“İHEB’in tanıdığı ‘direnme hakkı’, Cumhuriyetçiler için meşru ve haklı dayanak” geçen yazının son cümlesi idi.
1789 Bildirgesi’ne göre, her siyasal örgütlenmenin (devletin) amacı, “insanın doğal ve zamanaşımına uğramaz haklarının korunmasıdır. Bu haklar, özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir” (md.2).
Baskıya karşı direnme hakkının bir uygulama biçimi olarak sivil itaatsizlik, “Şiddeti dışlayan ve bilinçli bir kararlılık taşıyan, fakat politik olan, kanuna karşı olan ve çoğu zaman yasada ve hükümet politikasında değişiklik sağlamayı amaçlayan kamusal eylem”dir. (Thoreau ve Rawls).
Evrensel Bildirge’de (İHEB) direnme hakkı, "İnsanın istibdat ve baskıya karşı son çare olarak ayaklanmaya mecbur kalmaması için insan haklarının bir hukuk rejimi ile korunması esaslı bir zaruret" olarak dolaylı bir tanıma kavuştu.
Anayasalar arasında örnek: “Bütün Almanların, anayasal düzeni devirmeye girişecek herkese karşı, eğer başkaca çözüm yolu yoksa, direnme hakkı vardır” (Any., md.20).
MEŞRU VE HAKLI
İHEB ve sonrası insan hakları uluslararası kazanımları, Anayasalarımıza "İnsan haklarına dayanan Devlet ve Cumhuriyet" olarak yansıdı.
“Anayasa yurttaşların uyanık bekçiliğine emanet” (1961, Başlangıç) kaydı yer almasa da 1982 Anayasasında direnme hakkının meşru ve haklı temelleri var. Kamu görevlilerine itaat etmeme hakkı tanıyan “Kanunsuz emir” (md.137), tipik örnek.
Anayasa uygulayıcısı ve anayasal düzen koruyucusu olarak öngörülen organ ve makamların “Anayasal düzeni yıkıcı eğilimleri”, süreklileşti: 31 Mart 2019 İstanbul BB seçimleri iptali, Mayıs 2023 yasama ve CB seçim süreci ve Yargıtay’ın C. Atalay kararı vd.
Sistematik Anayasa ihlallerine karşı çıkmak, sivil itaatsizlik ve direnme hakkını meşru kılar.
SEÇİM SÜRECİ
Genel seçimler tamamlanmadan yerel seçim söylemini gündeme oturtan AKP genel başkanı, CB ve Yürütme şemsiyesi altında seçim çalışmalarına ivme kazandırdı.
Merkezi yönetimde bütün yetkilerin tek elde toplanması için her türlü aracı meşru gören zihniyet, yerelde farklı siyasal eğilimlere yaşam hakkı tanımamak için devlet güçlerini seferber etme hazırlığında.
Bu nedenle, genel seçimlerde “hata+hançer+harakiri” zincirinde sergilenen aymazlıklar, yerelde tam tersine “uyanıklık+ hukuk+ direnme hakkı” üçlüsüne dönüşmeli. Aksi halde, Türkiye’de genel çürüme yaratan kurgunun yerele de çökmesi, demokratik denge düzeneklerinin bütünüyle silinmesi anlamına gelir.
AYM’yi tümüyle etkisiz kılma (merkezde) ve belediyeleri (yerel) ele geçirme, dengesiz ve denetimsiz yönetim iştahıdır.
Yerel seçim sürecinde direnme hakkı, eşit olmayan yarışma koşullarını dengeleyebileceği gibi, yerel seçimlerin cumhuriyetçi demokratlarca kazanılması, mutlak çürümeye yol açan ırkçı-mezhepçi totaliter zihniyet cephesini frenleyici bir işlev görebilir.
Ayrımcı uygulamalardan soruşturmalara, yerel yetkilerin gaspından kayyumlara beş yıldır kullanılan hukuk dışı baskı araçları, “direnme hakkı”nı gerekli kılmakta.
DAYANIŞMA VE DİRENME
Covid-19 ve deprem sınavları, sosyal devlet ve belediyecilik öncelikleri ve uygulamaları, kentli olma hakkı temelinde yerel özgürlükler, direnme hakkının meşru kaynaklarıdır. Yinelenen İstanbul BB seçimleri, direnme hakkı deneyimi olarak da okunabilir.
CHP ve TBMM’de temsil edilen (DEM, Demokrat, DEVA, Gelecek, İyi, Saadet ve TİP) partiler, kaçınılması (tiranlık) ve ulaşılması (demokrasi) gerekenler ortak paydasında buluşabilmeli. Mikro-demokrasi özneleri ve aktörleri, yerel demokrasi halkalarının öncüleri olmalı.
Ulusal ölçekte ve yerelde insan hakları kazanımlarını korumak için, kamu gücünü hukuka aykırı olarak kullanarak hak ve özgürlükleri çiğneyen kişi ve makamlara, 75. yılında İHEB’in jus cogens (bağlayıcı kural) özelliği de hatırlatılmalı.
Bu genel çerçeve ışığında, mikro-demokrasi örgütlerinin kamu yararı ereğinde dayanışma ve eşgüdüm işlevi, yerel adayları belirlemede liyakat ölçütü ve demokratik yöntemler vb. konular, gelecek yazılarda işlenecek.