Barış Pirhasan’la aynı kuşaktanız. İlk şiir kitaplarımızı Yaşar Miraç’ın öncülüğünde kurduğumuz Yeni Türkü Şiir Yayınları’nda birlikte yayımladık. Hepimizin genç olduğu yıllarda Barış’ın şiiri aramızdaki en olgun şiirdi. Bu olgunluk, ardındaki geniş edebiyat ve yaşam kültüründen geliyordu öncelikle. Sanki doğduğunda büyümüş olarak doğmuş gibiydi. Ancak biraz yakından bakıldığında, o olgun görünümlü insanın içindeki çocuksu yaşam tutkusu hemen ayrımsanırdı.
80’li yıllardan sonra Barış’ın çalışma alanı sinema sanatı oldu. Önce senaryo yazarı ardından da yönetmen olarak sinema sanatımıza önemli ürünler armağan etti. Şiir çalışmaları gölgeye çekilse de durmadı. Belli aralıklarla şiir kitapları yayımlamayı sürdürdü. Son on yılın şiirleri yeni yayımlanan “Aşkla Kedi Arasındaki Yedi Benzerlik” adlı kitapta toplandı.
Kitabın ilk şiiri çok başarılı bir lirik ironi: “Amerika İyi Olsaydı”. Bu şiir Sözcükler dergisinde ilk kez yayımlandığında Arif Damar, o zaman gazetemizde “Ayın Şiiri” olarak seçmiş, gerekçesini yazarken de, çok farklı yazılmış bir antiemperyalist şiir olduğunu söylemişti.
Amerika iyi olsaydı
İyi olsaydı uzansaydı bir divana
Tek tek anlatsaydı dertlerini bize
Neden böyle acıktığını, neden yetmiyor hiçbir tayın
Acıyan kalbini doyurmaya
“Amerika iyi olsaydı/ Sen benim yanımda olurdun şimdi” diye sonlanır şiir, büyük bir ironiyle. Hem Amerikan rüyasıyla, olup biten ne varsa Amerika’nın kötülüğüne bağlayan bildik açıklamalarla dalga geçiyor, hem de çocukça bir saflıkla bulduğu en kestirme çözüme sarılan o çıkışsız hali anlatıyor. Belki çeşit çeşit okumalarla iletisi zenginleşecek bir şiir.
Kitaba adını veren Aşkla Kedi Arasındaki Yedi Benzerlik adlı şiirde aşka ilişkin tanımlar var. Şair bu tanımları bir bir toplamış, tutmuş bir kedinin karşısına koymuş, kedi aynaya baktığını sanmış, şair kediyle aşk arasında durup o tanımlardan bir yumak yapmış kendine ve bununla güzel güzel oynamış.
Oyun deyince Barış Pirhasan’ın Lewis Carroll’dan yaptığı “Köpan Avı” çevirisinin, onun Türkçemizin ne denli oyunbaz bir kalemi olduğunu gösteren çok güzel bir örnek olduğunu da analım.
Kitabın tüm şiirleri türlü incelikler üzerine kurulu. Zor değil, okuruyla güzel güzel konuşan şiirler. Karşılık beklemeden içini döken ve sonra usulca kalkıp giden bir insanın hali gibiler.
Kitabın bir temel özelliği de başlıbaşına şiir sanatına bir güzelleme olması. İçindeki şiirler o denli sahici, o denli içten bir şiir sesiyle konuşuyor ki, okurda şairinden çok şiir sanatının güzelliklerine hayranlık uyandırıyor.
Amerika iyi olsaydı Mc Donald’s
Bir ümit zinciri olurdu dünyayı saran
Ağaçlar kesilmezdi İstanbul’da
(Cumhuriyet)