Parti kapatma tarih oldu

~ 12.08.2015, Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU ~

Demokrasinin vazgeçilmezi olan siyasi partilerin, demokratik hukuk sistemi içinde çok sıradan nedenlerle değil demokratik bir projeye sahip olmadıklarında kapatılabileceğini söyleyen İHAM, çok sıklıkla parti kapatma kararı verilen Türkiye’yi sadece Refah Partisi davasında haklı bulmuştur.

Siyasi Partiler Yasası’nın (SPY) 108. maddesindeki, “hakkında kapatma davası açılan partinin dava sonuçlanmadan kapanma kararı alması, davaya devam edilmesini ve kapatma kararı verilmesi durumunda da doğacak hukuksal sonuçları etkilemez” hükmünü, Anayasa Mahkemesi (AYM) 08.12.2010’da, “kapatma kararı ile esas olanın, bir partinin yarattığı tehlikenin ortadan kaldırılması olduğu, partinin kapanma kararı almasıyla bu tehlikenin zaten ortadan kalktığı, diğer ikincil sonuçlar için davaya devam edilmesinin hukuksal olmadığı” gerekçesiyle iptal etmiştir.

Kapatma ve sonuçları
AYM kapatma kararının hukuksal sonuçları SPY’de, “kapatılan partilerin bir başka ad altında kurulamayacağı; kapatmaya neden olan kişilerin, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi, deneticisi olamayacakları ve partilerce seçimlerde aday gösterilemeyecekleri; kapatılan partilerin isim, amblem, rumuz, rozet veya benzeri işaretlerinin bir başka parti tarafından kullanılamayacağı gibi, kapatılan partilerin devamı olunduğu beyan ve iddiasında da bulunulamayacağı; kapatılan partilerin mallarının Hazine’ye kalacağı” olarak sayılmıştır.

İptal kararının sonuçları
Sanığın ölmesi durumunda sanığı kalmayan davaya devam edilemeyip düşme kararı verilmesi gibi, hakkında kapatma davası açılmış olan partinin de, dava sırasında kendisinin kapanma kararı alması veya kendisini feshetmesi durumunda, AYM’nin 2010’daki iptal kararının sonucu olarak artık davalısı kalmayan bu davalara da devam edilemeyecek, kapatma kararındaki hukuksal sonuçlar söz konusu olmayacak ve düşme kararı verilecektir.
Düşme kararı durumunda da, kapatma davasına özgü yaptırımlar gündeme gelmeyeceği için, aynı parti, aynı kişilerle, aynı isimle dahi kurulabilecektir.
Kurulan parti de, yeni bir tüzel kişilik olduğundan, kuruluşu sonrasındaki eylemlerinden sorumlu olacağından, kuruluşu öncesindeki olaylardan sorumlu tutulamayacaktır.

Kime kısmet…
AYM’nin 2008’de AKP hakkındaki, “laik ve demokratik cumhuriyete aykırılığın odağı olduğu” bağlayıcı kararına rağmen, laik olmayan AKP laik hükümet, yine demokratik olmayan AKP demokratik hükümet görevini sürdürmüştür.
AYM 2003’te açılan, 2005’te kendini fesheden ve o tarihten beri önündeki bir kapatma davasını 17.02.2010’da gündemine alarak, davaya devam edilmesine yol açan anılan kuralın Anayasallığı tartışmasını yaratmıştır.
12.9.2010 referandumu ile yeniden yapılandırılan AYM, 08.12.2010’da bu kuralı iptal edip, sonra da o kapatma davasında düşme kararı vermiştir. Bu iptal kararı AKP için can simidi olmuştur.
Çünkü kapatma davası sonrasında bile aykırı eylemlerini sürdürmesi karşısında, AKP yeni bir kapatma davasına muhatap olduğunda, alacağı kapanma kararı hakkındaki davayı düşürecek, “iptal konusunda hiçbir düzenleme de yapılmadığından”, hiçbir hukuksal sonuç da doğmayacaktır.
Bu ortam AKP’nin aykırı eylemlerini fiilen ve hukuken denetimsiz biçimde artırarak sürdürmesine yol açmıştır.

Erdoğan’ın itirafı
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM) bile parti kapatmanın çok sınırlı durumlarda olabileceğini belirtmesine rağmen, AYM’nin kapatmayı fiilen olanaksızlaştıran 2010’daki iptal kararı sonrasında, herhangi bir düzenleme de yapılmadığından, sanki hukuken ve fiilen kapatma olanaklı imiş de daha hafif yaptırımlar öngörülmeli söylemleriyle Erdoğan, hem demokrat kesilmeye, hem de gündemi meşgul etmeye devam etse de, parti kapatma olmamalı söyleminin ve verilen kararların izi sürüldüğünde, bu yaşananlar ve AKP’ye geçmişte atılmış can simidi ortaya çıkmaktadır. Ne demeli, kime niyet kime kısmet.  

Ömer Faruk Eminağaoğlu Hukukçu

 

Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU | Tüm Yazıları
Hits: 1340