Gazetecilerin gözaltına alınarak tutuklanmaları üzerine kamuoyundan gelen tepkiler nedeniyle İstanbul Savcısı Zekeriya Öz tarafından yapılan açıklama tarafımızdan esefle karşılanmıştır.
1) Devam etmekte olan bir yargılamayla ilgili olarak soruşturmaları ve davaları etkileyebilecek açıklamalardan öncelikle soruşturmayı yürüten savcıların kaçınması gerekmektedir. Savcıların bu tür açıklama görev ve yetkisi bulunmamaktadır. Herhangi bir açıklama yapılması gerektiği taktirde ise bunu ancak Cumhuriyet Başsavcısı yapabilir.
2) Savcılar sadece şüphelinin aleyhine değil lehine de delil toplamakla ve bunu önyargısız olarak, CMK m.170/5 gereğince yapmakla sorumludurlar.
3) Yapılan açıklamada toplumu tehdit anlamına gelebilecek ifadelere yer verilmiştir. Özel yetkili savcı, “sınırsız yetkili savcı” anlamına gelmemektedir. Özel yetkili savcı dahi, tutuklamalara gösterilen tepkilere karşı tehdit olarak algılanabilecek açıklamada bulunma yetkisine sahip değildir. Kaldı ki, toplumu kimse tehdit edemez.
4) Açıklamada, “soruşturmanın içeriği ve elde edilen deliller hakkında hiçbir bilgisi bulunmayan, bulunması da esasen mümkün olmayan kişilerin daha operasyonun ilk dakikalarından itibaren soruşturma makamlarını suçlayan ve tehdit eden değerlendirmeler içine girmeleri dikkat çekicidir. Bu görevi yerine getirirken hiçbir makam ve merci tarafımıza emir ve talimat veremez, yönlendirmede bulunamaz” denilmektedir. Oysa daha operasyonlar başlamadan bazı yayın organlarında bu konuda ayrıntılı haberler verilebildiği, soruşturmanın gizliliğine karşın, gizli bilgi ve delillerin açıklandığı, belirtilen “titizlik ve hassasiyet” in nedense bu konuda savcılıkça gösterilmediği, kamuoyu tarafından gözlenmektedir.
5) Koruma tedbirleri konusunda yasada yer alan düzenlemelerle tanınan yetkiler, savcılara verilmiş ve içini istedikleri gibi doldurabilecekleri birer açık çek değildir. Şeklen kanuna uygun olanın, her zaman hukuka uygun olmayabileceğinin altını çizmek isteriz.
6) İstanbul Barosu, Avukatlık Kanununun 76 ve 95/21.maddelerinin kendisine verdiği; hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunma ve koruma, bu kavramlara işlerlik kazandırma görevi kapsamında, kimden ve nereden gelirse gelsin, kime ve nereye yönelirse yönelsin yapılan hak ihlalleri ve hukuka aykırılıklarla ilgili girişimde bulunma hakkına sahiptir. Bu görev yerine getirilirken Baromuzun, her türlü hukuksal olanağı kullanmak ve bu alanda mücadele etmek konusunda kararlı olduğunu ve susmayacağını kamuoyunun bilmesini isteriz. Hukuka aykırılıklarla ilgili tespitlerimizi ve görüşlerimizi yılmadan toplumla paylaşmaya devam edeceğiz. İstanbul Barosu, hukukun üstünlüğünü egemen kılmak ve hak ihlallerini önlemek konusunda kararlılığını sürdürecektir. Bilinmelidir ki usul kurallarının toplumu sindirme ve korkutma amacına yönelik olarak kullanıldığı soruşturmalar, Türk hukuk tarihinde karanlık bir dönem olarak adlandırılacaktır.
Bu tür tehditler, henüz gözaltına alınmamış, bir gece yarısı soyut iddialarla evi aranmamış olanların, farklı düşünenlerin, sindirilip susturulmasına yönelikse, bilinmelidir ki bu hukuksuzluğa karşı İstanbul Barosu susmayacaktır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
İstanbul Barosu