SİYASETİ YARGISALLAŞTIRMAKTAN VAZGEÇMEDİKÇE YARGIDA REFORM YAPILAMAYACAĞINI NE ZAMAN ANLAYACAĞIZ?

~ 15.05.2024, Av. İ. Güneş GÜRSELER ~

Türkiye, 38 OECD ülkesi arasında yargıya güven sıralamasında 36’ncı sırada yer alıyor, yani sondan ikinciyiz. Halkımızın sadece yüzde 15’i yargının bağımsız olduğunu düşünüyor,  yargıya güvenenlerin oranı ise yüzde 18.  100 yılın sonunda gelinen bu üzücü durumun tek nedeni siyasetin yargı erki içinden elini çıkarmaması yani “siyasetin yargısallaşması”. Yıllardır bu anlayışa eleştirilerimizi yazdık, açıkladık. (*)

Ne yazık ki bu alışkanlıktan vazgeçilmiyor.

Örneğin;

-  “Kavala’ya formül bulundu.” açıklaması yapılıyor. Yargıçlar değiştiriliyor. Cezaevine sokan formülden sonra çıkaran formul mü bulundu derken işler yeniden karışıyor. Sadece bu örnek bile siyaseti elinin yargının ne kadar içinde olduğunu göstermeye yeterli değil mi?

- Mezkur iddianame ilgili mahkeme tarafından kabul edilip yargılama süreci derhal başlatılmalıdır.” deniyor, 16 ayda ancak hazırlanabilen iddianame hemen kabul ediliyor.

- Yargıtay Başkanı ancak 37. tur oylamada seçilebiliyor. Seçim sürecinde siyasetin etkin olmadığını kimse söyleyemiyor.

Bütün bunlar olurken bir yargı reformu paketi daha gündeme getiriliyor. Torba yasaların yarattığı karmaşa yaşanmıyormuş gibi birçok yasada farklı alanlarda değişikliklere hazırlanılıyor.

Siyasetin günlük isteklerini karşılamak için bu kadar çok yeni yasalar yaparak  ve de  sürekli değiştirerek  yargıya güven yüzde 18’e indirildi. Bunun temel nedeni siyasetin yargının içinde olduğunu toplumun kabul etmesi.

Siyaset yargının içinde bu kadar olunca yargı,  “yorum” yapıp içtihat yaratma görevini unuttu, yetenek ve cesaretini de büyük ölçüde yitirdi. Artık her ayrıntı için yasa maddesi aranır oldu. Oysa Medeni Kanunumuzun daha ilk maddesi yargıcın yorum yapma görevini düzenleyerek, ona yasa koyucu işlevini de yüklemiştir.

Türk tipi başkanlık sisteminde yasa yapma sürecinde kamuoyunun, uzmanların, ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşlerine gerek duyulmayarak bürokratlar tarafından hazırlanan metin yani parlamenter sistemdeki adı ile “tasarı”, iktidar milletvekillerine imzalattırılıp kendilerinin hazırladığı bir yasa teklifiymiş gibi TBMM’ne sunulup yasalaştırıldığı için işlevli olamıyor ve her yargı reformu paketi bir sonrakini doğuruyor.

Anlaşılan o ki bu zihniyet ile daha çok reform paketleri hazırlanacak.

Oysa çözüm;  demokrasimizi güçlendirip, parlamenter sistemi sahiplenmek, erkler ayrımını gerçekleştirmek, yargımızı gerçekten bağımsız ve tarafsız konuma getirmek yani  yargıyı  siyasetin  elinden kurtarmakta. 15.5.2024

 

(*) https://www.yeniyaklasimlar.org/?d=9094

Av. İ. Güneş GÜRSELER | Tüm Yazıları
Hits: 99648