Manyaklık zinciri...

~ 02.11.2015, Hakan Gülseven ~

Cehalet ve yalan birlikte örgütleniyor. (Ne yalan yaptı bu sene havalar, değil mi?) Her yalana inanmaya teşne lümpen yığınlardan milli irade damıtılıyor. Metil irade gözleri kör ediyor. Beyni iflas ettiriyor...

Tam burada manyaklık hali başlıyor...
Hırsızlık ve cinayet birbirlerine erketelik ediyor. Siz şimdi bugün oy kullandınız ya, bu yazıyı okuduğunuz sıra birileri o oyları çalmaya çalışıyor, resmi katiller de köşelerde sahte plakalı araçlarıyla gözcülük yapıyor.
Ülkeye her geçen gün daha ağır bir manyaklık hali egemen oluyor...

***

Halk yoksulluktan sürünürken, icra memurları bacası tütmeyen evleri sağlık sigortası haczine gitmek için gözlerken, bu fukara milletin parasıyla başkentin tepesine heyula gibi dikilmiş o uğursuz KaçAk Saray’da manyaklar dolaşıyor. Evet, bildiğiniz manyaklardan bahsediyorum...
KaçAk Saray’da şatafat içinde yaşayan unsurun ‘kanaat önderi’ diye lüks sofrasında ağırladığı raporlu deli Kadir Mısıroğlu, huni niyetine taşıdığı fesini Saray resepsiyonuna bırakıp girdiği o devasa yemek salonunda, söz konusu unsurla aynı masada tıkınıyor. Karl Marx’a ‘Kapital’i cinlerin yazdırdığını iddia eden bu meczubun kanaati, memleketimize önderlik ediyor.

Bu gerçekle yaşamaya alışın artık. Ve hiç kuşkunuz olmasın, vestiyerde bırakılmış tek fes onunki değildir.
Vallahi değildir...
Fesliler çoğalmaktadır... Osmanlı’da herkesin başına huni niyetine takılmış o fesi Cumhuriyet kaldırmış ve fakat 90 sene sonra bu Hırsız-Katil İktidarı geri getirmiştir.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Cumhuriyet’in yıktığı aşağılık Osmanlı hanedanının devasa arması yansıtılıyorsa kurulan dev gibi platformdan; canlı bombaların yetiştiği tekkeleri bekleyen cübbeli, sarıklı, fesli tarikat şeyhleri ‘kanaat önderi’ diye ağırlanıyorsa saraylarda; pekala genelleşmiş bir manyaklık halinden bahsedilebilir.

***

Sadece KaçAk Saray’da kimin hangi masada kiminle beraber tıkındığına bakmayın. Başka başka yerlerde yan yana oturanlara da dikkat edin.
23 Nisan Başbakanı, Ankara’nın göbeğinde, almış yanına Hürriyet binasını basanların başındaki Abdurrahim Boynukalın’ı, ‘AK gençler’i selamlıyor. Ve kalın boyunlu olanı, “Türkiye’de basının dokunulmazlığını kaldırdık, dokunmaya devam edeceğiz” diye alenen tehdit savuruyor. ‘Gık’ desek dava açan savcılar, bunları ne görüyor, ne duyuyor.
Görmeyin siz daha...
Siz görmediğiniz için, Türkiye’de, ilk kez “saldırı olacak” diye bir gazetenin, Cumhuriyet Gazetesi’nin bulunduğu cadde kapatılıyor!
Hırsız-Katil İktidarı, TIRlarla besleyip büyüttüğü cihadçı manyaklığın oyuncağı oluyor.
Ha!.. Tabii bu esnada, Urfa’da iki kişi boyunları kesilerek infaz ediliyor. Yamyamlık Türkiye sathına yerleşiyor. Manyaklık hali yayılıyor...

***

Öyle böyle değil. Manyaklık hali, hayatın her alanına yayılıyor...
Trabzon’da maç sonrası hakemler rehin alınıyor. KaçAk Saray’daki unsur Trabzonspor’un o çok ‘erkek’ başkanını arayıp ricacı olana kadar, tam dört saat rehin kalıyor hakemler. Ve o çok ‘erkek başkan’, daha sonra çıkıp lafı kıvırıyor, rehin alma olmadığını, hakemleri misafir ettiklerini açıklıyor... Yerseniz!..

Duydun mu Savcı Bey? Bak, bir dava da bu araya sıkıştır!..
Bu ara neresi mi? Trabzon’la Rize arası! Rize’de ‘organize suç örgütü bilmem nesi’ Sedat Peker bir miting düzenleyerek iktidar amigoluğu yapmıştır, ‘oluk oluk kan’ akıtacağı tehdidini savurmuştur ve bu devlet ona seyahati esnasında koruma polisi tedarik etmiştir.
Anlayacağınız, manyaklık hali devlet kurumları içinde de hızla yayılmaktadır...

***

Şahsen ne düşünüyorum, biliyor musunuz?
Yarın gitsem... Şu Adnan Oktar’ın televizyonuna çıksam... Şöyle kendimi bi rahat bıraksam... Adnan ve kedicikleriyle karşılıklı göbek atsam... Manyaklık zinciri tamamlansa...
Belki o zaman rahatlarım...

***

Sahi, KaçAk Saray’daki ‘kanaat önderleri’ arasında Adnan Hoca neden yoktu ki?!

Hakan Gülseven | Tüm Yazıları
Hits: 1023