Yandaşlaştır ya da yok et

~ 13.08.2015, Ali Rıza AYDIN ~

Yargıçlar ve Savcılar Birliği YARSAV’ın, örgüt düşmanlığıyla kırılıp geçirilme hikayesi kurulduğu 2006 yılında başladı.    

Daha kurulur kurulmaz, “yasayla darbe” yapılarak yok edilmek istendi. Sonra da hem yargı yoluyla, hem kurucu üyeleri üzerindeki baskı ve sürgünlerle, hem de terör örgütleriyle bağlantıdan paralelciliğe kadar uzanan iftiralarla yıkılmak istendi. 2007’de TBMM İnsan Hakları Komisyonuna “temel hak ve özgürlüğün açık ve kararlılıkla ihlali” konusunda başvuruda bulunmak zorunda kalan YARSAV’ın, silinip atılma hedefi hâlâ devam ediyor.

YARSAV kurucu başkanı,  soL Gazete ve halen soL Portal yazarı, Hukukta Sol Tavır Derneği üyesi Ömer Faruk Eminağaoğlu, önce bir genel kurulda yaşanan organize oyunla yönetim kurulu dışında bırakıldı. Sonra, sürgünlere uğratıldı ve ondan fazla davaya bulaştırıldı. Ve bilinen bir hikayeyle, düzen siyasetinin paslanmış çarkları arasında, milletvekili adayı yapılmayarak mesleğinden oldu.

YARSAV’ın ilk genel kurulundan sonra genel sekreterlik görevini üstlenen bu satırların yazarı, 2009 yılında Anayasa Mahkemesi Raportörü iken dönemin Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç tarafından önceki kurumu olan Sayıştay’a gönderilmek istendi. Bu girişime emeklilikle yanıt verdi ve o zamanki Tüzük gereği genel sekreterlikten düştü.     

2010 HSYK ve yargı darbesine, AKP/cemaat ortaklığı damga vurdu. Bu güdümlü yargıya karşıymış gibi gösterilen 2014 HSYK yasa değişikliği ve seçimleri ise, cemaati tasfiye manşetiyle birlikte, yargıyı AKP’ye iyice bağladı. YARSAV hep karşı cephede gösterildi ve yıpratıldı. AKP ile göbek bağı sağlamlaşan yargı düzeni, Adalet Bakanlığı’nın hiyerarşisi içinde Yargıda Birlik Platformu’nu doğurdu. Platform sonunda yasal derneğe dönüştürüldü.

İlkin, “yargıçların ve savcıların derneği olmaz” diyenler, sonra, belki YARSAV’ı kırar diye farklı derneklere göz yumdular. Şimdi de kendi güdümlerinde dernekleşmeye giriştiler. Yargıda Birlik Derneği’ne, YARSAV’dan istifa koşullu ve davetle üye kaydediyorlar. YARSAV’ı parçalamak isteyenler, şimdi kendi dernekleriyle AKP’li yargıç ve savcı cüppesi dikmeye başladılar.

Gözlerini, YARSAV’ın ilk ve tek üye olarak parçası olduğu uluslararası örgütlere, Uluslararası Yargıçlar Birliği’ne (İAJ) ve Özgürlük ve Demokrasi İçin Avrupalı Yargıçlar ve Savcılar Birliği’ne (MEDEL) diktiler. Yıllarca “YARSAV illegal, üyelikten çıkarın” dediler. Şimdi “YARSAV tüm yargıç ve savcıların temsilcisi değil, Türkiye’yi temsil edemez” diyerek kendi derneklerini uluslararası arenaya sokmak istiyorlar.

Ve ne yazık ki, kendilerini bağımsız yargı mensubu yerine Adalet Bakanlığı’nın elemanı sayan yargıç ve savcılara, kimi YARSAV üyeleri de ekleniyor. Güneşin zaptı için akın edemeyenler, “düzen derneği”ne koşturmaya başlıyor.

Son olarak, YARSAV’ın görevdeki başkanı, aynı zamanda Hukukta Sol Tavır Derneği üyesi Murat Arslan, Anayasa Mahkemesi’nin yeni Başkanı Zühtü Arslan tarafından Anayasa Mahkemesi raportörlüğünden önceki kurumu olan Sayıştay’a gönderildi. 2009 Ağustosu’nda YARSAV genel sekreterinin başına gelen, 2015 Ağustosu’nda YARSAV başkanının başına geldi.  

Her ne kadar bu sessiz sedasız gönderilme işlemi, (2009’daki benzer olaydan sonra gerekli Tüzük değişikliği yapıldığı için) YARSAV başkanlığı görevini engellemese de, bu operasyon, gücü elinde tutanların YARSAV’ın gücünü kırmak için başvurdukları ve yararlanmak istedikleri bir yöntem.

Böylelikle, genel kurul yaklaşırken, üzerinde gereksiz polemik yaratılan YARSAV Başkanı’nın, artık “Sayıştay Denetçisi olarak başkanlık görevi yapmaması gerektiği” şeklinde kısır ve anlamsız tartışmalara çanak tutulmuş olunacak ve yıpratma politikası YARSAV üzerine de yaygınlaştırılacak. Yani YARSAV’ın yargıç ve savcı örgütlenmesi içindeki önemi ve anlamı yerine, basit bir tartışma ile oyalanılacak. Tabi bu gönderme işlemi üzerinden yıpratmanın, diğer üyeleri etkileyecek korku perdesiyle birlikte, Adalet Bakanlığı destekli Yargıda Birlik Derneği’ne de gün doğacak.

Türkiye’de örgütlenmenin kısa hikayesi: kıyım veya teslimiyet… Her ikisi de yozlaşmadan, gericilikten ve tabii ki piyasadan besleniyor.

Sendika, dernek, meslek kuruluşu gibi tüm örgütler için geçerli olan, “basitlik üzerinden” yandaşlık ve yozlaşma tuzağı, yargı alanındaki örgütlenmeler için de çalıştırılıyor. Yargı tezgahı, sağlam ve dik duruşlardan ayıklanıyor.

Her şey, denetimsiz çıkar ilişkileri ve düzenin selameti için karşıtlara baskı üzerine kurgulanıyor.

Ne ucuz güç kırma girişimlerine ne de basit polemiklere izin verilmeli.

Ne siyasal iktidarın yargıyı bir hiyerarşik alt birimi gibi yönetmesine ne de yargıç ve savcı örgütlenmesinin, “gerçek adalet” yerine adaletsizlik pompalamasına izin verilmeli.

“Adalet savaşı” hattında onurlu bir yer tutmak amacıyla kurulan YARSAV, aynı mücadelenin önemli bir parçası olan, baskıyla yok edilmeye çalışılan Yargıçlar Sendikası; hukuk ve yargı alanındaki diğer örgütler, her kırılma/kırdırılma eyleminde olduğu gibi, bu çirkinliğe de onurları ile dur diyecekler ve gerçek adalet için daha donanımlı olarak yollarına devam edecekler.

Aslında YARSAV ve Yargıçlar Sendika’nın başına gelenler, diğer demokratik kitle örgütlerinin de içine düşürüldüğü bataktan; “yandaşlaştır ya da yok et”, “benden değilsen yoksun” politikasının devamından başka bir şey değil. Barolar, mühendis ve mimar odaları, tabip odaları ve diğerleri, aynı tehdidin altında…  

O halde mücadele yolu da belli: tek başına değil hep birlikte…

Ali Rıza AYDIN | Tüm Yazıları
Hits: 1170