Doğru ise Şişli Cumhuriyet Savcılığı İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden Arena’daki protestoyu başlatan ve katılan kişilerin belirlenerek yakalanmaları talimatını vermiş. Emniyet Galatasaray yönetiminden davetiye dağıtılan 13 bin kongre üyesi ve sponsorların listesini istemiş. Hepsi ile görüşülecek, suçlular bulunacakmış. 20 Ocak 2011 günlü gazetelerin hepsinde buna benzer haber ve yorumlar var ve Şişli Cumhuriyet Savcılığı veya İstanbul Emniyeti’nden yalanlama gelmedi.
Bu olaya şöyle yaklaşırsınız, böyle yaklaşırsınız bir şey diyemem. Ama hukuk devletinde bir protesto eylemi için binlerce kişiyi huzursuz etmeye, sindirmeye hiç ama hiç kimsenin hakkı yoktur. Siyasetçi rant peşinde olsa da hukukçu ileriyi görmeli, yasa dışı isteklere alet olmamalıdır. Hukukun görevi vatandaşın huzur ve mutluluğunu temindir. Yoksa korku salmak değil.
Olay yazıktır ki başka boyutlara tanışmış, tam seçim döneminde toplumsal bir korku ve sindirme kampanyasına dönüşmüş, bundan sonra yapılacak olası eylemlere katılacak olanlara “bakın sizinde başınıza bu soruşturmalar gelir, akıllı uslu oturun” kampanyasının malzemesi olmuştur.
Eskiden sıradan vatandaş bile sözüm senettir dediğinde herkes ona inanır, sözüne güvenirdi. Devletin önemli yetkililerin sözleri ise hiç tartışılmazdı. Siz protokol yapacaksınız, Ali Sami Yen’in yerini alacak ve hatta pazarlayacaksınız, sonra protesto oldu diye “daha sözleşme imzalamadık ha” diye aba altından değnek göstereceksiniz. Ne acıdır ki AKP iktidarı ve Sayın Başbakan Erdoğan’ın son söz ve davranışları ile bir etik kavram daha yıkıldı. Demek ki devlette devamlılık yok, demek ki devletin sözüne güvenilmezmiş.
Galatasaray yönetimi Galatasaraylılık onuruna sahip çıkmayıp, tribünde cadı avına çıkmış, kendi taraftarını ihbarla nasıl birilerine yaranır da makamda biraz daha kalırım, belki sözleşme imzalarım çabasında. Oysa bunlara hiç gerek yok. Demokratik açılım çerçevesinde devlet yetkilileri aracılığıyla İmralı’da yatan Galatasaraylı Apo’ya sorar, onun çizeceği yol haritasına göre bir karar verirsiniz. Bırakın sözleşmeyi Seyrantepe’nin tapusunu bile alırsınız. Böylece somut bir demokratik açılım eylemi de gerçekleştirmiş, toplumun değer yargıları ile de dalga geçmemiş, kimseyi de huzursuz ettirmemiş olursunuz.