Bilimin dine, dinin bilime ihtiyacı yok (1)

~ 23.07.2024, Özdemir İNCE ~

Değerli okur, 1 Ocak 2000 ile 1 Nisan 2022 tarihleri arasında Hürriyet gazetesinde, 22 Nisan 2012 ile 2 Haziran 2014 tarihleri arasında Aydınlık gazetesinde yazdım. Alet çantamı açıyorum başlıklı yazı ile 18 Eylül 2018 günü Cumhuriyet gazetesinde yazmaya başlamışım. 2014 ile 2018 arasında değerli dostum, yol arkadaşım Alev Coşkun, Cumhuriyet Gazetesi Vakıf Yönetim Kurulu’na beni iki kez önerdi. İkisi de reddedildi. 2014 ile 2018 arasında benimsediğim bir gazetede yazı yazmak olanağı bulamadığım için artık kapalı olan kendi internet sitemi (özdemirince.com) kurdum. Burada gazete yazısı boyutlarını aşan daha özgür, daha derinlikli yazılar yazdım. Bu yazılar da bir gün kitap(lar) olacaklar. Birincisi hazır, adı “Aynaları Kırmak”. 

Size bugün 5 Haziran 2017 günü o sitede yayımlanan “Bilimin dine, dinin bilime ihtiyacı yok” başlıklı yazıyı beş bölümlük dizi olarak öneriyorum. Yazı bağımsız bölümlerden oluşmadığı için birbirinin devamı olacak. Dilerim sizleri hayal kırıklığına uğratmam.

BİRİNCİ BÖLÜM

Dinlerin kutsal kitapları (Tevrat, İncil, Kuran) bilim (matematik, fizik, kimya, biyoloji, astronomi, vb.) kitapları değil, ahlak kitaplarıdır. Din kitaplarındaki dünyanın oluşumuyla ilgili çelişkili bilgiler gerçeklerle ilgili bilgiler karşısında bilimsel olarak kanıtlamaz. Allah var mı, yok mu soruları saçmadır. Dindarlara göre, ne Allah (Tanrı) ne peygamberler ne de kutsal kitaplar tartışılabilir. Doğrudur! Ancak din adamları, dinsel inançlara, kutsal kitaplara bilimsel anlam ve içerikler sokarak “tartışılmaması gerekenler”i tartışılır hale getiriyorlar ki bu saçmalamaktır. Din adamlarının bilimsel kanıtlar üretme çabalarını bir yana bırakıp dinlerin ahlaki içerik ve amaçlarıyla ilgilenmeleri gerekir ama “ahlaksız” (ilkesiz) oldukları için, iktidarların, zenginlerin hınk deyicileri oldukları için, böyle bir şey yapamazlar. Yapabilselerdi, hırsızlığın günah olduğunu söylemekle yetinmezler, bu dünyadaki hırsızları parmaklarıyla gösterirlerdi. 

“Her şeyi bilen, her şeyi kapsayıp içeren Kuran” iddiası ne zaman başladı, bilemem. Ancak Avrupa karşısında bilim ve teknik olarak geri kalmanın inkâr edilmez gerçekleri (teselli olarak) ortaya çıkmaya başlamasıyla olmalı. Bir başka tuzak daha var: İslam son dindir, Hz. Muhammed son peygamberdir, Kuran son kutsal kitaptır, bu nedenle en mükemmeldir dogması. İslam son din olabilir, Hz. Muhammed son peygamber olabilir ama Kuran indiği (ya da yazıldığı) dönemin bilgisinin dışında gelecek çağların bilgisini içermesi mümkün değil. Bilgi elde etme yollarını “ilham”a bağlayan Gazali“Çünkü Kuran her şeyi ihtiva eden bir okyanustur” 1 der. Ve ekler: “Ey oğul, gramer, aruz, şiir, astronomi, belagat, tıp, mantık, kelam gibi bilimleri okumakla, Tanrı’nın rızasının aksi yönde ömrünü kaybetmekten başka ne kazandın?... Ey oğul, bilgi edinmek için okuyarak, kitapları inceleyerek, nice geceler uykusuz kaldın, uykuyu kendine haram ettin. Bunun nedeninin ne olduğunu bilemem. Eğer amacın, dünyalık elde etmek, onun nimetlerini toplamak, mevki ve makam kazanmak ve arkadaşların arasında üstünlük sağlamaksa yazıklar olsun sana. Yok eğer amacın, peygamberin şeriatını yaymak, ahlakını düzeltmek, kötülüğü emreden nefsine hâkim olmak ise müjdeler olsun sana.”2 

Gazali’nin yukarıda sunulan bilgi ve bilim karşısındaki eleştirel söylemi ve bilgi karşıtı tutumu bilime yönelmiş bilim insanlarından çok, bilimle pek fazla ilgisi olmayan halkı bilimden uzak tutmaya dönük olarak algılanabilir; onun bilginleri değil, çok fazla bir şey bilmesi gerekmeyen halkı inançlarında kuşku doğuracak, onların dünyevi uğraşlarla ilgilenmesini engelleyecek bir çaba içine girmekten uzak tutmaya çalıştığı söylenebilir.3

***

1 Dr. Hasan Aydın, Gazzâlî Felsefesi ve İslam Modernizmine Etkileri, Naturel Yayıncılık, 2006, s.118-119.

2 Dr. Hasan Aydın, İslam Düşünce Geleneği’nde Din-Felsefe ve Bilim, Naturel Yayıncılık, 2005. s.198.

3 Age., s.198.

https://www.cumhuriyet.com.tr

Özdemir İNCE | Tüm Yazıları
Hits: 55147