'Daha on dokuz yaşında düşlerinde özgür dünya'

~ 26.01.2015, Av. Ayhan ERDOĞAN ~

İktidarın yasa ve hukuk tanımaz mahkeme kararları, hoşuna gitmediğinde umursamaz ve uymaz tavırları, insanların günlük yaşamına giyeceğinden içeceğine, kaç çocuk doğuracağından, nasıl doğum yapacağına kadar müdahale eden bir iktidar ve dönemin Başbakan’ının yönetimde kurduğu baskı ve şiddet içeren tutumu halkta bir tepki birikimine neden oldu ve iktidarın aynı zamanda rant ekonomisinin sonucu yaşam alanlarına yaptığı müdahaleler Gezi Parkı noktasında ülkemiz tarihinde pek de rastlanmayan bir halk isyanına dönüştü.

Ayhan ERDOĞAN*

İktidarın yasa ve hukuk tanımaz mahkeme kararları, hoşuna gitmediğinde umursamaz ve uymaz tavırları, insanların günlük yaşamına giyeceğinden içeceğine, kaç çocuk doğuracağından, nasıl doğum yapacağına kadar müdahale eden bir iktidar ve dönemin Başbakan’ının yönetimde kurduğu baskı ve şiddet içeren tutumu halkta bir tepki birikimine neden oldu ve iktidarın aynı zamanda rant ekonomisinin sonucu yaşam alanlarına yaptığı müdahaleler Gezi Parkı noktasında ülkemiz tarihinde pek de rastlanmayan bir halk isyanına dönüştü. 

Gezi Parkı’nın rant alanına dönüştürülmesini engellemek için Taksim Dayanışma adı altında toplanan demokratik kitle örgütlerinin, sendikaların, çevre örgütlerinin ve duyarlı kesimlerin oluşturduğu bir Platformla imar planı yargıya taşındı. İktidarın yargı kararları karşısındaki hukuk tanımaz tavrı Gezi Parkı kararında da değişmedi. Ancak bu kere halkın tavrı değişti ve yargı kararını umursamayan iktidara karşı yaşam alanlarının savunulmasını fiili olarak gerçekleştirdi. Dönemin Başbakan’ının yürüttüğü yaşam alanlarını rant yaratmaya  yönelik uygulamalarına halkın bu karşı çıkışını kendine yapılmış bir darbe gibi gördü. Yurttaşlar Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve  Mahkemesi kararları ve Anayasa ile güvence altına alınmış bulunan ifade özgürlüğü, protesto ve gösteri yürüyüşü haklarını kullandıklarında iktidar emrindeki kolluk gücünü yasal olmayan bir şekilde halka karşı talimat vererek şiddet kullanılmasına neden oldu. Dönemin Başbakan’ının bu talimatları ve bazı vali ve emniyetin yetkili amirlerinin teşvikiyle kolluk gücü halka karşı adeta bir savaş yürüttü. Çok sayıda yurtaşımız travma geçirdi, organ kaybına uğradı ve gençlerimiz bu polis şiddetinde hayatlarını kaybetti.
Ali İsmail Korkmaz dönemin Başbakan’ının “Talimatı ben verdim” dediği dönemde, polis şiddetiyle yaşamını yitirenlerden biridir. Spor seyircilerinin bağırdığı üzere “Daha on dokuz yaşında, düşlerinde özgür dünya” diyerek andıkları Ali İsmail Korkmaz’ın 02/06/2013 günü saat 23.00 sıralarında Eskişehir ilinde, Yunus Emre Caddesi üzerinde polisin yaptığı yasal olmayan müdahaleden kaçarak, Kurtuluş Mahallesi Sanayi Sokağa girdiği, burada içlerinde polislerinde olduğu bir grubun tekmeli-sopalı saldırısına uğrayarak, kafasına-sırtına-omzuna ve bacaklarına sopa ve tekmelerle vurularak darp edildiği, kafa travması husule gelmesi sonucu 10/07/2013 tarihinde hayatını kaybettiği anlaşılmaktadır. 

Soruşturma aşamasında Eskişehir Valisi, “Ali İsmail Korkmaz’ı arkadaşları öldürdü” şeklinde basına ve televizyonlara demeçler vermiş, video görüntüleri defalarca silinerek imha edilmeye çalışılmıştır. Bu durumu açığa çıkartan ve delilleri elde eden avukatların yanı sıra gazeteci İsmail Saymaz’ın da bu bilgilere ulaşarak haber yapması üzerine Eskişehir Valisi gazeteciyi tehdit etmeyi ihmal etmemiştir.
Böylesi bir süreçten sonra yargılama dönemi başlamış ve süratle dava Eskişehir ilinden mahkemenin talebiyle, savcılık ve Valiliğin “taşınmalı” yorumlarıyla, tüm kamu görevlilerinin sanık olduğu davalarda başka illere nakledildiği gibi, bu dava da Yargıtay tarafından Kayseri iline taşınmıştır. 

EZİYET İÇİN YETERLİ DELİL VAR

Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülen yargılamada sanıklar birbirine kısmen de olsa düşmüş ve sanıklardan Ebubekir Harlar ve avukatı esasen olayın oluşunu, kısmen de olsa anlatmaya çalışmışlardır. Tanıklar ve silinmekten kurtarılan video görüntüleri, olayı, sanıkları ve failleri ele vermiş ve esasen “kasten insan öldürme” suçunun, “eziyet ederek” değerlendirmesine uygun hüküm için yeterli delil oluşmuştur.

Ancak son iki celsede beklenmeyen gelişmeler olmuştur. Karardan iki celse evvel Cumhuriyet savcısı mütalaasını verdiğinde sanıklardan Mevlüt Saldoğan hakkında “Kasten insan öldürme” suçundan müebbet hapis cezası istemiştir. Bunun üzerine Sanık Mevlüt Saldoğan dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Muammer Güler’in tanık olarak dinlenmesini talep etmiş ve kendisinin polis olarak talimat almadan iş yapmadığını söylemiştir. Devamında Gezi’nin darbe olduğunu, Başbakan’ın beyanıyla da ortada olduğunu, kendisinin de darbeyi bastırdığını ifade etmiş ve Eskişehir ilinden bazı emniyet yetkililerinin de ismini vererek adeta azmettirici olarak bu kişileri dile getireceğini hissettirmiştir.  

‘ERDOĞAN’IN ESNAF AÇIKLAMASI’

Sanık avukatı, aynı celse müvekkilinin yeni konuşmaya başladığını, davayı hemen bitirmemelerini, sanık Mevlüt Saldoğan’ın daha çok şey söyleyeceğini ifade etmiş ve bir celse sonra da sanığın hastaneye sevk olması ve avukatının da mazereti nedeniyle duruşma yapılamamıştır. Aynı gün, duruşma sürerken Cumhurbaşkanı Erdoğan yapmış olduğu bir açılış konuşmasında “Bizim medeniyetimizde, bizim millet ve medeniyet ruhumuzda, esnaf sanatkar gerektiğinde askerdir, alperendir. Gerektiğinde cephede vatanını savunan şehittir, gazidir, kahramandır. Gerektiğinde asayişi tesis eden polistir. Gerektiğinde adaleti sağlayan hakimdir, hakemdir” şeklinde beyanlarıyla, Ali İsmail Korkmaz davası dahil, benzer tüm toplumsal süreçlere “Talimatı ben verdim” açıklamasına uygun müdahale algısı yaratmıştır.

‘ADETA CEZASIZLIK HALİ’  

Kısa bir süre sonraya bırakılan duruşmada mahkeme, süratle karara geçerek, sanıkların son sözlerini alarak bir saat ara vermiş ve hükmü açıklamaya geçmiştir. Bu müdahaleler sonucu adeta cezasızlık hali diyebileceğimiz bir cezayla sanık Mevlüt Saldoğan cezalandırılmıştır. Savcının “Kasten insan öldürme” suçundan müebbet hapis cezası istemesi sonrası, sanık tarafından kullanılan tehdit dili sonuç vermiş ve katılan olarak “Eziyet ederek insan öldürme” suçlaması ile cezalandırılmasını istediğimiz sanık, 13 yıl hapis cezası ile cezalandırılmakla kalmamış, yargılama boyunca gerçekleri inkar etmesine karşın iyi hal indirimi alarak 10 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştır. Bunun yanı sıra iki polisin hakkında video görüntülerinde yol giriş ve çıkışında darpta bulunmalarına karşın beraat kararı vicdanları yaralamıştır.

Yargıtay incelemesi için temyiz başvurumuzu yapmış bulunmaktayız. Ayrıca İnsan Hakları Mahkemesi sürecine ilişkin hazırlıklarımız vardır. Sadece yargılanan sanıklar açısından davayı takip etmekle kalmayacağız. Bu cinayette azmettirici, delilleri yok edici tüm failler hakkında suç duyurusu için çalışma yürütmekteyiz. Yakın zamanda bu suç duyurusunu yapacağız.

Yargılama sürecinde bize destek veren herkese sesleniyoruz; destekleriniz için teşekkür ederiz, ancak devamını bekliyoruz. Zira bu dava, biz bitti demeden bitmeyecek.

*Avukat, Ali İsmail Korkmaz 
Komite Sözcüsü

 

 

http://www.evrensel.net/haber/102924/daha-on-dokuz-yasinda-duslerinde-ozgur-dunya

Av. Ayhan ERDOĞAN | Tüm Yazıları
Hits: 1433