Niyet İyi, Ama Nasıl Olacak?

~ 03.03.2015, Ali SİRMEN ~

Türkçeyi en iyi kullananlardan biri olan Yaşar Kemal’i ülkemin bütün insanları dün yüreklerine gömdüler. Yaşar Kemal’in yaşamı ve eserleri, Kürtler ile Türklerin el ele verdiklerinde neler başarabileceklerinin, ne güzellikler yaratabileceklerinin canlı kanıtıdır.
Bize bu gerçeği de gösterdiği için Büyük Yaşar Kemal’e hepimiz bir kez daha minnet borçluyuz.
Bu gerçeğe inananların tümü, cumartesi günü Hükümet ve HDP heyetlerinin Dolmabahçe Sarayı’ndaki görüşmenin ardından açıkladıkları Abdullah Öcalan’ın mesajını, doğallıkla olumlu karşılamışlardır.
Kürt sorununun, iki halkın elbirliğiyle demokratik barışçıl bir çözüme ulaştırılmasında herkesin çıkarı olduğunu bir kez daha belirtmeye gerek var mı?
Açıklamanın içeriğine gelince:
Bu iyi dilekleri içeren bir niyet mektubudur.
Niyet mektubu iyidir. Ama asıl sorun, bu iyi niyetlerin gerçekleşmesinin nasıl olacağıdır.
Öcalan’ın açıkladığı, demokratik bir çözüme ulaşmak üzere asgari müştereklerde anlaşılabildiği takdirde, silahlı mücadeleyi bırakma temelinde stratejik ve tarihi kararı vermek için PKK’yi bahar aylarında olağanüstü bir kongre toplamaya davet kararı önemlidir.

***

PKK’nin son dönemlerde ulaştığı uluslararası konum da göz önünde bulundurulursa, çağrının en iyi olasılıkla, PKK’nin Türkiye’deki eylemlerini durdurmasına yönelik olduğu, yoksa örgütün topyekûn silah bırakmasını içermediği anlaşılır.
Pervin Buldan’ın da belirtitiği gibi, bu bir niyet beyanıdır ve demokratik çözümün omurgasını oluşturacak on maddelik yol haritasının yaşama geçirilmesi halinde Öcalan söz konusu çağrıyı yapacaktır.
Görülüyor ki, karşılıksız koşulsuz bir eylemsizlik de söz konusu değildir.
Yol haritasına gelince: Bu da yukarıda da belirtildiği gibi ana başlıkları içeren soyut bir metinden öteye geçmemektedir. Her bir başlığın ifade ettiği somut çözümlerin neler olacağı konusunda elle tutulur herhangi bir ipucu yok.
Taraflar bu konuda belirli anlaşmalara varmış olsalar bile, kamuoyu da muhalefet de bundan haberdar değillerdir.
Yani elimizde iyi niyet beyanından başka bir şey yok.
Oysa artık vardığımız noktada, asıl önemli olan da bu konudaki somut ayrıntılardır.
On maddelik yol haritasında tam sekiz maddede on kez demokratik sözcüğü geçmektedir.
Yani herhangi bir konuda ayrıntıya girmeden söyleyebileceğimiz tek şey, ilan edilen amacın demokratik çözümlere ağırlık tanımak olduğudur.
Bu demokratik çözümlerin içeriklerinin ne olacağı sorusunu bir yana bıraksak bile şu anda Tayyip Erdoğan ve AKP’nin inatla dayattıkları, “Ulusal Güvenlik” paketi ile çözüm sürecinin bir arada nasıl yürüyebilecekleri yanıtlanması güç bir sorudur.

***

Bütün Türkiye’yi kesintisiz bir sıkıyönetim veya boydan boya “Olağanüstü Hal” şalıyla örtecek olan bir yasanın,değil Kürt sorununun demokratik çözümüne, herhangi bir konuda demokratik en ufak bir atılıma dahi imkân vermeyeceği açıktır.
Olaya bu açıdan bakınca, Dolmabahçe açıklamasının dikkatleri bir kez daha TBMM’ye çevirdiğini görüyoruz.
İç Güvenlik Tasarısı olduğu gibi geçip yasalaşırsa, 10 maddelik çözümün yol haritası, daha açılmadan rafa kaldırılmış olacaktır.
Yok eğer kimilerinin ileri sürdüğü gibi, bu tasarı geri çekilir veya muhalefetin haklı taleplerine yanıt getirecek şekilde değiştirilirse, somut ve olumlu bir ilk adım atılmış olacaktır.
Bu sonuncu olasılığın gerçekleşmesi halinde de şu soru ortada kalacaktır:
-Muhalefetin karşı çıkışlarını hiç kale almayıp,sille tokat sindiren iktidar, neden Öcalan canibinden gelen eleştirilere kulak verip aklın yoluna dönüyor? Sakın bunun nedeni birincilerin silahlı yaptırım gücü olmamasına karşın, sonuncunun silahlı yaptırım gücü olması olmasın?
Böyle bir sorunun akla takılması bile silahlara veda olgusunu olumsuz etkilemez mi?

Ali SİRMEN | Tüm Yazıları
Hits: 1474