Avukatlıkta alan seçimi - Uygulamada Ceza Avukatlığı

~ 26.02.2015, Yeni Yaklaşımlar ~

Bir önceki makalemizde, tüm hukuk dallarında yarım yamalak bilgi sahibi olmaktansa, belirli bir hukuk dalında uzmanlaşmanın çok daha akıllıca olacağına değinmiştik.

Bu makalede, uygulamada ceza hukuku avukatlığının nasıl olduğuna, bir ceza avukatının ne gibi vasıflara sahip olması gerektiğine ve ceza hukuku avukatlığındaki kazanca değineceğiz.

Daha önceden de bahsettiğimiz üzere, bazı avukatlar, “ceza avukatı” kavramını kabul etmemekte ve her avukatın ceza davasına girebileceğinden bahsetmektedir.

Eğer ceza hukukunda uzmanlaşmayı tercih edecekseniz, bu alanın çok geniş olması nedeniyle diğer hukuk dallarını bir kenara koymanızı tavsiye ederiz. Çünkü iyi bir ceza avukatı, istisnai durumlar sözkonusu olmadıkça hukuk davası almaz. Bunun temel sebebi, ceza hukukunda uzmanlaşmanın çok fazla emek ve mesai gerektiriyor olmasından kaynaklanır.

Bazı hukukçular, ceza avukatlığını, zorunlu müdafiilik kurumu (CMK) uyarınca vatandaşların ceza davası için ücretsiz avukat temin edebildiğinden bahisle gelir getirmeyen bir dal olarak görmektedirler. Oysa bize göre bu büyük bir yanılgıdır. Ceza mahkemesinde yargılanan bir sanığın, isnat edilen suçun türüne göre değişmekle birlikte, hürriyetinden yoksun kılınma riski bulunduğundan, hukuk mahkemelerinde görülen davalarda avukat tutmayan bir çok insan, ceza davalarında avukat arayışına gitmektedir. Bu hususta tercih yaparken de, ceza hukukunda uzmanlaşmış avukatları tercih etmekte, söz konusu özgürlük olunca, kesenin ağzını da daha çok açmaktadırlar.

CMK avukatlığı yapanlar, genelde mesleğinin ilk yıllarında olan ve bu yolla ek gelir elde etmeyi amaçlayanlar. Mesleğin başında olunca da, ne kadar tecrübeli olabilecekleri konusunda takdiri size bırakıyoruz.

CMK’dan atanan müdafiileri küçümsemek hadimiz değil. Hatta ceza avukatlığı yapmayı düşünen bir avukatın, seminere katılıp sertifika almasını,  barodan görevlendirileceği dosyalarla bir süreliğine de olsa ilgilenmesini oldukça yararlı buluyoruz. Ancak CMK’dan alınan işin alacağı vakit ve ödenen ücretler karşılaştırıldığında, o rakamlara o işin yapılması çok da akıl karı değil. Özetle bu hususta tavsiyemiz, CMK eğitimi alıp, uygulamada bir müddet de olsa tecrübe ve ek gelir kazanmak adına CMK avukatlığı yapmak ancak bu süreyi fazla uzatmamak yönündedir.

Barodan müdafii tayini isteyen şüpheliler /sanıklar, genellikle maddi durumları iyi olmayanlardır. Seçim yapmak yerine, barodan atanacak avukata razı olan bir şüpheli /sanık, ya kendisine isnat edilen suçun yaptırımının farkında değildir ve “nasıl olsa haklılığım ortaya çıkar, ceza almam” mantığındadır. Ya da özel olarak tutacağı ceza avukatına ödeme yapacak gücü yoktur.

Ceza avukatlığı yapmak isteyenler için,CMK avukatlığının bir diğer iyi yanı, müvekkil edinmede kendini gösterir. Baro tarafından atanan avukat, ücretini müvekkilden almaz. Ancak dosyada belli bir aşama için görevlendirilir. (Karakol sorgu, savcılık soruşturma gibi) Hal böyle olunca da, eğer şüpheli / sanık ile frekansları tutarsa, vekalet ücret sözleşmesi yaparak zorunlu müdafiilikten ihtiyari müdafiiliğe geçer.

Ceza hukukunda, vekaletname sunarak davaya katılan vekil, baro tarafından atanan müdafiiden daha üstün tutulmaktadır. Öyle ki yargıtayi dosyada vekaletnamesi bulunan vekil yerine, barodan atanan vekile yapılan tebligatı, hatalı bulmaktadır.

CMK vesilesi ile tanışıp dosyasına baktığınız müvekkiller, sizi ceza avukatı olarak tanıyacağından, dosyada tatmin edici bir savunma yapmanız durumunda, sizi çevrelerine referans olarak da verebilirler. Bu da zamanla ceza hukukunda müvekkil portföyünüzün oluşmasına yardımcı olur. Ancak bu konuda büyük beklenti içerisinde olmamalısınız. Çünkü, yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, genellikle maddi durumu olmayanlar zorunlu müdafiilik kurumuna başvurduklarından, ücretsiz halletmek varken avukata vekalet ücreti ödemek birçoğunun işine gelmeyecektir.

CMK avukatlığı yaparken, yaralamadan hırsızlığa, adam öldürmeden uyuşturucuya, her tür dosya ile karşılaşmanız mümkün. Bu da size meslekte tecrübe edinmeniz adına ciddi anlamda pratik tecrübesi sağlar.

Ceza hukukunda uzmanlaşabilmenin bir diğer yolu, salt ceza hukuku alanında faaliyet gösteren bir avukat veya hukuk bürosu yanında çalışmaktan geçer. İyi bir gözlemci olup, müvekkillerle yapılan görüşmelerden, cezaevlerine yapılan ziyaretlere, savunma dilekçelerinden, usul tekniklerine kadar çalışmış olduğunuz hukuk bürosundaki işleyişi takip ederseniz, bu size oldukça tecrübe sağlayacaktır.

Ceza hukukunda yüksek lisans ve doktora yapmak, seminerlere ve konferanslara katılmak da elbette ki ceza hukukundaki mesleki gelişiminize oldukça faydalı katkılar sağlayacaktır.

Ceza avukatlarının para kazanmadığı düşüncesi ise tamamen yanlış bir görüştür. Adalet sistemimizin ağır aksak ilerliyor olması, insanların, “nasıl olsa suçsuzluğum ortaya çıkar ve beraat ederim” mantığından uzaklaşmasına neden olmakta ve insanları, savunma yapmak üzere ceza avukatı arayışına itmektedir. İşin özü, hukuk sistemimize olan güvensizlik, ceza avukatlarına yaramaktadır.

Özgürlük mevzu bahis olunca, hele ki tutuklu işlerde, tutuklu ile görüşemeyen sanık yakınları, bir şeyler yapabilmek adına çabalamakta, içerideki yakınlarını bir an önce çıkartabilmek adına fedakarlıktan çekinmemektedirler. Öyle ki, uygulamada, yakınını çıkarabilmek için evini, arabasını satıp avukatın vekalet ücretini ödeyenler dahi vardır. Hal böyle olunca da, ceza avukatlığının para kazandırmadığından bahsetmek oldukça hatalıdır.

Gelelim ceza avukatlığının dezavantajlarına…

İnsanlar, ceza avukatına ihtiyaç duyduklarında, doğal olarak kıdemlisini tercih etmek isterler. İnsanların gözünde de kıdem, her ne kadar tek başına yeterli olmamakla birlikte yaşla doğru orantıdadır. Ne kadar yaşlıysanız, o kadar kıdemli görünürsünüz. Mesleğe yeni başlayan bir avukatın, 23-24 yaşlarında olacağı düşünüldüğünde, ceza avukatlığından bir süre (bizce yaklaşık 5 yıl) ekmek yemesi ihtimali düşüktür.  O yüzden bu süreyi uzmanlaşmaya ayırmak (Yüksek lisans, ceza  ağırlıklı bir büroda çalışmak ve CMK yapmak), cüzi de olsa gelir elde etmenize yardımcı olacaktır.

Ceza hukukçuluğunun bir diğer dezavantajı, müvekkil portföyünüzün suç işleyenlerden / suç işlemeye meyilli insanlardan oluşacak olmasıdır. Problemli insanlar, beraberinde problem de getirebilirler. O yüzden üslubunuza, tarzınıza, duruşunuza özellikle dikkat etmeniz gerekir.

Ceza davalarında asıl para, tutuklu işlerden kazanılmaktadır. Bu nedenle dilekçe yazıp duruşmalara girmeye ek olarak, bir de müvekkilleri karakolda, cezaevinde sık olarak ziyaret etmek gerekir. Avukat, çoğu zaman, müvekkil ile yakınlarının haberleşebilmesinde aracı olarak da kullanılmakta olup, cezaevi ziyaretlerini aksatmamak, işin hakkını vererek takip ettiğinizin en belirgin göstergelerindendir. Dolayısı ile bir ceza hukuku avukatı, hukuk davalarına bakan bir avukattan daha fazla ofis dışında vakit geçirmek durumundadır. Hal böyle olunca da, yukarıda da değindiğimiz üzere, diğer hukuk dallarına ayıracak vakti kendinde çoğu zaman bulamaz

Hitabet sanatı güçlü olan avukatlar, ceza hukukunda daha revaçtadırlar. Sanık ve yakınları, savunma dilekçesinin içeriğinden çok, avukatın duruşmada sözlü olarak neler söylediği ile ilgilenir. Bu yüzden yazılı savunmaya ek olarak, duruşmalarda da, söz alarak savunmanın can alıcı noktalarını vurgulamak ve bunu yaparken ses tonunuzdan üslubunuza kadar herşeyinize dikkat eteniz gerekir. Kimileri buna “tribüne oynamak” dese de, karşınızda müvekkilinizin suçsuzluğuna veya daha az cezayı hakettiğine inandırmanız gereken bir mahkeme heyeti / C. Savcısı bulunacağından, laf kalabalığı yapmadan, doğru noktalara hedef alarak, davanın seyrini değiştirmeniz elbette ki mümkün.

Ceza avukatı kurnaz ve pratik zekalı olmalıdır. Karşı tarafın veya tanıklarının beyanlarındaki varsa çelişkileri, dosyada varsa hukuka aykırı elde edilmiş delilleri net bir şekilde görebilmeli ve bunları müvekkili lehine kullanmayı becerebilmelidir. Örneğin dosyaya vakıf olan bir avukat, müşteki tarafın veya tanığının duruşmadaki ifadesinde, bir çelişki yakaladığında, tanığın veya müştekinin beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, çarpıtıldığını mahkemeye gösterebilmek adına, kilit sorular sorabilmelidir. Eğer avukat, dosyaya hazırlanmadan duruşmaya girerse, müşteki veya tanık beyanlarından sonra “aleyhe husuları kabul etmiyoruz”,”Yazılı olarak cevap vereceğiz” demekle yetinirse, müştekiyi veya tanığı bir daha karşısında görüp soru sorma ve sıkıştırma şansını bulamayacaktır.

Son olarak, eğer çok fazla merhametliyeseniz, ceza avukatlığı yapmanız zor. Ceza dosyasında bir tarafta suçtan zarar gören ve yakınları bulunurken, vicdanen, haksız olduğunu bile bile bir müvekkili savunmak size zor gelecekse, yol yakınken ceza avukatlığını unutun derim. Çünkü ceza hukukunda, müşteki vekilliğinden değil, sanık müdafiiliğinden para kazanılır. Çoğu zaman, gerçekten suçsuz olanı savunmak, suçluyu savunmaktan daha kolaydır. Ancak asıl para kazandıran müvekkiller, “gerçekte suçlu” olan müvekkillerdir.

 

 

http://hukukitavsiyeler.com/2015/02/avukatlikta-alan-secimi-ceza-avukatligi/

Hits: 2567