Dua, Beddua ve Fahrenheit

~ 27.03.2011, Mine KIRIKKANAT ~

Küçük kasabanın birindeki caminin tam karşısında arazisi olan adam, bir gece kulübü inşa etmeye başlamış.

İmam ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler. 

Ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine istediği türde işyeri açmasına da yasal olarak karşı çıkamamışlar. 

Tüm cemaatin  tek yapabildiği şey, imamın öncülüğünde bu gece kulübü için her gün beddua etmekten öteye geçememiş. İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala, her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu gece kulübü yerle bir olmuş

Caminin cemaati olaydan duydukları büyük memnuniyeti  saklamaya gerek görmemiş.

Gece kulübü sahibi adam cami imamının ve cemaatin doğrudan ya da dolaylı olarak gece kulübünün yıkımından sorumlu oldukları gerekçesiyle camiye karşı tazminat davası açmış

Cami imamı ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler. Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler. 

Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkeme günü geldiğinde hâkim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp: 

Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum,demiş. Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var. Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir gece kulübü sahibi, diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir imam ve cemaati!..

***

FAHRENHEIT, anglosakson ülkelerinde kullanılan ısı ölçüsü olup, bu ölçüde 451inci kademe, bir kitabın yandığı sıcaklık derecesidir.

Ray Bradbury, FAHRENHEIT 451 adlı bilimkurgu romanını yazdığında 25 yaşındaydı.

1952 yılında yayınlanan roman, belirsiz bir gelecekte kitapların insanlık için yıkıcısayılması üzerine kurgulanmıştır. Totaliter bir devlette, okumak yasaklanmış ve kitaplar, bu iş için özel eğitilen çakıcı itfaiyebirlikleri tarafından yakılıyordur.

Çakıcı Montag, kendi birliğinin en deneyimli kitap yakıcılarından biridir. Yaşamından hoşnut ve yaptığı işin doğruluğundan emindir. Ta ki güzel komşusu Clarissein kendisine yönelttiği varoluşcu sorularla karşılaşıncaya kadar Başlangıçta, genç kadını bir tahtası eksikdiye değerlendiren Montagın düşünceleri, tanık olduğu korkunç bir sahneyle değişir. Kitaplığını sakladığı ortaya çıkan yaşlı bir kadın, evini terk etmeyi reddederek kitaplarıyla birlikte yanmayı yeğleyince, Montag düşünmeye başlar. İnsanların yok edilmelerine bunca direndikleri kitaplarda cayılmayacak ne vardır?

Çakıcı Montag, gizli gizli okumaya başlar. Kendisini suçüstüyakalayan karısı tarafından ihbar edilince, kendi evini yakması emredilir. Montag, elindeki alev makinesini birliğin komutanına çevirir ve kaçar. Kitap insanlarının, başka bir deyişle okurlarıngizlendiği ormana sığınır. Bu insanlar, suç kanıtı kitapları yok etmeden önce, tek tek ezberlemektedirler

Montag, yasa dışına düşen kitap okurları arasında komşusu Clarissee rastlar ve o da bir kitabı ezberlemeye başlarken roman biter.

***

Tarih, antikçağdan günümüze dinlerin ve despotların, her zaman topluma zararlı oldukları gerekçesiyle ve daima toplum yararına yaktıkları kitaplar, yıktıkları kitaplıklar, yok ettikleri düşünce yapıtlarıyla dolup taşar, sevgili okurlar.

Heinrich Heine, Kitapların yakıldığı yerde, insanları da yakarlar, derken yanılmamış, Naziler önce meydanlarda kitapları, ardından gaz odalarında insanları yakmışlardır.

Günümüz Türkiyesinde kitap, daha basılmadan, yayınlanmadan, sanal ortamda imha edildiğine göre, tuhaf bir durumla karşı karşıyayız:

Taraflardan biri, kitabın gücüne inandığı için imha eden bir cemaat, diğeri cemaatin gücüne inandığı için imha edilen bir kitap

Üstelik, hiç olmazsa aklımızı bu hışımdan korusun diye gidebileceğimiz tarafsız bir yargı organı bile yok!

‘G’ NOKTASI

Saatli Maarif*

göz göre göre yitirdin

helal süt emmiş gerçeklerini

söz vere vere bitirdin

kadir kıymet bilenlerini

sana baştan demişlerdi

kendin ol, gerçek ol, tek ol diye

seni çoktan silmişlerdi

çıkarcı, taraflı, bencilsin diye

yanıldığın hayat

bunaldığın hayat

sabrına yenilen kavgalardır!

darıldığın hayat

suç olduğun hayat

dişinin kovuğunda lokmalardır!

kaçırdığın hayat

kuruttuğun hayat

saatli maarife yazılandır!

acıttığın hayat

sır olduğun hayat

aynada kalbine yansıyandır!

*Nerhan Hepşenin söz ve müziklerini yazdığı BiÖzet Buadlı taptaze albümünden alınmıştır.

 

Bana birinin üç satır yazısını verin, size onu astıracak gerekçeyi vereyim!

RICHELIEU

(Cumhuriyet 27.03.2011)

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 50144