'Erdoğan'a özgürlük!'

~ 03.09.2015, Nazım ALPMAN ~

Recep Tayyip Erdoğan’ın 2002 Genel Seçimlerini kazandığı belli olmuştu. İstanbul’daki AKP İl Merkezi önünde biz gazeteciler toplanmış bekliyorduk. Büyük bir gazetenin belediye muhabiri olarak Erdoğan’ı, yakından takip etmiş olan genç bir gazeteci geleceğe ilişkin kaygılarını son derece masum biçimde ifade ederken diyordu ki:

-Bu adama Ankara’da adabı muaşeret kurallarını öğretmek lazım. Eğer bu haliyle giderse önüne çıkan biri olduğu zaman ‘ne diyorsun sen ulan?’ diye kafa atabilir!

O günlerin heyecanıyla kimse Erdoğan’ın “asabi” yanını dikkate almadı. Zaten o da bunu gösterecek bir mecra bulamadı. Hatta yukardan gelen devlet baskıları karşısında yutkundu!

En sert tepkisi bir yakınmadan öteye gidemiyordu:

-İktidar olduk ama muktedir olamadık!

Erdoğan’ı destekleyen asker karşıtı yazarlar onun yerine en ağır eleştirileri yapıyorlardı:

-Yine olmadı paşam!

Başbakan olarak daha “mutedil” bir çizgiden yürümeyi seçti. Kendisini destekleyen gazetecilere de saygı duyuyordu.

• • •

Eskiden cezaevlerinde siyasiler ile adli suçlular bir arada kalabiliyorlardı. Örneğin 12 Mart 1971 döneminde gazeteci İlhan Selçuk ile ünlü kabadayı Dündar Kılıç hapishane arkadaşı olmuşlardı.

Gözlerini bıçaktan sakınmayan sokakların efeleri, içeri girince uysallaşıyorlardı. En büyük kaba güç karşılarında duruyordu: Devlet!

İlhan Selçuk gibi siyasiler ise doğrudan devleti karşılarına almışlar, bu yüzden içeri girmişler, içerde de teslim bayrağını çekmemişlerdi.

Bu yüzden en büyük saygıyı siyasiler görüyorlardı.

• • •

Tayyip Erdoğan başbakan koltuğuna oturmasına karşın yeterli cesareti göstermekten kaçınıyordu. Askerler “höt” dediğinde o “git başka yerde öt” diyemiyordu.

Erdoğan’ın içindeki “asabi adam” Mersin’de bir çiftçinin karşısında dışarı çıktı:

-Al ananı çek git!..

Çiftçi tek başınaydı. Askerliğini yapıp bitirmişti. Askerlik ve askerlerle bir ilgisi kalmamıştı. Askerler arasında etkili bir akrabası da yoktu. Eee o zaman bunun canına okumak zor değildi.

Genel olarak gençlik, sol, sosyalist kesim ve cinsiyetçi bir sövgü olduğu için kadınlar tepki gösterdiler.

İş dünyası, parlamenter siyasetçiler, işadamları, tüccarlar, falanlar filanlar fazlaca üzerinde durmadılar… Erdoğan’ın seçim kazandıkça, cesareti de arttı. Cumhurbaşkanlığı makamını da ele geçirince “tamam” dedi:

-Herkesin ağzına tükürürüm!

Onun sövgüleri “normal” hale geldi:

-O öyle söyler ama yapmaz!

Yaptıklarının yarısından fazlası mevcut yasalara göre suç oluşturuyor. Ama o talep etmeye devam ediyor. Kendisine daha fazla hareket alanı açıyor, fiili olarak yaptığı ihlallerin yasal hale gelmesini istiyor. Yandaşlarının bile ödleri patlıyor. Bu nedenle “öd” korkusundan yıkama yağlama makaleleri yayınlıyorlar:

-Erdoğan’a özgürlük!

Nazım ALPMAN | Tüm Yazıları
Hits: 1280