Basın özgürlüğünde sıkıntılı bir döneme doğru

~ 07.06.2011, Sedat ERGİN ~

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerde bazı yazarlar ve yayın organları hakkında yaptığı sert çıkışlar, kendisinde basını “tekdir etme” hakkını gören tutumunu yeniden gözler önüne serdi.

Erdoğan’ın son çıkışları, geçmişte basın gruplarını, gazeteleri, yazarları ve aydınları hedef alan çatışmacı zihniyet kalıbının yeni tezahürleri olarak dikkat çekiyor.
BEDEL ÖDEME RİSKİ
Başbakan’ın bu sert üslubunun yöneldiği son örnekler, Milliyet köşe yazarları Abbas Güçlü ve Nuray Mert ile -yanılmıyorsak bir ilk olarak- dış basından da ünlü “Economist” dergisi oldu.
Abbas Güçlü, eğitim alanında Türk basınının en kıdemli ve en uzman kalemidir. Güçlü, YGS’de ortaya çıkan bariz soru işaretlerini ısrarlı bir şekilde işleyerek kamuoyunun gündeminde tutmuştur. Güçlü, bunun karşılığında Başbakan’dan “Bu kişinin sürekli bu iş üzerindeki kampanyasını söylüyorum. Mensubu olduğu yayın organının televizyonunda da köşesinde de bu işi takip etti. Maşeri vicdanda mahkûm olacaktır. Gelecekte de bedelini çok ağır ödeyecekler tabii...” tepkisini almıştır.
Burada dikkat çeken Başbakan’ın Güçlü’nün “bedel ödeyeceğini” belirtmiş olmasıdır. Pek çok insan, bu ifadeyi bir tehdit olarak okumuştur.
Bu gözdağı ile Başbakan’ın geçen hafta seçimde CHP’nin birinci çıkacağı yolunda bir tahminde bulunan işadamı İnan Kıraç için de “Bu yazılanlar doğruysa, geleceğe yönelik kendisi bazı riskleri üstlenmiş demektir. Bir işadamının böyle bir şeyin içine girmesi ciddi bir risktir” sözlerinde yatan anlayış arasında tam bir benzerlik söz konusudur.
DIŞ BASIN DA LİSTEYE GİRDİ
Başbakan’ın hedefindeki ikinci isim Türk basınının entelektüel donanımı itibarıyla en önemli köşe yazarlarından biri olan Nuray Mert oldu. Erdoğan, Mert’in Kürt sorununa dönük “güvenlikçi bakışı” eleştirirken duble yollara da atıf yapan bir değerlendirmesine Abbas Güçlü örneğinde olduğu gibi doğrudan kendisine yönelen son derece ağır bir karşılık verdi.
Erdoğan “Bir bayan gazeteci, köşe yazıları yazıyor. Son yıllarda kendini kaybetmiş bir şekilde kin kusuyor. Güya biz duble yolları Dersim’de olduğu gibi kolay harekât yapılsın diye inşa ediyormuşuz. Bu mertlik değil, namertliktir” dedi. Aynı açıklamada, Nuray Mert’i PKK ve BDP yöneticilerinin “sırtını sıvazlamakla” da suçladı.
Başbakan, son Türk demokrasisine denge gelmesi için CHP’ye oy verilmesini öneren Economist dergisine de ağır bir salvo gönderdi ve şöyle dedi: “Ya bu nasıl bir pervasızlıktır, nasıl bir densizliktir. Economist, sen bu ülkeye çok Fransızsın. Sana ne ya... Bu çok manidardır da... Meğer CHP uluslararası bir projeymiş, küresel çetelerin de projesiymiş. Meğer Sayın Kılıçdaroğlu aynı zamanda uluslararası çetelerin de projesiymiş. İsrail’e her fırsatta selam gönderen CHP Genel Başkanı, şimdi o selamlarının karşılığını alıyor.”
Görüleceği gibi, Başbakan, dünyanın en saygın dergilerinden Economist’i İsrail’in başını çektiği bir uluslararası çete faaliyetinin unsuru olarak değerlendirebiliyor.
ÇEKİNGEN BİR DEMOKRASİYE DOĞRU
Bütün bu açıklamalarda önem taşıyan, Başbakan’ın yalnızca muhataplarını eleştirmekle kalmaması, yüksek ses perdesinden, onları azarlayan, hadlerini bildiren bir üslup içinde konuşmasıdır.
Neresinden bakılırsa bakılsın, Başbakan Erdoğan’ın bu tutumu basın özgürlüğü açısından kabul edilebilir bir durum değildir ve eleştiri karşısında hoşgörü eşiği yüksek olmayan bir düşünce dünyasının yansımasıdır.
Yürütme çarkının bütün dişlilerine ve bu arada polise hükmeden, yargı üzerinde de artık önemli bir ağırlığa sahip olan bir Başbakan’ın sıkça “Sonuçlarına katlanırsınız” söylemine başvurmasının basınla ilişkisinde “asimetrik” bir durum yarattığı da teslim edilmelidir.
Bu söylemin yaratabileceği muhtemel bir sakınca, gazetecilerin ifade özgürlüğü algılarını sınırlayarak, genel bir çekingenliğe yol açabilecek olmasıdır. Çekingenlik, ileri demokrasiler için iftihar edilecek bir haslet değildir.
Bütün bu gelişmeler, endişe ederiz ki, seçimden sonra Türkiye’de basın özgürlüğü alanında çok sıkıntılı bir dönemin yaşanacağını bize haber veriyor.

(Hürriyet 07.06.2011)

Sedat ERGİN | Tüm Yazıları
Hits: 1655