Vahşi madenciliğin yükselişi - Prof. Dr. Ülkü Sarıtaş

~ 28.06.2024, Yeni Yaklaşımlar ~

Tam da Dünya Çevre Günü’nde, yani doğayı, iklimi korumak için gerekli önlemlerin alınması için farkındalık oluşturulması ve devletlerin bu yönde görevlerini yerine getirmesi gerektiği günde, “Yüzde 47’si İngiliz asıllı şirketlere ait olan Zenit Madenciliğin Kaz Dağlarındaki altın ve gümüş maden alanını büyütme istekleri Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın onayı ile çevre etki değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı verildi” haberi Cumhuriyet gazetesinde yer aldı. Haberden öğreniyoruz, yıkımın, talanın boyutunu. Az değil, tam 380 hektarlık, yani 535 futbol sahası büyüklüğündeki alan, madencilik uğruna tarumar edilecek, bölgeye özgü çok sayıda endemik bitki yok olacak, siyanür tehlikesi de cabası. Daha İliç maden felaketinde can veren işçilerin cenazelerine bile ulaşamamışken bu ne açgözlülük, bu ne vurdumduymazlık! 

DOĞA TALAN EDİLİYOR

Kanada, İngiltere kökenli şirketler neden kendi ülkelerinde değil de Türkiye’de bu işi yapıyorlar? Onların vatan toprağı kıymetli de bizimki değil mi? Kime soralım bu soruyu? Kanada hükümetine mi, İngiliz hükümetine mi? Yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticilerine mi? 

Kaz Dağı’nda bir başka yıkım haberi daha var. Bir madencilik şirketi kazandıkları yetmiyormuş gibi, açgözlülükle kapasite artırma izni istiyor Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan. Yöre halkı, çevre gönülleri, sivil toplum; ÇED olumlu kararının iptali ve yürütmenin durdurulması için, doğanın ülke topraklarının hallaç pamuğu gibi atılıp çoraklaşmasına itiraz ediyor. Ancak devletin dava konusunda ilgili kurumlarının bilirkişileri, davacı tarafın aleyhine rapor düzenliyor, davacılar bu bilirkişi raporuna itiraz ediyorlar, tabii ki kabul edilmiyor, maden şirketine izin çıkması yakındır. 

Dünya Çevre Günü’nde haberler madenle sınırlı değil. Yine aynı gün Cumhuriyet’te okuduğumuz haberde İstanbul Silivri’de rüzgâr enerji santralları kuran bir elektrik üretim şirketinin tarım arazileri ve ormanlık alanları yok edecek kapasite artırım istekleri olduğunu. Yöre halkı haklı olarak karşı çıkıyor, ülkesinin verimli topraklarının yok edilmesine, ülkenin geleceği adına. 

ÇORAK TOPRAKLAR

Güzel ülkemizin verimli toprakları, ormanları, doğal yaşamı, açgözlülük ve para kazanma hırsı ile her geçen gün yok ediliyor. Mercimekten limona çok sayıda tarım ürünü ve hayvan ithal ediliyor. Tarımsal üretimin sadece yüzde 20’sini sağlayan endüstriyel tarım, mısır ve soya gibi hayvan yemi üretiminde kullanılan ürünler ile toprakları çoraklaştırıyor. Endüstri kaynaklı sera gazı salınımı önlenemeyen bir hızla artıyor, küresel iklim krizi aşırı yağışa bağlı sel ya da kuraklığa yol açıp can ve mal kaybına yol açıyor. Henüz haziran ayı başında ülke 40 dereceyi bulan sıcakla kavruluyor. 

Bugün değilse ne zaman durdurulacak bu hoyratlık, bu ülke topraklarını bile isteyerek yok ediş? Ne uğruna?

https://www.cumhuriyet.com.tr

Hits: 53969