Özer AKDEMİR
30 Kasım 2023’te başlayan ve 12 Aralık’ta sona ermesi planlanan Birleşmiş Milletler iklim değişikliği konferansı (COP 28) fosil yakıtlardan çıkış konusundaki görüş ayrılıkları nedeniyle bir gün uzatmalı bitti. En önemli petrol üreticilerinden birisi olan Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Dubai kentinde düzenlenen COP28’den çıkan anlaşma, küresel ısınmanın durdurulması için COP28 zirvesine umut bağlayanları pek memnun edecek gibi görünmüyor. Zirveyi Evrensel’e değerlendiren Groningen Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ethemcan Turhan’a göre petrol ve doğal gaz ülkelerinin küresel hedefleri sulandırma siyaseti başarılı oldu.
Orta Doğu Teknik Üniversitesinde çevre mühendisliği alanında lisans, Barselona Otonom Üniversitesi Çevre Bilimi ve Teknolojisi Enstitüsünden çevre çalışmaları alanında yüksek lisans ve doktora yapan Ethemcan Turhan şu anda Hollanda’nın Groningen Üniversitesinde Mekansal Planlama ve Çevre Bölümü’nde çevresel planlama alanında öğretim üyesi olarak çalışıyor.
COP28’in üç temel hedefi olduğunu belirten Turhan, bunların ilkinin küresel iklim rejiminde yıllardır farklı isim ve biçimlerde tartışılmakla birlikle nihayet ‘Kayıp ve Zararlar Fonu’ biçimini alan finans mekanizmasının kurulması olduğunu dile getirdi. İklim krizinin baş sorumlularından ABD’nin Temsilcisi John Kerry’nin fonun ismini bile ağzına almayarak, fonu “İklim Etkileri Yanıt Fonu” olarak tanımladığına dikkat çeken Turhan, “Kayıp ve Zararlar Fonu’na taahhüt edilen yaklaşık 750 milyon dolarlık kaynakla iklim krizinin ilk cephesinde yer alan küçük ada devletleriyle bu krizde en az sorumluluğu olan yoksul ulusların zararlarının bir kısmının tazmin edilmesi hedefleniyor. Mevcut koşullarda ilk 4 yıl Dünya Bankası bu fonun sekretaryasını yürütecek. Özellikle Yeşil İklim Fonuna erişimde yoksul devletlerin deneyimlediği gibi Dünya Bankasının kötü sicili düşünüldüğünde bu fonun bir mücadele alanı olması beklenebilir” dedi.
Konferansın ikinci hedefinin küresel uyum olduğunu aktaran Turhan bunu şöyle açtı: “2015 tarihli Paris Anlaşması’nın ortaya çıkardığı küresel ortak hedeflerden birisi de iklim değişikliğinin etkilerine uyum çabalarını yükseltmekti. Bu bağlamda küresel bir uyum hedefe konulması COP28 gündemindeydi ancak bu konuda ortaya çıkan metnin de zayıf kaldığı söylenebilir.” Mevut durumda küresel olarak ancak her 6 ülkeden birinin bir uyum stratejisi/planı olduğunu belirten Turhan, uyum alanında uygulamadan ziyade hâlaâ planlama aşamasında olunduğunu söyledi. Küresel uyum hedefine dair en büyük uzlaşmazlığın uyum finansmanının hangi ölçekte ve kimden geleceği üzerine olduğunu kaydeden Turhan, “Özellikle BM çevre programının da gösterdiği gibi 2030 yılına kadar yılda 215 ile 387 milyar dolarlık bir uyum kaynağı gerekirken mevcut taahhütler 10-18 kat daha az ölçüde” dedi.
Üçüncü ve en önemli hedefin ise Paris Anlaşması hedefleriyle ilgili küresel durum değerlendirmesi (Global stocktake) olduğunu vurgulayan Turhan şunları söyledi: “Küresel durum değerlendirmesi özellikle taraf ülkelerin fosil yakıtlardan çıkış hedefi koymasını gerektirdiği için çok önemliydi ama başta Suudi Arabistan olmak üzere OPEC’te örgütlenmiş petrol ve doğal gaz üreticisi ülkeler COP28’ten çıkan karar metnini sulandırmak için 2045 fosil yakıt lobicisiyle birlikte yoğun bir mesai yaptılar. 11 Aralık Pazartesi itibarıyla ortaya çıkan COP28 oturum başkanının taslak karar metninde ‘Fosil yakıtların hem üretim hem tüketiminin adil, düzenli ve eşitlikçi bir şekilde mevcut bilimle uyumlu halde 2050’den önce veya civarında azaltılması’ şeklinde oldukça sulandırılmış olarak bulunan bu hedef, küresel bir zirve noktası koyma ihtiyacının ve aciliyetinin çok gerisinde kalıyor.”
Bilimin söylediği şeyin tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık olduğuna dikkat çeken Turhan, “Küresel fosil yakıtlar kaynaklı salımların 1.5 derece hedefini tutturmak için radikal biçimde azaltılmalı, bunun için de küresel ekonomi hızla dönüşümün geçirmeli. 2030’a kadar küresel bir fosil yakıt çıkış hedefi koymadan sadece yenilenebilir enerji kapasitesini üçe katlama gibi hedefler ise ancak ve ancak mega güneş, mega rüzgar santralleriyle, elektrikli ulaşım için gerekli ham maddenin sağlanması için yeşil arazi kapatmaları hızlandırmaya hizmet edecek. Bu süreçte en büyük risklerden başka birisi de karbon piyasalarını meşrulaştıran ve muğlaklaştıran metnin kabul edilmesi olacaktır” dedi.
Bir sonraki iklim zirvesi olan COP29’un 2024’te bir başka otoriter petrodevlet olan, SOCAR’ın da sahibi Azerbaycan’nın Bakü kentinde gerçekleşeceğini aktaran Turhan, “Petrol ve doğal gaz üreticileri arasında paslaşılan bu küresel hedefleri sulandırma siyasetinin orada da hızla devam edeceğini öngörmek büyük bir kehanet olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
Konferansın sonuçlanmaması ve uzaması ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Turhan şunları söyledi: “Konferans COP28 Başkanı Sultan Al-Jaber’ın oldukça tepki çeken taslak karar metninin kabul edilmesini hızlandırmak için yaptığı manevralara rağmen özellikle fosil yakıtlardan çıkış ile ulusal sera gazı azaltım taahhütlerinin uygulama biçimleri konusundaki tıkanıklıktan ötürü uzadı. İngiltere gibi kimi ülkelerin bakanlarının halihazırda Dubai’yi erken terk etmesi sonuca ve 1.5 derece hedefine dair duydukları umursamazlığı da yansıtıyor denilebilir. Neticede fosil yakıtlardan çıkış konusuna taş koyan ülkeler Suudi Arabistan, Katar ve Bolivya gibi ilginç bir cephe halini aldı, kimi Afrika ülkelerinin de buna katıldığı söyleniyor. Bu cephenin karşısında ise Türkiye’ye en fazla kömür ihraç eden ülke olan Kolombiya’nın bile parçası olduğu fosil yakıtlardan çıkış ittifakı var. Neticede küçük ada devletleri ittifakı, en az gelişmiş ülkeler grubunun baskıları ile ABD, AB ve Çin gibi kimi büyük oyuncuların cesur bir adım atıp atamayacakları nihai karara şekil verecek gibi duruyor. Türkiye, bu konferansta neredeyse her çoklu anlaşmanın ve müzakere resminin dışında kalarak yine ‘çok laf, az iş’ geleneğini bozmadı.”
Turhan son olarak şunları söyledi: "28 iklim zirvesi sonunda küresel iklim rejiminin nihayet kutudaki tavşanı çıkararak fosil yakıtlardan zayıfça bahsetmesi bir ilerleme sayılabilir mi, sanmıyorum. İklim krizinin geldiği eşikte, günü geçiştiren karbon ticareti ve karbon tutma-saklama gibi eksik ve yanlış çözümler yerine, topyekün yeni bir siyasi-iktisadi modele ihtiyacımız var. Bu da irade gerektiriyor. COP28 kararı hiçbir şeyi değilse de bu yapısal dönüşümün aciliyetini bize gösteriyor."
Turhan ile yaptığımız bu söyleşiyi yayına hazırladığımız süreçte COP28’de anlaşma sağlandığı haberi düştü. Zirvede mutabık kalınan kararları x hesabından değerlendiren Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi kıdemli uzmanı, iklim çalışmaları koordinatörü Dr. Ümit Şahin, sonuç bildirgesinden taslaklarda olan fosil yakıtların terk edilmesi de yerini yenilenebilir enerjinin alacağı da çıkarıldığını belirterek, “Zayıf bir fosil yakıtlardan uzaklaşma ifadesinin karara girmiş olması zafer sayılmaz. Bizi en aza razı ediyorlar. Üstelik en kirli ve en tehlikeli enerji olan nükleer çözümler arasında sayılıyor. Geçiş yakıtı ifadesiyle fosil gaza referans veriliyor. CCS’e defalarca vurgu var. Bunlar büyük skandal. Şimdi enerji dönüşümüne akmayan finansmanın bunlara gitmesinin önü açılacak.” dedi. Karalarda finansman yetersizliğinin vurgulanmasına rağmen artırılmasına ilişkin dişe dokunur bir ifade olmadığını belirten Şahin şu görüşleri ifade etti; “Batı iklim borcunu kabul etmemekte direniyor ve gelişmekte olan ülkelerin ve petrol devletlerinin ayak sürümesini kolaylaştırıyor”.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı COP28’in düzenlendiği Dubai’de 12 yaşındaki iklim aktivisti Licypriya Kangujam, elinde ‘Fosil yakıta son verin, gezegenimizi ve geleceğimizi kurtarın’ yazılı pankartla sahneye çıktı.
COP28 iklim konferansında önceki gün pankartla sahneye çıkan Kangujam şu ifadelere yer verdi:
“Hükümetler, bugün iklim krizinin en önemli nedeni olan kömür, petrol ve gazı aşamalı olarak ortadan kaldırmak için birlikte çalışmalıdır. Bugün atacağınız adımlar yarınki geleceğimizi belirleyecek. Halihazırda iklim değişikliğinin kurbanı olmuş durumdayız. Gelecek nesillerimin aynı sonuçlarla tekrar karşılaşmasını istemiyorum. Liderlerimizin hataları yüzünden milyonlarca masum çocuğun hayatını feda etmek ne pahasına olursa olsun kabul edilemez. Benim gibi milyonlarca çocuk iklim felaketleri nedeniyle hayatlarını kaybediyor, ailelerini kaybediyor ve evlerini kaybediyor. Bu gerçek bir iklim acil durumudur. Milyarlarca doları savaşlara harcamak yerine, açlığı sona erdirmek, eğitim vermek ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek için harcayın. Nefes almak için temiz hava, içmek için temiz su ve yaşamak için temiz bir gezegen istiyoruz. Nefes almak için temiz hava, içmek için temiz su ve yaşamak için temiz gezegen istemek temel haklarımızdır.”
Kangujam, protestosunun ardından güvenlik güçlerince salondan dışarı çıkarıldı. “Sesimin dünya tarafından duyulmasını hak ediyorum” diyen Kangujam, “Tek suçum, bugün iklim krizinin en önemli nedeni olan fosil yakıtların kullanımdan kaldırılmasını istemekti. Şimdi beni COP28'den attılar” ifadelerini kullandı. (DHA)