 
                            Haber: MESUT HASAN BENLİ / Arşivi
Kayseri’de yerel bir gazetede çalışan D.H.                       gazete                    patronunun oğlunun tecavüzüne uğradığını öne  sürüp şikâyetçi oldu. Kayseri 3. Ağır                  Ceza                 Mahkemesi “Tecavüz var” diye sanık H.K.A,’ya 10 yıl hapis  cezası  verdi. Yargıtay, kararı bozdu. Yerel mahkeme kararında direndi.  Davaya  son noktayı koyan Yargıtay Ceza Genel Kurulu “Darp yok, sanığın   sırtında mağdurenin tırnak izinin bulunması tecavüz kanıtı olmaz”   diyerek yerel mahkemenin kararını bozdu. Yerel gazetede çalışan D.H.   işinden ayrıldı. Son parasını almak ve vedalaşmak için 26 Eylül 2009 ‘da   tekrar gazeteye gitti. İddiaya göre gazetenin patronunun oğlu H.K.A,   D.H.’ye tecavüz etti.
Apandisit ameliyatı oldu
Olay sonrası kasık ağrıları olan D.H. Kayseri Doğumevi Hastanesi’ne   gitti. Tecavüze uğradığını söylemeden doktorlara muayene oldu. Doktorlar   kasıklardaki ağrının apandisit ağrısı olabileceği gerekçesiyle genç   kızı ameliyata aldı. Ameliyata rağmen, D.H.’nin ağrıları geçmedi. D.H.   başından geçenleri ailesine anlattı.
‘Ruh sağlığı bozulmuş’
Ailenin şikâyeti üzerine Kayseri Cumhuriyet Savcılığı soruşturma   başlattı. D.H.’yi Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim   Dalı’na sevk etti. Fakültenin verdiği raporda, tecavüz kaynaklı bulgular   bulunduğu tespiti yapıldıktan sonra genç kızın ‘ruh sağlığının   bozulduğu’ belirtildi. Rapor üzerine savcılık H.K.A hakkında, ‘nitelikli   cinsel saldırı, mağdurun beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde cinsel   saldırı, kişiyi hürriyetten yoksun kılma’ suçlarında dava açtı. Dava   Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi’de görüldü. Yapılan duruşmalar sırasında   genç kız sanığı gördüğü zaman sinir krizleri geçirdi. Sanık H.K.A.   savunmasında genç kızla birlikte olduktan sonra arabayla evine D.H’yi   bıraktığını ve bunun MOBESE kameralarında tespit edilebileceğini   söyledi. Mahkeme yaptığı araştırma sırasında sanığın belirttiği   saatlerdeki MOBESE kayıtlarının da silindiği tespit edildi. Mahkeme,   H.K.A.’ya cinsel saldırı suçundan önce 10 yıl hapis cezası verdi.   Cezadan indirim yaptı ve 8 yıl hapis cezasına hükmetti. Kişiyi   hürriyetten yoksun kılma suçundan da 2 yıl 5 ay hapis cezası verdi.   Mahkemenin kararını her iki taraf da temyiz etti.
Yargıtay kararı bozdu 
Kararın temyiz incelemesi ise Yargıtay 14. Ceza Dairesi tarafından   yapıldı. Yargıtay, yerel mahkemenin verdiği kararı bozdu. Kararda, genç   kızın, hastaneye giderken olayı gizlediği bu nedenle apandisit  ameliyatı  olduğunu ve daha sonra olayı ailesine anlattığına dikkat  çekilerek  şöyle denildi: “Mağdurede darp cebir izi bulunmaması, yine  D.H.’nin,  sanığın sırtını tırnakları ile çizdiği yönündeki beyanı  kapsamında  sanığın alınan doktor raporunda sırt bölgesinde yere paralel  bel üst  kısmında üç adet cilt scarına benzer iz mevcuttur. Muhtemel bu  iz cilt  hassas olduğu için kaşıntı da dahi oluşabilir ya da kilo  vermeye bağlı  scar görüntüsüdür’ biçiminde tarif edilen bulguların olay  harici  nedenlerle meydana gelmiş olabilir. Eylemin zorla  gerçekleştiğine dair  inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek sanığın  beraatine karar  verilmeliydi” diyerek kararı bozdu. 
Tecavüze uğradı çünkü…
Bozma kararından sonra dava dosyası tekrar yerel mahkemeye gönderildi.   Mahkeme ilk kararında direndi. Kararda, sanıkta bulunan çiziklerin   nedeninin neden kaynaklandığını tam olarak tespit edilmediğine vurgu   yapılarak, “Sanıkla mağdurenin önceden bir flört ilişkilerinin olduğuna   dair bir delil dosyada mevcut değildir. Olağan                       hayat                    koşullarında cinsel ilişkiyi meslek edinen  kadınlar  haricinde bir bayanın aniden gelişen bir olay nedeniyle bir  erkekle  cinsel ilişkide bulunmayı istemesi mümkün değildir. Olay  nedeniyle  mağdurenin ruh hali bozulmuştur. İradi/gönüllü olarak cinsel  ilişkiye  giren bir bayanın ruh sağlığının bozulma ihtimali tıbben ve  ilmen mümkün  değildir. Bu durum cinsel ilişkinin zorla gerçekleştiğine  bir  karinedir. Mağdurenin kişilik durumu, daha önce bir ilişki  yaşamamış  olduğu sanığın sosyolojik konumu yaş, fiziki, yapısı, sanığın  kaçamaklı  ve hayatın olağan akışına                  uygun                 olmayan savunmaları doktor raporu birlikte  değerlendirildiğinde  cinsel ilişkinin rızai olmadığının kanıtdır. Bir an  için cinsel  ilişkiye rızai olarak başlansa dahi süreç içinde mağdurenin  karşı  koyması ve ilişkinin devamını istememesi halinde dahi cinsel  saldırı  suçu oluşmaktadır” denildi. 
Kurul da inanmadı 
Direnme kararı üzerine dava dosyası Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun   gündemine geldi. Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını bozdu.
Radikal