo konuşlu bulunuyor. ’Phantom’ olarak adlandırılan bu uçaklarda 1 pilot ve 1 silah sistem subayı olmak üzere 2 personel görev yapıyor.
SURİYE KARASULARININ 8 MİL AÇIĞINA DÜŞTÜĞÜ İDDİASI : Bu arada irtibat kesilen savaş uçağının, Suriye karasularının 8 mil açığında uluslararası sulara düştüğü bilgisi geldi. Hatay’ın Samandağ İlçesi’nin güney batısında Akdeniz’e düştüğü belirtilen uçağı arama çalışmaları başlatıldı.
Bölgeye sevk edilen uçak ve helikopterlerle arama ve kurtarma çalışması başlatıldı. Mersin ve İskenderun’dan da 2 firkateyn ve 1 Sahil Güvenlik botu bölgeye hareket etti.
PİLOTLARIN YERİ BELİRLENDİ : Arama kurtarma çalışmaları neticesinde F-4E Phantom tipi uçakla Akdeniz'e düşen pilotların yerinin belirlendiği bilgisine ulaşıldı. Bölgede arama-kurtarma yapan ekiplerden gelen ilk bilgilere göre pilotların bulunduğu yer tespit edildi. F-16'ların eşliğinde bölgeye giden kurtarma ekipleri, pilotların getirilmesi için girişimlerde bulundu. Kaynaklar, pilotların sağlık durumları hakkında kaynaklar net bilgi vermekten kaçındı. Bu arada Suriye, resmi kanallarla uçağın düşüşüyle ilgili olarak üzüntülerini Türk tarafına bildirdi.
 
30. Uçak düştü mü düşürüldü mü? Erdoğan Brezilya dönüşünde uçakta bulunan gazetecilere açıklama yaparak, kaybolan uçaktaki pilotların sağ olduğunu söyledi.  Erdoğan'ın gazetecilere "Suriye bizden özür diledi" şeklinde açıklama yaptığı iddiası ise kafaları karıştırdı.  Lübnan kaynakları uçağın Suriye tarafından düşürüldüğünü iddia etmişti. Ankara'da toplanacak güvenlik zirvesine içişleri, dışişleri, savunma bakanları ve Genelkurmay Başkanı katılacak :
 
22.06.2012
Bu sabah saatlerinde önce radardan kaybolan ve pilotlarıyla irtibat kesilen ardından da Suriye karasularının 8 mil açığına düştüğü tespit edilen Türk savaş uçağı hakkında ilginç iddialar da gündemdeki yerini hemen aldı. Lübnan'da yayın yapan El Mayaden televizyonu, bugün düşen Türk uçağının Suriye tarafından düşürüldüğünü iddia etti. Televizyonun haberinde başka detayverilmedi. Russia Today haber sitesi de yerel kaynaklara dayandırdığı haberde düşen uçağın iki mürettebatının ele geçirildiğini ileri sürdü.  Suriye'nin, Türkiye sınırına, Rusya'dan aldığı hava savunma sistemlerini yerleştirdiği biliniyor
 
 
31. Fenerbahçe'ye Avrupa vizesi çıktı : UEFA aylardır merakla beklenen kararını açıkladı. UEFA , Fenerbahçe 'nin Avrupa Şampiyonlar Ligi 'ne katılabileceğine dair yazıyı  Türkiye Futbol Federasyonu Fenerbahçe'ye gönderdi :  Varşova'da yapılan toplantıda alınan karar ile Fenerbahçe de Şampiyonlar Ligi 'nde mücadele etmeye hak kazandı. Galatasaray 'ın ardından ligi 2. sırada bitiren sarı-lacivertli takım, Şampiyonlar Ligi 'ne 3. ön eleme turundan katılacak :
 
22.06.2012
FENERBAHÇE KULÜBÜ'NDEN AÇIKLAMA : 1- UEFA Kontrol ve Disiplin Komitesi, Disiplin Müfettişi veFenerbahçe SK’nın kendisine ilave dosyalar sunabilmesinin uygunluğuna 2- Katılıma uygunluk konusunda son kararın UEFA disiplin kurulunda olduğu kaydıyla, şu an itibari ile Fenerbahçe SK’nınUEFA Karşılaşmalarına katılabilmesine karar vermiştir.  Fenerbahçe Kulübü Avukatı Emin Özkurt, UEFA 'nın, UEFA 'nın gönderdiği bu yazıyla Fenerbahçe 'nin hukuk mücadelesinde haklı olduğunun kanıtlandığını belirtti. Özkurt, şunları söyledi; " UEFA 'nın aldığı bu karar Türk futbolu için çok iyi bir gelişmedir. Galatasaray ve Trabzonspor'a gönderilen yazı gibi, Türkiye Futbol Federasyonu ve Fenerbahçe 'ye kağıt gönderilmiştir. Bu gelişmeler Türk futbolu için iyi ve güzel bir haber. Bu karar, Fenerbahçe 'nin yürüttüğü hukuk mücadelesinde ve davalarında haklılığını gösterir." 
Özkurt, sözlerini şöyle sürdürdü; "Her dosya birbirinden ayrı ve farklı dosyalardır. Her birinde farklı karar çıkma durumu da vardır. Kararların her kulüp için aynı çıkacağı anlamına gelmez.Beşiktaş ile ilgili de yargı süreci sürüyor. CAS'tan da bu konuyla ilgili iyi bir haber geleceğini umuyoruz. CAS'ın şu an nasıl tavır takınacağı bilinmiyor. Fenerbahçe yargısız infaza tabi tutulmuştu ve Fenerbahçe için yerinde bir karar oldu. Toptan ceza gelecek deniliyordu. Böyle olmadı ve Türk takımlarına toptan ceza gelmedi. Bu tür gelişmeler Türk futbolu için sevindiri haberlerdir." 
 
32. Şenez Erzik: Bu iş bitti : UEFA 1. Asbaşkanı Şenez Erzik: "Türk futbolu ve Türkiye'nin imajı açısından bu karar çok önemliydi"
 
22.06.2012
UEFA 'nın Fenerbahçe 'yi 2012-2013 sezonu içinŞampiyonlar Ligi 'nde mücadele etme hakkı vermesinin ardından UEFA 1. Asbaşkanı Şenes Erzik, alınan bu kararın Türk futbolu ve Türkiye 'nin imajı açısından olumlu olduğunu söyledi.
Erzik konu ile ilgili şunları söyledi; 
"Artık bu konu ile ilgili görüş bildirmeye de gerek kalmıdı. Özellikle son bir aydır konu ile ilgili yoğun bir çalışma halindeydik. Bugün verilen karar ile konuyu sonuçlandırdık. Türk futbolu ve Türkiye 'nin imajı açısından bu karar çok önemliydi. Artık Fenerbahçe 'nin Şampiyonlar Ligi 'nde mücadele etmesi için önünde bir engel kalmadı. Bu iş bitti."(dha) 
 
33. Ankara neden sakin ve soğukkanlı? Malatya Erhaç’tan havalanan Türk savaş uçağının Akdeniz’de Suriye tarafından düşürülmesinin Ankara ile Şam arasında zaten var olan gerginliği biraz daha artıracağı kesin. Ancak olaydan sonra gerek Başbakan’ın Brezilya dönüşü yaptığı değerlendirmeler, gerekse de güvenlik zirvesinin ardından yapılan açıklamayla ilgili, savaş çığırtkanlığı olarak değerlendirebileceğimiz yorumlara göre, Ankara çok daha temkinli ve soğukkanlı bir yaklaşım içinde :
 
 
23.06.2012 UĞUR ERGAN
Ankara’nın tutumunu daha iyi anlayabilmek için filmi başa sarmak gerekiyor. 
Genelkurmay dün saat 14.45’de, herhangi bir kaza –kırım raporu dahi beklemeden, koordinatları vererek yaptığı açıklamayla bölgede “Tuhaf bir gelişmenin” olduğunun sinyalini verdi. Bu bilgi notunun ardından, Başbakan Tayyip ErdoğanAnkara’da açıklama yapana kadar devletin ilgili askeri ve sivil kurumlarının sessiz kalması da tuhaf bir şeylerin olduğunun göstergesi olarak değerlendirilebilinir.
Başbakan’ın Brezilya dönüşü Ankara’da yaptığı açıklamanın uzunca bölümünü Meksika ve Brezilya zirvelerine ayırması, sorular üzerine uçağın o an için düşürüldüğünü söyleyecek bir bilgiye sahip olmadığını belirtmesi, uçağı arama kurtarma çalışmalarına Türk ve Suriye deniz kuvvetlerinin müşterek bir harekatla sürdürdüğünü vurgulaması bu tuhaflığı perçinledi.
2 saat 10 dakika süren güvenlik zirvesinin ardından da uçağın Suriye tarafından düşürüldüğünün teyit edilmesine rağmen, Türkiye’nin nasıl bir tavır ve tutum takınacağının olay tam netleştikten sonra dile getirilmesi de “tuhaf gelişme”nin bir diğer yanını oluşturdu.
Şimdi bu “tuhaf gelişme” ile ne demek istediğimi, şahsi düşüncem olarak açıklayayım: 
Türkiye başından beri uçağın Suriye hava sahasını ihlal etti için düşürüldüğünü biliyordu. Ancak olayı geniş bir zamana yayarak ve uzun bir süre sessiz kalarak durumun iyice alevlenmesini önlemeye çalıştı.
Nitekim Suriye de Türk uçağının Suriye hava sahasının 1 km. kadar içine girdiğini belirten “resmi açıklaması” için Ankara’da güvenlik zirvesi sonrası yapılan açıklamayı beklemeyi tercih etti.
Türkiye Esad rejimine karşı en şiddetli muhalefeti yapmasına rağmen, sorunun askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini CumhurbaşkanıAbdullah Gül’den, en son Bakan’ına kadar seslendiren bir ülke.  Bu nedenle, bu olaydan dolayı iki ülke arasında savaş olarak tanımlanabilecek bir hareketliliği beklemek doğru bir yaklaşım olmaz.
Böyle bir durum sadece Suriye ile değil aynı zamanda Rusya ve Çin’le de savaşa tutuşmak anlamına gelir ki, sanırım bunu sadece Türkiye’de değil, dünyada kimse istemez.
Elbette yanıt arayan sorular da yok değil.
Öncelikle keşif uçağını oraya kimin gönderdiği önemli.  Eğer o bölgeye F 16 gibi silah yüklü bir avcı uçak gitseydi, Suriye tek bir avcı uçağıyla havadan saldırı yapılamayacağından hareket ederek uçağın yanlışlıka hava sahasını ihlal ettiğini düşünebilir, en azından kovalamacayla uçağı kendi hava sahasından çıkarabilirdi.
Ancak keşif uçağı olunca durum değişiyor. Keşif uçağının tek amacı var, o da kendi açınızdan riskli gördüğünüz bölgeleri görüntülemek. O bölgede Rusya’nın üsleri olduğu da dikkate alındığında, hele de uçak Suriye hava sahasını delerek içeri girip alçak uçuş yapmışsa, bir ülkeden buna karşı hiçbir şey yapmamayı beklemek saflıktan öteye gitmez. Hele de, Türkiye ile Suriye arasındaki gerginlik dikkate alındığında kimse Şam’dan böyle bir şey beklemesin.
Ortaya atılan bir diğer iddia da Türk uçağıyla birlikte başka bir uçağın daha olduğu ve bu uçağın bölgeden kaçmayı başardığı yönünde. İkinci bir uçak var mıydı, varsa kime aitti, iddia edildiği gibi İsrail uçağı mıydı?
Türkiye-İsrail ilişkilerinin bozukluğuna bakıp, bu da nereden çıktı demeyin.
Ortadoğu’dan bahsediyoruz. 
Burada olmaz dediğiniz her şey olabilir…  
 
34. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin başkanlarını görüşmeye davet etti :
 
23.06.2012
Başbakan Tayyip Erdoğan, Suriye'nin düşürdüğü Türk jetiyle ilgili olarak CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Lideri Devlet Bahçeli ve BDP lideri Selahattin Demirtaş'a görüşme davetinde bulundu.Pazar günü yapılacak görüşmelerin adresi Başbakanlık Resmi Konutu olacak. Erdoğan, 14.00'te CHP lideri Kılıçdaroğlu ile yapacağı görüşmenin ardından; 16.00'da MHP lideri Bahçeli, 18.00'de ise BDP lideri Demirtaş'la görüşecek. Suriye'nin Türkiye'ye ait keşif uçağını düşürmesinin ardından Ankara'da hareketli saatler yaşanmaya devam ediyor. İlk olarak Dışişleri Bakanlığı'nda askerlerin de katıldığı bir eşgüdüm toplantısı yapıldı. Şimdi de Başbakan Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu resmi konutta bir araya geldi.
Yaklaşık 3 saat süren toplantıya Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, ilgili kurum yetkililerinin yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'ndan iki tümgeneral, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'ndan ise bir tuğamiral katıldı.Toplantıda uçağın pilotlarını bulmak için sürdürülen arama kurtarma çalışmaları ve bundan sonra atılacak adımlar ele alındı. 
Bu toplantının tamamlanmasından kısa bir süre sonra Erdoğan, evinden ayrılarak resmi konuta geçerek, Davutoğlu'yla bir araya geldi. Görüşme bir saat 20 dakika sürdü. Suriye ordusu, dün Türk Hava Kuvvetleri'ne ait RF-4E tipi bir keşif uçağını Akdeniz üzerinde vurarak düşürdü. Erdoğan başkanlığında dün toplanan ilk güvenlik zirvesinden "atılması gereken adımların kararlılıkla atılması" kararı çıktı. 
Suriye de uçağı düşürdüğünü kabul etti ancak vurduktan sonra uçağın Türkiye'ye ait olduğunun fark edildiğini öne sürdü. Suriye, uçağın kendi hava sahasında olduğunu iddia ederken, Türkiye'nin bu konudaki araştırması sürüyor.
ARAMA BEŞ HELİKOPTER VE GEMİYLE : Düşürülen uçağın iki pilotunun bulunması için Suriye ve Türkiye, Akdeniz'de ortak arama yapıyor. Dışişleri Bakanlığı, pilotların henüz bulunamadığını açıkladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün yaptığı açıklamada, "Uçağı bulmak için arama çalışmaları sürüyor. Savaş uçaklarının sürati nedeniyle sınır ihlalleri zaman zaman olmaktadır. Bu bir kötü niyet değildir" dedi.
Olayın Türkiye sınırları içinde olup olmadığının soruşturulduğunu belirten Gül, konuya ilişkin olarak Suriye ile telefon temaslarının yapılmakta olduğunu da sözlerine ekledi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da arama çalışmalarının beş helikopter ve gemilerle devam ettiğini belirterek, Suriye'nin de çalışmalara yardımcı olduğunu söyledi. (DHA/Hürriyet)
 
35. Türk Hava Kuvvetleri'ne ait RF-4E tipi keşif uçağının düşürüldüğü ve uçağın Lazkiye civarına düştüğü kesinleşti : Kimlikleri tespit edilen pilotları arama çalışmaları son sürat devam ederken uçağın nasıl düştüğü konusundaki sorulara hala net bir yanıt bulunamadı. İddialardan biri de Rus üssünden ateş açıldığı :
 
23.06.2012
Keşif uçağının Suriye’nin Lazkiye kentinin 8 mil açıkta düştüğü belirtilirken, nasıl düşürüldüğüne ilişkin bilgiler kesinleşmedi. Uçağın hava sahasını ihlal ettiği iddiasıyla Suriye Hava Savunma Sistemi tarafından uçaksavar ateşi ile düşürüldüğü söylenirken, ateşin Lazkiye yakınlarında bulunan Rusya’ya ait Tartus Üssü’nden açıldığı da konuşuluyor.
 
36. Katıldığı TV programında açıklama yapan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu: Uçağımızın görev tanımı ulusal radar sistemimizin testiydi. Bu uçuş tamamen test amaçlı bir eğitim uçuşudur :
 
24.06.2012
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, TRT’de katıldığı canlı yayında, Türk askeri uçağının düşürülmesiyle ilgili olarak, "Uçağımız uluslararası hava sahasında vurulmuştur" diyerek, uçağın Suriye’nin hava sahasının 13 mil dışında düşürüldüğünü kaydetti.
Bakan Davutoğlu, "Düşürülen uçak silahsız, tek başına uçan, kimliğini gizlememiş açık bir uçaktır. Görev tanımı da Türkiye’nin kendi ulusal radar kapasitesini test etmek üzere eğitim ve testtir. Herhangi bir şekilde Suriye’ye dönük bir misyonu yoktur" diye konuştu.
Gerekli gördükleri zamanlama ve yöntemle adımların atılacağını belirten Davutoğlu, kimsenin Türkiye’nin kararlılığından şüphe etmemesi gerektiğini söyledi.
Davutoğlu, Türk jetinin uluslararası hava sahasında vurulduğunu ancak Suriye hava sahasına düştüğünü bildirdi.
Davutoğlu uçağa herhangi bir uyarı gönderilmediğini de belirtirken, "Uçağımız kendi radarımızın uyarısı üzerine yapılan kısa ihlalden sonra tekrar Türk hava sahasına dönmüştür" dedi
 Davutoğlu'nun açıklamasından satır başları :
·         Türk uçağı olduğu biliniyordu. Kimliği açıktı
·         Uçağımız uluslararası hava sahasında vuruldu
·         Uçak kontrolü kaybetti ve Suriye karasularına düştü
·         Uçağımıza bir uyarı sözkonusu değil
·         Uçak hava sahası ihlalinden 15 dakika sonra vuruldu
·         Rusya soğukkanlı tutumumuzu takdir etti
·         Kaybolan pilotlarımızın ailelerine sabır ve metanet diliyoruz
·         Arama kurtarma faaliyetlerimiz sürüyor
·         Fevri adım atmayız
 
37. Suriye ordusu tarafından Akdeniz’de vurularak düşürülen Türk Hava Kuvvetleri’ne ait RF-4E tipi ’Phantom’ keşif uçağı ile ilgili olarak Suriye Dışişleri Sözcüsü Cihat Makdissi, A Haber Televizyonunda açıklamalarda bulundu. Makdissi, Türk uçağını savunma amaçlı düşürdüklerini ve Ankara ile gerginlik istemediklerini belirtti. Olayın Suriye hava sahasında gerçekleştiği belirten Makdissi, yaşananların kesinlikle bir saldırı olmadığını, sadece kaza olduğunu da söyledi.
 
24.06.2012
 
Makdissi, “Savunma Bakanlığı’nın resmi açıklamasına göre tanınamayan uçan cisim hava sahasına girdi. Bunun sonucunda maalesef indirildi, ancak daha sonra bir Türk uçağı olduğu anlaşıldı. Şu an için önemli olan şu ki Türk ve Suriyeli deniz yetkilileri pilotları bulmak için birlikte çalışıyor. Umarım pilotları en kısa zamanda buluruz ve bu olayın üstesinden geliriz. Şuna dikkat edilmeli, Türkiye’ye karşı herhangi bir düşmanlık yoktu, sadece egemenliğimiz için savunmada bulunuldu. Dolayısıyla, kamuoyunuza belirtmek isterim ki bu olay hiçbir şekilde bir saldırı değildi” diye konuştu. 
 
38. Kritik sorular ve yanıtları :
 
24.06.2012 Metehan DEMİR/ANKARA
BM’ye taşınacak : İlk etapta, radarda saldırıya uğradığı noktada Türk uçağının gerçekten Suriye mi yoksa Türk hava sahasında mı olduğunun netleşmesinin ardından Ankara çok konuşmayıp sessizce hareket edecek. Sert bir açıklama da taslak olarak hazır. Ama ilk olarak, konuyu hemen Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne (P5) taşıyacak. Ayrıca, bire bir temaslarla da Suriye’nin uluslararası hukuku ve havacılık kurallarını nasıl ihlal ettiği anlatılacak. Suriye’nin açıklamaları izlenecek. Takvime dayalı bir izahat, tazminat ve özür talebi de eş zamanlı olarak gündeme gelecek.
Ulusal onur vurgusu : Başbakan, Dışişleri Bakanının bugün ve yarın ABD başta bir dizi telefon görüşmesi planlandı. Ankara’da itinalı bir sağduyu izleniyor, askeri misilleme anlamında çılgın adımlar atılmayacak. Ancak, önümüzdeki dönemde bu kadar hassas bir olayda “ulusal onurun” incitilmemesi için gereken ne ise onun yapılacağı belirtiliyor. RF-4E tipi iki kişilik keşif ve gözetleme uçağının düşürülmesine giden süreç ve sonrasında halen yanıt bekleyen soruların yanıtları ve kritik noktalar ise şöyle:
Kazaysa neden füze atıldı? Toplantılarda oluşan ilk hava uçağın o anda Suriye değil uluslararası hava sahasında olduğu. Suriyelilerin dağıttığı haritada Türk uçağı, Suriye denizinden kara bölgesine giriyor çıkıyor. Bu hem yakıt, hem olayın oluşu açısından mümkün değil. Yine de Suriye hava sahası ihlali olsa da sonuç bu olmamalıydı. Ayrıca o resimde uçak, Suriyeden artık çıkarken görülüyor. Olay kaza ise uçağa bu füze hala niye atılıyor?
Yalnız, korkusuz, silahsız : Uçak iddia edilenin aksine kesinlikte tek, silahsız. Zaten keşif uçakları silah taşımaz ve 173 filonun sloganı da “yalnız korkusuz silahsız”dır. O gün belirtilen saatte teğmenin alçak irtifa eğitimi için yalnız kalktığı gibi sadece de alçaktan uçuş ve eğitim amaçlandı. Eğer gizli bir keşif görevi olsaydı her zaman olduğu gibi iki silahlı F-16 uçağı ona görevini güvenli yapsın diye eşlik ederdi. Zaten, saldırıya uğradığında da bu uçaklar hemen yukarıdan karşı müdahalede bulunurdu. 
Bu paralelde, Diyarbakır’daki pistin kapalı olması nedeni ile İncirlik ve Malatya’da bulunan 181. ve 182. F-16 Lantırn filolalarına olayın olmasının ardından ilk etapta düşürülmeye dair bir durum görülmediğinden de önceki gün boyunca alarm verilmedi. 
Halen Suriye’nin yaptığı, “İhlal etti, düşürdük” açıklaması haricinde elde net bir bilgi yok. Samandağ zirvesindeki bölgeyi gören İskenderun Radarı burada kilit önemde. Ancak ilk alınan bilgi, Türk uçağının, Suriye sahasını ihlal etmediği yönünde. Normalde, zaten bu radarlar savaş uçaklarını skoptan izleyip komşu sınıra 5 mil yaklaştığında hemen uyarıyor. O gün bu uyarı da yok zaten. Hava Kuvvetlerindeki bazı güvenilir kaynakların önceki gün ilk değerlendirmesinde pilotların sağ olabileceği, çünkü üzerlerindeki sinyallerin olabileceği belirtiliyordu. Ancak, bunun böyle olmadığı anlaşıldı. Kaçırılma ihtimali de zayıf. Pilotların akibeti de bundan sonraki adımlar için belirleyici olacak. Bir ilginç noktada uçakla irtibat kesildiği anlaşıldığından itibaren ilk değerlendirme, uçağın deniz üzerinde arızaya girdiği ve denize vurduğu yönündeydi. Düşürülme bilgisi akşam Ankara’dan yapılınca bazı filolalar dahil birçok birim olayın düşme olmadığı bilgisine sahip olabildi. 
Suriye uluslararası havacılık kurallarına göre, eğer Türk uçağı ihlalde bulunsa bilgi öncelikle telsizle sonra da savaş uçaklarıyla önleme yoluyla uyarmak zorundaydı. Bunu da tüm dünyada olduğu gibi VHF 243 ve UHF 121.5 telsiz kanalından ‘Unknown aircraft you are flying over Syrian territory-Bilinmiyen uçak şu an Suriye hava sahası üzerinde uçuyorsun’ diye yapacaktı. Bu uyarı bölgedeki tüm radar merkezleri ve uçaklardan ortak frekanstan da duyulurdu. Bu yapılsaydı, Türkiye tarafı da duyardı. Bu uyarıya dair bir kayıt görülmüyor. Ayrıca, bu da yetmezse Suriye uçaklarını gönderebilir ve uçağımızı sahası dışına çıkarabilirdi. İlk açıklamada bir kilometre içeri girdi demişlerdi. 
Uçağın hızını alamayıp içeri girmesi de, iki saniyede bir kilometre giden bir uçağın teknolojik önleme donanımı düşünüldüğünde mümkün olmaz. Bir de Suriye’nin Türk uçağı olduğunu sonradan anladığı açıklaması da dost düşman tanıma sistemi ile hangi uçağın kime ait olduğunu anlatan radarlar nedeni ile samimi değil. 
Bir iddia da Suriye’nin deniz üzerindeki bir gemisinden ateş edebileceği. 
Suriye, uçağımıza uçaksavar ile ateş edemez. Çünkü maksimum menzili 1.5 mil olan bu silah yetersiz kalır. Peki, SA-6 tipi ya da benzeri Rus yapımı füze attıysa? Bu mümkün. Ama yine de uçakta pilotu kendisine füze kilitlendiğine yönelik uyaran bir sistem neden harekete geçmedi? Bu nedenle Rusya'nın da vurmuş olma ihtimali sıfır...
 
39. Göçük oldu herkes sustu : Ankara’da önceki gün İnönü Bulvarı Hava Kuvvetleri Komutanlığı önünde meydana gelen göçüğün ardından kaybolan Kadir Sevim’in (35) cesedi saatler sonra 1 kilometre ötedeki Milli Eğitim Bakanlığı yakınındaki metro çalışma alanında bulundu :
 
24.06.2012
Göçüğün meydana geliş sebebiyle ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmazken, olay yerinde çalışma yürüten ekipler zemin ile metro tüneli arasında 11 metrelik alan bulunduğunu belirtti.
Zemin yumuşadı : Yetkililer, göçüğün metro tüneli ile üst zemin arasında, su, atıksu ve enerji hatlarının geçtiği 11 metrelik bölgede zeminin yumuşaması nedeniyle yaşandığını düşünüyor. Sevim’in de kanalizasyon sızıntısı sonucu meydana gelen akıntıya kapılarak, Milli Eğitim Bakanlığı önüne kadar sürüklendiği tahmin ediliyor.
Çankaya susuz kaldı : Göçüğün ardından Çankaya bölgesi, 24 saatten fazla susuz kaldı. Kesintiyle ilgili bilgi veren ASKİ Genel Müdürü İrfan Kaya, “Arıza yok, tedbir amaçlı suyu kestik. Göçük olayının meydana geldiği yerin hemen altından, bizim o bölgeyi besleyen ana hattımız geçiyor. Kayma sonucu ana su arterini desteklemek amacıyla suyu kestik. Toplam 50 kamyon dolgu malzemesi getirerek, hatta destek yaptık” dedi.
Krediyle ev almıştı : KADİR Sevim’in babası Hakkı Sevim, 6 yıl önce Ordu’dan Ankara’ya göç ettiğini, geçimini inşaatlarda çalışarak sağladığını belirterek, “Kadir 3 kardeşin en büyüğüydü. Kendisinin de ilköğretim çağında, biri 8 diğeri de 12 yaşında çocuğu var” diye konuştu. Dayısı Cevat Tarhan da Kadir Sevim’in bir süre önce borçla yeni bir ev satın aldığını söyledi.
 
40. Bir Değerlendirme : Suriye Nasıl Bu Kadar Rahat Vurabildi?
 
24.06.2012 – Utku Çakırözer
Silahsız, keşif amaçlı uçan hava kuvvetlerine ait uçağın Suriye hava savunma sistemleri tarafından vurularak düşürülmesi, üzerinde düşünülmesi gereken bir olaydır. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de haklı bir biçimde söylediği gibi“Ege’de Karadeniz’de başka yerlerde bunlar rutin şeyler. Kötü niyet içermeyen, uçakların süratinden dolayı elde olmadan olan şeylerdir.”
O halde Suriye ordusu en son atması gereken öldürücü adımı neden en başta atabilme cesaretini göstermiştir? Sorunun yanıtı basit ama bir o kadar da kaygı vericidir.
Çünkü Türkiye’nin muhatapları nezdindeki caydırıcılığı kalmamıştır.
Geleneksel Türk dış politikasının en önemli unsurlarından biri on yıllar boyu‘askeri caydırıcılık’ oldu. Yani muhataplarınız sadece gücünüz ve yapabileceklerinizden çekindikleri için sizin ulusal çıkarlarınıza aykırı adımları atmayı göze alamaz.
ABD’nin, Rusya’nın, Çin’in büyük güç olmalarının ardında da ekonomik güçlerinden daha fazla bu caydırıcılık konsepti yatar. Türkiye’nin askeri caydırıcılığının saydığımız bu ülkelerden temel farkı ise yayılmacı, sömürgeci bir amacının olmayıp, sadece ulusal çıkarların korunması hedefi ile sınırlanmış olmasıdır.
Askeri caydırıcılığımızın en bilinen örneği Kıbrıs harekâtıdır. Rumlar ve Yunanistan, 1960’larda izledikleri ENOSİS politikaları Türkiye’nin 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında bıçak gibi kesmek zorunda kalmıştır. O günden sonra da o senaryolar bir daha gündeme dahi getirilememiştir.
Yakın tarihten bir diğer canlı örnek ise Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılış sürecidir. Dönemin kara kuvvetleri komutanının Suriye sınırından yaptığı açıklamayla Şam yönetimi üzerinde çok büyük bir askeri korku yaratılmıştır. Bu caydırıcılık sayesindedir ki tek kurşun dahi atmaya gerek kalmadan Öcalan’ın, Suriye’den çıkarılması sağlanmıştır.
Suriye’nin uçağımızı nasıl vurduğunu anlamaya çalışırken askeri caydırıcılık ve itibar kaybı konusunda AKP iktidarı döneminde yaşanan bazı olayları hatırlatmakta yarar var:
2003’te Süleymaniye baskını yaşandı. Amerikan birlikleri ve peşmergeler Türk askerini kafasına çuval geçirererek götürdü. Ülkemizi yönetenler Amerikalı muhataplarına günlerce ulaşamadı. Sonrasında da özür yerine üzüntü beyanı ile yetinmek durumunda kaldı.
2010’da bu kez Akdeniz’in uluslararası sularında Mavi Marmara gemisine İsrail ordusu baskın düzenleyerek 9 vatandaşımızı öldürdü. Bölgenin en büyük hava gücü ve donanmasına sahip ordumuz parmağını dahi oynatamadı. Henüz resmi özür dilettirilemedi.
Güney Kıbrıs Rum Kesimi, Türkiye’nin uluslararası sözleşmelere aykırılık uyarılarına rağmen ada açıklarında petrol ve doğalgaz aramalarına başladı. Bölgeye tek bir firkateyn dahi gönderilemedi.
Eskiden sadece Ege’de hava sahası ihlali yapan Yunanistan savaş uçakları artık Akdeniz’deki kasabalarımızın üzerinden uçar hale geldi.
Son 10 yıl içinde Kuzey Irak kaynaklı, kimisi aynı karakollara, onlarca PKK saldırısı yaşanmasına rağmen etkili sınır ötesi harekâtlar, nokta operasyonları yapılamadı. Hatta Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel böyle bir harekât için ABD’nin rızasının şart olduğunu dahi açıkladı.
Karar verici makamdaki Suriyeli askeri yetkili siz olsanız, son 10 yılda bu yaşananlar ışığında “Ben bu Türk uçağına ateş açarsam başıma kötü şeyler gelmesi kaçınılmaz” der miydiniz?
Dış politikada itibar kaybı ya da caydırıcılığı yitirmek denen hadise işte budur.
YUMURTA KAPIYA GELİNCE : Akşam saatlerinde gelen haber hükümeti bu kez ilk defa karşı karşıya oldukları bir sorunu muhalefet ile paylaşma noktasına getirdi. Yukarıda saydığımız Türkiye’nin caydırıcılığını yitirmesine neden olan gelişmelerde muhalefeti bilgilendirme ve görüşünü alma ihtiyacı hissetmeyen Başbakan bugün CHP, MHP ve BDP liderleriyle bir araya gelecek. Başbakan’ın deyim yerindeyse ‘Yumurta kapıya gelince’ başvurduğu bu yöntem konusunda muhalefet liderlerinin çok dikkatli olmasında fayda var. Türkiye üzerinde uçak düşürülme vakasından çok önce başlayan ‘Suriye’ye müdahale’ baskısı olduğunu akıllarının ucunda tutarak bu görüşmeye girmeleri gerekir.
 
41. Türkiye Suriye'ye nota verdi :
 
24.06.2012
Türkiye, düşürülen uçakla ilgili Suriye'ye diplomatik nota verdi.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye, Türkiye, düşürülen askeri uçağa ilişkin Suriye'ye diplomatik nota verdi.
Ülke temsilcileri bilgilendirildi : Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Halit Çevik, Arap ülkeleri ile NATO ve AB temsilcilerine askeri uçağın düşürülmesine ilişkin bilgi verdi. Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan toplantıya bazı Arap ülkelerinin büyükelçileri ile NATO ve AB temsilcileri katıldı. Toplantıda Çevik, olaya ilişkin bilgi verdi. Görüşmede, pilotları arama kurtarma faaliyetleri ve olaya ilişkin atılacak adımlar da ele alındı. AA
 
42. Uçağın yeri tespit edildi :
 
24.06.2012
Düşen askeri uçağın koordinatlarının tespit edildiği, ancak henüz enkaza ulaşılamadığı kaydedildi.
Diplomatik kaynaklar, Suriye tarafından düşürülen askeri uçağın, 1300 metre derinlikte olduğunu ve enkazın bulunduğu yerin koordinatlarının tespit edildiğini bildirdi. Pilotları arama kurtarma faaliyetlerinin sürdüğü, ancak henüz pilotlara ya da uçağın enkazına ulaşılamadığı kaydedildi.
 
43.         Tarihi zirve sonrası Kılıçdaroğlu’ndan ilk açıklama :
 
24.06.2012
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Uçağımızın kasten düşürüldüğü anlaşılmaktadır. Uçak vurulmadan önce Suriye tarafından hiçbir uyarının yapılmadığı, doğrudan ateş edildiği görülmektedir. Bu saldırının sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümetin Suriye politikasına karşı bir misillemedir" dedi.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la Suriye’nin Türk savaş uçağını düşürmesiyle ilgili yaptığı görüşme sonrası CHP Genel Merkezi’nde basın mensuplarına açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti’ne ait silahsız bir savaş uçağı, Suriye tarafından düşürülmüştür. Uçağımızın kasten düşürüldüğü anlaşılmaktadır. 
Uçak vurulmadan önce Suriye tarafından hiçbir uyarının yapılmadığı, doğrudan ateş edildiği görülmektedir. Düşürülen uçağın Türk uçağı olduğu bilinmediği mazereti de gerçekçi değildir. Bu saldırının sayın Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümetin Suriye politikasına karşı bir misillemedir" dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Başbakan Erdoğan’ ın ’Bıçak kemiğe dayandı, sabrımız tükendi’ türündeki söylemlerinin bir blöften ibaret olduğu algısı bütün dünya kamuoyuna taşınmıştır. Bu olay sineye çekilemez, unutturulamaz. Türkiye bu ve benzeri saldırılarla her canı isteyenin rahatlıkla sınayabileceği bir ülke değildir.Kimse Türkiye’nin gücünü ve caydırıcılığını test etmeye cüret etmemeli. Türk dış politikası işi bu noktalara getirecek bir çizgide olmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti , Uluslararası hukuktan doğan haklarını mutlaka kullanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti büyük devlet vakarına yakışan soğukkanlı tutumu kendisine yönelen saldırılar karşısında vurdumduymaz olmasını gerektirmez. Komşu ve kardeş iki halkı savaşın eşiğine getirenler nasıl bir ateşle oynadığını görmelidirler. Biz CHP olarak Suriye konusu gündeme geldiğinden beri aldığımız tavrın haklı olduğunu görüyoruz. Hükümetin gerekeni yapmasını bekliyoruz. Kamuoyunun Sayın Başbakan ile içeride ne görüştüğümüzü merak ettiğini biliyorum. Düşürülen uçağın teknik özelliklerini Sayın Başbakan ve ilgililer tarafımıza sundular. Bu bilgilendirmeyi anlamlı buluyoruz. Ama kamuoyunun bilgisi dışında herhangi bir bilgi yok."
 
44. ABD'den Suriye açıklaması : ABD Dışişleri Bakanı Clinton, Türk uçağının düşürülmesini "Küstahça ve kabul edilemez" diye tanımladı :
 
24.06.2012
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Türk askeri uçağının Suriye tarafından düşürülmesiyle ilgili "En sert şekilde kınıyoruz. ABD, Esad rejimini sorumlu tutmak konusunda Türkiye ve müttefiklerle birlikte hareket edecek" dedi. 
 Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile telefon görüşmesi yaptıktan sonra yazılı açıklama yayınlayan Hillary Clinton, ''Dualarımız kayıp pilotlarla ve onların aileleriyle'' ifadelerine yer verdi.
Clinton'ın açıklamalarının ardından bir açıklama da Dışişleri Bakanlığı'ndan geldi: "Hükümetimiz pilotlarımız ve uçağımız için uluslararası hukuktan doğan tüm haklarını mahfuz tutmaktadır."
Türkiye tepkisini kayda geçirmek üzere BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyi Başkanı'na eşzamanlı mektup gönderiyor.
 
 
Saygılarımızla,
Av. Muazzez ÇÖRTELEK | Tüm Yazıları
Hits: 14808