Çağdaş Hukukçular " Hedefimiz Ankara Barosu Bürokratlığını Yıkmak "

~ 07.10.2014, Yeni Yaklaşımlar ~

Çağdaş Hukukçular " Hedefimiz Ankara Barosu Bürokratlığını Yıkmak "


11 bin 800 avukatın üyesi olduğu Ankara Barosu'nda yönetimi belirleyecek seçimler için savunucular 18-19 Ekim tarihlerinde sandık başına gidecek. Baro yönetimine talip pek çok aday göreve geldikleri takdirde hayata geçirecekleri uygulamaları anlattıkları seçim turlarını sürdürüyorlar. Çağdaş Hukukçular Derneği Ankara Şube Başkanlığı görevini de yürüten başkan adayı Murat Yılmaz, Ankara Barosu'yla ilgili tasavvurlarını BirGün’e anlattı.

»Baro yönetimine geldiğiniz takdirde değiştirmeyi düşündüğünüz en kritik sorun ne?
Ankara baro yönetimleri hep bürokratikti. Savunma mesleğine saldırılarda Ankara Barosu genelde ortada olmaz ve sonradan bir yazılı açıklamayla geçiştirir. Avukatlık mesleği sadece adliye koridorlarına, duruşma salonlarına hapsedilemez. Avukatlık muhalif bir meslektir ve avukat sokakta, işçilerin öğrencilerin, ezilen halkların, yoksulların uğradığı hak ihlallerinde orada olmalıdır. Bizim istediğimiz baro, işçi avukatların haklarını savunmalı, kadın avukatların sorunlarını tartışmalı, genç avukatların sorunlarıyla uğraşmalı, saldırılar karşısında aktif tavır almalı.

»Savunmanın uğradığı hak ihlalleri ciddi biçimde takip ediliyor mu?
Ankara Barosu’nun bu konuda sicili çok kötü. Kaç meslektaşın yargılandığı, kaçının tutuklu veya gözaltında olduğu, mesleğini yaparken hangi saldırılara uğradığı Baro tarafından bilinmiyor. Biz de eskiden yaşadığımız hak ihlalleri sonrası Baro’ya başvuruyorduk ama etkin yöntemler izlemediklerini görünce vazgeçtik. İşi bürokrasiye havale ediyorlar, 5-6 ay içinde cevap geliyor; ama o zaman meselenin bir anlamı kalmıyor. Artık avukatlar sorunlarını baroya bildirmekten vazgeçtiler, meslek örgütleri arkalarında durmuyor ki…

»Çağdaş Avukatlar Grubu’nun yönetim anlayışının halihazırda Ankara Barosu’nu yönetenlerinkinden farkı ne?
Onlar avukat vekâletnamesini alır, dosyayı hazırlar, duruşmaya girer, vazifelerini bitirirler. Bizde öyle değil; Çağdaş Avukatlar Grubu olarak kolluk kuvvetleri sokakta birine işkence yapıyorsa ya da bir hak ihlali varsa müdahale ederiz. Bedel ödedik, bedel ödemeye hazırız; avukatlık mesleğini kanunlarla sınırlı olarak yapmıyoruz.

»Baro yönetimine geldiğiniz takdirde hak ihlallerini raporlayan kuruluşlarla birlikte çalışma düşünceniz var mı?
Ankara Barosu yönetimine gelirsek sadece Ankara değil, tüm Türkiye için demokratik kitle örgütlerinin de desteğiyle bir izleme grubu oluşturmamız lazım. İzleme yapmakla da yetinmeyip baronun mekanizmalarını harekete geçirip mağduriyeti en aza indirmek durumundayız. Ezilenlerin yanında olduğumuz için zaten Ankara Barosu meselenin göbeğine oturmuş olacak.

»Baro yönetimleri belli davalara müdahil olmaktan imtina mı ediyorlar?
Elbette, meslektaşlarımızın yargılandığı davalarda bile aktif müdahalede bulunmuyorlar! Biz talepte bulunanın siyasi görüşüne bakmaksızın orada olacağız. Ankara’da Çinçin’de Soner Çankal sırtından polis tarafından vurulduğunda oradaydık; Ethem Sarısülük’te de vardık, Ali İsmail Korkmaz’da da varız. Hem mesleğe olan saldırılara hem de toplumsal olaylara hak ihlalleri çerçevesinden bakarız. Fakat Ankara Barosu meslektaşlarımızla ilgili davalarda bile önce siyaseti düşünüyor. KCK davalarında operasyon oldu ve avukatlar tutuklandı. Ankara Barosu ne kadar aktif müdahale etti? Biz baro yönetiminde olsak da olmasak da bunları yapacağız. Ama yönetimde olursak baroyu da bu mücadeleye katacağız.

***

Yüksel avukatlığa nasıl kabul edildi?
Yılmaz, eski savcı Nuh Mete Yüksel’in avukatlığa kabul edildiği süreçte büyük tepki gösterdiklerini ancak Ankara Barosu’ndan karşılık bulamadıklarını anlatıyor: “Odasına avukatları sokmayan veya attıran, ‘Neden kravat takmıyorsun?’ diye azarlayan, ifade sırasında avukatlara bağırıp çağıran bir savcıydı. Solculara, muhaliflere, ezilenlere işkence yapan kolluk kuvvetlerine arka çıkan Yüksel’i Ankara Barosu tekrar savcı yaptı.” İşkencelere bizzat katıldığı söylenen bir savcının sosyal demokrat baro yönetimi tarafından avukatlığa kabulünü sert şekilde eleştiren Yılmaz, “Avukatlara bu şekilde davranan birinin avukatlık mesleğine yaraşmadığı çok açık!”

Yılmaz, Nuh Mete Yüksel’in 1990’lı yıllardaki DGM boykotu sırasında gazetelere verdiği, “ÇHD’li avukatlar ayaklarını denk alsın” demecini, tehditlerini, Birtan Altunbaş’ın işkencede öldürülmesi dosyasında sanık polisleri cezaevine uğurladığını anımsatıyor ve Ankara Barosunun Yüksel’i avukatlığa nasıl kabul ettiğini şöyle anlatıyor: “Bizim protestomuz üzerine dilekçe vermemiz gerektiğini, bu işlemi düzelteceklerini söylediler. Sonra kendilerini, ‘Gözümüzden kaçırmışız’ diye savundular. Nihayetinde de, ‘Yasal olarak kabul etmek durumundaydık’ dediler.”

http://www.birgun.net/news/view/adaleti-toplumsallastirmak-icin/6747

Hits: 1134