Gazete 2002'den bu yana üç seçim kazanan ve 2014'te seçimle  cumhurbaşkanı olan Erdoğan'a karşı darbenin başarısız olmasının  kutlanması gereken bir şey olduğunu söylüyor.
Türkiye'nin müttefikleri ve Erdoğan'ın siyasi muhaliflerinin "demokrasi saatini geri çevirmek isteyen ordudaki bir fraksiyonun şiddet dolu girişimi"  karşısında cumhurbaşkanının yanında durduğunu yazan gazete, hem Erdoğan  destekçilerinin hem de muhaliflerinin, darbeye karşı sokaklara  çıktığını ve bunun "kutuplaşmış bir ülkede nadiren görülen bir ulusal birlik ifadesi" olduğunu vurguluyor. BBC Türkçe'nin haberine göre, gazete şöyle devam ediyor;
"Erdoğan'ın  verdiği tepkinin ölçüsü ve derinliği, yeni bir ulusal uzlaşma yaratma  şansını harcıyor ve Türkiye'nin NATO ve AB'deki müttefiklerini  yabancılaştırıyor. Neredeyse 70 bin kişi tutuklandı, görevden alındı ya  da kovuldu. İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi, darbeden Fethullah  Gülen'in takipçilerini sorumlu tutuyor. Gülen'in gizli şebekesinin çok  sayıda öğrencisi de buna katılıyor. Gülenciler Türkiye'de polis, yargı,  istihbarat ve silahlı kuvvetlerde güçlenmek için onyıllar harcadı.  Neo-İslamcı AKP'nın karşıtı laikler Erdoğan'ı bu sızma konusunda uyardı.  Ancak bu şebekeleri orduyu etkisizleştirmek için kullanışlı bir araç  olarak gördü. Ama şimdi Gülencilerin AKP'nin ısrarıyla ordudan atılan  generallerin yerine kendi askeri kadrolarını koydukları çok açık."
"Tüm muhalefeti susturma aşamasına geçti"
Ancak  gazete yine de "tasfiyelerdeki sayıların Erdoğan'ın asi paralel devleti  ortadan kaldırmanın ötesine geçip, tüm muhalefeti susturmak aşamasına  geçtiğini gösterdiğini" yazıyor. Gazete 160'tan fazla generalin  suçlandığını, üç binden fazla yargıç ve hâkimin görevden alındığını ve  bunlara cumhurbaşkanının "ölçüsüz iktidar uygulamaları önündeki tek  kurumsal dizgin" diye tanımladığı Anayasa Mahkemesi'nin de dahil olduğu  kaydediliyor.
Yazıda "Öğretmenlerin, akademisyenlerin, gazetecilerin ve memurların da ağa takıldığı" belirtiliyor.
Gazete  ayrıca "tehditkar İslamcı ve aşırı milliyetçi kalabalıkların AKP  düşmanı olarak gördüklerine saldırdıklarını ve insan hakları  örgütlerinin gözaltındakilere işkence ve tecavüz edildiği yönünde  açıklamalar yaptıklarını" söylüyor.
 
"Putin'e benzeyen başkanlık sistemi"
Bazı  karşıtlarının, Erdoğan'ın demokrasiyi amaca giden bir araç olarak  kullandığını iddia ettiğini yazan gazete 2013'teki kitlesel  gösterilerden bu yana Erdoğan'ın otoriterleştiğini ve parlamenter  sistemi Vladimir Putin'e benzeyen bir başkanlıkla değiştirmeye niyetli  olduğunu belirtiyor. Gazetenin başyazısı şu satırlarla sona eriyor;
"Ankara'nın  müttefiklerinin elinde fazla bir koz yok. AB, Suriyeli mültecileri  tutması için Türkiye'ye bağımlı. ABD ve NATO Suriye ve Irak'ta IŞİD'e  karşı savaş için Türk hava üslerine bağımlı. Bu arada Erdoğan gelecek  hafta Suriye konusundaki soğukluğa son vermek için buluşacak.  Türkiye'nin müttefikleri, işkence gibi hak ihlalleri konusunu  savsaklamadan, Erdoğan'a bu çeşitlilik arz eden ülkede yeni bir siyasi  sözleşme yapma şansını yakalaması çağrısı yapmalı. İstanbul'da Kasım'da  yapılması planlanan NATO Parlamenterler Asamblesini iptal etmeyi  konuşmak için erken. Ancak Erdoğan'ın muhalefeti, milliyetçileri ve  sosyal demokratları içine alarak ancak Kürt yanlısı koalisyonu dışarıda  bırakarak seçici bir şekilde ele alması, bu varoluşsal krizde bile  Türkiye'nin demokratik geleceğinden çok, kısıtlanmayan bir başkanlık  konusundaki hırsına odaklandığını gösteriyor."
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/577955/Financial_Times__Erdogan_tum_muhalefeti_susturma_asamasina_gecti.html
 