"Türkiye'nin ılımlı İslam masalı"

~ 01.10.2014, Ayşenur ARSLAN ~

Bu ifadeyi Türkiye’de herhangi bir gazetede okusa Erdoğan herhalde anında yanıtını verirdi. Edepsizlikten girer hainlikten çıkardı.

Ama bu ifade, Erdoğan’ın “yakın dostum” dediği Berlusconi’nin gazetesi İl Giornale’deki bir makaleden. Üstelik, emin olun en hafifi. Yazıyı okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız.. Ve “yakın dostu” Silvio Berlusconi’nin bile Erdoğan’ı artık savunamadığını düşüneceksiniz.

“Türk hükümetinin son provokasyonu ürkütücü. Çünkü Erdoğan bu sefer büyük oynadı. Orta öğretimdeki giyim kuşama el attı. Okullarda başörtüsünü serbest bırakan ama makyaj, dövme gibi şeyleri yasaklayan son hamle, kurumların laik yapısını zayıflatmaya yönelik.

Anayasası’nda tek bir kez bile “İslam” sözcüğü geçmeyen Cumhuriyet’in kurucusu laik Atatürk bu gelişmeleri ve Erdoğan’ın yeni Osmanlı retoriği ile halifeliği teşvik ettiğini görse mezarında ters dönerdi.”

İl Giornale, bu yorumu yaparken “Ilımlı İslâm bir masaldı” diyor. O masalın da Türkiye’de doğup Türkiye’de öldüğünü vurguluyor.

Birbirleriyle tercümansız anlaşamayan.. Hayat tarzları açısından birbirine iki kutup kadar uzak düşen.. Hedefleri açısından da neo-liberal sistemi savunmanın ötesinde benzerlikleri olmayan iki lider.. Erdoğan ve Berlusconi.. Nasıl dost olmuşlardır? Baş başa neler konuşup neler paylaşmışlardır? Kim bilir!

Ama, her ne yaşadılarsa, artık yolları ayrılmış besbelli.

***

Elbette ülke yöneticileri birbirleriyle dost olmazlar. İlişkilerinde sevgiden falan söz edilemez. Çıkarlarının buluşturduğu noktada bir araya gelirler. Sonrasında yollar ayrılır gider.

Ancak..

Gerçek bir lider.. Ülkesinin dününe, bugününe ve özgürlüğe sahip çıkan bir lider.. Düşmanları tarafından bile saygıyla anılır. Tıpkı Atatürk gibi.

Sadece dünyaya değil, kendi yurttaşlarına bile yalan söyleyen.. Takiyye yapan.. Gizli ajandasını sinsice uygulamaya sokan bir lider nasıl anılır peki?

Yanıtını tarihe havale etmeye gerek yok. Bazen tarih “bugün” ve “gözlerimizin önünde” yazılır.

Bakmayın geniş kitlelerin ve medyanın zavallı çoğunluğunun “görmüyormuş gibi” yaptığına. Farkındalar. O kadar ki, günü gelince en önde onları göreceğiz.

“Görmüştük” diyecekler, “bize yalan söylediğini fark etmeye başlamıştık.”

Bugün nasıl “paralel öyküleri” anlatmak için hizaya girdilerse, günü gelince öyle sıraya girecekler!

***

Defalarca yazdım.

Bir dini, ülkenin yönetiminde ve hayatın işleyiş biçiminde referans olarak alırsanız, dozun hiçbir önemi yoktur. Az din.. Birazcık kutsal.. Yeterince dogma.. Böyle bir şey mümkün değildir. Hiç mümkün olmadı.

Kimileri yıllarca İslam ile demokrasiyi evlendirmeye kalktı.. Kimileri bunu sol ile yapmaya çalıştı. Olmayacağı açıktı. Gerçi artık onlar da görmeye başladı olmadığını. Ne yazık ki geç kalındı. Bu çabalarla önünü açtıkları “Ilımlı İslâm” projesi, gerçek mecrasına aktı. Neredeyse durdurulamaz bir biçimde yol almaya başladı.

Şaşıracak bir şey yok.

Din, kişinin inanç alanından çıkıp kamusal alana hâkim olmaya başladığında, “ılımlı” sıfatını unutmalısınız.

Kutsal sayılan, dogma olan aktığı alanda hiçbir boşluk bırakmayacaktır.

Hele Türkiye’deki gibi, eğitimde aklın / bilginin / sorunun yerini başörtüsünün / zorunlu Sünni eğitimin / korkularla beslenmiş korkuların aldığı bir ülkede!

9 yaşındaki kızların örtünmesinin nasıl olup da bu kadar korkutucu bir sessizlikle karşılandığını anlamakta güçlük çekiyorum. Çünkü bu SİMGESEL ADIM, İl Giornale’nin ta oralardan görüp anladığı gibi “laikliğin sonu”.

Cumhuriyet’in katli.

Erdoğan’ın dostu Berlusconi’nin gazetesi bile “ürkütücü” diyor artık. Avrupa’nın ve dünyanın en saygın gazeteleri benzer sıfatlarla yazıyor bizi.

Evet. Yıllardır milyonları uyutan masalın da sonuna geldik. Tez zamanda uyanamazsak kurt kırmızı şapkalı kızı yiyecek. Ya da, 2014 Türkiye versiyonunda şapkayı çıkartıp başörtüsü takacak.


****

UZAY ÜSSÜ MEKKE

Görmüşsünüzdür. Bu fotoğraf, Kabe’nin 2035 yılındaki hâlini gösteren projenin çizimi. Suudi Arabistan Kralı Abdullah Bin Aziz’in talimatıyla başlatılan proje için çalışmalar sürüyor. Amaç, daha çok insanın gelip kalabilmesi.. Kalırken de, lüks binalarda, kulelerde dolar üzerinden iyi paralar harcaması.. Projeyi de amacı da eleştirecek değilim. Benim aklıma takılan şu: Bilim kurgu filmlerindeki fütüristik kentleri hatırlatan.. Belli ki teknolojinin tüm nimetlerinin kullanılacağı bir projeyi yapanla.. Kadınların başını açmalarını ya da araba kullanmalarını günah gören, nasıl AYNI AKIL olabilir?



****


YOLUN SONUNA GELDİM GALİBA!


Bir süredir, hiç olmadığı kadar zorlanıyorum Medya Mahallesi programında. Nedeni, mahalle sakinlerinin programa gelmek istememesi. AKP’liler zaten selam sabah vermiyor, telefonuma çıkmıyor. Merkez medyada ise üç kişiden ikisi “şimdi beni konuşturacaksın, Erdoğan’la ve tabii patronla papaz edeceksin” diyor. Gelmiyor. Cemaat medyasına gelince.. Sağ olsun Bugün TV Genel Yayın Yönetmeni Tarık Toros geldi. Ama o cenahtakiler, Cemaat hakkındaki görüşlerimi bildiği için eskiden beri mesafelidir. “Bizim cenah” diye bir şey var mı, bilmiyorum. Varsa bile o cenahta pek çok isim de Halk TV’ye kızdığı için uzak duruyor.  Konuksuz program yapmak da doğrusu olacak gibi görünmüyor.

Neyse.. İşin latifesi bir yana, elbette Türkiye’de konuşacak, değerli pek çok isim var. Medya Mahallesi onlarla devam edecek.

Ben sadece bir “durum raporu” vereyim istedim!!

Ayşenur ARSLAN | Tüm Yazıları
Hits: 1261