Adaletin dine ve ideolojiye ihtiyacı var mıdır?

~ 08.05.2024, Ali Rıza Malkoç ~
Bazıları, çoğunlukla ve iyi niyetle, kulağa da hoş gelen, ezberden bir slogan paylaşıyorlar:
"Devletin dini adalettir."  diye.
Bilimsel yol ve yöntemlerden beslenmiş bir akıl ve mantık ile bu cümleyi irdelediğinizde hatalı bir cümle olduğunu görebilirsiniz. Böyle bir anlayış, algı ve öğreti; adalet şemsiyesinin kapsama alanını daraltır, kısırlaştırır ve içini boşaltır.
Kısa ve öz olarak şunu belirleyim: adaletin ve devletin dine ihtiyacı yoktur.
Din, değiş(tirile)meyen inançlar bütünüdür. Mezhep ve meşrep farklılıklarını barındırır.  Çeşitlilik arz eden bir toplum; hangi dinin, hangi mezhebine, hangi tarikatına göre adalet dağıtacak, dirlik ve düzeni sağlayacaktır?...Dini anlayışlar adaleti öğütlüyorsa elbette bu bir toplumsal kazanımdır.
Tüm inanç, ideoloji ve kurumların üzerinde konumlanması gereken adalet terazisi; bir dinin ve yönetim mekanizmasının emrine ihdas edilemez.
Maddi gerçeklik, hak ve hakikati ortaya çıkarmak için çırpınan adalet; tamamen özgür ve özerk bir iradeyle hareket etmelidir.
Laiklik ve demokrasi, toplumda hakkıyla karşılık bulamamışsa zaten hukukun üstünlüğünden söz edilemez.
Din ve devlet tarafından tutsak edilmiş adalet ise bir toplumun beklentilerini karşılayamaz.
Devletin dini ile adaletin temeli ve evrensel ilkeleri farklı tanımlardır.
Çoğunlukla karıştırılmaktadır.
Hukukun temel ve evrensel ilkeleri hiç bir soyut inanca dayandırılmamalıdır. Hukuk somut, pozitif, ölçülebilir, tekrarlanabilir olay ve olgularla ilgilenir. 
Bilim, felsefe, hukuk ve mantıktan iyi ders almış bir yurttaş da bu kavramları birbirine karıştırıp, değersizleştirmez.  Adaletle nefes alıp, toplumlara hak ettiği yaşam alanını açanlara selam olsun.
Ali Rıza Malkoç | Tüm Yazıları
Hits: 122712