Suçun Sübutuna Tesir Edebilecek Bütün Deliller Toplanmadan İddianame Düzenlenemez.

~ 01.11.2013, Yargıtay Kararları ~
Daire:13
Tarih:2012
Esas No:2011/27923
Karar No:2012/2008
Kaynak:Uyap
İlgili Maddeler:CMK.'nun 174. maddesi.
İlgili Kavramlar:SUÇUN SÜBUTUNA TESİR EDEBİLECEK BÜTÜN DEİLLER TOPLANMADAN İDDİANAME DÜZENLENEMEZ.
YARGITAY
ONÜÇÜNCÜ CEZA DAİRESİ

ESAS NO. :2011/27923
KARAR NO. :2012/2008

Kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınan eşya hakkında hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarından şüpheli R.K. hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen 19.10.2010 tarihli ve 201073531 soruşturma, 201038892 esas, 201013588 sayılı iddianamenin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 170. maddesine uygun bulunmadığından bahisle aynı Kanun'un 174. maddesi gereğince iadesine dair, (Ankara Onbirinci Asliye Ceza Mahkemesi)'nin 08.11.2010 tarihli ve 2010408 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin (Ankara Sekizinci Ağır Ceza Mahkemesi)'nin 26.11.2010 tarihli ve 20101300 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı'nın 11.01.2011 tarih ve 20103751245 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi.

Mezkur ihbarnamede;

Ankara Onbirinci Asliye Ceza Mahkemesi'nce, davaya dayanak teşkil eden tek delilin, şüphelinin kendi adına kayıtlı 0 539..... numaralı telefondan şikayetçiyi arayarak, hırsızlık olayından haberdar olduğunu söyleyip, banka hesapları ve kredi kartı bilgisini istemesi olduğu belirtilerek, soruşturmanın eksik yapıldığı ileri sürülüp, kişilerin cep telefonu ile insanları arayıp birtakım menfaatler sağlamak suretiyle dolandırıcılık yaptıkları bilin-mekle birlikte, şüphelinin ifadesinin alınarak, bu hattı kendisinin kullanıp kullanmadığı, hırsızlık olayından ne şekilde haberdar olduğu gibi soruların sorulması gerektiğinden bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 1703. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun'un 1741. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun'un 1702. maddesinde yer alan "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." hükmü uyarınca Cumhuriyet Savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet Savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda şüphelinin müştekiyi kendi kullandığı cep telefonundan arayarak, kendisini baş komiser olarak tanıtıp, olaydan bir süre önce müştekinin aracından yapılan hırsızlık olayını bildiğini söyleyip, bu tür olayların önüne geçmek için banka hesapları ve kredi kartı bilgisini istemesi üzerine, müştekinin bu bilgileri temin ettikten sonra kendisini arayacağını söylemesini müteakip, şüphelinin telefonu kapattığı ve tekrar arandığında da ulaşılamadığı, keza Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'ndan gelen iletişimin tespiti raporuna göre şüphelinin 18 ve 19 Haziran 2010 tarihinde 2 gün içerisinde farklı şehirlerde oturan birçok kişiyle görüşme yaptığının anlaşıldığı, bu kişilerden İlknur isimli kişinin tanık olarak alınan beyanında, 0 539.....numaralı telefonla arayan bir kişinin kendisini baş komiser olarak tanıttığını ve kredi kartı dolandırıcılığını önlemek için, bazı cep telefonu numaralarına kontör göndermesini istediğini, parayı gönderdikten sonra aradığında, cep telefonuna ulaşılamadığını ifade etmiş olması karşısında, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMUK'nın 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulmasına lüzumunun ihbar olunduğu anlaşılmış olmakla;

Gereği görüşülüp düşünüldü:

"Yeni Türk Ceza Adalet Sistemi"nde benimsenen, "Kişilerin Lekelenmeme Hakkı" ile "Eksiksiz Soruşturma ve Tek Celsede Duruşma" prensipleri uyarınca, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılarının makul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkumiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yani bir nev'i filtre görevi yapmaları gerekir.

Bu prensiplerin hayata geçirilebilmesi için mevzuatımızda ilk defa, 5271 sayılı CMK'nın 1602. maddesi hükmü ile; soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcılarına şüphelinin lehine olan delilleri (de) toplama ve şüphelinin haklarını koruma yükümlülüğü getirilmiş, ayrıca; 170 ve 174. madde hükümleri ile de, iddianamenin iadesi kurumuna yer verilmiştir.

Soruşturma evresi uzun sürebilir. Ancak, kovuşturma evresinin yeni bir delil toplanmasına gerek kalmadan ve bir iki celsede yargılamanın bitirilmesi hedeflenmiştir.

5271 sayılı CMK'nın 174. maddesinin 1. fıkrasının b) bendi hükmüne göre de "Suçun sübutuna etki edeceği muhakkak olan bir delil toplanmadan" hazırlanan iddianamenin iade edilmesi gerekir.

Kaçak veya gaiplik halleri ve benzeri istisnai durumlarda şüpheli ya da sanığın ifadesi alınmadan da dava açılabilirse de; kural olarak "şüphelinin ifadesi" toplanması gereken en önemli delillerden birisi olarak kabul edilmektedir.

Somut olayda araçtan hırsızlık ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarıyla ilgili olarak yürütülen soruşturmada, atılı suçlardan hakkında iddianame düzenlenen 0 539... no'lu telefonun kayden sahibi görünenen R.K. da dahil olmak üzere; atılı suçların kim ya da kimler tarafından, ne şekilde işlendiğine dair, hiçbir delil elde edilebilmiş değildir. İade kararında da belirtildiği üzere; belki de olaylarla hiçbir alakası olmayabilecek olan R.K.'nın dinlenilmesi ve oluşacak duruma göre toplanması gereken ilave bütün delillerin toplanması, suçun sübutuna etki edeceği muhakkak olan bir delil olduğundan, bu delil ya da deliller toplanmadan iddianame düzenlenmesi, usul ve yasaya aykırıdır.

Bu gerekçeler dikkate alındığında, Ankara Sekizinci Ağır Ceza Mahkemesi'nce, iddianamenin iadesine ilişkin itirazın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmekle, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 02.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararları | Tüm Yazıları
Hits: 114685