Kamu çiftliğinden sulta sarayına

~ 15.11.2015, Mine KIRIKKANAT ~

Atatürk Orman Çiftliği, 600 yıllık saltanata son vererek Cumhuriyet rejimini kuran bir toplumun, bir liderin yoktan var ettiği bir değerdir. Atatürk Orman Çiftliği’ne inşa edilen Kaçak Saray ise topluma mal olmuş bir mülk, bir üretim değil, toplumsal varlıkları tüketen bir kara deliktir. [Haber görseli]
Atatürk Orman Çiftliği, emperyalizme karşı ulusal kurtuluş mücadelesi vererek kurulan, Cumhuriyet’in kendi öz varlıklarıyla oluşturulan bir model. Bu model, bugün hepimizin demokrasi ve özgürlükler mücadelesinde olmazsa olmazlarımız niteliğindeki değerleri barındırıyor.
AOÇ, laiklik, bilim, cinsiyet eşitliği, kamusal alan, sanayileşme, kendine yeterlik, kalkınma, ortak yaşam, planlı kentleşme, nitelikli yapılaşma, paylaşarak öğrenmek, kültür ve demokrasi istemlerimizin kurucu mekânı haline gelen bir okul.

***

1925 yılının Mayıs ayında bozkırın ortasına kurulan üç çadırın anlamı büyüktür. Çiftlik sahibi Mustafa Kemal’e, gelecekteki çiftliğin müdürü ve çalışanlara ait olan bu çadırlar, ortak mücadele azminin ilk barınaklarıdır. Genç Cumhuriyet’in başkentinde, bozkırın ortasında yeni bir fikrin mekânlarını inşa etmek, toprağı tohumla, fidanla buluşturmak; Kurtuluş Savaşı’ndan sonraki yeni bir savaşımdır.
İnsan ve üretim ilişkisini bütünsellik içinde ele alan AOÇ, kuruluş sürecinde işçilerin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir ortak yaşam kültürüne ev sahipliği yapmıştır.
Çiftliğin planlanmasında, 1932’de Ankara’nın nazım planını yapan Alman mimar ve şehir planlamacısı Hermann Jansen ve Ernest Egli görev almıştır. Araziler üzerinde tasarlanan binaların büyük bölümü, Egli’nin imzasını taşımaktadır.
Cumhuriyet’in erken dönem modern mimarlığının aktörlerinden olan Ernest Egli, Selçuklu-Osmanlı mimarisinden koparak yüzünü modernizme dönen Cumhuriyet’in temsil ettiği değerleri AOÇ’de uygulamıştır.

***

Çalışanların barınma ihtiyaçları için önce lojmanlar, bekâr ve şoför evleri, ortak çamaşırhane, ortak lokanta, hamam, fırın, sosyal alanlar inşa edilmiştir. İşçilerin hastalanması halinde hastane masrafları ve ilaçlarının çiftlik idaresi tarafından karşılanması, mekânla birlikte insanın yaşamsal ihtiyaçlarını da bir arada düşünen sosyal devlet anlayışının ürünüdür.
Ortak yaşam üniteleriyle komünal bir nüvenin varlığına işaret eden Atatürk Orman Çiftliği, toplumsal bir işçi mahallesinin ender örneklerindendir.
Eğitim, üretim ve paylaşımda kadın ile erkek eşitliğinin ilk denendiği toplumsal eşitlik alanı olan Atatürk Orman Çiftliği, özgürlükçüdür. Hiçbir sürecinde ve topraklarının hiçbir metrekaresinde cinsiyet ayrımcılığına rastlanmaz. Kadın ve erkek eşit koşullarda, aynı mekânlarda bulunur.
Ernest Egli’nin AOÇ’de inşa ettiği modern yapıların bugün yok olma tehdidi, aynı zamanda Cumhuriyet’i temsil eden modernizm fikrinin yok edilmesi anlamına gelmektedir.
Kaçak Saray’ın Osmanlı-Selçuklu tarzında yapılması ise AKP’nin toplumu ileriye ve çağdaşlığa değil, zamanı geriye götürmeye çalıştığının önemli bir göstergesidir.*
*Tezcan Karakuş Candan, Ali Hakkan ve Gökçe Bolat’ın KAÇAK SARAY/Kibir, İsraf, Hukuksuzluk başlıklı inceleme kitabından alıntılardır (Kırmızı Kedi Yayınevi, 2015)

G NOKTASI
Mimarlar Odası Ankara Şubesi yöneticilerinin yazdığı Kaçak Saray kitabı, son çıkan yangınla da anlaşıldığı gibi yok edilmek istenen AOÇ’nin niçin AKP zihniyetinin hedefi haline geldiğinin, “düşman ideoloji” simgesi gibi görüldüğünün gerçek öyküsü.
Okurken, apaçık olup göremediğim gerçek dank etti kafama: AOÇ, eğitim alanındaki Köy Enstitülerinin tarımdaki karşılığıydı! Tıpkı Köy Enstitüleri gibi, AOÇ’deki modern toplum modelinin amacı da bu ülke insanlarını kulluktan yurttaşlığa taşımaktı.
Ve tıpkı Köy Enstitüleri gibi, yurttaş değil kullar yetiştiren, toplumu ileriye değil geriye götüren bir sulta tarafından yok ediliyor.

Cahiller sizin kötülük yaptığınızı sanırken iyilik yapmak, soylu bir tercihtir.” ALFRED CAPUS

Mine KIRIKKANAT | Tüm Yazıları
Hits: 1092