Diyanet'ten Yine İnsanlık Suçu

~ 15.01.2015, Şükran Soner ~

Yürürlükteki anayasal, hukuk devleti düzenimize göre laik cumhuriyetin Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan, yine padişahlarının buyrukları doğrultusunda fetva veren şeyhülislamları anımsatan çerçevede; insani, dini değerler adına gerçekleri tersyüz eden bir açıklama geldi. Başkan Mehmet Görmez, “12 milyon insanın katledilmesine ses çıkarmayan insanlığın, sadece 12 kişiye düzenle-nen bir cinayet sabebiyle ayağa kalkmasını ibretle izledik” dedi. İslamofobiye dikkat çekerek “Vahşete dayalı ölümlerin Şam’da, Bağdat’ta olmasıyla Paris’te olmasının farkı yoktur” vurgulamasını yaptı. Görmez; sömürgeler, işgaller, saldırılar karşısında maddi işkencelerle büyük travmalar yaşayan Müslümanların kutsalını aşağılamanın cinnet haline davetiye niteliği taşıdığı savunmasını yaptı.Helehelebunların ifade özgürlüğü adı altında yapılmış olmasının kabul edilemiyeceğini belirtti.
Kuşkusuz İslami terör örgütlerinin kanlı baskınları, katliamlarına ilişkin verdikleri sayısal verileri tam bilemesek de geneli yansıttıkları çok doğru. Paris’te 12 kişiye yönelik terörist saldırı için insanlığın ayağa kalkması, yoksul Güney, İslam dünyasındaki 12 milyon insanın katledilmesine seyirci kalmak, insani değerlerdeki çöküşün, uygarlığın yüzkarası. Emperyal çıkarlar, zengin Kuzey dünyasının egosu adına, yoksul Güney, İslam dünyası halklarının kırdırılması ile sorgulamanın ötesinde hesaplaşılmalı.
Ancak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ülke vatandaşlarına dönük görev ve sorumlulukları kapsamında, başkanlığın değerlendirmelerine inanacak Müslümanlar için yaşanan gerçeklerin çarpıtılmaması önkoşul değil midir? Diyanet İşleri Başkanlığı’nın öncelikle inanmış Müslümanlara Kuran’da yazılanları en doğru açıklama sorumluluğu yok mudur? Paris’te işlenen katliamların dünyayı sarsmasının nedenleri çok açık değil mi? Yemen El Kaide’si ile İŞİD doğrudan, övünür gibi açıklamalarla bu terör eylemlerini üstlenmediler mi? Tetikçiler görüntülerden de dünyanın izleyebildiği üzere cinayetleri işleme gerekçelerini, İslam adına madde madde açıklamadılar mı? İnanmış Müslümanlara Kuran’ı, İslamı, insani değerlerini öğretmekle, yol göstermekle yükümlü Diyanet İşleri’nin amasız bu katiamları, terör suçlarını lanetlemesi ilk sorumlulukları değil mi? Hem de en çok inanmış milyarlarca Müslümanı, inançlarını, haklılıklarını, suçsuzluklarını, bu cinayetlerle ilişkilerinin olamayacağının kanıtlarını oluşturmak üzere.

***

Emperyal, zengin Kuzey dünyasının insan haklarına yönelik, uygarlığa, insanlığa aykırı çifte standartlarını eleştirme haklarına gelince. Hepimizin hakkı elbet. Sorumluluğun öncelikle milyarlarca inanmış Müslümanı kucaklamaları gereken İslam dünyası, en çok da bilim insanları, önderlerinin sorumluluklarını katarak. Bugün gelinen noktada demokrasisi, laik cumhuriyet, hukuk devlet düzeni çok tartışmalı Türkiye dışında siyasi yönetimleri ile demokrasiye geçiş yapabilmiş bir başka İslam ülkesi olmadığına göre, İslam dünyası siyasi liderliklerinden de doğru dürüst bir beklentimiz olamaz. Çoğunluk birbiri ile çatışan şeriat yorumlarında birbirlerine de düşman diktatör iktidarların şeriat yorumlarında evrensel insan hakları, akıl, bilim, insani değerlerden koparılmış yine de Kuran ve inancı çerçevesinde insani değerlerini koruyabilmiş çoğunluk Müslüman yanında, İslami terör, sapkın şeriat yorumlarında suç işleyenlerin işledikleri suçlar, vahşet boyutlarında sürekli tırmanışlar var.
Kaçınılmaz olarak dinbilimciler, inanç yorumcularına büyük sorumluluklar düşüyor. Çok doğru, ABD’nin 11 Eylül travması, emperyal çıkarlar adına İslami terör örgütlerinin kullanılması sonrası İslami terör örgütleri, suç eylemlerinde çok büyük patlamalar yaşandı. Irak, Afganistan işgalleri, Libya, Suriye travmaları, Pakistan, en yoksul Afrika’daki İslam dünyalarını çok olumsuz etkilediler. En büyük katliamlar, 12 milyon Müslümanın canına mal olduğu söylenen cinayetlerde suçlular da mağdurlar da çok büyük ağırlıkla Müslümanlar değil mi? ABD işgallerinde ölenlerin çok büyük katları, ırk, mezhep, tarikat aşiret eksenli Müslümanlar arasındaki iç savaşlarda yaşanmadı mı? Tetikçi katillere dönüşmüş İslamcı terör örgütlerinin militanlarını yetiştiren ortamlarda emperyalizmin sorumluluğu ne kadar büyük olursa olsun, İslam dini, farklı şeriat yorumlarının kullanılması asıl araç değil mi?
En çok Müslümanların birbirlerini bataklıklarda, iç savaşlarda katletmeleri nasıl önlenebilecek? Emperyal çıkar odaklarının çıkarları eksenindeki kullanmalarının, vahşi kapitalist sömürü düzeni içinde ortadan kalkmayacağı ne kadar gerçekse, milyarlarla Müslümanın kurtarılmasında tek çıkış yolunun, İslam dünyası içinde çözüm üretilebilmesi olduğu yadsınabilir mi? Dini önderlerin en büyük sorumlulukları, İslam inancı, öğretisi üzerinden, inananların gözlerini açmaları, İslamda reformun kapılarını açmalarından geçtiğine göre..Hiç değilse İktidarlarına tam bağımlı, vergilerimizden en büyük payı alan Diyanet İşler’inin, insani değerler, gerçekler üzerinden saptırmalarla, inanmış Müslümanların akıl ve mantığını karıştırma hakları olabilir mi? İslami terörü amasız lanetlemeden yola çıkarak önderlik yapmaları gerekmiyor mu?..

Şükran Soner | Tüm Yazıları
Hits: 1313