Seçim yolunda anayasa dışı tuzaklar

“Ülkeyi hükümetsiz bırakmayız” veya “herkes elini taşın altına koymalı” gibi nakaratlar eşliğinde kurallar üzerinde oyunlar oynanıyor.

TAKDİR YETKİSİNİ KÖTÜYE KULLANIMI

“Anayasal yetkilerimi gayet iyi biliyorum...” diyen Cumhurbaşkanı (CB), bir yandan, anında sınırları aşarak “Başbakan, MHP ile de görüşmeler yapabilir” diyebiliyor.


Öte yandan, “45 günü aşan bir esnetme yetkim yok” sözüyle takdir yetkisini bir yana itiveriyor. Anayasa md. 116 açık: CB, TBMM Başkanı’na danışarak “seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.” Eğer, “karar verir” deseydi, o zaman esnetme yetkisi olmazdı.

Oysa, esas esnetmeyi, Başbakanı görevlendirmede üç haftalık gecikmeyle yaptı. Çünkü md. 116’ya göre, “TBMM Başkanlık Divanı seçimi”, Başbakanı görevlendirme süresinin başlangıcı değil, 45 günlük sürenin başlangıcı.
Özetle, Başbakanı “makul olmayan” bir gecikme ile görevlendiren kişi, 45 günlük süreyi bir emir olarak yansıtarak, “Anayasal kıskaç” oluşturmaya çalışıyor. Aslında, atamada “gecikme” ile “emir” şeklinde yansıtılan “olanak”, birlikte, “anayasal takdir yetkisinin kötüye kullanımı” dır.
Bir başka çelişki ise şu: “45’i esnetme yetkim yok” diyen kişi, “bu işi Meclis de üstlenebilir” diyebiliyor.


ANAYASAL YETKİLERİN AŞILMASI
Müstafi Hükümet ve Başbakan, yeni Hükümet çalışmaları dışında pek aktif.


Bir aydır “koalisyon görüşmeleri”ne geçilmiş değil!


Yenisi için pek isteksiz olduğu halde, icraatları, müstafi ve işgüder bir hükümet değil de, arkasında siyasal çoğunluğu olan ve güvenoyu almış olan bir yönetim iradesini yansıtıyor: sadece güvenlik konularında değil, atamalar, düzenlemeler ve ülkenin talanı konusundaki tasarrufları hız kesmiyor. İçeride özel güvenlik bölgeleri oluşturdu; aynı zamanda silahlı kuvvetleri dışa yönlendirdi. Her ikisi de “anayasal yetki” açısından çok sıkıntılı…


İç güvenlik yasasını toplantı ve gösteri yürüyüşleri bakımından uygulama yönetmeliği de öyle:


Bir kez, yasa zaten çok ayrıntılı ve yasakçı. Bununla da yetinmiyor; alabildiğine esnetiyor ve geriyor.


Sonra, yasanın birçok maddesi Anayasa’ya aykırı ve Anayasa Mahkemesi önünde.


Dahası, 1985 düzenlemesi bile yeterli görülmüyor ve fiilen toplantı ve gösteri özgürlüğü üzerinden “suç ihdas etme” yolları açılıyor.


Bir de söylemler: Meselâ, müstafi Başbakanı’nın, “tevhid-vahdet” ikilisine dayanan Urfa konuşması, Dünyevi ve uhrevi liderin nutku gibi; Türkçe sözcükler karışsa da, “istikşaf yabancılaşması” ile örtüşüyor.

MHP'NİN HUKUK ÇELİŞKİSİ
CB’yi, anayasal yetkilerini aştığı için eleştiren MHP, Anayasal yol ve emir olan “Geçici Bakanlar Kurulu” sürecini engellemek için, Anayasa ihlâlini mubah görebiliyor. Parti olarak Geçici Bakanlar Kurulu’nda yer almaktan kaçınabilir; ama, bunun yerine sırf HDP’nin bu sürece katılımını engellemek için, “Anayasa’ya karşı hile” yolunu açması kabul edilemez.


TEDRİCİ/ İSTİKŞAFİ/ İNKİŞAFİ
“AK Parti ‘tedrici’ ilerliyor; Erbakan gibi paldır-küldür değil” sözleri Korkut Özal’a ait. On yıl kadar önce, Erdoğan ve politikasını takdir anlamında söylüyordu.


“İstikşaf?” sözcüğü ise, her ne kadar AKP-CHP arasındaki görüşmeler için kullanılsa da, “yeni Türkiye meşrebi” ile açıklanabilir ancak; sömürgeci yönetim tarzını çağrıştırmıyor değil.


“İnkişaf?” ise, Bahçeli tarafından ve AKP-CHP ilişkilerinin “istikşaf?” aşamadan “inkişaf?” (gelişmeci) aşamaya geçmesi temennisi için kullanılan sözcük.


Aslında bu süreci kendisine uygulayabilseydi, Anayasa kültürü ile de tanışma şansını yakalayabilirdi...

SADECE 'GEÇİCİ BAKANLAR KURULU'
AKP, CHP ile görüşürken, bir yandan MHP’ye göz kırpıyor; öte yandan, beklentiyi sürekli düşük tutuyor. Buna karşılık, CHP istekli bir görüntü veriyor... AKP, “benim Hükümetim var; icraata devam” diyor; koalisyon ise, sanki CHP’nin sorunu imiş gibi bir hava estiriliyor.


Özetle;


Görünen, AK Parti’nin CHP ile güç birliği Hükümeti kurmayacağı.


Ama açık olan, CB’nin, Hükümeti kurma görevini Davutoğlu’ndan başkasına vermeyeceği.


Güçlü olasılık ise, CB’nin, madde 116’yı işletme yerine, TBMM kararı ve AKP azınlık Hükümeti ile seçimlere gitme eğilimi.


Vargı: AKP, ne pahasına olursa olsun, Hükümet’e diğer partileri ortak etmeme kararlılığında.


Öneri: Bu nedenle, 45 günün sonunda CB’ye, “ya yeni başbakan görevlendir; ya da md.116’yı uygula” demeli. “Geçici Bakanlar Kurulu” dışı bir yolla seçimlere gidilemeyeceği üzerine kararlılık gösterilmeli.

Prof. Dr. İbrahim Ö. KABOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1757