NEVRUZ

~ 24.03.2010, Av. Reha TAŞKESEN ~

Yeni gün, yeni dönem, gündüz ve gecenin eşitlenmesi, bitkilerin, hayvanların ve doğanın renk ve hareket kazanması, havaların ısınması ve yaz günlerinin başlaması anlamında kullanılan Farsça kökenli bir sözcüktür[1]. 21 Mart tarihinde Orta Asya’dan Balkanlara kadar birçok topluluğun kutladığı ve şenlikler düzenlediği bir gündür.

 

Geçmiş yıllarda iki kez ve iki değişik ülkede bu şenlikleri izleme olanağım olmuştu. Kazakistan’ın yeni başkenti Astana’da bulunduğum bir 21 Mart günü gecesi Nevruz Bayramı, Devlet Başkanı’nın da katıldığı görkemli bir törenle kutlanmıştı. O gece ile ilgili iki ayrıntı belleğimde iz bırakmıştı. Çok hoş bir müzik ve renk uyumunun sağlanmış olması ile halkın coşkusunun ve şenliğe katılımının gerçekten görülmeğe değer olduğunu bugün de düşünüyorum. Nevruz Bayramı’nı ikinci kez Afganistan’da izlemiştim. Savaş sonrası yıllarının acısını sarmaya çalışan Afganistan, olanakları çerçevesinde ve benzer anlayışla şenliği düzenleme gayreti göstermişti[2].

 

Bir Orta Asya geleneği olan bu anlamlı günü hep birlikte kutlayamıyoruz. Uzak duruyoruz. Tıpkı yıllarca “1 Mayıs” tarihinden uzak durduğumuz gibi. “İşçi Bayramı” olarak mı yoksa “Bahar Bayramı” olarak mı kutlayalım ikilemini yaşadığımız gibi. Yine Orta Asya’da çok anlamlı olan “Sarı”, “Kırmızı” ve “Yeşil” renklerini bir arada kullanamadığımız gibi. Günlere, renklere düşman olunur mu?

 

Birçok ülkenin bayraklarında bu renkler kullanılmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Yeniçeri Teşkilatı bünyesinde bu üç rengin bir arada olduğu bayraklar kullanılmıştır.

 

Her konuyu siyasal zemine çekmenin sosyal barışa zarar verdiğini yakın tarihimizde birçok kez yaşadık. Geçmişte Türkiye’de siyasal görüşleri, inançları, söylemleri, yazıları, şarkıları, giyimleri, sakal ve bıyık şekilleri, kullandıkları renkler nedeniyle bireyler ve kitleler suçlanmışlardır.

 

Bu ve benzeri gerekçelerle yaşadığımız üç terör dalgası çok önemli bilim ve yazın insanlarımızın ve binlerce vatandaşımızın yaşamlarının sona ermesine neden olmuştur.

 

Şimdi geldiğimiz noktada aklın ve sağduyunun egemen olmasını diliyorum. Türkiye’nin yeniden bir gerilim ortamına girmesinin sonuçlarını düşünmek bile istemiyorum.

 

Tarihe, geleneklere, günlere ve renklere düşman olmayalım. Nevruz Bayramı’nın da sadece ateş yakmak olmadığının bilincinde olalım. Bu önemli ve anlamlı günün tarihin derinliklerinden yoğrularak geldiğini ve Orta Asya, Balkanlar, Anadolu’da yüzyıllardır bilindiğini ve kutlandığını, herkesin bayramı olduğunu unutmayalım.


[1] Farsça’da “Nev”, yeni ve “Ruz”, gün anlamında kullanılmaktadır.

 

[2] Kutlamalar sırasında “BUZKAŞİ” denilen ve atlı oyuncuların bir oğlağı yakalama için uğraş verdiği bir oyun oynanır. Afganistan’da en bilinen ve yaygın oyundur. İlginç olan Taliban Dönemi”nde oyunun yasaklanmış olmasıdır. Bir Orta Asya geleneğidir. Türk toplulukları arasında “ULAK TARTİŞ”, “KÖK BÖRÜ” olarak da anılır.

Av. Reha TAŞKESEN | Tüm Yazıları
Hits: 6614