Üç Maymun

~ 22.07.2024, Selin Nakıpoğlu ~

İçinde bulunduğumuz toplumsal yaşam içinde, yaşadığımız, yaşayabileceğimiz şiddet her geçen gün varlığını değişerek sürdürmektedir. Son on yıl içinde kıyafeti yüzünden erkeklerin saldırısına uğrayan kadınların sayısını bilmiyorum. Gün aşırı başka bir şiddetten haberdar oluyoruz. Dil şiddetin en etkili aracı olduğundan o erkeklerin tekmeleri savururken sarf ettikleri hakaret ve küfürler de havada uçuşuyor. Şiddet içeren söz ve eylemler güç ve egemenlik ilişkilerinin gerçekleşmesinde önemli rol oynadığı için, birbirini tanımayan saldırgan erkeklerin sarf ettikleri kelimeler ise aynı.

Yine zamanda biraz geriye gidip hafıza tazeleyeceğim. 2015’te Ankara Kızılay’da bir grup cüppeli ve sarıklı erkek “Tesettüre dikkat edelim hanımlar” başlıklı bir bildiri dağıtmış, kadınların “Bize nasıl giyineceğimizi söyleyemezsiniz” tepkisiyle karşılaşmıştı. İslamcı faşist erkeklere zamanında gösterilen o tepki güçlüydü ama yeterli değildi. Kaldı ki, Kızılay’daki bu olaydan iki sene önce de Erdoğan, Gezi direnişine katılan kadınlara hakaretlerini sıralayarak kadın düşmanlığı yolunu İslamcı faşistlere oldukça açmıştı.

Eylül 2016’da İstanbul Sarıyer’de bir kadın şort giydiği için otobüste saldırgan Abdullah Çakıroğlu tarafından saldırıya uğradı. Saldırgan kadına tekme atarken “Şort giyenler ölmeli” diye bağırmıştı. Hatırlarsınız dönemin Başbakanı Binali Yıldırım’ın saldırgana “Mırıldan geç, ne tekme atıyorsun” diye tavsiyede bulunduğu tüylerimizi diken diken eden o saldırı. Serbest bırakılan saldırgan Abdullah Çakıroğlu sosyal medya adaleti ile yani olaya tepki gösterenlerin gönlü olsun ve ses etmesinler diye kısa bir süreliğine tutuklanmış sonra serbest bırakılmıştı. Abdullah’ın aldığı ceza mı? Adeta hakimin kaşlarını çatarak parmak sallamasından ibaretti.  Saldırıya maruz kalan kadın ise tek başına dışarı çıkamadığını, evde bile tek kalmak istemediğini, korkusunu üstünden atamadığını ifade etmişti. Hükümet yanlısı basın mensupları tarafından “Saldırganın akıl sağlığı yerinde değil, olay münferit. ” denildi, geçildi.

Haziran 2017’de İstanbul Pendik’te şort giydiği için saldırgan Ercan Kızıltaş tarafından minibüste bir kadın saldırıya uğradı. Darp ederken küfürler eden saldırgan, “Böyle giyinmeye utanmıyor musun?” diyerek kadına defalarca yumruk attı. Kadının aldığı darbelerden başı araç camına çarptı, dişi kırıldı. Şoför gördü ve araç içindeki yolcular gördü, kimse hiçbir şey yapmadı.

Yine Haziran 2017’de Eminönü’nde bir kadına saldırgan erkek küfürler ederek “Üstüne başına dikkat et, insanları azdırıyorsun” dedi. Birkaç gün sonra da bir kadın metro istasyonundaki bankta bacak bacak üstüne attığı için bir erkek tarafından tekmelendi.

Temmuz 2017’de İstanbul Sarıyer’de şort giydi diye bir kadın, nişanlısı ve ailesi dövüldü.

Temmuz 2020, Yalova’da “Sen bu kıyafeti giyemezsin “diyerek bir kadın saldırıya uğradı. Saldırgan erkek kadını darp ederken küfürlerini de eksik etmedi tabii.

Mayıs 2021’de Antalya'da şortla çöp dökmeye giden kadın bir erkek tarafından darp edildi. Kadına küfür ederek, saçından sürükleyerek döven saldırgan gözaltına alındı ve sonra serbest bırakıldı.

Temmuz 2021’de İstanbul Fikirtepe’de şort giydiği için bir kadın iki erkek tarafından sözel şiddete uğradı.

Şubat 2022’de İstanbul Sultangazi’de tayt giydiği için evli olduğu erkek tarafından öldüresiye dövülen kadının aldığı darbeler sonucu yüzünün geldiği hali hatırlayan var mı? Ya da “aman hatırlatma! “mı diyorsunuz? Çünkü okudukça ya da hatırladıkça kendinizi kötü mü hissediyorsunuz? Ama bitmedi. Biz susarsak da bitmeyecek. Beş gün önce ise İstanbul’da metroda bir erkek, şort giyen kadınlara sözel şiddet uyguladı. Olaya şahit olan bir kişi, saldırgan erkeğe tepki gösterdi. Bunun üzerine küfreden adam “Şunların haline bak ya” diyerek yanında oturan gence de sataştı. Tacize uğrayan kadınların o anları kaydetmesiyle bu saldırıdan haberdar olduk.  Ve bu yazımda saydıklarım sadece basına yansımış olan şiddet vakaları, ya yansımayanların sayısı?

Tüm bu sistematik şiddete susmak ve hiçbir şey olmuyormuş gibi davranmak bize ne anlam ifade ediyor? Bu saldırılara karşı üç maymunu oynamak kimin işine geliyor?

Erdoğan’dan bakanlara, Diyanet’ten tarikatlara kadar, baştan aşağı İslamcı faşizmin karanlık dünyası, iyiden-güzelden yana her şeyi boğmaya, tüm yaşamımızı kontrol etmeye çalışıyor. Bunun farkında olan kadın düşmanı erkekler de palazlandıkça palazlanıyor ve bu saldırılar katlanarak artıyor. Zira şiddet öğrenilen bir davranış biçimidir ve şiddetin cezasız kalması şiddeti artıran en önemli etkenler arasında.

İslamcı faşizm ile mücadele, birlikte kol kola girilerek edilir.

Sessiz kalırsak bize dokunmaz diyorsan, sıra sana gelince ne yapacaksın?


https://www.birgun.net

Selin Nakıpoğlu | Tüm Yazıları
Hits: 181011