DÜŞÜNME, İTAAT ET!

~ 14.07.2023, Av. Abdurrahman Bayramoğlu ~

Sekiz on yaşlarındaki kuzenleri gibi dedesiyle birlikte koyunların peşinden gitmeyi daha çok istediği halde, sabahları erken uyanamadığı için, o gün aralarında birkaç kuzeninin de bulunduğu dört beş yaşlarındaki yayla arkadaşlarıyla birlikte, babaannesi tarafından barakadan dönme camiye elif ba okumaya gönderilmişti.

Cami duvarına yaslı halde duran imamın sopası çocukların her birine ulaşacak denli uzun, ders görülecek odaysa sopadan kaçamayacak denli küçüktü. Birkaç yaşıtıyla birlikte cami imamının rahlesinin karşısında diz üstü oturarak onun direktiflerini beklemeye başladı.

Neredeyse yere değen siyah cübbesinin içinde, diz çökmüş çocuklara olduğundan daha heybetli görünen imam, birkaç tüy öbeğinden oluşan siyah köse sakallı, çocuklardan az boyluca, 50-60 kilo kadar, otuzlu yaşlarında yeni yetme bir köy imamıydı.

Ağır ağır yaklaşıp rahlenin başında bağdaş kurdu, uzun ince sopanın ve de sarıklı fesin sahibi…

Elif ba kitabının üzerinde açılı vaziyette olduğu rahlenin arkasından muktedir bir edayla süzdü bütün çocukları ve söylediklerini peşinden aynen tekrarlamalarını buyurdu.

Bütün çocuklar pür dikkat imamın ağzından çıkacak sesi beklerken, elleri dizlerine dayalı, her an patlayabilecek silah sesiyle birlikte yerlerinden fırlayarak, havadan süzülmekte olan avı gözden kaybetmeden düştüğü yerden alıp sahibine getirmekle görevli köpekler gibi, hafifçe öne arkaya sallanır haldeydiler.

Kısa süre sonra, görüntüsüne uygun sesi duyuldu imamın.

-Eliiif!

Öne doğru sallanarak hep birlikte sesi taklit etti çocuklar.

-Eliiif!

İmam devamla;

-Beee!

Çocuklar sallanmaya devam ederek;

-Beee!

İmam;

-Teee!

Çocuklar;

-Teee!

İmam;

-Seee!

Çocuklar;

-Seee!

İmamın söylediklerini kusursuzca taklit ederek adeta bir ibadet eda etmekteydiler.

Üç yaşından itibaren hem Arapça hem de Latince alfabeyle yazılmış metinleri okuyabildiğinden, bir süre sonra burada yapılan şeyden sıkılmıştı.

Rahle başında bağdaş kurmuş tıfıl imamın apış arasını kaşımak için verdiği bir anlık es sırasında, sıradaki harfi tanıdığından, ritme ve ses tonuna uygun olarak,

-Ciiim!

diye seslenmesi üzerine tüm çocuklar;

-Ciiim!

diyerek tekrarladılar.

O anda ortama yayılan garip hava karşısında bir an odada imamla yalnız başıma olduğunu sandı. Kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Erkenden havlayarak avın ürkmesine neden olmuş gibi, imamın şaşkın ve kızgın bakışları üzerine dönünce hatasını anlamıştı ama tepesine inen sopadan kurtulması mümkün olmamıştı.

İmamın görüntüsünden beklenmeyecek denli hızla ve adeta makinalı tüfek gibi neredeyse aynı anda sopasını tüm çocukların kafasında şaklatması karşısında şaşkın, dikkatsizliği yüzünden tüm arkadaşlarının sopa yemelerine neden olduğu için üzgün ve ödül beklerken cezalandırıldığı için kızgındı. En önemlisi de çok küçük yaşta kendisine okumayı öğreten ve onunla övünen, başta babası olmak üzere tüm ailesine kırgındı.

Onu fena kandırmışlardı. Bu yaptığına onlar ödül verirler ve daha da teşvik ederlerdi. Oysa sopa zoruyla öğrenmişti ki bu aslında cezalandırılacak bir şeydi.

Arkadaşlarıysa şaşkınlıkla olan biteni anlamaya çalışıyordu. Onun yüzünden tepelerine sopa yemelerine karşın, çocuk halleriyle hafiften gülüşmeler ve kıkırdamalarla caminin ağır ciddiyet havasını dağıtmışlardı.

İmamsa çok kızgındı.

Ondan başka okuma bilenin olmasına mı, birinin ondan önce söylemiş olmasına mı, disipline uyulmamasına mı, otoritesinin yerle bir olmasına mı, yoksa hepsine mi kızmıştı bilmiyordu. Ama imam çok kızgındı.

Kabahatinin ne olduğunu çok bekletmeden imam açıkladı.

O söylemeden kimse söyleyemezdi. Onu beklemeleri gerekiyordu. Aksi halde imanları zayıflardı. Şeytana uymamak gerekiyordu.

Doğrusu o an suçunun ne olduğunu tam anlayamamakla birlikte, imamın son sözünde anlaşılmaz bir durum olmadığından, en azından cezasının ne olduğunu gayet iyi anlamıştı.

-Çık git ve camiye bir daha gelme!

diye tektir edilerek, imam tarafından dersten ve camiden kovulmuştu.

Düşünmesi değil, itaat etmesi isteniyordu.


Abdurrahman Bayramoğlu - İstanbul

 

Av. Abdurrahman Bayramoğlu | Tüm Yazıları
Hits: 75604